Sağlık

Ankara’da "Miyelom Hasta Bilgilendirme Semineri"nin 2.'si düzenlendi

10 Mart 2025 11:17

"1-31 MART Multipl Miyelom Farkındalık Ayı" kapsamında hasta bilgilendirme seminerinin 2.'si düzenlendi.

Ankara’da bir otelde düzenlenen seminerde, miyelom hastaları ile bir araya gelen Hematoloji Uzmanı Prof. Dr. Meral Beksaç, miyelom hakkında bilgi verdi. Prof. Dr. Beksaç, şöyle konuştu:

Multipl Miyelom hematolojik yani kemik iliği kaynaklı kanserler arasında ikinci sırada olduğu bilinen bir hastalık. Eskiden çok ölümcül olarak bilinen bir hastalıkken son 10 yılda tedavisinde inanılmaz büyük değişikliklerin olduğu bir hastalıkla karşı karşıyayız.

Görüldüğü yaş grubu genellikle ileri yaş grubu. Yani ortanca 65 yaş ve sonrasıdır. Fakat toplumun yaşı da bunu belirliyor. Şimdi Türkiye'nin nüfusu 85 milyon. Türkiye'de ölüm yaşı giderek uzuyor. Bu sevindirici ama ortanca yaş Türkiye'de hala genç. Yani 30'lu yaşlar düzeyinde.

Böyle olunca ileri yaş grubundaki hastaların görülmesinin daha az ama daha kısmen daha genç olan hastaları daha fazla görüyor oluyoruz. Diğer bir önemli hususta yaşlandıkça kişilerin sağlık hizmetlerinden yararlanma konusundaki hem kendilerinin hem çevrelerinin bu konuya gösterdikleri ilgi.

Yani toplumda yaşlıya kadar çok ilgi gösterilirse bu hastanın tanısının konulması o kadar artıyor. Onun için normalde 100 bin kişide 8-9 civarında beklenen bir hız. Ama bu tedavi gerektiren miyelom.

Amiloidoz bunun 10’da 1’i sıklıkta. Diğer yandan 70 yaş üstündeki sağlıklı insanlar bugün sokakta geçen 100 kişiyi çağırsanız 70 yaşı üstünde 10 kişide Miyelomla uyumlu kan tahlilleri göreceksiniz. Bu bizim için şu önemi taşıyor. Her gördüğünüz laboratuvar testi bozukluğu bir hastalık tedavi gerektiren bir durum değildir.

Bunun farkındalığını sağlamak lazım. Bunu anlamanın yolu tabii ki uzman hekimlerin hastaları değerlendirmesi gerekiyor. Tam bir geniş kapsamlı inceleme yapılması gerekiyor.” 

"Kemik iliği tanı amaçlı kullanılıyor" 

Prof. Dr. Beksaç, sözlerine şöyle devam etti:

Düzenli sağlık kontrolü yaptıran kişilerde zaman içerisindeki kan tahlillerindeki değişmeler bir hastalığın veya o durumun ne zamandan beri devam ettiğini de anlamamızı sağlıyor. Bize çok kıymetli bilgiler veriyor.

Bazen 10 yıl boyunca aynı düzeyde kalan bir bozukluk bizim için hiç büyük bir tehlike oluşturmuyor. Miyelom tanısı konduktan sonra baştan itibaren tanıyı koymanın ötesinde her hastanın kendine göre ileriye yönelik bize bilgi veren bizim prognoz dediğimiz nasıl seyredeceği konusunda çok kıymetli bilgilere sahipler.

Bunun en önemlisi de kemik iliğinde. Kemik iliğini hem tanı amaçlı yapıyoruz hem de nasıl bir hastalıkla karşı karşıya olduğumuzu anlamak için. Hep kanser hastalarında evre sorulur. Hangi evrede diye. Ama buradaki evre sözcüğü vücutta anatomik dağılım yaygınlıkla değil hastalığın biyolojisini anlamakla ilgili.

Yani daha bir saldırgan bir hastalık mı karşımızda olan dirençli bir hastalık mı? Yoksa daha sakin daha yumuşak böyle yavaş yavaş ilerleyen bir hastalık mı? Bundan sonraki verilecek tedavilerin yoğunluğu ve süresiyle ilişkili olarak bize yol gösteriyor.

Onun için tıptaki yeni gelişmeler bize bu doğrultuda bilgi veriyor.

"60 yaş üzerindeki kişiler, her yıl mutlaka tetkiklerini yaptırmalı" 

Prof. Dr. Beksaç, şunları söyledi:

Türkiye’deki istatistikler biz bir dönem SGK bünyesinde bu C90 kayıtlı olay hastaların rakamlarına baktığımız zaman bir artış olmadığını aşağı yukarı senede 2 bin 500 civarında hastanın sisteme dahil olduğunu bu tanıyla girdiğini görmüştük.

Yaş ortalamasında ise yıllar içerisinde her yıl 1-2 yaş böyle giderek arttığını yani 61, 63, 65 gibi böyle beklenen o ileri yaşa doğru bir kayış olduğunu gördük. Düzenli sağlık kontrollerinin ihmal edilmemesi lazım. Özellikle 60 yaşının üstündeki kişilerin her yıl mutlaka tam bir kan, biyokimya kan sayımı, akciğer filmi gibi tetkiklerini mutlaka yaptırsınlar.

Bu hastalığın en çok sevdiği organlar böbrek, kemikler ve kansızlıkla gidiyor. Burada tetkik olarak tomografi en doğru yöntem. Yani normal direkt düz grafiği ile bu hastalığı atlama ihtimali çok yüksek. Buna karşılık idrar tetkikini hiç ihmal etmemek lazım. İdrarda köpürme görüyorsa bir kişi bunu ihmal etmesin.

Bunlar genellikle idrarda protein kaçağının işareti oluyor. Bu da bizim hem miyelomda hem amiloidozda gördüğümüz bir özellik. Eşlik eden hastalıklar, örneğin diyabet bu hastalığın bazı bulgularını maskeleyebilir.

Geç tanı konmasına sebep olabilir. Ondan dolayı hep uzman takibinde olmak faydalıdır.” (DHA)


Konsey: Vatikan tarihinde bir ilk yaşanmak üzere olabilir mi? (Spoiler içerir)


Günün öne çıkan haberleri...

TIKLAYIN - Cansı Çamlıbel'in söyleşisi | DEM Parti Eş Genel Başkanı Bakırhan: Öcalan kayyımları, İstanbul Barosu'na, yazar-çizerlere yapılanları 'sabotaj' olarak görüyor; bu sürecin nereye evrileceği henüz belli değil

TIKLAYIN - Hakkında mali tedbir kararı alınan İmamoğlu'nun kampanyacısı Özkan: Ekrem Bey’in merkezde olduğu bir yapı kurulmaya çalışılıyor

TIKLAYIN - Ekmekte hile yapmışlar: Reklam Kurulu o firmaya cezayı kesti!

TIKLAYIN - Son seçim anketi: İmamoğlu Erdoğan’ı geçiyor; toplumun çoğunluğu erken seçim istiyor

TIKLAYIN - Deniz Baykal'a kaset kumpasından aranıyordu; FETÖ şüphelisi eski emniyet amiri yakalandı