Politika

Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda CHP'den 'Gezi Parkı' ayarı

'Yerleşme ve seyahat Özgürlüğü' maddesinde 'Gezi Parkı' eylemleri emsal oluşturdu. CHP seyahat hürriyetinin, 'kuvvetli suç şüphesinin varlığı' halinde sınırlanabileceğine ilişkin öneride bulundu

14 Ağustos 2013 00:51


Hülya Karabağlı/ANKARA

Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda CHP "Yerleşme ve Seyahat Hürriyeti" başlıklı maddeye "Gezi Parkı" ayarı getirdi. CHP, Gezi Parkı eylemlerinde tutuklamaları dikkate alarak, "kuvvetli suç şüphesi" önerisinde bulundu. BDP'den öneriye destek geldi. AKP ve MHP öneriye katılmayınca mutabakat sağlanamadı. CHP'li Atilla Kart, "Gezi Parkı'nda neler yapıldığını gördük. Bu örnek varken bizim bir düzenleme yapmamız  gerekiyordu. Hiç bir suç bulgusu olmadığı halde engelleme yapılıyor. Bu nedenle "kuvvetli suç şüphesi varlığını gösteren" bir delil  ortaya koyarsa seyahat engellenebilir. Aksi bir tutum bu  önerimiz geçerse mümkün görünmüyor" dedi.

Komisyon, "Yerleşme ve Seyahat Hürriyeti (Özgürlüğü)" maddesinde  önemli ölçüde uzlaşma sağladı. Uzlaşmaya varılan maddelere göre, herkes yerleşme ve seyahat hürriyetine sahip olacak.

Yerleşme hürriyeti, sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmek, çevreyi ve kültürel varlıkları korumak; seyahat hürriyeti ise genel sağlığın korunması, suç işlenmesini önlemek ve suç soruşturması veya kovuşturması sebepleriyle sınırlanabilecek.

Vatandaş sınır dışı edilemeyecek ve yurda girme hakkından mahrum bırakılamayacak. Vatandaşın yurt dışına çıkma hürriyeti, ancak suç soruşturması veya kovuşturması sebebiyle hakim kararına bağlı olarak sınırlanabilecek.


'İnanma; inanmama ve inancını değiştirme özgürlüğü'


Komisyon, "Din, Vicdan ve İnanç Hürriyeti (Özgürlüğü)" maddesini de müzakere etti. Özgürlük alanı genişletilerek, "Herkes din, vicdan ve inanç hürriyetine (özgürlüğüne) sahiptir. Bu hürriyet, inanma, inanmama ve inancını değiştirme hürriyetini de içerir" dendi.

Din, vicdan ve inanç hürriyetinin, tek başına veya topluca, özel hayatında veya kamuya açık olarak ibadet, öğretim, dini uygulama, dini ayin ve törenler yapmak suretiyle dinini ve inancını yaşama, açıklama ve yayma hakkını kapsadığına ilişkin hükümde uzlaşıldı. 

AKP ve BDP, öğretim yerine eğitim ifadesinin konulmasını önerdi.

CHP, öğretimin eğitimi kapsamadığı; öğretimin aile tarafından çocuğa dini öğretmeyi içerdiğini ve kamu kurumlarında eğitimi kapsamaması gerektiğini savundu.  Düzenleme şöyle:


CHP'nin ayrımcılık önerisi


"Hiç kimse, ibadet, dini uygulama ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamayacak; bunları yapmaktan men edilemeyecek; dini inanç, düşünce ve kanaatlerinden ve inancının gereklerini yerine getirmekten ya da getirmemekten dolayı kınanamayacak, suçlanamayacak ve  farklı bir muameleye tabi tutulamayacak. CHP,  farklı muamele yerine 'ayrımcılık' ibaresinin girmesinde ısrarcı oldu. Uzlaşma sağlanamadı. 

Devlet, işlem ve eylemlerinde bütün din ve inançlara karşı tarafsız olacak; din, inanç ve kanaatlerin çeşitliliğine dayalı toplumsal çoğulculuğa saygı gösterecek.

Devlet, eğitim ve öğretim alanında yükleneceği görevlerin yerine getirilmesinde, ana ve babanın bu eğitim ve öğretimin kendi dini ve felsefi inançlarına göre yapılmasını sağlama haklarına saygı gösterecek. Din eğitimi ve öğretimi kişilerin kendisinin, küçüklerin ise kanuni temsilcilerinin isteğine bağlı olacak.


Zorunlu din dersi

 

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerine ilişkin hükümlerde ise partiler birbirinden farklı öneriler getirdi ve bu öneriler üzerinde de uzlaşma sağlanamadı.

CHP ve MHP, din kültürü ve ahlak eğitimi ve öğretiminin devletin gözetim ve denetimi altında yapılmasını, AKP ve MHP  ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu derslerden olmasını, CHP seçmeli olmasını istedi.