Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun seçim hükümeti için "Bakan olacak isimleri ben belirlerim" açıklamasının anayasal bir devlette mümkün olmadığını söyleyen Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. İbrahim Kaboğlu, "CHP ya da HDP'nin kimleri bakan olarak vereceğine kendileri karar verir. Çünkü, rejimimiz parlamentocu bir rejim ve siyasal partilere dayanan bir rejimdir. Siyasal partilerin işleyişi de anayasamıza göre demokratik kurallara göre olmalıdır" dedi.
Prof. Kaboğlu'nun DİHA'ya yaptığı değerlendirmeler özetle şöyle:
'Anayasal yetki kötüye kullanıldı'
Seçim ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Davutoğlu'na verilen hükümet kurma yetkisinin geciktiğini ifade ederek sözlerine başlayan Kaboğlu, Erdoğan'ın YSK'nin seçim sonuçlarını açıklamasının ardından görevlendirme yapabileceğini söyledi. Kaboğlu, Erdoğan'ın, Davutoğlu'nun diğer partilerle yaptığı görüşmelere sürekli müdahale ettiğini de söyledi. Davutoğlu ile Kılıçdaroğlu arasında yapılan koalisyon görüşmesinin Kılıçdaroğlu'nun yaptığı açıklamadan sonra aslında "seçim hükümeti" kurma görüşmesi olduğunu hatırlatan Kaboğlu, "Oysa, seçim hükümeti anayasanın 126'ıncı maddesinde var olan ve cumhurbaşkanının kullanacağı yetki sonucu, kurulacak olan Bakanlar Kurulu'dur" diyerek bunun anayasal yetkinin kötüye kullanımı anlamına geldiğini kaydetti.
'45 günlük süre koalisyon hükümetini kurma amacı ile bağdaşmayan konuşmalarla geçirildi'
Yine, Davutoğlu'nun hükümet kurma görevini Erdoğan'a iade ettiği halde sürenin dolmasına 5 gün kala Kılıçdaroğlu'na hükümet kurma görevini vermemesini parlamenter rejim çerçevesinde açıklamanın mümkün olmadığını belirten Kaboğlu, "Ve 45 günlük süre, anayasanın öngördüğü koalisyon hükümetini kurma amacı ile bağdaşmayan siyasal görüşmelerle, konuşmalarla, demeçlerle geçirildi" dedi.
'Müstafi hükümet yapmaması gereken hususlar yaptı'
Davutoğlu'nun başkanlık yaptığı hükümetin "müstafi hükümet" olarak adlandırıldığını yani; "mecbur kalınan günlük işlerle sınırlı kalması gereken bir hükümet" anlamına geldiği bilgisini veren Kaboğlu, "Örneğin; Meclis kararı almadan Meclis'i toplamadılar, iç güvenlik yasa paketinin yönetmelik çıkarmadılar, birçok atama yaptılar, savaş konusunda geçen yıl alan tezkereyi uyguladılar. Oysa yeni seçilen Meclis'te yeni tezkere alınmalıydı. Bütün bunlar müstafi hükümetin yapmaması gereken hususlar ama yapıldı. Ancak, müstafi hükümet kurulması gereken koalisyon hükümeti için girilmesi gereken arayışta hep ayak diredi" şeklinde konuştu.
'CHP ya da HDP'nin kimleri Bakan vereceğine kendileri karar verir'
Bir başka hususun da henüz 45 günlük süre dolmadan anayasanın 114'üncü maddesi gereği Bakanlar Kurulu'nun Başkanı'nın kim olacağının belirlenmeden Davutoğlu'nun "Bakan olacak isimleri ben belirlerim" açıklamasının anayasal bir devlette mümkün olmadığını dile getiren Kaboğlu, şöyle konuştu: "Oysa, rejim parlamenter rejimdir. Anayasa'nın 114'üncü maddesine göre; siyasi parti gruplarının oranlarına göre üye alınır. Partiler verirse alınır. Davutoğlu, bunu görmüyor ve teklif edilen bakanlığı kabul etmeyen partilerin yerine 'bağımsızlar atanır' diyor. Ancak; bunu geniş anlamda yorumladığımız zaman CHP'nin ya da HDP'nin kaç bakan vereceğini zaten TBMM Başkanı kararlaştıracak. CHP ya da HDP'nin kimleri bakan olarak vereceğine kendileri karar verir. Çünkü, rejimimiz parlamentocu bir rejim ve siyasal partilere dayanan bir rejimdir. Siyasal partilerin işleyişi de anayasamıza göre demokratik kurallara göre olmalıdır. Partiye danışmadan 'ben oradan aldım' biçimindeki yaklaşım parlamenter rejimin özüne ve anayasal çerçeveye uygun değildir."