Politika

Anadilde eğitimden yeni anayasaya, mevcut güvenlik uygulamalarından kayyıma; 'Kürt Meselesi'nin çözümü konusunda Saadet Partisi ne diyor?

Saadet Partisi'nin cumhurbaşkanı adayı Karamollaoğlu, partisinin 'Kürt raporu'nun öne çıkan bölümlerini Diyarbakır'da açıkladı

06 Haziran 2018 16:18
Gonca Tokyol

Diyarbakır

Saadet Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı Temel Karamollaoğlu, Milli Görüş hareketinin partileşme döneminde oylarının büyük bir bölümünü aldığı ancak uzunca bir dönemdir ‘muhafazakar Kürt’ seçmenleri kendisini desteklemeye ikna etmekte zorlandığı Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da partisinin ‘çözüm politikaları’nı açıkladı. Çözüm politikalarında çerçeve ‘hak, adalet ve kardeşlik’ olarak belirlendi ve ‘farklılıkları koruyarak saygı ve hoşgörü kapsamında bir arada yaşama’nın önemine sıklıkla vurgu yapıldı.

Anadil eğitimi ve kullanımının önündeki engellerin kaldırılacağı belirtilen raporda, "anadilde eğitim" yerine, "anadil eğitimi" kelimelendirilmesinin tercih edilmesi, dikkati çekti. 

TAM METİN İÇİN TIKLAYIN - Hak ve Adalet Ekseninde Kürt Meselesi

“Türk Türk’tür, Kürt de Kürt’tür. Türk Türk olduğu için, Kürt de Kürt olduğu için bir ayrıcalığa sahip değildir” diyen Karamollaoğlu, Türkiye’deki insanların saadetinin ‘temel insan haklarının kâmil manada sağlanmasıyla mümkün olduğunu’ söyledi. Üretimi esas alan, gelir dağılımı adaletsizliğini gideren adaletli bir ekonomik düzenin kurulmasının da sorunun çözümü için şart olduğunu kaydeden Karamollaoğlu, aynı zamanda ‘çağı ve dünyayı iyi okuyan, sorgulayan, özgür düşünen, donanımlı, becerileri gelişmiş, bunlarla birlikte milli, manevi ve ahlaki değerlerle teçhiz olmuş, insanlığa faydalı olmayı ilke edinmiş nitelikli nesiller’ yetiştirecek bir eğitim sisteminin önemine de dikkat çekti.

‘Kürt Meselesi’nin çözümünde ‘hak ve adalet ekseni’ vurgusu

Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi’nin çağrısıyla gerçekleştirilen ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı Diyarbakır toplantısında ‘Kürt sorunu’ ifadesini kullanmayan Karamollaoğlu, “Kürt Meselesi’nin hak ve adalet ekseninde ivedilikle bir çözüme kavuşturulması ülkemiz ve bölgemiz üzerinde emelleri olan emperyalist güçlerin oyununu bozacaktır” dedi.

‘Kürt Meselesi’nin Türkiye’nin en önemli ve hayati meselelerinden biri olduğunun altını ısrarla çizen Karamollaoğlu “Kürtlerin temel haklarının inkâr edilmesi ve adeta asimilasyona maruz kalması, etnik problemleri; Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin sosyo-ekonomik olarak geri bırakılması da kalkınma sorununu ortaya çıkarmıştır. Hem kimlik hem de ekonomik geri bırakılmışlık terör örgütünün istismar edebileceği bir zemin oluşturmuş ve meseleyi daha da içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir” diye konuştu.

AKP’nin 2013’te başlatıp, 2015’te ‘buzdolabına kaldırdığı’ Çözüm Süreci’ne yönelik eleştirilerde de bulunan Karamollaoğlu, “Toplumda umut oluşturan bu sürecin başarısızlıkla sonuçlanması, meseleyi iyice derinleştirmiş ve içinden çıkılması zor bir hale getirmiştir” ifadelerini kullandı.

‘Kürt Meselesi’nin çözümünde İran-Irak-Suriye ekseni vurgusu

“Kürt Meselesi sadece ülkemizin bir meselesi değildir. İran, Irak ve Suriye’de de önemli oranda Kürt nüfusu vardır” diyen Karamollaoğlu, konuşmasında sık sık dört ülkenin sorunun çözümü için bir araya gelerek bölgesel politikalar oluşturması gerekliliğine vurgu yaptı. Saadet Partisi lideri, “Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin bir araya gelerek meseleye hak, adalet ve kardeşlik çerçevesinde bir çözüm üretmeleri, emperyalist ülkelerin oyununu bozacak ve tüm halkların barış ve huzura kavuşmasına vesile olacaktır” diye ekledi.

“Türk’ün Kürt diye, Kürt’ün Türk diye bir sorunu yoktur; sorun hatalı politikalardadır”

Saadet Partisi’nin çözüm önerilerinden bahsederken, sözlerine “Türk Türk’tür, Kürt de Kürt’tür. Türk Türk olduğu için, Kürt de Kürt olduğu için bir ayrıcalığa sahip değildir. Bununla birlikte Kürtler ve Türkler aynı dinin mensubu, ortak bir tarihin çocukları, aynı kültürün renkleri ve aynı vatanın evlatlarıdır. Türkler ve Kürtler bir vücudun azaları gibidir. Aslına bakılırsa Türk’ün Kürt diye, Kürt’ün Türk diye bir sorunu yoktur. Sorun milletimizde değil, sorun bu milleti bölmeye, ayrıştırmaya çalışan hatalı yaklaşım ve politikalardadır” diye başlayan Karamollaoğlu, 3 başlık altında toplanan çözüm politikalarını şöyle sıraladı:

-Temel İnsan Hakları ve Adalet
-Ekonomi ve Kalkınma
-İç Barış ve Güvenlik

Ana dilde eğitim, seçim barajı ve kayyım

‘Temel İnsan Hakları ve Adalet’ başlığında, geniş bir toplumsal uzlaşı ile ‘insan haklarını teminat altına alan, hak ve adalet merkezli yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğunu belirten Karamollaoğlu, anadil eğitiminin ve kullanımının önündeki engellerin kaldırılacağını ve anayasal güvence altına alınacağını ifade etti. Karamollaoğlu, milletvekilleri ve belediye başkanları hakkındaki herhangi bir iddianın ‘hukuk devleti’ çerçevesinde ele alınması ve seçim barajının kaldırılarak ‘temsilde adaletin sağlanması’nın yeni anayasanın kapsamına alınacağını sözlerine ekledi. ‘Kayyım atamaları’na da değinen Saadet Partisi lideri, mevcut uygulamanın değiştirileceğini vurgulayarak, “Görevden uzaklaştırılan başkanların yerine, mevcut partileri kapatılmamışsa, meclis üyelerince seçim yapılacak, aksi takdirde en kısa sürede seçimler yenilenecektir” dedi.

Kalkınma programları, istihdamın artırılması için teşvik ve destek paketleri hazırlanacak

Milli geliri adil dağılımına ‘Ekonomi ve Kalkınma’ başlığında dikkat çeken Karamollaoğlu, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri için kalkınma programlarının hazırlanacağını, istihdamın artırılması için teşvik ve destek paketleri oluşturulacağını, gerekirse de devlet eliyle bölgede yatırımlar yapılacağını söyledi. ‘Kürt Meselesi’nin çözümü için sıklıkla vurgu yapılan İran, Irak ve Suriye’yle işbirliği konusuna ekonomi başlığında da değinilirken, bu ülkelerle ‘başta sınır ticareti olmak üzere, siyasi, sosyal, ticari münasebetlerin ileri düzeyde geliştirileceği’ ifade edildi.

“Devlet haricinde, ne gerekçeyle olursa olsun, kişi-kurumların silahlanması anarşi doğurur”

Ülkede güvenliği sağlama görevinin devlete ait olduğunun ısrarla altını çizen Saadet Partisi lideri, “Devlet haricinde, hangi gerekçeyle olursa olsun, kişi veya kurumların silahlanması anarşi doğurur. Bir yanlış başka bir yanlışla giderilemez” diye konuştu. Karamollaoğlu, ‘terör örgütüne’ katılanların ‘bu ülkede doğduğunu, bu ülkenin okullarında okuduğunu’ vurgulamaktan da çekinmedi.

Karamollaoğlu, “Doğum yerleri Muş, Hakkâri, İstanbul’dur. İsimleri Ahmet, Mehmet, Hüseyin, Abdullah, Selahattin’dir. Bu itibarla terörle mücadele meselesi, dağa çıkmış kişilerin etkisiz hale getirilmesi kadar basite indirgenmemelidir. Dağda ölenlerin bölge insanlarının akrabaları olması birçok ailenin travma yaşamasına sebep olmuştur ve olmaktadır. Bölgedeki bazı ailelerin çocuklarından biri dağda diğeri askerdedir. Bu açıdan mesele, aynı zamanda bir ailenin asker evladı ile dağdaki evladının karşı karşıya gelmesinin oluşturduğu trajedidir” diye konuştu.

“Duvarlara, yatak odalarına yazı yazılması gibi rencide edici ve ciddiyetten uzak davranışlar…”

Güvenlik güçlerinin bölgedeki uygulamalarını da eleştiren Saadet Partisi lideri, bu konuda da çözüm önerileri ve gelecekteki uygulamaları dair şunları söyledi:

“Devlet, kamu düzenini tesis ederken, hukuktan ayrılmayacak ve meşru zeminde kalacaktır. Askeri operasyonlar sırasında sivil halkın zarar görmemesi için azami düzeyde hassasiyet gösterilecektir. Yaşanması muhtemel insan hakları ihlallerinin, ilgili kamu kurumları ve yargı tarafından etkin olarak denetlenmesi sağlanacaktır.

“Operasyonlar sırasında duvarlara, yatak odası aynalarına yazı yazılması ve bunların medya aracılığıyla yayılması gibi rencide edici ve ciddiyetten uzak davranışlara asla izin verilmeyecektir.

“Kontrol noktaları başta olmak üzere, güvenlik güçlerinin olumsuz dil, üslup, tavır ve davranışları sebebi ile bölge halkının devlete olan bakışını menfi yönde etkilememesi için gerekli tedbirler alınacaktır.

“Bölgede görev yapan güvenlik birimlerine ve tüm kamu görevlilerine psikoloji, sosyoloji, halkla ilişkiler, bölgenin değer/inanç/kültür yapısı, insan hakları ve hak ihlalleri gibi konularda eğitimler verilecektir.”

"Türkiye, birleştirici rolünü kullanarak bölgesel birlikteliklere öncülük etmeli"

Konuşmasını sonlandırırken, Türkiye’nin ‘Kürt Meselesi’nin çözümünde tarihi bir dönemeçte olduğunu bir kez daha vurgulayan Karamollaoğlu, “Kürtleri ötekileştiren yaklaşımlardan kaçınılarak, onları kucaklayacak bir söylem ve eylem geliştirilmelidir. Sonrasında ise bölge ülkeleri ve diğer aktörler ile bir araya gelinerek meseleye hak, adalet ve kardeşlik çerçevesinde bir çözüm üretilmelidir” dedi. Batılı ülkelerin sürece müdahalesine izin verilmemesi gerektiğine dikkat çeken Karamollaoğlu, Türkiye’nin birleştirici rolünü kullanarak bölgesel birlikteliklere öncülük etmesi gerektiğini söyledi.