Sadece kalbin değil vücudumuzdaki tüm hücrelerin iyi beslenebilmesi için, kalbin kanı dakikada 60-80 kere kuvvetle pompalaması gerekiyor. Prof. Dr. E. Murat Tuzcu Milliyet Cafe’deki (10.10.08) yazısında, sağlıklı bir kalbin ne kadar kan pompalaması gerektiğini anlatıyor:
Kalp damar bozuklukları sertleşmeyi engelliyor
Göğüs ağrısı kalp krizi habercisi
“Geçen hafta yapılan anjiyoda Cemil Bey’in kalbini besleyen üç koroner damarın, üçünde de ciddi darlıklar saptanmıştı. Ayrıntılı incelemeler sonunda kapsamlı bir tedavi planı çizmek için elimizde birçok bilgi birikmişti. Yazılarımı her hafta titizlikle okuyup, düzelten, ilk editörüm, eşim Füsun bile “hadi artık, adamcağızın derdine deva bulmak zamanı geldi” dedi. Lakin tablonun tamamlanabilmesi için çok önemli bir bilgi eksik. Acaba, koroner damarlardaki darlıklar, kalp kasını zayıflatmış mı sorusuna mutlaka cevap bulmak gerekiyor.
Sadece kalbin değil vücudumuzdaki tüm hücrelerin iyi beslenebilmesi için, kalbin kanı dakikada 60-80 kere kuvvetle pompalaması gerekir. Kalp kasının kuvveti, her kalp hastasında hesaplanması gereken en önemli ölçütlerden biridir.
Kalp ne kadar kan pompalar?
Normalde kalp, her kasıldığında karıncıkların içindeki kanın yarısından fazlasını damarlara atar. Bir örnek verecek olursak, sol karıncık içinde 100 mililitre kan varsa, kalp kasılınca 50 – 70 millilitresi aortaya atılır. Bu atım oranının tıbbi adı ejeksiyon fraksiyonu, kısa yazılışıyla EF dir. EF=Yüzde 50 denince, kalbin gerekenin yarısı kadar çalıştığı değil, her kasılışta kanın yarısını damarlara atıyor olduğu anlaşılır.
EF’in normalin altına düşmesi kalp kasının iyi çalışmadığının delilidir. Mikroplu hastalıklar gibi nedenlerle kalp bütünüyle zayıf düşmüş olabilirse de genellikle işleyiş bozukluğu kasın belli bir bölgesinde görülür. Bunun da nedeni kalp kasını besleyen koroner damarlarındaki tıkanma veya daralmadır.
Kansız kalan kalp zayıflar
Kalp krizinde koroner damarlardan biri tamamen tıkandığı zaman kalp kasının beslenmesi bozulur. Tıkanan koroner arterin beslediği kalp bölgesindeki hücreler, oksijen getiren kan akımı durduktan 20 dakika sonra, ölmeye başlarlar. Kansız kalan bölgenin ortasından başlayan tahribat, giderek büyür. Müdahale edilmeyen hallerde altı saat sonra o bölgedeki hücrelerin çoğu ölür. Harap olan bölge büyüdükçe, sol karıncığın kasılma kuvveti de o oranda düşer. Örneğin, kalbin ön yüzünü besleyen koroner arter –sol ön inen damar- kökünden tıkanırsa, tahribat çok büyük olur. Sol ventrikül kasının yarısından fazlası harap olur. Kalp krizi öncesi ejeksiyon fraksiyonu yüzde altmışsa, krizden sonra yüzde yirmilere düşebilir. Buna karşılık küçük bir damarın ince bir dalı tıkanırsa hasar da küçük olacağından ejeksiyon fraksiyonunda önemli bir değişiklik olmaz.
Bol kanı gören kas yeniden canlanabilir
Kalbin atım gücünün düşmesi için mutlaka koroner arterin tam olarak tıkanması gerekmez. Çok daralmış bir damarın beslediği hücrelere, birkaç damla kan ulaştığı için kasılmaya katkıda bulunamasalar da durum düzelinceye kadar hayatta kalmayı başarırlar. Hücreleri ölmüş, nedbe haline gelmiş kasa oksijen getiren damarı açıp kan akımını normale döndürseniz bile hiçbir değişiklik olmaz. Oysa, hücreler ölmemiş ama can çekişiyorsa yeniden kanı görünce canlanıp kasılmaya başlarlar. Çoğu zaman bu iki durum bir arada bulunur. Birçok hastada tıkanan koroner arterin kanlandırdığı alandaki hücrelerin bir kısmı ölse de bir çoğu canlı kalır. Komşu damarlardan kaynaklanan- tıpta kollateral denilen- kılcal damarlar yardıma koşarlar. Hasar gören dokuya bir kaç damla da olsa kan gelmesini sağlarlar. Böylece hücrelerin bir kısmı hayatta kalır.
Zayıf bir duvarın tüm eve zararı var
Kalp kasındaki harabiyet geniş ise, sağlam olan duvarlar, pompalamadaki zayıflığı telafi edebilmek için daha fazla çalışırlar. Lakin, bu çaba bir süre sonra işlerin daha da kötüye gitmesine yol açabilir. Kalbin duvarlarının uyumlu çalışması bozulunca kalp hem genişler hem de şekli bozulur, verimli çalışması daha da güçleşir olacak.
Şekli bozulan ve kasılması zayıflayan kalbin tüm bölümleri bu kötü gidişten etkilenir. Sol kulakçıkla karıncık arasındaki kapak – mitral kapağı- en çok etkilenen yerdir. Ahşap bir evin duvarları eğilip bükülürse, kapıları iyi kapanmaz. Ev genişlerse, kapının kasası da genişler. Kapı sağlam da olsa tam kapanamaz, aralık kalır, içeriye soğuk hava girer. Bu örnekte olduğu gibi mitral kapağı iyi kapanmadığı zaman aortaya atılması gereken kanın bir bölümü sol üst odaya-sol kulakcığa - kaçar. Bu durum kalbin işini daha da zorlaştırır.
Pompanın gücü nasıl ölçülür
Kalbin pompalama gücünü görmek için, anjiyo yapılırken sol karıncık içine röntgende görülebilen bir madde verilip filmi çekilir. Tüm duvarları ahenkli olarak kasılıyor mu görülür. Çok daha basit bir yöntem ise kısaca eko denilen, ekokardiyografi yani kalbin ultrason ile görüntülenmesidir. Eko, kalp kası kalınlığı ve pompalama gücünün yanı sıra kapakların durumu hakkında da bilgi verir.
Cemil Bey’in damarlarında ciddi darlıklar olmasına rağmen anjiyodaki sol karıncık filminde kalp kası güçlüydü. Bu gelecek için iyi haber. Tedavi planı yapmaya başlayabiliriz. O da haftaya.