Yaşam

Almanya’da Türkçe Medya nereye gidiyor?

Türk-Alman İşadamları Birliği TDU tarafından düzenlenen toplantıda 'Türkçe Medya' konusu ele alındı

11 Aralık 2009 02:00

T24 - Almanya’da Türkçe yayın yapan kurumların kapanmasıyla birlikte Türk medyasının sorunlarını ele alan Berlin-Brandenburg Türk-Alman İşadamları Birliği TDU tarafından bir toplantı düzenlendi. Toplantıda Almanya’da Türkçe Medya nereye gidiyor konusu ele alındı. 

Berlin Kültür senatörlüğü tarafından ödenekleri kesilen Tiyatrom’un müdürü Yekta Arman’ın yönettiği toplantıya Avrupa Türk Gazeteciler Birliği (ATGB) Başkanı Gürsel Köksal, Berlin  Radyo ve Televizyon (RBB) Üst Kurulu Başkan Yardımcısı ve Türk-Alman Sanayi ve  Ticaret Odası (TD-IHK) Başkan Yardımcısı Suat Bakır, Türk televizyonları ve medya  ekonomisi üzerine araştırmalar yapan Berlin-Brandenburg Yürütme Kurulu Üyesi Çiçek Bacik ve serbest gazeteci Erhan Merttürk de konuşmacı olarak katıldı.

Almanya'daki Türk toplumunun  kendi kültürüne ve diline sahip çıkmasının öneminin vurgulandığı toplantıda ATGB Başkanı Gürsel Köksal, bu ülkedeki kamu yayıncılığının Türkçeye sınırlama  getirmesini  son bir yıl içinde yoğun bir şekilde gözlemlediklerini söyleyerek, bunun bir tesadüf olmadığını, Türkçe yayın yapan medyaya ihtiyaç duyulduğunu ve anadilin bir insan hakkı olduğunu vurguladı.

'Türkçe'nin  Avrupa'da bir iletişm dili olması görevimiz'

Köksal konuşmasına şu şekilde devam etti: “Türkçe'nin gelecekte bu ülkede, Avrupa'da bir iletişim dili olarak, bir kültür dili olarak yaşayıp, yaşamayacağı sorusunun yanıtını bilmiyoruz. Ama 'yaşamalı' diyoruz. Gelişerek, yaygınlaşarak, güzelleşerek yaşamalı. Biz bunu görev kabul ediyoruz. Bu hedef için tüm toplumsal girişimlerde birlikte olacağız” dedi.

Avrupa'daki Türk medyanın tarihi gelişimini de konuşmalarında aktaran Köksal, tüm medya sektörünü altüst eden ağır kriz ortamının neden olduğu yıkımlara işaret ederek, her şeye rağmen son yıllarda giderek gelişen ve etkinleşen Türkçe yerel medya olgusuna da değindi.

“Bir diğer amacımız Avrupa'daki Türkçe gazeteciliğin ve yayıncılığın renkliliğini, derinliğini, dinamizmini, yaygınlığını, çokluğunu ve en önemlisi direncini örgütlemek. Elbette bu arada temel hedefimizin ilkeli gazeteciliği yüceltmek olduğunu hep öne çıkaracağız. Kıbrıs'tan İngiltere'ye 250'ye yakın medya emekçisinin üye olduğu ATGB, bu hedefler için çalışmalarını yoğunlaştırarak, sürdürecek.”

Dil bir toplumun can damarıdır

Konsolos Muavini Mert Doğan, dilin bir toplumun can damarı olduğunu insanların kendisini dille ifade ettiğini belirterek  Almanya'daki Türklerin anadilini ve kültürünü mümkün olduğu kadar korumaları gerektiğini söyledi. Almanya’daki istihdam tüzüğünde yer alan, belirli bir kesimdeki çalışanlara 1 Ocak 2010 tarihinden itibaren çalışma izni verilmemesi yönündeki hükme işaret eden Doğan, Türkiye’den gelen Türkçe öğretmenlerinin de söz konusu kesim içinde yer aldığını açıkladı.

“Türkçe ve Türk kültürünün korunması için Almanya'dan Türkiye'ye çok sayıda öğretmen geldi. Burada adres şaşırılmamalı. Bizim oyun sahamız ve oyunun kuralları belli. Biz sadece destek olabiliriz. Ancak buradaki sivil toplum örgütleri arasında sorunların çözümünde işbirliği ve ortak hareket refleksinin olması şart.50 yıllık göç tarihinde iş, sanat ve spor dünyasında birçok başarı öyküsü görmek mümkün. Buradaki toplum kendi dinamikleri içinde her iki devleti de yönlendirebilecek güce sahip. Alman toplumunda ve resmi makamlarında, azınlıkların dillerine karşı şaşı bir bakışın hakim olduğu izlenimi edindim. Belki de ülkede bu kadar fazla sayıdaki insanın kendi dilini muhafaza etmesinin istenmediğine inanmak gerekiyor.” 

Türklere, Türkiye'ye, İslam'a ve Türkçe'ye karşı bir alerji söz konusu

Toplantıda söz alan Almanya Türk Toplumu (TGD) Genel Kenan Kolat, Almanya’da Türklere, Türkiye’ye, İslam’a ve Türkçe’ye karşı "ciddi anlamda bir alerjinin" hakim olduğunu söyledi.  Almanya’da kamu yayın kuruluş ve radyoların Türkçe yayın yapan birimlerindeki kısıtlamalar veya  arka arkaya kapatılmasının dikkat çekici olduğunu belirten Kenan Kolat,  "Almanya’da Türklere, Türkiye’ye, İslam’a ve Türkçe’ye karşı ciddi anlamda bir alerjinin olduğu aşikar. Bunu açıkça ortaya koymak gerekir. Nereye giderseniz bunu yaşıyorsunuz. Ben herhangi bir konuda bir açıklama yapayım, doğru veya yanlış, ‘siz kim oluyorsunuz? Burası Almanya kararları da Almanlar alır şeklinde e-maillerle tepkiler geliyor" dedi.

TGD Başkanı, kamu yayın kuruluşlarının Türkçe yayın yapan birimlerinde kısıtlamaya gidilmesine tepki gösterilmesini istedi.

Alman medyasını takip ettiklerini, ancak Türk medyasının Türk toplumu için ayrı bir önemi olduğunu ifade eden TDU Başkanı Hüsnü Özkanlı'da "Türk derneklerinin ve sivil toplum kuruluşlarının yaptığı toplantılara Alman gazeteleri ilgisiz kalıyor. Bizler sıkıntılarımızı Türk medyası platformuna taşıyoruz, orada tartışıyoruz. O nedenle de Türk medyasının içinde bulunduğu sorunların çözümüne katkı sunulması herkesin görevi olmalı.”