Silivri’de 'FETÖ' üyeliği iddiasıyla tutuklu bulunan gazeteci Ali Bulaç, ifade alındığı sırada odaya giren polisin hakaret edip “Reisin kadrini bilmediniz, Ali Bulaç daha çok sürüneceksin” dediğini söyledi. OHAL kararnamesiyle kapatılan Zaman gazetesinin eski yazarlarından Bulaç, aynı polisin kendisine "Sen Ahmet Taşgetiren gibi hareket etmedin. Bak o nerde sen burdasın" söylediğini de belirtti.
CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu Silivri’de tutuklu gazetecilerle görüştü ve gazetecilerin kendisine anlattıklarını aktardı. Cumhuriyet'ten İklim Öngel'in haberine göre, Ali Bulaç’ın ifadesi alınırken ağır hakaretlerde bulunulduğunu anlattığını söyleyen Bekaroğlu, Bulaç’ın, “Biz hiçbir aşamada fiziki işkence görmedik. Fakat ifadem alınırken ağır hakarete maruz kaldım. 3 polis ifademi alıyordu. Onlardan daha yaşlı biri içeri girdi. Hepsi ayağa kalktılar. Siması yabancı gelmedi ama tanıyamadım. Bana ağır şekilde hakaret etti. ‘Ali Bulaç daha çok sürüneceksin. Sen Ahmet Taşgetiren gibi hareket etmedin. Bak o nerde sen burdasın. Reisin kadrini bilemediniz, iyiliğini, dürüstlüğünü bilmediniz. Şimdi burda, bu yaşta, bu şekilde sürünüyorsun, daha da sürüneceksin’ dedi. Böyle bir şeyle karşı karşıya kaldım. En acı olay buydu. Daha ağır sözler var ama söyleyemiyorum” ifadelerini paylaştı.
CHP’li Bekaroğlu Silivri’de; Ahmet Altan, Mehmet Altan, Murat Aksoy, Ali Bulaç, Ahmet Turan Alkan, Şahin Alpay ve Mustafa Ünal’ı ziyaret etti. Ziyarete ve gazatecilerin durumlarına ilişkin bilgi veren Bekaroğlu, anlatılanları paylaştı.
Mektup ve kitap yasak
Bekaroğlu, gazetecilerin en çok yakındıklarının mektup alamamak, gönderememek ve kitap yasağı olduğunu söyledi. Bu uygulamanın son zamanlarda 'haberleşme' ihtimaline karşı başladığını belirten Bekaroğlu, “Hayatları kitap olan bu insanlara kitap verilemiyor. Gazetecilerin tamamı haksız bir şekilde tutuklandıklarına inanıyorlar. Bir anlamda dargınlar” dedi.
Mehmet Altan’ın mahkeme dosyasını birlikte incelediklerini söyleyen Bekaroğlu, “Altan bir üniversite hocasıdır. 17-25’in bir müdahale olduğunu anlamalıydı” gibi hukukla izah edilemeyecek ifadeler olduğunu kaydetti.
Bekaroğlu, “Altan’a; ‘Darbe olduğunu anlamamış’ suçlaması yapılmış. Savcı ‘Nasıl oluyor da anlamıyor’ diyor. Altan yine bir televizyon programında diktatörlüğü anlatıyor, geçmişten örnekler veriyor. Altan’ın bu yorumları darbeye yardım ettiğine yorulmuş. Hukuku katleden kararlar var” dedi. Gazetecilerin CHP’nin mağdurların yanında olmasının çok anlamlı olduğunu söylediklerini aktaran Bekaroğlu, “CHP’nin anlamı bir kez daha anlaşıldı” şeklinde tespitlerin olduğunu dile getirdi.
Sağlık sıkıntısı
Bekardoğlu gazetecilerin; kamuoyunun daha duyarlı olması ve darbe girişimi ile sonrasında yapılan haksızlıkları ayırmak gerektiğini anlattıklarını iletti. Tedavilerle ilgili aksamaların olduğunu belirten Bekaroğlu, Bulaç’ın kan şekerinin 500’ün altına düşmediğini, Bulaç ve Alpay’ın rahatsızlıkları nedeniyle sıkıntı yaşadığını aktardı.
26 kuruluştan çağrı: OHAL kaldırılsın
Türkiye’de ifade özgürlüğü ve insan hakları çağrılarına bir yenisi daha eklendi. Aralarında Article 19, Uluslararası Af Örgütü, Sınır Tanımayan Gazeteciler, İnsan Hakları İzleme Örgütü, Gazetecileri Koruma Komitesi, Sansür Endeksi Komitesi ve Yazarlar Birliği PEN uluslararası şubesinin yanı sıra Britanya, ABD, Almanya, İsveç, Danimarka kollarının da bulunduğu 26 kuruluş “Türkiye: İnsan haklarını ihlal eden OH AL kaldırılmalı” başlıklı bildiriye imza koydu. Bildiride Türk hükümetinin darbe girişiminde yaşananları araştırma hakkı ve sorumluluğu bulunduğu, darbe girişimi gibi istisnai durumlarda OH AL ilan edilebileceği belirtilirken insan haklarına uyulmasının gerekliliğine dikkat çekildi. Darbe girişiminden bu yana 34 bin asker, subay, polis memuru, yargıç, savcı, gazeteci, öğretmenin gözaltına alındığı hatırlatıldı. Bildiride ayrıca OHAL’in ilk iki buçuk ayında ise 150 medya kuruluşu ve yayınevinin kapatıldığı, en az 99 gazeteci ve yazarın tutuklandığı, 2 bin 300 gazeteci ve medya çalışanının işsiz kaldığı aktarıldı. Türk halkının haber alma özgürlüğünün engellendiği belirtilen bildiride Erdoğan hükümetine insan haklarının ihlal edilmemesi ve OH AL’in muhaliflerin susturulması amacıyla kullanılmaması çağrısında bulunuldu