T24 Haber Merkezi
Yerel seçimler konusunda partisinin yol haritasına dair önemli mesajlar veren İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, seçimlere kendi kadrolarıyla gireceklerini duyurdu. "Önümüzdeki yerel seçimlerde kendi kadrolarımızla milletimizin huzuruna çıkacağız ve göreve talip olacağız" diyen Akşener, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na "Gelin tüm siyasi partiler yerel seçimlere ayrı ayrı girelim!" diye seslendi.
İyi Parti lideri Meral Akşener, Afyonkarahisar'da düzenlediği mitingde yaptığı açıklamada seçimlerin ardından iktidarın ilk 90 gününü ve seçim yenilgisini değerlendirirken, yerel seçimlerde izleyecekleri yol haritasını da açıkladı.
İyi Parti lideri, "yerel seçimlerin bir genel seçim olmadığını" belirterek, "Gelin tüm siyasi partiler hep birlikte ayrı ayrı seçimlere girelim. Her birimiz ayrı ayrı seçimlere girelim, biz varız! Biz varız, sizleri de bekleriz" ifadesini kullandı.
İşbirliğine kapıyı kapatmayen Akşener, şehir özelinde, koşullara bağlı olarak bunun mümkün olabileceğini ifade etti.
Akşener, Cumhurbaşkanı seçimlerindeki yenilgiye ilişkin olarak da Millet İttifakı'na ağır eleştirilerde bulundu. CHP'li İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ABB Başkanı Mansur Yavaş'ı işaret eden İyi Parti lideri, "Seçimi kazanabilecek 2 arkadaşımıza ateşten gömleği giydiremediğim için herkesten özür diliyorum. Asıl sorunun kendi saflarımızda olduğunu göremedim" diye konuştu.
Akşener'in açıklamasından satır başları şöyle:
"Seçimden sonraki ilk 90 günde vaatler yerine getirilmedi"
"Seçimin üzerinden 90 gün geçti. Bu 90 gün önemlidir. Hem muhalefet muhasebe yapılır, hem de iktidara kredi verilir. Biz de muhasebemizi yaptık.
İktidarın ilk 90 günlük performansına dair bazı değerlendirmelerde bulunmak istiyorum. AK Parti, seçimlerden hemen önce milletimize birçok vaatte bulunmuştu. İlk 90 güne bakıldığında bu vaatlere bırakın yaklaşmayı, her geçen gün uzaklaştıklarını görüyoruz. Biz bu vaatleri hiçbir zaman gerçekleştirme niyetinde olmadıklarını biliyorduk. Seçim biter bitmez milletimizin elinde avucunda olanı hoyratça çekip koparmalarını da beklemiyorduk. Yapılan son maaş zamları erimeye başladı. Asgari ücret zammı daha hesaba yatmadan açlık sınırının altında kaldı. Enflasyonla mücadele edeceğiz diye başladıkları her cümle dönüp dolaşıp 'faturayı millete keseceğiz' diye bitiyor. Yıllarca faiz sebep, enflasyon sonuç diye ekonomiyi bu hale getirdiler. Kaç bakan, başkan, bürokrat harcadılar beceremediler. Milletimizi oyalamak için bahane üretip durdular oysa siyaset sadece seçim kazanmaktan ya da kaybetmekten ibaret değildir. Siyaset, kendi insanına faydalı iş yapabilmektir. AK Parti iktidarı, memleketi kendi soktuğu krizden çıkarmak için hala ceplerine el uzatıyor. Vergiler, kiralar, temel gıda ürünlerindeki fiyatlar her gün tırmanıyor, enflasyonun bedelini milletimize ödetiyorlar. Yeni ekonomi yönetimine sesleniyorum; siz, Türk milletine karşı sorumlusunuz, bunu aklınızdan çıkarmayın. Doğruları daha fazla vakit kaybetmeden yapın. Milletimizi mağdur etmeyin. Enflasyonu düşürme yöntemini seçmek sizin elinizde. Vergileri, AK Parti iktidarlarının bugüne kadar ayrıcalık tandığı imtiyazlı kesimler için artırmak sizin elinizde. Fakir fukaradan elinizden çekin, orta direği fakir etmekten vazgeçin. Kodamanlarınızın cebinden alın!
"Mehmet Şimşek'e saygım var ama..."
AK Parti'nin ne planı ne programı var. Yeni gelenlerle zaman kazanmaya çalışıyorlar. Daha dün AK Parti yönetiminin savunduğu KKM'den kurtulmanın yollarını arıyorlar. Ben de buradan sormak istiyorum. Sadece KKM sebebiyle milletimize ödetilen milyarlarca lira şimdi ne olacak? Nebati mi, Kavcıoğlu mu hesap verecek? Şimşek, ''2026'da rahatlayacağız" diyor. Kendisine saygım var ama kendisi de biliyor ki bu mümkün değil. Servet transferi devam ediyor çünkü. Körfez ülkelerine taviz vererek varlıklarımızı fütursuzca satarak günü kurtarmaya çalışıyorlar. Satacak bir şey kalmayınca ne yapacaklar? Biz yabancı yatırımcıya karşı değiliz, ülke çıkarlarının korunduğu, ilişkiler kurulduğu müddetçe elbette dışarıdan para bulunabilir. Ancak ülkemizin ihracata yönelik sektörlerimizi daha üretken yapacak, çalışanlarımızın refahını yükseltecek yabancı yatırıma ihtiyacımız var. Böyle kaliteli yatırımı çekmek için de hukukta güven ve adalet tesis etmek şart. Krizden çıkmak için de rasyonel ve tam kapsamlı bir istikrar programına ihtiyacımız var.
Sığınmacı tepkisi
Türkiye'nin her şehri Suriyelilerle, Afganlarla doldu. Sokaklar, parklar, sayıları bilinmeyen sığınmacılarla kaynarken bunu İslami ve insani bir görev zanneden aymazlık, ne kadar konuksever olduğumuzu izahla meşgul oldu. Sığınmacı sorunu, milli güvenlik sorunudur. Türk milletinin milli kültürünü tahrip eden, beka meselesidir. Sığınmacılar gettolar oluşturup etnik yaşam adacıkları, minyatür Suriyeler kuruyorlar. Geri kalmış ülkelerde yaygın olan çocuk işçiliği, emek sömürüsü, çok eşlilik, çocuk evliliği gibi toplumsal sorunlar yeniden ortaya çıkıyor. IŞİD ve PKK gibi terör örgütleri, tehditlerini sığınmacılar üzerinden de ülkemize yönelttiklerinden, büyük bir iç güvenlik sorununa dönüştü.
Önce hiçbir sorun yok gibi davrandılar. Baktılar ki olmuyor, şimdi de geri adım atıyormuş gibi yapıyorlar. Suriye'de kentler yaparak bir kısım sığınmacıyı gönüllü olarak ülkelerine döndürdüklerini söylüyorlar. Artık kimseyi kandırmayın. Bizim Türk milli kimliğinin hayati tehdit altında kalmasına tahammülümüz yok. Kültürümüzün dejenere edilmesine, sınırların kevgire dönmesine tahammülümüz yok.
2010'da yapılan referandumda "yapmayın" diye yalvardığım adam sayısını söylesem yüzlerine tükürürsünüz! Kimse uyarılarımı ciddiye almadı. 2016'da bu yüzden milletin canına kast edenlerin de karşısında durduk. 2017'de Türk milletinin kaderini bir kişinin iki dudağı arasına bırakmak isteyenlerin karşısında durduk. İyi Parti olarak ilk günden beri Türk milletine dayatılmak istenen her vesayetin karşısında durduk. Bizim siyasetimizin pusulası her daim aziz Türk milletinin talep, istek ve hayalleri oldu.
"Koltuğundan başka hiçbir şeyi düşünmeyenlerle uğraştık"
Geldik 2023'e... 2023'te milletin verdiği helal oyu babadan miras bilerek seçmen iradesine ipotek konulamayacağını anlatmaya çalıştık. Siyaset elitlerin, sözde kanaat önderlerinin güdümünde milletin olmadığı bir yerden üretilen siyasetin başarılı olamayacağını söyledik. Tepki gösterdik, uyardık, memleketimizin gerçeklerinden bihaber oturdukları yerden ahkam kesenlere karşı irade koyduk. Sadece iktidar mensuplarıyla değil, biz bu seçimin kaybedilmesi için çalışanlarla da mücadele ettik. Memlekete en küçük fayda getiremeyen partili CB sisteminden kurtulmak istedik. Türkiye'yi zengin, mutlu bir geleceğe taşımak için çalıştık. Bu yolda fedakarlıktan kaçınmadık. Meselemiz Türkiye olduğu için nefislerimiz kör odalara hapsettik. Nefsinin esiri olanlarla uğraştık. Biz önce millet, önce memleket dedik. Ama önce şahsım, önce ben diyenlerle uğraştık. Biz milletimizin geleceği için şahsi çıkarlarımızdan vazgeçtik ama koltuğundan başka hiçbir şeyi düşünmeyenlerle uğraştık. En nihayetinde maalesef olmadı, olduramadık! 2023 seçimlerindeki yenilgiye maalesef engel olamadık.
"İşbirlikçilikle suçlandık"
Türk siyaseti, belli başlı yankı odalarına hapsedildi. Biz milletin çağrısını dile getirdik diye o yankı odalarda hainlikle suçlandık. İşbirlikçilikle suçlandık. İktidara yanlamakla suçlandık. Peki, tüm bunların sonunda ne oldu? Tüm bu sürecin içinden en küçük pazarlık yapmadan çıkan kim oldu? Gizli kapaklı tek işbirliğine girişmeyen, en ufak kâr sağlamayan kim oldu? Şükürler olsun ki İyi Parti oldu.
Ben ve arkadaşlarım makam, mevki peşine düşecek olsaydık bize saraylar vadedilirken, elektriği kesilen salonlarda hayır diye haykırmazdık.
Biz pazarlık yapacak olsaydık, herkesin suspus kesildiği dönemde İyi Parti'yi kurmazdık.
"Bu sessizliği sürdürmek mümkün değil artık"
Ben sustum, yüzde 60 ile kazanırız diyenler susmadı. Bilimsel verileri masaya koyan ben sustum, onları yırtıp atanlar susmadı. TV'lere çıkıp yüzsüz yüzsüz bize yüklemeye kalkıştılar. Yeni bir umuda tutunmak isteyen milyonlar öfkeyle doldu. Yapmamız gereken, hatalarından ders alan muhalefet olarak milletimizin önüne çıkmaktı. İyi Parti'yi ve beni günah keçisi yapmaya kalktılar. Hakikati bilenler tek kelime etmedi. Bunların hepsi midemi bulandırdı. Bu sessizliği sürdürmek mümkün değil artık.
"2 arkadaşımıza ateşten gömleği giydiremedik, özür diliyorum"
2023 seçimlerine girerken, Sayın Erdoğan karşısında açık farkla seçimi kazanacak 2 aday çıkardık 20 yılda ilk kez. Yaptığımız tüm araştırmalarda bu 2 arkadaşımızın rahatlıkla CB seçileceğini gördük. Bunun da ötesinde 3 sene boyunca il il, ilçe ilçe yaptığımız ziyaretlerde milletimizin bize söyledikleri de bu sonucu doğruladı. Ben de milletimize bir söz verdim, 13. cumhurbaşkanı, Millet İttifakı'nın adayı olacak dedim. Kendi adaylığımdan feragat ettim. Ben seçimleri kazanmak, Türkiye'yi düze çıkarmak için iktidarı sandıkta yenmenin yeterli olacağını düşündüm. Asıl sorunun kendi saflarımızda olduğunu göremedim. Yüce Türk milletinden ve sizleren özür diliyorum. Ben bu 2 arkadaşımızın yolunu açmak için elimden gelen her şeyi yaptım. Hiçbir kişisel beklentim olmadan onları destekledim. Onların yolunu kapatanlara engel olamadım. Türk milletinden, sizlerden özür diliyorum. Önleri kesilmek istendiğinde yardımlarına koştum, yanlarında durdum, her türlü hakareti, iftirayı göğüsledim. Ama onları paçalarından tutup aşağı çekenlere engel olamadım. Onlara bu ateşten gömleği giydiremediğim için herkesten özür diliyorum. Allah'ım şahittir ki, ne yaptıysam seçimleri kazanmak için yaptım. Keşke herkes bizler kadar fedakar, yürekli olabilseydi. Maalesef olamadılar. Onlar adına da özür diliyorum. Milletimiz kadar yürekli olamayanlar için özür diliyorum.
"Bundan sonra da her türlü fedakarlığı yapacağız"
Tüm bu yaşananlara rağmen herkesin bir şeyi çok iyi bilmesini istiyorum, biz bundan sonra da gerektiği yerde yeter ki milletimiz kazansın diye her türlü fedakarlığı yapacağız. Fakat bundan sonra bu fedakarlıktan yalnızca milletimizin faydalanacağından emin olacağız. Havadaki hiçbir söze inanmayacağız, milletimizin kazancını öne koyacağız. Milletimizin bu fedakarlıklarının boşa düşmesini engelleyeceğiz. Milletimizin fedakarlıklarından siyasi rant devşirmeye kalkan hesapçı zihniyetlere geçit vermeyeceğiz. Çünkü bu saatten sonra ne bizim ne de aziz milletimizin heba edecek oylarımız yok! Birilerinin ihtirasları uğruna boşa akıtacak terleri yok. Kendisine kariyer kovalayanlar için harcayacak mesailerimiz yok.
"Bu seçimi kaybettiğimizin bilincindeyiz biz"
İyi Parti olarak tüm teşkilatlarımızla beraber seçim sonuçlarına ilişkin çalıştık, tartıştık. Değerlendirmelerimizi tamamladık. Bu seçimi kaybettiğimizin bilincindeyiz biz.
Sesinizi duymakta başarılıyız, duyurmakta başarısızız. Olağanüstü gayretler sarfetsek de mevcut ittifak sistemi gereği buna alan tanınmadı.
İttifak sistemi esas olarak Türk siyasetinin dinamiklerine zarar veriyor. Partilerin kendilerine ait siyaset alanlarını gittikçe zayıflatıyor. Kutuplaşan siyaset, toplumsal ayrışmayı derinleştirip, iktidarın değirmenine su taşıyor.
"Yeni anlayışın merkezi olmaya İyi Parti olarak talibiz"
İttifak sisteminde gördüğümüz en önemli sorun ve en büyük milli güvenlik açığı, ayrılıkçı yapıların sistemin içine sızma çabasıdır. Cumhuriyetimizle devletimiz ve milletimizle sorunu olan siyasi görünümlü odakların ittifakları kullanmaya çalışmasıdır. İlkesiz siyaseti reddediyoruz. Sığ siyaseti reddediyoruz. İktidarın değirmenine su taşıyan etkisiz siyaseti reddediyoruz. İttifak sisteminin bu yapısı içinde milli bir siyaset, sürdürülebilir bir başarı, milletin kazanması mümkün değildir. Bu yüzden iktidarı ile muhalefeti ile hepimizden Türk siyaseti için talep ettiğimiz, yeni anlayışın merkezi olmaya İyi Parti olarak talibiz. Mesajı aldık, dersimize çalıştık. Siyaseti içeriden tüketen tartışma yerine bir umut yolu sunacağız. Öfkeleri, kırgınlıkları aklıselimin gücü ile aşacağız.
"Yerel seçim, genel seçim değildir"
2023 seçimlerini çantada keklik görenler, şimdi de yerel seçimleri genel seçim havasında değerlendirmeye başladılar. Gündemi, ittifaklara çekmeye çalışıyorlar. Yerel seçim, genel seçim değildir. Her yörenin belli özellikleri vardır.
2019'da teklifi biz götürdük, ittifak kurduk, başarılı olduk. Önümüzdeki yerel seçimlerde kendi kadrolarımızla, milletimizin huzuruna çıkacağız ve göreve talip olacağız. Yerel seçimi bir genel seçim rekabeti çerçevesinde okumadan, yerel özellikleri dikkate alarak, milletimizin iradesinin tecellisine imkan sağlayacağız.
Tüm siyasi partilere açık ve net bir çağrıda bulunmak istiyorum; hep birlikte vatandaşlarımızın siyasi tercihlerini ve yerel özelliklerini yansıtacağı bir rekabet ortamı oluşturalım. Türk siyasetinin bugün içinde olduğu siyasi pragmatizm sarmalından çıkmasını sağlayalım. Gelin tüm siyasi partiler hep birlikte ayrı ayrı seçimlere girelim. Her birimiz ayrı ayrı seçimlere girelim, biz varız! Biz varız, sizleri de bekleriz. Erdoğan, Bahçeli, Kılıçdaroğlu'na hepinize sesleniyorum, hadi her birimiz ayrı ayrı girelim!
Biz, İyi Parti olarak hür ve milli siyaset anlayışımız gereği gizli gündemleri olan, kendi menfaatleri için bizim sırtımızda kurban kesen, kariyerlerini önceleyen, marjinal ve bölücü yapılarla yakınlaşan hiç kimse ile herhangi bir yerde iş birliği yapmayacağız!
"Kapımız herkese açık değil"
Öncelikli amacımız, partilerle ittifaktan önce, milletimizin partimizle ittifak yapmasını sağlamak olacak.
Gözü dönmüş hırslarla siyaset yapmıyoruz. Milletimizin sesine kulak veriyoruz. Bu yolda herkesi kabul etmiyoruz. Kapımız herkese açık değil. Bu yolda, Atatürk'e düşman olanlara hayır diyoruz. Cumhuriyet değerlerimizi hiçe sayanlara hayır diyoruz. Hatay, Arap şehridir diyen ahlaksızlara kol kanat gerenlere de hayır diyoruz. Demokrasimizle meselemisi olanlara hayır diyoruz. Türk demekten korkanlara hayır diyoruz. Andımızdan rahatsız olanlara hayır diyoruz. Anayasamızın ilk 4 maddesi ile sorunu olanlara hayır diyoruz. Terörle ilişkisi olanlara hayır diyoruz. Terörün gölgesine iş birlikleri hayal edenlere hayır diyoruz. Ahlakımızı yozlaştıranlara, dinimizi istismar edenlere hayır diyoruz. Seçmeni çantada keklik gören üstenci siyasete hayır diyoruz."