Politika

AKP’yi sarsacak 4 isim

AKP'yi yerel seçimlerde dört isim ve dört muhalefet tarzı tehdit ediyor. İşte o dört isim ve özellikleri.

27 Şubat 2009 02:00
Ruşen çakır, Vatan gazetesindeki köşesinde ‘AKP’yi sarsacak dört muhalefet tarzı’nı inceledi. Ortaya dört de isim çıktı. Peki bu isimler AKP’yi nasıl durdurur?

Çakır’ın yazısı şöyle:

Bundan 20 yıl önce, dönemin tek başına iktidar partisi olan ANAP yerel seçimlere hayli iddialı girmiş ve büyük bir hüsrana uğramıştı. O tarihten itibaren de ANAP kendini toparlayamadı ve bugün yok olma noktasına geldi. Tarih 20 yıl sonra tekerrür eder mi? ANAP gibi epey güçlü olan AKP benzer bir başarısızlık yaşar mı?

Sanmıyorum. 29 Mart’ın AKP için “sonun başlangıcı” olabileceğine dair elimizde herhangi bir işaret yok. Hatta iktidar partisinin, gerilemek bir yana oy oranını artırması da kuvvetle muhtemel.
Bununla birlikte iktidar partisinin, bu seçim döneminde etkisi daha sonra, örneğin ilk genel seçimlerde ortaya çıkacak çok ciddi, hatta öldürücü yaralar aldığını düşünüyorum. Çünkü belki de ilk kez, AKP’nin rakipleri, daha doğrusu rakip partiler içindeki bazı kişiler, ayakları yere basan, “sahici” ve sarsıcı muhalefet stratejileri geliştiriyorlar. Sırayla gidelim:

1- Dosyalı yolsuzluk takipçisi Kemal Kılıçdaroğlu:

1994 yerel seçimlerinde Refah Partisi’nin patlama yapmasının temel nedenlerinden biri yolsuzluğa bulaşmamış ve buna karşı etkili bir şekilde mücadele edeceği şeklindeki imajıydı. RP’nin bu stratejisinin tutmasında merkez sol belediyelerin yolsuzluk batağına batmış olmaları da epey yardımcı olmuştu. İşte Kılıçdaroğlu 15 yıl sonra bu oyunu tersine çeviriyor ve AKP’yi kendi silahıyla vuruyor. Şaban Dişli, Dengir Fırat ve Melih Gökçek karşısında elde etmiş olduğu somut başarılar gittiğin yolun doğru olduğununun kanıtı. Fakat bunlar tek başına yeterli değil ve son Mehmet Sevigen olayında da görüldüğü gibi kendi partisi de aynı dertten muzdarip. Eğer CHP, Kılıçdaroğlu’na gerçekten yardımcı olabilirse ve yolsuzluğun yanısıra yoksulluğa karşı da etkili projeler geliştirebilirse AKP’yi epey zor durumda bırakabilir. Kılıçdaroğlu’nun, seçilemese bile, partisini oylarını belirgin bir şekilde artırması AKP için alarm anlamına gelecektir.

2- Becerikli belediyeci Mansur Yavaş:

Ankara Beypazarı’nın MHP’li Belediye Başkanı Mansur Yavaş, yerel yönetim konusunda pek parlak bir sicili olmayan partisinde bir istisna yaratarak küçük çaplı bir efsane haline gelmişti. MHP Lideri Bahçeli ilk bakışta riskli gözüken ama zamanla çok akılcı olduğu anlaşılan bir adımla Yavaş’ı Ankara Büyükşehir’e aday gösterdi. AKP (daha önce de RP ve FP) MHP’nin yerel yönetimlerdeki beceriksizliğini hep suiistimal etmiş ve “sola karşı oylar bölünmesin” sloganıyla MHP tabanından bol miktarda ödünç oy devşirmişti. Gökçek’in ne zamandır CHP adayı Karayalçın’dan çok Yavaş’a karşı bir kampanya yürütüyor olması Yavaş’ın çıkışının bu kısır döngüyü yıkmaya aday olduğunu gösteriyor. Yavaş’ın seçilemese bile, partisini oylarını belirgin bir şekilde artırması AKP için ikinci bir alarm anlamına gelecektir. Hele Gökçek sırf MHP yüzünden CHP’ye karşı kaybederse bu hem kendisi, hem partisi için gerçek bir yıkım olur.

3- Solcu İslamcı Mehmet Bekaroğlu:

Kimilerine göre AKP’yi yıkabilecek yegane parti olan SP aslına bakılırsa ülke genelinde çok sakin ve yumuşak bir kampanya yürütüyor, İstanbul’da Bekaroğlu hariç. Son on yılda Türk siyasi hayatının tanıdığı en ilginç, çalışkan ve değerli isimlerden biri olan Bekaroğlu, medyanın tüm kesimleriyle varolan iyi ilişkilerini de sonuna kadar kullanıyor ve belki SP’lileri de ürkütecek boyutta, İslamcılığın temel ilkelerinden olan “sosyal adalet” i söyleminin omurgasına oturtuyor. Dünkü basın toplantısıyla, yolsuzluk alanına da giren Bekaroğlu’nun “solcu” çıkışları, bu partiden gelebilecek olan dinsel temelli itirazlara karşı kendini hazırlamış ve Davos’u kendine kalkan etmiş olan AKP’yi ve Erdoğan’ı epey rahatsız ediyor.

4- Kürtçe kozuna sahip çıkan Ahmet Türk:

DTP Lideri Türk’ün TBMM Grubu’ndaki konuşmasının bir bölümünü Kürtçe yapmış olmasının AKP’nin Güneydoğu’ya yönelik birçok planını bozduğu açıktır. İktidar partisi, DTP’nin PKK’nın gölgesinden kurtulamayıp bir türlü somut projeler üretememesinden, hatta Kürt sorunuyla ilgili reformlara (örneğin TRT 6’ya) mesafeli durmasından hayli memnundu. Böylece “bunların derdi Kürt sorununu çözmek değil, sadece Öcalan’ı ve diğer PKK liderlerini kurtarmak” şeklinde propaganda yapabiliyorlardı. Fakat Ahmet Türk, Bahçeli ile tokalaşmaktan sonra DTP’nin en (belki de tek) anlamlı çıkışını yaparak AKP’nin bocalamasına yol açtı.

Eğer CHP, MHP, SP ve DTP muhalefetlerini bu kanallardan akıtmayı sürdürürlerse 29 Mart’ta olmasa bile sonraki seçimlerde AKP’nin yükselişini hep birlikte durdurabilirler.