Politika

AKP'nin kadına yönelik şiddet önergesini reddetme gerekçesi: Biz yeterince mücadele ettik!

"Türkiye üzerinden açılan tartışma eksik bir tartışmadır"

08 Kasım 2018 00:34
Hülya Karabağlı

TBMM Genel Kurulu’nda, İyi Parti Grubu’nun kadınların sosyal refahı ve huzuru, toplumda karşı karşıya kaldıkları sorunların tespiti ve çözüm üretilmesi ve gerekli önlemlerin alınması için verdiği araştırma önergesi AKP oylarıyla gündeme alınmadı.

AKP Grubu adına  önerge üzerinde  konuşan Sakarya Milletvekili Çiğdem Erdoğan Atabek, “iktidarda oldukları süreçte şiddetle ciddi bir mücadele verdiklerini,  bunun bir insanlık suçu olduğunu ve şiddete karşı sıfır toleransın olacağını defalarca dile getirdiklerini” savundu. Yasal düzenlemeler kapsamında kadın-erkek eşitliği ilkesi, 2004 yılında, 10'uncu ve 90'ıncı maddeleri, 2010 yılında ise 10'ncu maddesinde yapılan değişikliklerle güçlendirildiğini belirten AKP’li Erdoğan, “Burada üç dakikada tahmin edersiniz ki yapılanların hepsini anlatmak mümkün değil. Kadınlarımızın toplum içinde sosyal refahının artması ve şiddetle mücadeleyle ilgili yapılanları çok kısaca anlatmaya çalıştım” diye konuştu.

Genel Kurul’da gündem dışı konuşmalarda söz alan AKP’li Düzce Milletvekili Ayşe Keşir de kadına yönelik şiddetin dünyanın da sorunu olduğunu belirterek, ‘Türkiye üzerinden açılan tartışma eksik bir tartışmadır’ dedi.  AKP’nin iktidara geldiği günden bu yana Anayasa, TCK, İş Kanunu, 6284 sayılı Yasa başta olmak üzere bu konudaki gayretini, niyetini ve samimiyetini ortaya koyduğunu ifade eden Keşir, “Kadın hakları mücadelesinin en etkin verildiği dönem AK Parti dönemidir” diye konuştu.

İyi Parti Grubu’nun gündeme alınması reddedilen önergesi üzerindeki genel kurul konuşmaları şöyle:

İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYLİN CESUR (Isparta) TÜİK verileri- tam tersine ülkemiz son on yılda kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddet oranlarında giderek kötüleşen, fevkalade sıkıntılı bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. Evet, bu verilere göre ülkemizde kadınların yüzde 40'ı şiddet görüyor ve bu oran her 10 kadından 4'ü şiddete maruz kalıyor anlamını taşıyor. Bu da 14 milyon kadın demek.

Ülkemizde 2017 yılında 409 kadın cinayeti yaşanmış. Evet, 2008 yılında 80 olan kadın cinayeti sayısı bugün 2018 yılı başından eylül ayı sonuna kadar toplam sayı 329'u bulmuş. Geçen sene 409, dikkatinizi çekerim ve bu rakam 2008'den 2018'e kadar düzenli olarak progresif bir şekilde artma eğilimi göstermiş. 2008'den önceye ait maalesef sağlıklı veri yok. Son on yılda 2.337 kadın şiddet görerek hayatını kaybederken en çok boşanmak istedikleri ve kendi hayatlarına dair karar vermek istedikleri için öldürüldükleri sonucuyla karşı karşıyayız.

World Economic Forum Global Gender GAP yani Dünya Ekonomik Forumu Küresel Cinsiyet Uçurumu 2017 Raporu'na göre 144 ülke arasında cinsiyet eşitliği açısından Türkiye 131'incilikte. Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olması için ortalama yüzyıl, erkeklerle eşit ücrete sahip olmak için de ortalama iki yüz on yedi yıl beklemesi gerekiyor bu rakamlara göre.

Kadınların işsizlik oranı da erkeklerden daha fazla. Örneğin, tarımda çalışan kadınların yüzde 93,7'si kayıt dışı çalıştırılıyor ve ekim ayında erkekler tarafından -bu ekimde- 34 kadın öldürüldü ülkemizde. Çocuk istismarı ve cinsel şiddet de tamamen ayrı bir konu olarak karşımızda. Mesela, Uşak'ta cinsel şiddete uğradıktan sonra öldürülen Dilek Marabi şüpheli Suat Sönmez tarafından koliye konularak ormanlık alanda bırakıldı ve orada bulundu. Diyarbakır'da 25 yaşındaki Deniz K. 15 yaşındayken zorla evlendirildiği M.S.O. tarafından, boşanmak istediği için, ateşli silahla yaralandı ve şu an yaşam mücadelesi vermekte. O kadar çok örnek var ki vakit yok.

Evet, şiddet uygulayanlara uzaklaştırma gibi birçok yaptırımı düzenleyen ve kadınlara maddi yardımdan kimlik değiştirmeye birçok hak tanıyan ve kadın örgütlerinin yıllarca süren mücadelesi sonucu yürürlüğe giren 6284 sayılı Yasa etkin uygulandığı takdirde kadınları koruyor ama maalesef bu yasa etkin uygulanamıyor, çocuklar annesiz kalıyorlar. Bu ay içerisinde öldürülen 34 kadının 13'ünün çocuğu var maalesef.

MHP GRUBU ADINA ARZU ERDEM (İstanbul) Değerli milletvekilleri, bu hususta özellikle hepimizin hafızalarında yer alan, içimizi yakan, bizleri nefessiz bırakan birçok kadın istismarı, tecavüz olayı ve hunharca işlenmiş cinayetler hafızalarımızda bulunmaktadır. İşte, bunlarla ilgili verilere baktığımızda, rakamlara baktığımızda özellikle yıllara göre 2015 senesinde 303, 2016 senesinde 328, 2017 senesinde 409 kadınımızın cinayete maruz bırakıldığını biliyoruz. Bu konuyla ilgili hassasiyetimiz yüksek ve çözülmesi için de elimizden geleni Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak yapmaktayız. Özellikle dikkatinizi çekmek isterim ki bu konuyla ilgili hep birlikte Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda -ben de üyeyim, görev yapmaktayım- hakikaten fevkalade çalışan bir Komisyon olarak, burada, gerekli çalışmaları yapalım.

HDP GRUBU ADINA DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) OHAL ilan edildiğinde 20 Kasımda bu kürsüde Adalet Bakanı şöyle söylemişti: "Biz OHAL'i devlete ilan ediyoruz. Hiç kimse kaygılanmasın, kimsenin özgürlüğü sınırlandırılmayacak." Ama biz OHAL sürecinde şuna tanıklık ettik: 45 tane kadın kurumu kapatıldı. Bu kadın kurumları nasıl bir tehlike arz ediyordu, açıkçası bunun da izahını iktidarın yapması gerekiyor. Ekimde Diyarbakır'da, partimizde, bileşenlerimize, demokratik siyaset yürüten kadınlara karşı ciddi saldırılar gerçekleşti, 67 kadın arkadaşımız gözaltına alındı. Bu kadınların çoğu kadına yönelik şiddetle mücadele yürüten kurumlarda çalışan arkadaşlarımızdı.

Yine bir şey daha ifade etmek istiyorum değerli arkadaşlar: Ne zaman bizler kadın mücadelesi adına bu kürsüye çıktığımızda, kadına yönelik şiddeti gündeme getirdiğimizde aslında "Kadın sorunu bu ülkenin temel sorunlarından birisidir." ifadesini kullandığımızda maalesef Hükûmetin politikalarını savunmak adına kimi kadın vekiller bu konuda ciddi bir saldırı pozisyonunda konumlanıyorlar. Aslında burada bunu ifade eden kadınlara da yönelik bir şiddet geliştiriliyor. Dolayısıyla, bunun kadın mücadelesi açısından da büyük bir talihsizlik olduğunu ifade ederek Genel Kurulu selamlıyorum. Dolayısıyla bizim bu araştırma önergesini destekleyeceğimizi de belirtmek istiyorum.

CHP GRUBU ADINA AYSU BANKOĞLU (Bartın) -Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun eylül ayına dair raporundan bahsetmek istiyorum size. İlk olarak, sadece eylül ayında 45 kadının erkek şiddeti kurbanı olduğunu görüyoruz değerli milletvekilleri ve bu yılın sadece dokuz aylık döneminde katledilen kadın sayısı 262'ye ulaşmıştır. Yine, 2011 yılından 2017'ye baktığımızda da kadın cinayeti sayısının 121'den 409'a yükseldiğini görüyoruz değerli milletvekilleri ve dile getirdiklerimizin de sadece resmî rakamlar olduğunu belirtmek istiyorum. Ne yazık ki bu sayılar içerisinde yine şiddete uğrayan ve pek çoğu sessiz kalarak hayatına devam etmek zorunda olan kadınlarımız yer almıyor. Ve biz diyoruz ki: Bu utanç tablosu kabul edilemez. Ve bu yönüyle bakıldığında da ülkemizde ne yazık ki her 100 kadından 42'si şiddet görüyor değerli milletvekilleri.

Bir başka veri olarak Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının resmî verisinden bahsetmek istiyorum size. Yaşadıkları şiddeti kimseye anlatamayan kadınlarımızın oranı yüzde 48,5 değerli vekiller. Tüm bu verilere bakıldığında, tüm bu düzenlemelerin yalnızca Avrupa Birliğine uyum sebebiyle yapıldığı hissi uyanıyor bende, sanırım sizde de aynı hissiyat uyanıyordur diye düşünüyorum.

AK PARTİ GRUBU ADINA ÇİĞDEM ERDOĞAN ATABEK (Sakarya) Kadına yönelik şiddet tüm dünyada hâlen en önemli sorun alanlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. AK PARTİ iktidara geldiği günden bugüne şiddetle mücadele hususunda sıfır tolerans ilkesiyle çok önemli adımlar atmıştır. Yasal düzenlemeler kapsamında kadın-erkek eşitliği ilkesi, 2004 yılında, 10'uncu ve 90'ıncı maddeleri, 2010 yılında ise 10'ncu maddesinde yapılan değişikliklerle güçlendirilmiştir. Özellikle 90'ıncı maddeye "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletler arası anlaşmalar ile ulusal kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi durumunda çıkabilecek ihtilaflarda milletler arası anlaşma hükümleri esas alınır." hükmü eklenmiş, bu çerçevede CEDAW ve İstanbul Sözleşmesi'nde ulusal düzenlemeler karşısında üstün konuma getirilmiştir.

9 Ocak 2003 tarihinde aile mahkemeleri kurulması kararı alınarak aile hukukunu ilgilendiren davaların yanı sıra Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un uygulamasından doğan davalara bakmaktadır.

Reform niteliğinde düzenlemeler içeren Türk Ceza Kanunu 1 Haziran 2005 tarihiyle yürürlüğe girmiş, cinsiyet eşitliği ve kadına karşı şiddet konusunda çok önemli düzenlemeler yapılmıştır. Ve 2014 yılında yapılan değişiklikle cinsel suçlara ilişkin cezalar artırılmıştır.

24 Mart 2009 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinde Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu kurulmuştur.

Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü koordinasyonunda 2008 yılı itibarıyla Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal Eylem Planı hazırlanmış ve 8 farklı konu başlığı içeren bu eylem planı uygulanmıştır. 2018-2023 yıllarını kapsayacak Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı da 5 temel politika üzerinden hazırlanmıştır. Bu politika başlıkları ise eğitim, ekonomi, sağlık, medya ve kadınların karar alma mekanizmalarına katılımını içermektedir. Ayrıca 2012 yılında yürürlüğe giren Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı da 2015'te tamamlanmış, bu eylem planı devamında İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere taraf olunan uluslararası sözleşmeler ve ulusal mevzuat hükümleri, ilgili araştırma ve inceleme raporları ile kamu kurum kuruluşları, STK'lar ve üniversitelerin de katılımıyla hazırlanan 2016 İtibarıyla Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 3'üncü Ulusal Eylem Planı hâlâ yürürlüktedir.

Ayrıca 6284 sayılı Kanun kapsamında şiddet önleme ve izleme merkezleri 75 ilde hizmet vermektedir. Bu merkezler şiddet mağduruna yönelik barınma, maddi yardım, rehberlik ve danışmanlık hizmeti, tehlike durumunda koruma kararı, kreş yardımı ve diğer ihtiyaç olunan her alanda destek vermektedir. İktidarda olduğumuz süreçte şiddetle ciddi bir mücadele vermiş, bunun bir insanlık suçu olduğunu ve şiddete karşı sıfır toleransın olacağını defalarca dile getirdik.

Burada üç dakikada -tahmin edersiniz ki- yapılanların hepsini anlatmak mümkün değil. Kadınlarımızın toplum içinde sosyal refahının artması ve şiddetle mücadeleyle ilgili yapılanları çok kısaca anlatmaya çalıştım. Grup önerisini Genel Kurulun takdirine sunuyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AKP’li Keşir’in  gündem dışı konuşması da şöyle:

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; on dokuz yıl önce, 12 Kasım Cuma günü gerçekleşen Düzce depreminin yıl dönümü nedeniyle gündem dışı söz almış bulunuyorum ama öncesinde, kadına yönelik şiddetle ilgili bazı bilgi ve verileri doğrulama ihtiyacı duydum.

Kadına yönelik şiddet sadece Türkiye'nin sorunu değildir, dünyanın sorunudur; Türkiye üzerinden açılan tartışma eksik bir tartışmadır. Bugün, Danimarka'da yüzde 52, Finlandiya'da yüzde 40, İsveç'te yüzde 46 oranında kadın şiddet görmektedir. AK PARTİ iktidara geldiği günden bu yana Anayasa, TCK, İş Kanunu, 6284 sayılı Yasa başta olmak üzere bu konudaki gayretini, niyetini ve samimiyetini ortaya koymuştur. Kadın hakları mücadelesinin en etkin verildiği dönem AK PARTİ dönemidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

VELİ AĞBABA (Malatya) - Yalan, yalan!

AYŞE KEŞİR (Devamla) - Ayrıca PKK'nın kadın ve kız çocukları üzerinde yaptığı terör faaliyetlerine yer vermeyen kadın hakları mücadelesi eksiktir. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları İzleme Örgütünün 2017 yılı raporunda, 72'si kız olmak üzere 224 çocuğun PKK tarafından şiddet gördüğü uluslararası belgelere girmiştir. Bu rakamların olmadığı kadına yönelik şiddetle mücadele söylemleri eksiktir.