Yazar Mümtaz Soysal, Anayasa Mahkemesi'nin bir kaç günlük arayla açıkladığı türban ve AKP davasıyla ilgili gerekçeli kararlar hakkında AKP'lilerin susması gerekirken, konuşmalarını eleştirdi. Mahkeme kararlarının öznesini AKP'lilerin oluşturduğunu anımsatan Soysal, buna rağmen AKP'lilerin, kararların ve gerekçelerin kendilerine bağlamayacağını ima edercesine, gelecekte de aynı anlayışı sürdüreceklerini vurguladıklarını ileri sürdü.
Bu ne biçim demokrasi!
Soysal, Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan bugünkü yazısında, AKP'lilerin 'geçerli olduğuna ve herkesi etkileyeceğine inandıkları kanıtlarını' da şöyle vurguladı: "Onlar (yani 11 üyeli mahkemenin 'AKP laikliğe karşı oluşun odağı olmuştur' diyen on üyesi sadece on kişi, oysa Meclis'te söz konusu anayasa değişikliğine oy vermiş olan üyelerin toplam sayısı dört yüzün üzerinde! Bu ne biçim demokrasi."
Bunun, aritmetik işlemden ibaret olmayan ve seçimle işbaşına gelen Meclis'i ulusal egemenliğin tek temsilcisi saymayan bir demokrasi olduğunu belirten Soysal, ulusal egemenliğin, 'Anayasa'nın koyduğu esaslara göre' ve 'yetkili organları eliyle' kullanıldığını ifade etti. Anayasa Mahkemesi'nin de anayasa tarafından yetkilendirilmiş organlardan biri olduğunu anımsatan Soysal, yazısında şöyle devam etti:
'Dinletmeyi biliriz' diyenler...
"Yasama TBMM'nin yetkisidir ama, yasamanın anayasaya uygunluğunu denetlemek biçimindeki yargı yetkisi de Anayasa Mahkemesi'nindir. Mahkeme bu yetkiyi kullanırken, 'laikliğin değiştirilmesi teklif bile edilemeyecek' ilkelerden oluşuna dayanıp bu ilkeyi değiştirici saydığı bir anayasa değişikliğini geçersiz saymıştır.
Değişikliği yapmaya kalkmış olanların bu durum karşısında millete ve anayasaya saygılı olup susmaları gerekmez miydi?
Hele şunu düşünürlerse: İlkelere sahip çıkmış bir mahkemenin de sözü dinlenmeyecekse, 'Dinletmeyi biliriz' diyenlerin işe elkoymasına ne diyeceklerdir?"