AKP'li TBMM Başkanvekili Mustafa Şentop, Meclis'teki ilk sınavında HDP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık'a 'hakaret' gerekçesiyle iki birleşime katılmama cezası verirken; HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan'a "Lan" diye hitap eden AKP'li milletvekillerine ise yaptırım uygulamadı. Şentop, AKP'li milletvekilleri Akif Çağatay Kılıç ve Şahin Tin ile HDP'li Kurtalan'a "Karşılıklı konuşmayalım lütfen" uyarısında bulundu.
TBMM Genel Kurulu’nda OHAL sonrası düzenleyen kanun teklifinin görüşükdüğü oturumunu yöneten Şentop, ilk sınavında iç tüzük sopasını kullandı. Şentop, bazı kanun ve KHK'larda yapılan değişiklerle ilgili yaptığı konuşma sırasında "İktidar olmanın yarattığı kibrinizi yalan ve cehaletle yoğuruyorsunuz. Hakikati söyleyenlere yönelik saldırganlığınızı ise acizliğinizle besliyorsunuz. Ahlaksızlığınızı, -yeterli gelmediğini biliyor olsanız da, yüzsüzlükle sıvıyorsunuz" demesinin ardından mikrofonu kapatarak HDP'li Şık'ın konuşmasını yarıda kesti.
"Karşılıklı konuşmayalım lütfen”
Şentop, HDP Grup Başkanvekili Kurtulan’ın, AKP’li vekillerin kendisine oturdukları yerden "lan" diye hitap ettiği yönündeki şikayetini ise "Karşılıklı konuşmayalım lütfen” diye geçiştirdi.
Genel Kurul’da verilen kısa bir aradan sonra Ahmet Şık'a İç Tüzük'ün 161'inci maddesi uyarınca Meclis'ten geçici olarak iki birleşim çıkarma cezası verildi. Şık’a Genel Kuruldan ayrılması çağrısı yapıldı. 'Şık'ın bir aylık ödenek ve yokluğunun üçte ikisi kesilecek
TBMM Genel Kurulu'nun dünkü oturumda yaşananlar tutanaklara şöyle yansıdı:
AHMET ŞIK (İstanbul) - Herkese merhaba.
Öncelikle şunu bilin: Kanun teklifinin hukuki dayanaklarına dair içerik tartışmasına girmeyeceğim çünkü tartışmamız gereken, iktidarınızın meşru ve yapmak istediklerinizin hukuki olup olmadığıdır. Sahip oldukları güç ve iktidarı sonsuza kadar ellerinde tutabilecekleri yanılgısıyla yasaları silah, yargıyı da tetikçi hâline getirme çabasına girişmiş ne ilk iktidarsınız ne de son olacaksınız ve önümüze koyduğunuz bu yeni yasa metniyle darbecilerin basit bir karikatüründen ibaretsiniz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bu nasıl bir üslup Sayın Başkan?
ŞAHİN TİN (Denizli) - Eline verilmiş olan yazıyı okuma bence.
AHMET ŞIK (Devamla) - 12 Eylül cuntası nasıl emir adaletini ürettiyse darbecilerin halefi olan sözüm ona demokrasiye geçiş sürecinin hükûmetleri de bunu bir fırsata dönüştürmek istediler. Sandılar ki yargının boynuna geçirdikleri ipi ne kadar kısa ve sıkı tutarlarsa hukukun üstünlüğü vaveylası eşliğinde iktidarları da o kadar güvende olur. Peki, amaç hasıl oldu mu? Hayır, geldikleri gibi gittiler ama geride bıraktıkları miras tıpkı sizlerin bırakacağı gibi kimsenin hatırlamak istemediği korkunç bir yeryüzü cehennemi oldu. Bugüne dek hükmünü sürdüğünüz fiilî yönetim biçiminizi daha da şeritleştirmek, kötülüğünüzün iktidarını arşa değdirmek ve zulmünüzü meşrulaştırmak için darbeye karşı tedbir görünümü altında OHAL ilan etmeniz hiç şaşırtıcı değildi. 251 insanın canına mal olan bir kanlı kalkışmayı "Allah'ın lütfu." diye görmenizin sırrı da burada saklıydı. Darbeye direndiğini iddia edenlerin darbe hukukuna dört elle sarılması bu yüzden trajikomikti ama hem yaşanacak trajediye hem de düşeceğiniz komik durumlara aldırmadan bunu yaptınız. OHAL'i ilan etmekte zaten hiç vakit kaybetmediğiniz gibi iki yıl boyunca bütün lütuflarından yararlanmaya da doymadınız. Şimdi, yarattığınız toplumsal enkazın üzerine bir de tüy dikmenin peşindesiniz. Yurttaşlara karşı kelimenin gerçek anlamıyla bir canavara dönüştürdüğünüz hukuku bu yasal düzenlemeyle kalıcılaştırmak istiyorsunuz. Çünkü artık kirli suç ortaklıklarından menkul rejiminizin derinleşmesi, kökleşmesi ve kurumsallaşabilmesine ihtiyacınız var. Kanlı bir kalkışmaya ve hemen sonrasında yaratılan hukuksuzluklara karşı ilelebet sizin aklınızla düşünelim, sizin dilinizle konuşalım istiyorsunuz çünkü darbeci güruhla suç ortaklığınızı ortaya koyacak hakikatin sonsuza kadar sır olarak kalmasını istiyorsunuz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bu nasıl bir üslup Sayın Başkan?
AHMET ŞIK (Devamla) - Yağma ve talan üzerine inşa ettiğiniz suç düzeninize yönelik en küçük bir itiraza dahi katlanmak istemiyorsunuz. Aksine davrananları medyanızda hedef gösterip trollerinizle linç ettiriyor, yargınızla da rehin alıyorsunuz. Karşınızda diz çökmeyenlere salmak istediğiniz bu ibret ve korku dalgası yetersiz kaldığında ise sokakları milislerinizle dolduruyorsunuz.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Bunu sen mi yazdın?
AHMET ŞIK (Devamla) - Devletin sorumlulukları vardır, bireyin ise hakları. Bizde ise devletin her zaman sadece yetkileri oldu. İktidarınızın devletiyse birey haklarının gaspçısına dönüştü. Artık ülkemizde evrensel normlarla tanımlı hukuka uygun yaşama hakkına sahip tek bir yurttaş bile yok. Yargıyı elinizde bir sopaya dönüştürüp iktidarınıza yönelik her türlü eleştirinin derdest edilmesi ve siyasal rakiplerinizi tasfiye için kullanıyor ve hukuk cinayetlerinin altına pervasızca imzanızı atıyorsunuz. Kimi zaman da siyasi iktidarımızı besleyen cinayetler, yolsuzluklar, hırsızlıklar ve her türlü çirkinliğiniz ortaya çıkmasın diye yargının iplerini çekip üç maymunu oynatıyorsunuz.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Sen ne biçim konuşuyorsun?
AHMET ŞIK (Devamla) - Örnek mi istiyorsunuz? Seçimin hemen arifesinde Suruç'ta hastane içinde Şenyaşar ailesinin katledilen 3 ferdinin katilleri onca tanığın, kamera görüntülerinin, ayan beyan delillerin varlığına rağmen korunmadı mı?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sakin... Sakin...
AHMET ŞIK (Devamla) - Ailenin hayatta kalan kadın ve çocukları Suruç'u terk etmek zorunda kalırken hiç mi utanmadınız?
RECEP ÖZEL (Isparta) - Vallahi heyecandan gidecek, az kaldı.
AHMET ŞIK (Devamla) - Başta HDP'nin eş başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş olmak üzere, seçilmişleri sudan gerekçelerle hapishanelere tıkıp yok etmeye çalışmıyor musunuz?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Hangi sudan gerekçe? Hangi gerekçe?
AHMET ŞIK (Devamla) - Milletvekilleri Enis Berberoğlu ve Leyla Güven'i hapiste tutabilmek için bin takla atmıyor musunuz? Siz daha iyi bilirsiniz. Roboski katliamcıları cezasızlıktan aldıkları güçle kapalı kapılar ardında yeni katliam planları yapıyor olabilir mi?
Soma'da ve pek çok yerde meydana iş cinayetlerindeki siyasi sorumluluğunuz şaşaalı adalet saraylarınızın koridorlarında örtbas edilmiyor mu?
Aladağ, Karaman başta olmak üzere, tarikat ve vakıf yurtlarında kalan parmak kadar çocuklar kurumları yıpratmanın ikiyüzlülüğüne kurban edilmedi mi? Türkiye, artık sadece kâğıt üstünde bir cumhuriyet yani yurttaşı güdülmesi, yeri geldiğinde dövülmesi icap eden bir sürü gibi gören hukukun rafa kaldırıldığı sözde bir cumhuriyet. İktidarınızın Türkiye'sinin yeni hukuku hak kavramının yerini tamamen alaşağı ederek devletin sahip olduğu orantısız yetkilerinin yanında bir de aşkın haklar manzumesini veriyor ve bunu bir kurumsallığa değil, tekil bir şahsiyete sunuyor. Bu şahsiyet cumhurunun yarısının inanmadığı bir başkan, kendisi de aynı şekilde cumhurunun yarısına inanmıyor. Bu yüzden iktidar olarak kendinize tetikçi kıldığınız yargınızla birlikte, artık evrensel hukuk normlarına denk düşen yasal sınırlarınıza çekilmelisiniz fakat biliyorum ki bu çağrıya riayet etmeyeceksiniz. O hâlde, en azından ne olduğunuz bir kez daha yüzünüze karşı söylenmeli. İktidar olmanın yarattığı kibrinizi yalan ve cehaletle yoğuruyorsunuz, hakikati söyleyenlere yönelik saldırganlığınızı ise âcizliğinizle besliyorsunuz. Ahlaksızlığınızı, yeterli gelmediğini biliyor olsanız da yüzsüzlükle... (AK PARTİ sıralarından sıra kapaklarına vurmalar, gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Bir dakika... Bir dakika... Sözü kestim. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Bir dakika... Sözünü kestim kürsüdeki hatibin.
Böyle şey olamaz, 67'nci maddeye göre... (AK PARTİ ve HDP sıralarından karşılıklı kürsüye yürümeler)
ŞAHİN TİN (Denizli) - Adam gibi konuş! Böyle konuşamazsın.
TAMER DAĞLI (Adana) - Ahlaksız sensin! Haysiyetsiz herif!
BAŞKAN - Hakaret etme imkânı vermiyor bu kürsü kimseye.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Böyle konuşamaz, böyle konuşamaz. "Ahlaksız" olmaz, "Ahlaksız" diyemezsin.
BAŞKAN - Lütfen... Sayın Şık... Bir dakika... Sözünüzü kestim, mikrofonu kapattım. (AK PARTİ ve HDP sıralarından gürültüler)
Arkadaşlar, bir dakika... Bir dakika... Kimseye hakaret etme imkânı vermiyor bu kürsü ya. Hakaret etme imkânı yok. Böyle şey olamaz, böyle şey olamaz.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.13
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 22.55
BAŞKAN: Başkan Vekili Mustafa ŞENTOP
KÂTİP ÜYELER : Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Burcu KÖKSAL (Afyonkarahisar)
-----0-----
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 8'inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
1 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, İstanbul Milletvekili Ahmet Şık'ın az önceki oturumda sarf etmiş olduğu sözler İç Tüzük'ün 161'inci maddesinin (1)'inci fıkrasının (3) numaralı bendi kapsamında olduğundan Meclisten geçici olarak çıkarma cezası gerektirmektedir. Bu nedenle İstanbul Milletvekili Ahmet Şık'a İç Tüzük'ün 161'inci maddesi uyarınca Meclisten geçici olarak çıkarma cezası verilmesini teklif edeceğim. İstanbul Milletvekili Ahmet Şık savunma yapabilir yahut başka bir milletvekili onun adına savunma hakkını kullanabilir.
FATMA KURTULAN (Mersin) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Buyurun Sayın Kurtulan.
FATMA KURTULAN (Mersin) - Sayın Başkan, yani burada, bu kürsüde sürekli birbirimizi ağır eleştiren konuşmalara Meclis her zaman tanıklık etmiştir maalesef. Bugün de Sayın Ahmet Şık konuşmasını yaparken siz de zamanında uyarabilirdiniz, eğer… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar, bir dakika, lütfen… Bir dakika, bir dakika… Sakin olun. Bir dakika arkadaşlar…
FATMA KURTULAN (Mersin) - Bir dakika arkadaşlar, bir dakika…
Hep söyledim, sizin buradaki karışıklıkta da rolünüz çoktur arkadaşım.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Benim ne dediğim belli orada, bak orada.
BAŞKAN - Bir dakika… Arkadaşlar, müsaade edin, dinleyelim.
Buyurun Sayın Kurtulan.
FATMA KURTULAN (Mersin) - Siz nasıl yetişmişsiniz gerçekten ya… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) - Ya, önüne bak ya.
FATMA KURTULAN (Mersin) - Arkadaşlar…
ŞAHİN TİN (Denizli) - Ya, düzgün konuş düzgün.
OYA ERONAT (Diyarbakır) - Önüne bak.
FATMA KURTULAN (Mersin) - "Lan" deme bene "Lan düzgün konuş." demeyin arkadaşlar.
BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım lütfen.
FATMA KURTULAN (Mersin) - Bunun adına ne denir peki şimdi, ben ne diyeyim?
BAŞKAN - Sayın Kurtulan, Genel Kurula hitap edin lütfen.
FATMA KURTULAN (Mersin) - Ama arkadaşlarınız bırakmıyor Sayın Başkan yani eski arkadaşlarınız bırakmıyor.
BAŞKAN - Tamam ama burada 600 kişi var yani bunların her birine cevap yetiştirmek olmaz, bütün arkadaşlara.
FATMA KURTULAN (Mersin) - Ya ama bırakmıyorlar, ifade edemiyorum.
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) - Hakaret edeceksiniz, biz susacağız, değil mi?
BAŞKAN - Siz konuşun.
FATMA KURTULAN (Mersin) - Sizi de şöyle eleştirmek istiyoruz: Niye buna tahammül etmiyorsunuz?
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) - Hakaret edemezsin.
FATMA KURTULAN (Mersin) - Siz de temiz dile davet edebilirdiniz, bir şans verebilirdiniz. Kendisi "Bülent Turan'ın bana söylediklerini ben size söyleyemiyorum." diyor mesela. Onları da bir yana bırakalım…
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) - Allah Allah…
BAŞKAN - O ayrı tabii, biz tutanaklara bakıyoruz.
FATMA KURTULAN (Mersin) - Sayın Şık şunu söylüyor arkadaşlar, diyor ki: "Ben siyasi etik değerler açısından bunu ifade etmişim, tek tek, hiçbir AKP'li milletvekilinin şahsiyetine, grubuna dönük bir hakaret değildir. Siyaseten yaptığım, siyasi bir eleştiridir."
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) - Tabii, üç yüz dava yiyeceksin ya, ondan şimdi öyle diyorsun.
FATMA KURTULAN (Mersin) - Ahmet Şık'ın savunması böyle arkadaşlar ve bunun şu anki uygun gördüğünüz cezanın…
AKİF ÇAĞATAY KILIÇ (İstanbul) - Mahkemede savunma için kayda geçiyorsunuz şimdi.
BAŞKAN - Sayın Kurtulan, savunma olarak mı bunları söylüyorsunuz?
FATMA KURTULAN (Mersin) - Evet.
BAŞKAN - Tamam.
FATMA KURTULAN (Mersin) - Ve şu anki oturumdan menedilmesini doğru görmüyoruz. Bunu siyasi etik değerler açısından ısrarla… Kendisinin savunması, vekilimizin savunması bu yönde. Bunun kabulünü arz ediyoruz.
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - "Ahlaksızlık" kelimesi etik miydi?
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, ben de izin verirseniz grubumuz adına konuyla ilgili söz istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Turan, müzakere yok bu konuda biliyorsunuz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Müzakere değil Sayın Başkan.
BAŞKAN - İç Tüzük'e göre ben işlemi tamamlayacağım, ondan sonra konuşulabilir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Hayır, sataşmadan dolayı söz istiyorum, şöyle: Az önceki konuşmacı…
BAŞKAN - Ama savunmaya cevap da yok yani savunma özel olarak verilmiş bir imkân. Ben devam edeyim, işlemi tamamlayayım, lütfen.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan "Bülent Turan'ın konuşmasından dolayı" diye bir ifadede bulundu, zabıtlar ortada.
BAŞKAN - Hayır onu ben söyledim, tutanaklara bakıyoruz biz, esas olarak tutanakları alıyoruz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Öyle bir şey yok, kendi kusurunu bize istinaden kapatamaz.
BAŞKAN - Değerli Milletvekilleri, İstanbul Milletvekili Ahmet Şık'a İç Tüzük'ün 161'inci maddesi uyarınca Meclisten geçici olarak iki birleşim çıkarma cezası verilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
İstanbul Milletvekili Ahmet Şık'ın Genel Kuruldan ayrılması gerekiyor.