AKP İstanbul Milletvekili Hulusi Şentürk, Meclis İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Alt Komisyonu’nun son toplantısında çarpıcı açıklamalarda bulundu. İşçi sağlığı ve iş güvenliği sorununun bir partinin değil, siyasi iktidarın sorunu olduğunu söyleyen Şentürk, "Bence denetim gerçekten piyasaya bırakılmalı ama denetleyeni denetleyen teftiş mantığında bir devleti inşa etmemiz gerekiyor” önerisinde bulundu.
Şentürk, Türkiye'de ahbap-çavuş ilişkisinin aşılmadığı için dünya ortalamasında bir iş güvenliğine geçilemediğine dikkat çekti.
TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan ‘İşçi Sağlığı ve İş güvenliği İnceleme Alt Komisyonu' uzun bir aradan sonra geçtiğimiz hafta toplandı. Toplantıda TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, DİSK’in temsilcilerini dinledi. Sendika temsilcilerinin halen yürürlükte olan yasadan iş kazalarına kadar önemli bilgiler verdiği komisyonda, AKP İstanbul Milletvekili Hüseyin Şentürk açıklamalarıyla komisyona damga vurdu.
“Ak Parti milletvekili olarak söylemem ne kadar doğru bilmiyorum...”
İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda "Ne güzel desinler" diye daha bir adımı oturtmadan ikinci bir adımı atılmak istendiğini ifade eden Şentürk, “Bizim bu anlayışları terk etmemiz gerekiyor ama burada –tutanaklara da geçiyor biliyorum, bir Ak Parti milletvekili olarak da bunu söylemem siyasi olarak ne kadar doğru bilmiyorum” ifadelerini kullandı.
Şentürk’ün tutanaklara geçen konuşması şöyle:
HULUSİ ŞENTÜRK (İstanbul) – Biz bir adımı bitirmeden diğer adımı atıyoruz. Yani, işçi sağlığı ve güvenliği alanında ya da piyasada toplum sağlığı… Bence bunun temeli toplum sağlığı ve güvenliğidir. Sağlığı ve İş Güvenliği çünkü bu doğrudan doğruya toplum sağlığı ve güvenliğini de ilgilendiriyor ama biz daha bir adımı oturtmadan ikinci bir adımı atmaya kalkıyoruz sadece birileri “Ne güzel yaptı.” desin diye.
“Türkiye’deki siyasi iktidar mantalitesinin sorunudur”
Dolayısıyla, bizim bu anlayışları terk etmemiz gerekiyor ama burada –tutanaklara da geçiyor biliyorum, bir Ak Parti milletvekili olarak da bunu söylemem siyasi olarak ne kadar doğru bilmiyorum ama yine Tevfik Bey (Güneş) sözünden hareketle, bu bir partinin ya da bir siyasi iktidarın sorunu değil, Türkiye’deki siyasi iktidar mantalitesinin sorunudur. O da nedir? Devletin teftiş mantığını zayıflatmamız ve yine bürokrat eliyle de her şeyi dizayn etmeye kalkmamız. Az önce mesela, “Denetimin piyasaya bırakılması…” Bence denetim gerçekten piyasaya bırakılmalı ama denetleyeni denetleyen teftiş mantığında bir devleti inşa etmemiz gerekiyor.
Yoksa, bürokratın yapacağı saha denetimlerinden bir verim alamayacağımızı da yıllardır bizler gördük. Burada sistemin aksayan yönlerini çalışmamız gerekiyor. Bunu yaparken elbette işveren dostu olarak Türkiye üretimi artırmak zorunda ama yüzde 5,5’luk bir kayıptan bahsediyorsak, Türkiye'nin gayrisafi millî hasılasına da vurduğumuzda yaklaşık sadece dünya ortalamasına göre farkımız bile 15 milyar doları geçiyorsa hiç kimse bu ülkede “İş sağılığı ve güvenliğine yapılan yatırımlar Türkiye’deki maliyetleri artırır.” sözünün arkasına sığınmasın çünkü Türkiye’de gerçekten dünya ortalamasında bir iş güvenliğine geçişin Türkiye'nin üretim maliyetine ilavesi inanın 15 milyar dolar olmaz.
“Ahbap- çavuş ilişkilerini aşamadığımız için geçemiyoruz”
Dolayısıyla, alternatif maliyet olarak baktığımızda bile bizim bu sisteme geçmemiz gerekiyor. Niçin geçemiyoruz? Ahbap-çavuş ilişkilerini aşamadığımız için geçemiyoruz. Dolayısıyla, burada parti ayrımı yapmaksızın, taraf ayrımı yapmaksızın Türkiye’de toplumsal bir bilincin öncelik oluşturması gerekiyor, hesap verilmesinin sağlanması gerekiyor.
Az önce Nurettin kardeşimiz sordu “O uygulama yaygın mıdır?” Hepimiz çevremizden biliyoruz, çok yaygın. Hemen hemen bize her ay bir vatandaş gelir, iş kazası geçirmiştir, sakattır. “Peki, bunu almıyor.” “Bana bir sene önce işverenim ‘Ben senin her türlü masrafını karşılayacağım.’ demişti.”
Ölçekte de onlar daha artistik yapıyorlar bu işi, bütün melese burada, Yani, onlar biraz daha kitabına uydurmasını biliyorlar, onların avukatları daha güçlü, daha güzel doneler buluyorlar ama sonuçta karşılaştığımız şey biz 40 kişiyiz, birbirimizi biliyoruz. Dolayısıyla, burada bir çözümü, ekonomik olarak da baktığımızda çözmemiz gereken insan olarak da bakıldığında çözmemiz gereken bir sorun ama bu sorunun çözümü için de gerçekten pratikler üzerinden adım adım gitmekte fayda var. Öncelikle şu tamamen ticarete dönmüş, tamamen kağıt satışına dönmüş denetim mekanizmasının acilen ama çok acil olarak gözden geçirilmesi gerekiyor diyorum.