Politika

AKP'li Miroğlu: Aslı Erdoğan tutuksuz yargılanmalı

Miroğlu, Aslı Erdoğan tutuklandığında sosyal medyada ilk itirazı yapan isimlerden biri olduğunu belirtti

06 Ekim 2016 17:23

AKP Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu, kapatılan Özgür Gündem gazetesindeki yazıları sebebiyle tutuklanan yazar Aslı Erdoğan hakkında "Tutuksuz yargılanmasını istiyorum, diğer yazarlar için de aynı şeyi düşünüyorum, ben de bir yazarım çünkü" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda dün kürsüye çıkan Miroğlu, "suç ne olursa olsun yazarların tutuksuz yargılanabileceğini düşündüğünü" söyledi. Miroğlu, Aslı Erdoğan tutuklandığında sosyal medyada ilk itirazı yapan isimlerden biri olduğunu belirtti.

"Artık Korkuyoruz"

Gazete Duvar'dan Hülya Karabağlı'nın haberine göre Miroğlu, şöyle devam etti:

"Ama Aslı Erdoğan'ı da eleştiriyorum. Böyle bir gazetede köşe yazamazsınız. Böyle bir gazetede yazamazsınız, çünkü bu gazetenin bu Meclis'e beş nüshasını getirsem burada eminim yüzde 80'iniz yüzde 90'ınız okumaktan korkarsınız. Aynı şekilde, söz konusu televizyonun programlarını da izleyin. Ben şahsen korkuyorum artık, izleyemiyorum. Bu meseleyle alakalı biriyim, bilmek istiyorum "Ne düşünüyor? Kandil, neyi ne yapmak istiyor?" ama artık korkuyoruz. Bu hissiyat kişisel bir hissiyat da değil ve inanın, propaganda amacıyla da söylediğim bir şey değil."

HDP'lilerle tartıştı

Genel Kurul'da AKP'lİ Miroğlu ile HDP'li milletvekilleri arasında tartışmalar da yaşandı. Miroğlu'nun zaman zaman HDP'liler ile atıştığı konuşması tutanaklara şöyle yansıdı:

"Ben, mesela HDP'deki arkadaşlarımızın, dostlarımızın gerçekten de samimiyetle şunu bir muhasebe etmelerini isterim. Kürtler adına bugün hangi fikirler savunulamıyor? Bugün, Türkiye'de 'Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi"' ismiyle kurulan bir parti var ve bu parti şu an siyasi faaliyetler yapıyor. Aynı şekilde, Kürdistan Azadi Partisi var Türkiye'de. Bizim yasalarımıza göre kurulmuş bu iki parti HDP'nin siyasi olarak güçlü olduğu yerlerde alternatif bir siyaset yapmaya çalışıyorlar, bu da doğal hakları. Burada hiçbir yayın organı kalkıp da ben Kürtlere demokratik özerklik savunduğum için kapatıldım diyemez ama o demokratik özerkliğin —buna inanmak ayrı bir şeydir, bunun siyasetini yapmak ayrı bir şeydir- 10 bin kişinin katledildiği haksız bir çatışma —tırnak içerisinde- haksız bir savaşa göre şekilleneceğini söylemek ve buna inanmak elbette ki bugünün Türkiye koşullarında savunulacak bir şey değildir dolayısıyla bir muhasebe yapılmalı. Bu muhasebeyi PKK yapar mı, onu bilemem ama HDP'li arkadaşlarımızın bu muhasebeyi yapmaları gerekiyor. Federasyonu savunabilirsiniz, savunan partiler var, bağımsızlığı dahi. Bugün Kürt aydınları arasında, Kürt sivil toplumu içerisinde bağımsızlığı bile teneffüs eden insanlar var. Burada sınır, kriter nedir? Sınır ve kriter, şiddet ve terör öngörmemektir. Bu yayın organlarında zaman zaman —ben dâhil birçok bildiğiniz Kürt aydını vesaire- arkadaşlarımıza yönelik bizzat bu örgütün eş başkanları tarafından kişilik katli, itibarsızlaştırma, hedef gösterme…

"Kolombiya halkı itiraz ediyor çünkü..."

"İnanın, ben kendime iş edinsem şu an Ankara adliyelerinde, İstanbul adliyelerinde bine yakın davam olurdu, hiçbiri için dava falan açmadım, açmayacağım da. Çünkü, bunun da bir şeyi olduğuna inanmıyorum ama bir örgütün eş başkanı Türkiye'de böyle bir gazete çıkaramaz ve orada da yayın politikası izleyemez. Bakın, bugünlerde FARC'ı çok tartışıyoruz, Kolombiya barış süreci; referanduma takıldı, çok önemli bir madde vardı —konumuz değil ama bunu ifade etmek istiyorum karşınıza gelmişken- FARC örgütünün üyelerinin işlediği suçlar yargı konusu olmayacak, yargılanmayacaklar yani ama o suçu işleyen FARC üyesi militanlar kamu hizmetlerinden yasaklı sayılacak. Halk buna itiraz etti, referanduma itiraz etmesinin en önemli sebebi budur. İtiraz ediyor çünkü bir halka karşı sistemli bir biçimde kırk yıl, elli yıl —FARC söz konusu olduğunda- işlenen suçları bir halk affetmiyor. "Senin barışına, tamam, ben bir şey demiyorum ama bu barış bu şekilde olmaz." diyor. Biz bununla karşılaşır mıyız, önümüzdeki dönemlerde böyle bir süreç yaşar mıyız, bu ayrı bir mesele ama bakın, Kolombiyalı yazar…

"Marquez hiçbir zaman FARC'ın yayın organlarında yazmadı"

"Şimdi, Aslı Erdoğan… Ben Aslı Erdoğan'ın tutuksuz yargılanmasını istiyorum, diğer yazarlar için de aynı şeyi düşünüyorum, ben de bir yazarım çünkü. Hiçbir yazarın işlediği suç ne olursa olsun Türkiye'de bizim mevcut yasalarımıza göre yargılanabileceğini ama tutuksuz yargılanabileceğini düşünenlerdenim ve Aslı Erdoğan tutuklandığında ilk itirazı Facebook'tan yapan da benim ama Aslı Erdoğan'ı da eleştiriyorum.

"Böyle bir gazetede köşe yazamazsınız, böyle bir gazetede yazamazsınız çünkü bu gazetenin bu Meclise beş nüshasını getirsem burada, eminim, yüzde 80'iniz, yüzde 90'ınız okumaktan korkarsınız. Aynı şekilde, söz konusu televizyonun programlarını da izleyin. Ben şahsen korkuyorum artık, izleyemiyorum. Bu meseleyle alakalı biriyim, bilmek istiyorum 'Ne düşünüyor? Kandil, neyi ne yapmak istiyor? 'ama artık korkuyoruz. Bu hissiyat kişisel bir hissiyat da değil ve inanın, propaganda amacıyla da söylediğim bir şey değil. Marquez, FARC ve devlet arasında barışın olmasını isteyen —rahmetli oldu- Nobel ödülü almış bir yazardı. Hiçbir zaman FARC'ın yayın organlarında yazmadı ama her zaman FARC'ın haklarını vesaire savundu. Nobel aldığı zaman Meksika'da sürgündeydi ve Kolombiya Devlet Başkanı gitti, onu kendi ülkesine davet etti ve o barış sürecinde de ölünceye kadar çok önemli görevler üstlendi."