Politika

AKP'li Aydın Ünal: Şimdi sıra şakirtlerin rehabilitasyon sürecinde!

"Çok iyimser olduğumu düşünenler olabilir..."

07 Mart 2016 13:59

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın eski metin yazarı ve AKP Ankara Milletvekili Aydın Ünal, Zaman gazetesine kayyum atanması ile el konmasına ilişkin olarak, "Geçtiğimiz hafta itibariyle, 'inlerine girme' süreci büyük oranda tamamlandı. Beka mücadelesi ülkemiz ve milletimiz adına, hamdolsun zaferle sonuçlandı" dedi. "Şimdi, 'şakirtlerin' rehabilitasyon sürecine geçilmeli" diyen Ünal, Yeni Şafak'taki yazısında "Çok iyimser olduğumu düşünenler olabilir. Hayır, sadece, 'çıkmayan candan umut kesilmez' diyenlerdenim" ifadesini kullandı.

Ünal'ın Yeni Şafak'ta "Şimdi sıra şakirtlerde" başlığıyla yayımlanan (7 Mart 2016) yazısı şöyle:

Paralel Yapı, 17-25 Aralık darbe girişiminin başarıyla sonuçlanacağına kesin gözüyle bakıyordu. 40 yıldan fazla bir süre boyunca büyük bir titizlik ve gizlilik içinde bu darbe girişiminin hazırlıkları yapılmıştı. Amaç, sadece seçilmiş anayasal hükümeti devirmek değil, devleti topyekün ele geçirmekti. Yargı, emniyet, muhalefet, medya, iş dünyası bu amaca yönelik olarak dizayn edilmiş; MİT, TSK gibi kurumların kilit noktalarına, gerektiğinde oraları felç edecek adamlar yerleştirilmişti.

Ne var ki, 40 yıllık hazırlık, hiç ummadıkları bir dirence tosladı.

Şahsına, çocuklarına, ailesine, yol arkadaşlarına alçakça saldırdıklarında, Recep Tayyip Erdoğan'ın olduğu yere yığılacağını hesap ediyorlardı. Hesap edemedikleri ise, karşılarında, beyaz kefenine bürünmüş bir siyaset dehasının olmasıydı. Erdoğan, önce topu göğsünde yumuşattı, sonra ayağına aldı ve ardından da, “inlerinize gireceğiz inlerinize!” diyerek karşı taarruza geçti.

İnlerine girme süreci uzun sürdü. Zira, Erdoğan'ın gördüğünü göremeyenler, millet ve ülke bekasını ilgilendiren bu mücadelede gönülsüz davrandılar. Eylül ayında İpek Grubu'na, geçtiğimiz hafta da Kayseri'de Boydaklar, İstanbul'da Feza Grubu'na yapılan hukuk operasyonları, Paralel Yapı'yla mücadelede bir dönüm noktası oldu. FETÖ'nün hem hareket kabiliyeti, hem de morali, bu hukuk operasyonlarıyla en ağır darbeyi aldı.

Elbette rehavet yok; tedbir elden bırakılmayacak. Hele hele, en başından itibaren bu mücadeleyi yavaşlatan, savsaklayan, engelleyen bu kadar aymaz, fırsatçı, dönek ve hain varken, “bu iş bitti” demek mümkün değil.

Ancak, sinsi ve tehlikeli bu örgüt karşısında ülkenin ve milletin galip geldiği; CHP, MHP, HDP ve hatta PKK ile ittifakın yarar getirmediği, örgütün uçurumdan aşağı yuvarlanmaya başladığı inkar edilemez bir gerçek.

Şimdi artık sıra şakirtlerde...

Şakirt dediysek, Risale-i Nur talebesi olmak için yola çıkan, ama büyük bir casusluk çetesi tarafından aldatılan temiz, ihlaslı, Anadolu çocuklarını kastediyoruz.

Karşımızda, ikna edilmeleri çok zor, zihinlerinin etrafına çelikten duvarlar örülmüş bir kitle var.

FETÖ, sadece liselerden, üniversitelerden değil, anaokullarından, hatta örgüt içi evlilikler yaptırarak, anne rahimlerinden bile militan devşirdi.

Tıpkı Cengiz Aytmatov'un “Mankurtları” gibi, sormadan, sorgulamadan, şüphelenmeden; ucuz iş gücü, casus, ya da büyük bir çarkın her şeyden habersiz dişlileri olarak işleyen bir kitle imal edildi.

Özellikle 17-25 Aralık darbe girişiminden sonra, gerek din dili üzerinden, gerek siyasi iftiralarla, “Şakirtlere” aşırı dozda haşhaş enjekte edildi. Dinlemelerden KPSS hırsızlığına, uygunsuz ittifaklardan karanlık ilişkilere, tutmayan tahminlerden gerçekleşmeyen kerametlere kadar her konuda “şakirtlere” hap halinde bahaneler üretildi.

Dershaneler, okullar, şirketler, bankalar, dernekler, tv, gazete, dergiler batarken; suçlular tek tek sıvışırken, zanlılar hapse girerken, “rüya gördük çok iyiyiz, ilham aldık iyi gidiyoruz, mesaj geldi hicret ediyoruz, müjdeler olsun Hazreti Yusuf'uz, ne mutlu Cennet'teyiz” gazını hesapsızca tedavüle soktular.

Örgüte yönelik her soru sloganlarla bastırıldı. Yapılan yanlışlara yönelik her sorgulama, AK Parti'ye atılan iftiralarla perdelendi.

Elbette, bu yoğun mücadele sürecinde, yüzbinlerce insanın sosyolojisi, psikolojisi ve din anlayışları yeterince tartışılmadı, konuşulmadı.

Şimdi ise, tam da sahte “Hoca”nın maskesinin düştüğü, 40 yıllık çetenin çöktüğü bir anda, bu çocukları konuşmanın, bu çocuklarla konuşmanın vakti geldi.

Bunu, bu aşamada AK Parti yapamaz.

Bunu, cemaatlerimiz, alimlerimiz, kanaat önderlerimiz, düşünürlerimiz yapmalı. Bu din anlayışı, bu din dili artık etraflıca ve soğukkanlılıkla konuşulmalı.

Alnı secdeye varan, halis, temiz; ancak büyük bir ihanet şebekesinde bilinçsizce piyon yapılan çocuklara, samimiyetin diliyle yaklaşılmalı, soru sorma ve sorgulama pencereleri açılmalı.

Tarihin en tehlikeli ve gizli örgütlerinden biri olan FETÖ, istikbalimize de ışık tutacak şekilde artık soğukkanlılık içinde masaya yatırılmalı.

Geçtiğimiz hafta itibariyle, “inlerine girme” süreci büyük oranda tamamlandı. Beka mücadelesi ülkemiz ve milletimiz adına, hamdolsun zaferle sonuçlandı.

Şimdi, “şakirtlerin” rehabilitasyon sürecine geçilmeli.

Çok iyimser olduğumu düşünenler olabilir. Hayır, sadece, “çıkmayan candan umut kesilmez” diyenlerdenim.