AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Türkiye'nin Libya politikasını eleştiren ve "Ankara cezai sorumluluk taşıyor" diyen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un sözlerine yanıt vererek, "Eğer insanlık suçundan bahsedilecekse, hukuka aykırı bir durumdan bahsedilecekse, Macron'un arkasında olduğu eylemlerdir hukuka aykırı olan. Sayın Macron'a ifade etmek isteriz Libya'da suç işliyorsunuz. Geçmişte Ruanda'da yaptıklarınızı tekrar ediyorsunuz. Libya'da içine düştükleri durumdan çıkış noktası arıyorlar. Bunu Türkiye'ye saldırarak telafi etmeye çalışıyor. Türkiye ne yapmıştır, BM'nin tanıdığı meşru hükümete destek vermiştir" ifadelerini kullandı.
Partisinin MYK toplantısı sonrası açıklamalarda bulunun Çelik, AKP'nin Meclis'e sunduğu, baroların yapısını ve seçim sistemini değiştirecek kanun teklifine ilişkin, "Savunmanın bütün unsurlarını yönetimlere yansıtacak, savunma erkini güçlendirecek model üzerinde çalışıyor arkadaşlarımız" dedi.
"FETÖ'ye karşı en ufak taviz verilmeyecektir" diyen Çelik, "Şimdi siyasi ayak tartışması yapılıyor. MİT Müsteşarı'nı göz altına almaya, 1715'ten sonra kimler bunlara kalkan oldular hep beraber görüyoruz. Sayın Bahçeli, Cumhur İttifakı ortada yokken, askeri vesayet dönemlerinde vesayete karşı, darbe düzenlerine karşı hassasiyetle mücadele etmiştir. Sayın Bahçeli'ye bu şekilde yaklaşımda bulunanların hepsinin FETÖ'nün kurumları önünde canlı kalkan olarak fotoğrafları ve beyanlarını gördüm. Cumhur İttifakı'nın tamamı FETÖ ve diğer örgütlerle mücadelede tam bir kararlılığa sahiptir. Cumhur İttifakı FETÖ mücadelesinde son derece kararlıdır. Bu örgütün sinsi yöntemlerini bildiğimiz için eskiden daha dikkatli yürütüyoruz. Sayın Bahçeli'ye saldırmaya çalışanların FETÖ'cülerin kanallarını, gazetelerini korumak için fotoğrafları vardır" diye konuştu.
TIKLAYIN Fransa Cumhurbaşkanı Macron: Ankara, Libya politikasıyla cezai sorumluluk taşıyor
AKP Sözcüsü Ömer Çelik'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Terörle mücadele konusunda Pençe Kaplan operasyonu şimdiye kadar yaptığımız pek çok operasyonun tamamlayıcısı olarak gündeme geldi. Bütün bu operasyonlarda başarılı şekilde terörle mücadele konusunda gerek emniyet, jandarma, TSK bütün unsurlarıyla çok güçlü bir performans ortaya koyduğunu görüyoruz. 81 hedef imha edildi 41 terörist etkisiz hale getirildi.PKK, FETÖ ve diğer terörist unsurlarına karşı Türkiye'nin mücadelesi hız kesmeden devam etmeyecektir.
Türkiye sonuç odaklı, somut elle tutulur eylemler beklemektedir. Aşırı sağı perdelemek için bir kavram uydurdular. Buna yeni sağ diyorlar. Aşırı sağ daha çok şiddetle, ırkçı, kaba yöntemlerle ortaya çıkıyor. Yeni sağ daha entelektüel kavramları kullanarak sinsi bir şekilde ideolojik mühimmat oluşturmaya çalışıyor. Göçmenlere direk karşıyım demiyor ama evsizleri bahane ederek aşırı sağa lojistik destek vermeye çalışıyor.
İslam ve Türkiye düşmanlığı yapan aşırı sağı buradan ilan ediyoruz. Bazı siyasilerin yeni sağla işbirliği içinde gözükmesinin aşırı sağa uzak durmasının ne kadar yalan olduğunu, sinsi bir politika olduğunun altını çiziyoruz. İçeride de gençlerimizi korumak için güçlü adımlar atıyoruz. Sabah İçişleri Bakanımız duyurdu, uyuşturucu ile mücadele meselesi gündemimizde yer alıyor. MYK olarak yabancı odakların Türkiye'yi bir geçiş üssü olarak kullanmasını takip eder, hassas davranırız. Bataklıkla mücadele konusunda bu tarihi bir adımdır. 11 vilayette yürütüldü, 94 hedeften 73'ü gözaltına alındı. Bu operasyonu gerçekleştirilen arkadaşlarımızı tebrik ediyor, kendilerine teşekkür ediyoruz.
Bugün ilan edilen bu operasyonun tarihi niteliği büyüktür. Bundan sonra uyuşturucuya karşı tedbir alarak kesinlikle göz açtırmayacağız. Değişmeyen gündemimiz var, Libya konusu. Özellikle darbeci Hafter milislerinden kurtarılan toplu mezarlar uluslararası kamuoyunda geniş yankı uyandırdı.
"Sayın Macron'a ifade etmek isteriz Libya'da suç işliyorsunuz"
Burada garip olan şudur; Fransa'nın darbeci Hafter'in işlediği cinayetlere destek veren Fransa'nın ikide bir çıkıp Türkiye'yi suçlaması. En son Macron Türkiye'nin suç işlediğini ifade ediyor. Sayın Macron'a ifade etmek isteriz Libya'da suç işliyorsunuz. Geçmişte Ruanda'da yaptıklarınızı tekrar ediyorsunuz.
Libya'da içine düştükleri durumdan çıkış noktası arıyorlar. Bunu Türkiye'ye saldırarak telafi etmeye çalışıyor. Türkiye ne yapmıştır, BM'nin tanıdığı meşru hükümete destek vermiştir.
100 gün içerisinde Ruanda'da 1 milyona yakın insan öldürdü. Bu yönetimin arkasında Fransa vardı. Bütün bunları düşünmeden Türkiye'yi suçlamaya kalkmaları aynı basiretsizliği göstermeye devam ettiklerini gösteriyor. Fransa Devlet Konseyi araştırmacı Graner'e devlet arşivlerinin araştırılması için izin verdi. Ortaya çıkacak belgeleri hep beraber göreceğiz. Bu araştırmacının şimdiye çıkardığı belgeler Fransa'nın Ruanda'da tarihi bir yanlışın içine düştüğünü söyledi.
Şimdi Hafter sahada yenildikten sonra böyle bir tavır içerisine giriyor. Macron'un seçim kampanyasında verdiği sözü iyi hatırlaması gerekiyor. Fransa'nın kolonyal geçmişin bir suç olduğunu söylemiş ve özür dilenmesi gerektiğini söylemişti. Bu sözü tutmasını bekliyoruz.
Türkiye meşru yönetime destek vermeye devam edecektir. Fransa Ruanda'da yaptığı hatanın aynısını Libya'da yapmasının utancını yaşayacaktır.
İsrail 67 öncesindeki statükoyu nasıl yok ettiyse, sadece protestolarla İsrail'in durmayacağı açıktır. Küresel düzeni yok etmeye yönelik bir tutum ortaya koyduğunu herkes biliyor. Batı Şeria'nın ilhakına karşı dünya ayağa kalkmazsa İsrail uluslararası düzenin bütün meşruiyetini yok edecektir.
Uluslararası hukukun temel ilkelerini yok sayan bir İsrail hükümetiyle karşı karşıyayız. Bu her zaman gündemimizdedir. İsrail'i Batı Şeria'nın ilhakından vazgeçecek adım atmaya çağırıyoruz. İsrail hükümetinin bundan sonra hiçbir hukuk ve prensip tanımayacağını gösteren bir tutumdur.
"Doğu Akdeniz meselesini çok yakından takip etmeyi takip ediyoruz"
Doğu Akdeniz meselesini çok yakından takip etmeyi takip ediyoruz. Adım adım her süreci takip ediyoruz. RumYunan ikilisinin Türkiye'ye karşı hasmane biçimde Avrupa'yı yanına almaya çalıştıklarını, Avrupa'nın da mahalle birliği gibi adımlar attığını görüyoruz.
Türkiye hukuktan yanadır, hakkaniyetten yanadır. Karşınızda hukuktan ve hakkaniyetten yana muhatap varsa Türkiye masada adil bir taraf olarak her zaman hazırdır. Hukuku ve hakkaniyeti bir kenara bırakıp bizim KKTC'nin sesini kısmaya çalışanlar, Türkiye'nin meşru hak ve menfaatlerini görmezden gelmeye çalışanlara en ufak tavizimiz söz konusu değildir.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin Türkiye ile masaya oturulmasından bahsediliyor. Böyle saçma bir şey olmaz. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin muhatabı KKTC'dir. Güney Kıbrıs'ın Türkiye tarafından muhatap alınması gibi bir şey söz konusu değildir. Akıllarınca Güney Kıbrıs'ı meşrulaştırmaya çalıştıkları adımlara hiçbir şekilde yüz vermeyeceğimizi belirtmek isteriz.
Hidrokarbon kaynaklarını Güney Kıbrıs kendisini alsın, gelirini de alsın, bir gün çözüm olursa KKTC ile paylaşırız diyor. Şimdiye kadar ne Güney Kıbrıs'ın ne Yunanistan'ın ne de Avrupa'nın verdiği sözleri tuttuğunu gördük. Böyle bir şey olamaz. Güney Kıbrıslı bir bakan çıktı AB Türkiye'ye karşı kalıcı bir donanma kursun dedi. Türkiye'ye karşı şununla, bununla hareket etmeniz Türkiye'nin tavrını değiştirmez.
Türkiye'ye bu yaklaşımlarla adım attırmak mümkün değildir. Hukuk ve hakkaniyet temelli hareket ediyoruz. Fiili güç kullanmaktan bahsediyorsanız size basit bir uyarıda bulunmak isterim, Türk donanması ile şaka yapılmaz. Türk donanması ile şaka yapmaz sizi çok aşar.
"Bahçeli'ye saldırmaya çalışanların FETÖ'cülerin kanallarını, gazetelerini korumak için fotoğrafları vardır"
Geçmişte bunların dersaneleri, televizyonları kapatılırken gidip kendilerini siper edenler. O süreçte kim bunların televizyonunu korumak için siper olmuşsa, yerlerde yuvarlanmışsa bugün FETÖ mücadelesinde gevşeme mi var diyorlar. Cumhur İttifakı FETÖ mücadelesinde son derece kararlıdır. Bu örgütün sinsi yöntemlerini bildiğimiz için eskiden daha dikkatli yürütüyoruz. Sayın Bahçeli'ye saldırmaya çalışanların FETÖ'cülerin kanallarını, gazetelerini korumak için fotoğrafları vardır.
FETÖ'ye karşı en ufak taviz verilmeyecektir. Şimdi siyasi ayak tartışması yapılıyor. MİT Müsteşarı'nı göz altına almaya, 1715'ten sonra kimler bunlara kalkan oldular hep beraber görüyoruz. Sayın Bahçeli, Cumhur İttifakı ortada yokken, askeri vesayet dönemlerinde vesayete karşı, darbe düzenlerine karşı hassasiyetle mücadele etmiştir. Sayın Bahçeli'ye bu şekilde yaklaşımda bulunanların hepsinin FETÖ'nün kurumları önünde canlı kalkan olarak fotoğrafları ve beyanlarını gördüm. Cumhur İttifakı'nın tamamı FETÖ ve diğer örgütlerle mücadelede tam bir kararlılığa sahiptir.
Türk siyasi hayatıyla ilgili özel bir Wikipedia yapmak lazım. Totaliter zihin diye bir madde açılsa iyi bir örnek olur. Totaliter zihinlerde devletle sivil toplum arasında fark yoktur. Meslek örgütü ile bir modelleme içerisine girilmeye çalışıyor. Şimdi bugün sözcüleri çıkmış, bunlar kamu kurumudur diyor. Avukatlar Türkiye'de kamu kurumu olarak maaş mı alıyorlar? Yapılmak istenen şu; bir çoğulculuk gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Bir mecburiyet üzerinden, tekelcilik üzerinden yıllardır bu yapılarla ilgili eleştiriler biliniyor. Bu meslek örgütlerinde insanlar kendilerinin takdir ettiği yönetimler çerçevesinde farklı barolara üye olabilecekler. Bu savunmanın nitelikleri açısından hiçbir zarar verici yönü yok. Kılıçdaroğlu'nun örneğinden gidersek Türkiye'de sendikaları da teke düşürmek lazım.
"Yaptığımız iş baroların meslek örgütü olarak seçimler sonucunda oluşan iradenin yönetime yansıyacak bir model"
Ne zaman sistemle ilgili tartışma yapsanız bunların aklına rejim krizi çıkarmak, Türkiye'nin bölünmesiyle ilgili kaygı oluşturmaktan başka bunların elinden bir şey gelmez. Verdiği örneğin başı ile sonu birbirine uymuyor. Totaliter zihin budur, meslek örgütü ile kamu kurumunu birbirine karıştırır. Yaptığımız iş baroların meslek örgütü olarak seçimler sonucunda oluşan iradenin yönetime yansıyacak bir modeldir. Savunmanın unsurlarını yönetimlere yansıtacak, savunma erkini daha da güçlendirecek bir model üzerinde çalışıyor arkadaşlarımız.