Eski AKP Diyarbakır Milletvekili Mehmet İhsan Arslan, Kürt sorunu konusunda hazırladığı raporların ve eski yazılarının yer aldığı "Ardımda Kalan" isimli kitabında, İsrail - Filistin meselesiyle ilgili olarak "Arabulucu rolden çıkıp, Filistin’den çok Filistincilik yaptık. İhvan’dan çok İhvancılık yaptık" sözleriyle anlatıyor. Osmanlıcılık'a heveslenildiğini dile getiren Arslan, "Araplara bizim küçük kardeşimiz gözüyle bakmaya başladık. Büyük abilik hevesine yapıldık" diyor.
"Gezi eylemcilerini de dış mihraklara bağladık. Onların şehir hayatında arzu ettikleri özgürce yaşam ortamının eksikliğini protesto ettiklerini düşünmek yerine bunun siyasi bir başkaldırı olduğunu düşünüp meseleyi gömdük.”
“(Osmanlıcılık) Resmen heveslendik. Araplara bizim küçük kardeşimiz gözüyle bakmaya başladık.
”Arabulucu olduğumuz İsrail Filistin meselesinde, bu rolden çıkıp, Filistin’den çok Filistincilik yaptık. İhvan(Müslüman Kardeşler)’dan çok İhvancılık yaptık.”
"Türkiye ona samimiyetle kucak açsaydı illa da PKK yanlısı bir yapı ortaya çıkmayabilirdi"
İhsan Arslan, kitabında Mazlum-Der'in kuruluşu, köy yakmalara dair hazırladıkları büyük ses getiren ilk raporlarını ve çalışmalarına dair detayları da anlatırken, nasıl demokrasi karşıtı İslamcı çizgiden insan hakları savunuculuğuna döndüğünü de anlatıyor:
"Mazlumder'deki faaliyet sırasında Kürt sorunuyla yakından ilgilendik. Bizim İslami mahalle konuya çok yabancıydı. İlgilenince baktık ki Kürtler sık sık mazlum oluyor. Benim çevremdeki arkadaşların bir kısmıyla insan hakları kavramına duyarlı hale geldik."
15 Temmuz gününü anlattı
İhsan Arslan, kitabında 15 Temmuz günü MİT'e ihbar geldiğinde, "neredeyse çocukluğunu bildiği" Hakan Fidan'ın odasında olduğunu anlatıyor:
"Bana dedi ki, 'bir ihbar geldi. Her gün böyle ihbarlar oluyor. Hangisi doğru, hangisi yanlış kestirmek zor.' Sonra telefona Genelkurmay İkinci Başkanı'nı bağladılar. Duydum ben o konuşmayı. 'Bir şey var, beni alacaklarmış bu gece' dedi. Hakan Bey biraz rahatsızdı, ama telaşlanmamıştı. Saat de beş olmuştu. Koşturmaca devam ediyordu, uzatmadan kurumdan ayrıldım. Sonradan yaptığım değerlendirmeye göre, Genelkurmayla telefonu bağlayan özel kalemi darbecilerden olunca, darbeciler olayın duyulduğunu düşünüp darbe saatini erkene almış olmalılar."