Ayşe Sayın
İktidar partisi AKP, 31 Mart yerel seçimleri ve 23 Haziran'da tekrarlanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde alınan sonuçların ardından kısa bir tatile çıkan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim sonrası rotasına odaklanmış durumda.
Seçim sürecinin sona ermesi ve TBMM'nin de Ekim ayına kadar tatile girmesi nedeniyle siyasette tansiyon düşük seyretse, iktidar partisi AKP'de, kabine, parti yönetiminin yanı sıra, başkanlık sistemine ilişkin milletvekillerinin de eleştirileri doğrultusunda yapılacak "rehabilite" çalışmalarına yönelik beklentiler gündemdeki yerini koruyor.
Parti kulislerinde, Erdoğan'ın seçim sonrasına dönük "değişim" hamleleri için ise Eylül ayı ve hatta TBMM'nin yeni yasama yılı başlarına işaret ediliyor.
"23 Haziran travmasının atlatılması beklendi"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerel seçimlerden sonra hatayı kendilerinde arayıp, seçmenin talepleri doğrultusunda "değişim" mesajları vermiş; özellikle de 23 Haziran sonrasında bu mesaj parti içinde kabine, parti yönetiminde değişim mesajı olarak değerlendirilmişti.
Ancak Erdoğan, "sipariş üzerine değişiklik yapmayacağını" belirterek, hemen bir değişime sıcak bakmadığının mesajını vermişti.
AKP'de, birçok parti yöneticisi, 23 Haziran'ı "travma" olarak nitelendiriyor ve bu "travma"nın hemen ardından hangi değişiklik yapılırsa yapılsın, tepkilerin önünü kesemeyeceği, Erdoğan'ın da bu nedenle hemen hızlı bir değişimden kaçındığı değerlendirmesini yapıyor.
Erdoğan'ın değişim için neden aceleci olmadığı, "23 Haziran travmasının hemen ardından bir değişikliğe gidilseydi, ne yapılırsa yapılsın yeterli görülmeyecekti, kimseyi memnun etmeyecekti ve herkes birbirini suçlamaya devam edecekti. Artık 23 Haziran travması büyük ölçüde atlatıldı, ama bir süre daha beklenebilir ve sonbahara doğru, kabineden başlayarak değişim gerçekleşebilir" sözleriyle ifade ediliyor.
Kabineye parlamentodan isimler kaydırılabilir
AKP'de ilk revizyonun kabinede olacağı beklentisi yüksek. Özellikle "teknokrat" ya da "sektörden gelenler" diye isimlendirilen, siyasetçi kökenli olmayan bakanların birkaçı dışındakilerin başarılı olamadığı görüşü son dönemde sık sık dile getiriliyor.
En büyük şikayetlerin başında bu bakanların seçmen, milletvekili ya da parti yönetimiyle diyalog kuramadığı, talepleri karşılayamadığı ve bürokrasinin egemen olmasından şikayetler, milletvekilleriyle yaptığı toplantıda da Erdoğan'a bizzat iletilmişti.
Erdoğan'ın bu eleştirilere kayıtsız kalmayacağı, bu kez kabineye parlamentodan, yani milletvekillerinden isimlerin alınabileceği ifade ediliyor.
Hatta partili bir kaynak, "Parlamentodan en az 5 isim kabineye alınabilir" değerlendirmesi yaptı.
Yeni hükümet sisteminde, milletvekilleri bakan olamıyor ve kabineye girmeleri halinde de milletvekilliğinden istifa etmeleri gerekiyor.
Bu durumun, AKP'nin TBMM'deki ihtisas komisyonlarındaki çoğunluğunu kaybedeceği endişesiyle ilk başkanlık kabinesine milletvekili bakan alınmamıştı.
Ancak parti kaynakları, yerel seçimlerde, muhalefet partilerinden 5 milletvekilinin belediye başkanı seçilmesi nedeniyle istifa etmesi nedeniyle, en az 5 milletvekilinin kabineye alınması halinde, komisyon dengesinin değişmeyeceğine işaret ediyor.
MHP'nin ittifak ortaklığı nedeniyle de zaten şu anda komisyonlarda bir sıkıntı yaşanmadığı vurgulanıyor.
Berat Albayrak, ekonominin başında kalır mı?
Olası kabine revizyonunda, durumu en çok merak edilen ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı da olan Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak.
Sadece muhalefet değil, parti içinde de önemli bir kesimin eleştiri oklarını üzerine yönelttiği Albayrak'ın, kabine dışında kalmasa da farklı bir alana kaydırılabileceği uzun süredir konuşuluyordu. Zira muhalifleri, ekonomide yaşanan zorlu dönemden Albayrak sorumlu tutuluyordu.
Parti kulislerinde yapılan yorumlara göre Albayrak'ın kabinedeki durumu, biraz da önümüzdeki süreçteki ekonomik göstergelere bağlı. Bazı AKP kurmayları, Merkez Bankası başkanı değişikliği sonrasında faiz indirimine gidilmesinin enflasyonda düşüşe yol açacağını, dövizin bir süredir stabil seyrettiğine dikkat çekerek, tablonun bu şekilde devam etmesi halinde Albayrak'ın kabinedeki yerini koruyabileceğini ifade ediyorlar.
Albayrak'ın en kötü ihtimal başka bir bakanlığa, örneğin daha önce de görev yaptığı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na kaydırılabileceğine dikkat çekiyor.
Yıldırım, Beştepe'ye mi gidiyor?
Kulislerde seslendirilen bir başka iddia ise Erdoğan'ın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini kaybeden İzmir Milletvekili Binali Yıldırım'ı başkan yardımcılığına getirebileceği yönünde.
Anayasa ve yasalara göre Erdoğan'ın birden fazla başkan yardımcısı atamasına engel bir durum bulunmuyor. Erdoğan'ın, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin koordinasyonuna getirmesi de bu iddiaya dayanak olarak sunuluyor ve Erdoğan'ın Oktay'ın yanısıra "siyasi" bir yardımcı atayabileceği ve bu ismin de büyük olasılıkla Yıldırım olabileceği ifade ediliyor.
Parti yönetiminde değişiklik
Erdoğan'ın seçimden sonra seçim kaybedilen illerden başlamak üzere teşkilatlar ve genel merkez yönetiminde de değişiklik yapması bekleniyor. Ancak, son yerel seçimlerdeki oy kaybı, MHP ile ittifaka zorunlu olunması, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu'nun yeni parti girişimleri gibi etkenler de dikkate alınmak zorunda olunduğu için, Erdoğan'ın, yeni bir "küstünler hareketi" yaratmak istemeyeceğine işaret ediliyor.
Seçim sonrasında partisinin il başkanlarını toplama kararı alan Erdoğan'ın, ardından yurt gezisine çıkması bekleniyor. Erdoğan'ın, belediye başkanlığı kazanılan illere yapacağı "teşekkür ziyareti"nde, değişim konusunda parti tabanını da ikna edecek mesajlarla yeni dönem stratejisini açıklayacağı vurgulanıyor.
Babacan ve Davutoğlu istifaları olur mu?
Partide yapılan değerlendirmelerde, partileşme yolundaki Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu hareketinin AKP'yi ve diğer siyasi partileri nasıl etkileyeceği de tartışılıyor. Davutoğlu'nun eski siyasetçilerle yürüdüğü, ancak Babacan hareketinin AKP'deki küskünleri saflarına çekebileceği yorumu yapılıyor.
Bir parti yetkilisi, yerel seçimlerde AKP'nin oyunun yüzde 42-43'ler düzeyinde olduğunu, küsen kızan seçmenin ise ikinci adres olarak MHP'yi tercih ettiğine vurgu yapıyor. Seçmenin tepkisinin Erdoğan'a değil, partiye olduğu ifade ediliyor ve Erdoğan'ın kemik oyunun yüzde 40'ın üzerinde olduğu değerlendiriliyor.
Ancak Babacan hareketinin parti tabanından oy alabileceği de gözardı edilmiyor. Buna karşın yakın zamanda bir erken seçim görünmediği ve Babacan'ın çalışmalarını son derece kapalı yürütmesi, ne zaman parti kuracağının bile net olmaması nedeniyle, AKP'den bu partilere birkaç istisna dışında milletvekili transferi olmayacağı yorumu yapılıyor.
Bir parti yöneticisi, Babacan'ın son Twitter mesajının 2015 tarihini taşıdığına dikkat çekerek, birçok bilinmezi barındıran yeni hareket konusunda, küskün ya da parti içinde memnuniyetsiz olan milletvekillerinin bile "izlemede kalacağı" değerlendirmesini yapıyor.
Aynı parti yöneticisi, şu anda bir erken seçim olasılığı bulunmadığını ve bu nedenle de parti içinde rahatsızlıkları olan milletvekili ve partililerin de yaşanan olumsuzluklara karşın Erdoğan'a güveninin sürdüğünü ve "nasılsa düzeltir" anlayışının hakim olduğuna dikkat çekiyor.