Politika

Akman'ın gerçek patronu Karaman

CHP Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu, RTÜK Başkanı Akman’ın tüm ticari işlemlerde kendisini temsil etmek üzere Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Karaman’a vekaletname verd

03 Kasım 2008 02:00
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, RTÜK (Radyo Televizyon Üst Kurulu) Başkanı Zahid Akman'ın, Kanal 7'nin yöneticisi Zekeriya Karaman'a, tüm ticari işlemlerde tam yetki içeren vekaletname verdiğini ileri sürdü. 

Kılıçdaroğlu, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında RTÜK Başkanı Akman ve İstanbul 28. Noterliği'ne ilişkin iddialarda bulundu ve bazı belgeler açıkladı. 

'Biat belgesi verirse...' 

Zahid Akman ile ilgili üç ayrı iddiada bulunan Kılıçdaroğlu, Ankara 18. Noterliği'nce düzenlenen, Akman'ın, Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman'a, “Şirkete ortak olma, ortaklıktan çıkma, yeni şirket kurma, kamu kuruluşları nezdinde kendisini temsil etme, kâr payları üzerinde dilediğince tasarrufta bulunma” gibi tüm ticari işlemlerde tam yetki verdiği vekaletnameyi basın mensuplarına gösterdi.

Kılıçdaroğlu, “Akman, bu vekaletnameyle, gerçek patronunun, Kanal 7'nin yöneticisi Zekeriya Karaman olduğunu ortaya koymaktadır. RTÜK Başkanı olan bir kişi, bir televizyon yönetici ve sahibine bu denli bir biat belgesi verirse, kendisi RTÜK Başkanı görevini objektif olarak yerine getiremez” dedi. 

'Akman, şirket ortağı'

RTÜK Yasası'nın 9. maddesinde, “RTÜK üyeleri ile 3. dereceye kadar kan ve sıhri hısımları radyo ve televizyon hizmetleri alanında Üst Kurul'un görev ve yetki alanına giren konularda herhangi bir yüklenme işine giremez, özel radyo ve televizyon şirketlerinde ve bu şirketlerin doğrudan veya dolaylı ortaklık bağı bulunan şirketlerde ortak veya yönetici olamazlar” ifadesinin yer aldığını anımsatan Kılıçdaroğlu, Akman'ın 3 Ocak 2008 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'ne göre, Rehber Basın Yayın Organizasyon ve Eğitim Tesisleri Limited Şirketi'nin ortaklarından biri olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, şirketin diğer ortaklarının ise Zekeriya Karaman ve Hasan Hüseyin Ceylan olduğunu ifade etti.

Kılıçdaroğlu, ana sözleşmesine göre, şirketin faaliyet konularından birinin, “Sesli ve görüntülü video, sinema, televizyon ve reklam film ve paket programları hazırlamak, hazır olanları çoğaltmak, pazarlamasını dağıtımını yapmak, stüdyolar kurmak, bunlarla ilgili her türlü makine vs. yurt içinden ve yurt dışından temin etmek ve bunların her türlü ticaretini yapmak” olduğunu açıkladı.

'İmzalar farklı'

Kılıçdaroğlu, Zahid Akman'a, “Bu şirketin hala ortağı mısınız? Bu nasıl bir gayrimenkul şirketidir ki televizyon işine bulaşıyor? Kanal 7 yöneticisi ve sahibi Karaman ile aynı şirkette ortak olmanız, sizin, yasanın 9. maddesini açıkça ihlal ettiğinizi göstermez mi? Çünkü siz, bir televizyon sahibi ile ticari ortaklık kurarak yasada belirtilen 'dolaylı dahi olsa televizyon sahipleriyle ortaklık kurulamayacağı yasağını delmiyor musunuz?” sorularını yöneltti.

Akman'ın, Ankara 18. Noterliğince düzenlenen imza sirkülerini gösteren Kılıçdaroğlu, Beyaz İletişim Tanıtım Turizm Sanayi ve Limited Şirketi'nin İstanbul 28. Noterliği'nce onaylanan 2004 tarihli kararının altındaki imzanın, Akman'ın imza sirkülerindeki imzasıyla hiçbir benzerlik göstermediğini açıkladı. Kılıçdaroğlu, bunun için kriminal bir rapor almaya gerek olmadığını, karar defterindeki imzanın sahte olduğunun bir bakışta anlaşıldığını kaydetti. 

Akman'ın kendi yerine sahte imza atan kişiler hakkında bugüne kadar Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunup bulunmadığını soran Kılıçdaroğlu, “Bulunmadıysa, bunun gerekçelerini kamuoyuna açıklamak zorunda. Nasıl bir iş ve çıkar birlikteliği var ki, sizin adınıza sahte imza atan kişiyi koruyorsunuz” dedi.

'Koltuktan ayrılması gerekir'

Bir RTÜK Başkanı'nın, yasalarının kendisine tanıdığı yetkileri koltuğunu korumak için kullanmasının vahim olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, yasaların, RTÜK Başkanı'na verdiği yetkilerin, birilerinden intikam alma amacıyla kullanılamayacağını ifade etti. “Bunu fırsat olarak değerlendirip, medyayı sindirmeye çalışmak, ancak sahteciliğe göz yumanlar için olabilir” diyen Kılıçdaroğlu, RTÜK Başkanı Akman'ın, “Ahlakı korumak” adına orada oturamayacağını, koltuğundan ayrılması gerektiğini savundu. Kılıçdaroğlu, Akman'ın, Başbakan'dan aldığı gücü kullanmaya devam ettiğini ileri sürdü.

'Bunlar, 'Durmak yok, yola devam' diyorlar'

Deniz Feneri çerçevesinde bu konuları araştırırken, iki ayrı gerçekle daha karşı karşıya kaldıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunlardan ilki hortumcuların aynı adreste çok sayıda şirket kurmaları ve bir süre sonra kurdukları bu şirketlerin unvanlarını değiştirerek yollarına devam etmeleridir. Yani bunlar diyorlar ki, durmak yok, yolmaya devam. Bunu yaparak, bir yandan yeni ihalelere, yeni şirket isimleriyle girerek izlerini kaybettirmekte, öte yandan da hukuku, yolsuzlukları perdelemek amacıyla kullanmaktadırlar.

İkinci gerçek ise bu şirketlerin kayıtlarındaki yasa dışılıklardır. Bu işler AKP güvencesi altında yapıldığından hiçbir kamu otoritesi bunları denetlememekte, o kadar ki, bazı noterleri kendilerine hizmet eder hale getirmektedirler. Almanya'da Deniz Feneri Davası'nda hapiste bulunan birisiyle ilgili olarak, sanki İstanbul'daymış gibi işlem yapan, İstanbul 10. Noteri'ni bunun en çarpıcı örneklerinden biri olarak açıklamıştık. Benzer uygulamalara İstanbul 28. Noterliği'nde de rastlıyoruz.”


'İstanbul 28. Noteri, kararı, alınmadan önce onaylıyor'

İstanbul 28. Noterliği'yle ilgili de iddialarda bulunan Kılıçdaroğlu, üç ayrı belge sundu.
Kılıçdaroğlu, noterin, Beyaz Holding A.Ş'nin 27 Temmuz 2005'teki yönetim kurulu kararının, daha karar alınmadan önce 25 Temmuz 2005'te, Beyaz İletişim Tanıtım Turizm Sanayi ve Limited Şirketi'nin yönetim kurulu kararını da karardan 5 gün önce onayladığını belirtti. Kılıçdaroğlu, İstanbul 28. Noteri'nin, Beyaz Holding A.Ş'nin, 27 Temmuz 2005 tarihli yönetim kurulu kararını ise 25 Temmuz 2005'te onayladığını ifade etti.

CHP'li Kılıçdaroğlu, “Bu şirketler, Deniz Feneri bağlamında şirketler, Akman ve Karaman'ın imzasının olduğu şirketler” diye konuştu.
Noterle ilgili cumhuriyet savcılarının harekete geçmesini isteyen Kılıçdaroğlu, üç belgeyle ilgili suç duyurusunda bulunacaklarını kaydetti.  

'Oğlum çalıştı, sigortalı oldu' 

Kılıçdaroğlu, oğlu Kerem'in 14 yaşındayken sigortalı olduğuna yönelik haberlerin anımsatılması üzerine ise şunları söyledi: “Sigortalı çalıştı, çalısmasın mı, yasa dışı mı? Ankara'da saygın bir firmada part-time çalıştı. İlgili firmaya sorarsanız, size açıklayacaktır. Varsa bir usulsüzlük, yolsuzluk üzerine giderim, hiçbir tereddütüm yok. Eğer yasaksa, çalışmadıysa hay, hay... Ama çalıştıysa niye itiraz ediyorsunuz. Ben ilkokulda çalıştım ama sigortam yoktu. Çalışmasına ben de karşıydım. Oğlum o çalışmadan sonra, baterinin bazı aygıtlarını aldı. Bateriye biz karşıydık, evde çalarsa komşular rahatsız olacaktı. Ama aldı.”