Medya

Akit yazarından Ertuğrul Özkök'e: İlkesiz, sağ elle yemek 'trend' değil sünnet!

"Genelkurmay Başkanlığı'nın yayınladığı kitapta da yemeğin sağ elle yenebileceği yazar"

23 Ocak 2017 14:50

Yeni Akit yazarı Zekeriya Say, Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök'ün "Neredeyse üçte ikisi, yemeğini yerken çatalı sağ eline almıştı ve bıçak kullanmıyordu. Acaba uluslararası elitin yeni trendi bu mu" ifadesiyle ilgili olarak "Ak parti’nin ilk yıllarında, çatalı 'sol elde' tutmayı 'Avrupalı gibi davranmak', veya 'çağdaşlık' ölçüsü gören bu zihniyetin, aradan geçen 14 yıldan sonra, bu sefer 'sağ elde' tutmayı 'trend' olarak sunması, Lütfü Oflaz ağabeyin de dediği gibi; Bu adamların 'kıblesinin ne kadar seyyar' olduğunu gösterir. Bunlar işte bu kadar ilkesizdir" görüşünü savundu.

Zekeriya Say'ın "Sağ elle yemek 'trend' değil, 'sünnet'tir!.." başlığıyla yayımlanan (23 Ocak 2017) yazısı şöyle:

Hürriyet’in tekaüt genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök, 22 Aralık’ta;

“2017 yılına girerken bir ‘palto’ hikâyesi” başlıklı bir makale kaleme almış, “FETÖ ve PKK adına suç işlemekten” Silivri cezaevinde yatan Kadri Gürsel’e ait bir hikâye anlatmıştı.

Aynı hikâyeyi, Özkök’ten 5 gün önce, yine bir Hürriyet yazarı olan Murat Yetkin’den okuduğum için bu duruma oldukça şaşırmıştım.

Bunu da, Ertuğrul Özkök’ün artık kendi gazetesini okumadığına, ya da okuduğu halde unuttuğuna yormuştum.

Fakat, geçtiğimiz cuma günkü yazısını okuyunca, Özkök’ün bunadığından ciddi ciddi şüphelenmeye başladım.

Evet,

Kesinlikle Özkök’ün beyni sulanmıştı ve artık geçmişi hatırlamıyordu!.

Peki, bu kanıya nasıl mı vardım?

Efendim;

Ertuğrul Özkök bu yıl; “one minute”tan aşina olduğumuz “Davos Zirvesi”ne katıldı ve köşesinde buradaki izlenimlerini aktarıyor.

Cuma günkü yazısında;

Washington Post’un yemeğinde gözüne takılan bir husustan bahsetmiş…

Çevresindeki bütün masalara dikkatlice bakan Özkök, davetlilerin;

“Neredeyse üçte ikisinin, yemeğini yerken çatalı sağ eline aldığını ve bıçak kullanmadığını” görmüş.

Bu durumu da;

“Acaba uluslararası elitin yeni trendi bu mu?...” diye okuyucularına sormuş!...

Aslında bu yazının arka planında, Özkök’ün unuttuğu(!) fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Başbakan”lığının henüz ilk aylarına kadar uzanan sabık bir çatal tartışması var.

Tabi Hürriyet’in ve Özkök’ün Cemaziyülevvelini bilenler, mahut “çatal” mevzusunu hatırlayacaklardır.

Bilmeyenlere de biz anlatalım!...

***

İsterseniz konumuza geçmeden önce Özkök’ün, Hürriyet’i artık okumadığına dair küçük bir örnek vereyim.

Özkök’ün;

“Elitlerin yeni tredi bu mu?” diye sorduğu çatal konusunu, yine bir Hürriyet yazarı olan Mehmet Yaşin;

İki yıl önce “Yeni çatal devrimi” başlığıyla ele almış ve şöyle demişti:

“Dünyada, sol elde çatal, sağ elde bıçak kuralına karşı bir başkaldırı var. Bu isyanı İngilizler başlattı, Amerikalılar da peşine takıldı. Sloganları ise şöyle: Önce doğra, sonra ye. Yani çatallar sağ ele!”

Gördüğünüz gibi Özkök;

Tıpkı Kadri Gürsel’in “palto”sunda olduğu gibi, “çatal” konusunda da gazetesinde yazılanlardan bihaber!..

***

Gelin şimdi,

Erdoğan’ın Başbakanlığının ilk aylarında yaşanan “çatal” tartışmasını hep birlikte hatırlayalım.

2 Haziran 2003’te Hürriyet gazetesinin sürmanşetinde; Başbakan Erdoğan’ın “polis balosuna katıldığı”na dair bir haber yayınlanır.

Haberde, Erdoğan’ın yemek yerken çekilmiş bir fotoğrafı kullanılmıştır.

Haberin yayınlandığı gün,

O dönem Hürriyet Yazı İşleri Müdürü olan Tufan Türenç’in telefonu çalar.

Telefondaki kişi kendisini;

“Emekli Oramiral Nejat Serim” olarak tanıtır, hal hatır sorduktan sonra söze girer:

“- Sürmanşette kullandığınız fotoğraf önünde mi?

(…)

- Tayyip Bey’in bıçağı sol, çatalı da sağ elde.” der.

Tufan Türenç;

Oramiral Nejat Serim’in uyarısından sonra, Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafından hareketle ertesi gün, yani 03 Haziran 2003’te;

“Sağ eldeki çatalın sırrı” başlıklı bir haber yaptırır.

Bu masa başı haberin detayında:

 “Başbakan Tayyip Erdoğan'ın yemek yerken, bilinen görgü kurallarının aksine çatal için sağ, bıçak için de sol elini kullandığı”nı..

“Erdoğan'ın bu yemek yeme yöntemi, Batı kaynaklı görgü kuralları yerine Doğu kökenli İslam geleneğini yeğlediği yorumlarına neden olduğu” yazılır.

 Ayrıca haberin sonunda;

“Erdoğan'ın evlilik yüzüğünü de sağ elinde taşıdığı” notu düşülür.

Türenç bu konu hakkındaki yazısında ise;

“21. yüzyılda başbakan olan ve ülkesini yöneten bir insanın günün koşullarına uymamakta bu kadar direnmesi düşündürücüdür.”

dedikten sonra, aklınca dalga geçmeyi de ihmal etmez ve yazısını;

“Tayyip Bey'in yemek kurallarını kendi inancı veya takıntıları doğrultusunda kendine göre değiştirmesi kimseyi ilgilendirmez.

Çok çok resmi yemeklerde, yabancı devlet adamları Tayyip Bey'in solak olduğunu sanırlar.” diye tamamlar.

***

Görüldüğü gibi,

Batılılar çatalı “sağ el”ine aldığında;

“Elitlerin yeni trendi mi?” diye soran Hürriyetçiler…

Recep Tayyip Erdoğan’ın;

"Bismillah" de, sağ elinle ve önünden ye.” Hadisi Şerif-i mucibince, çatalı “sağ el”ine aldığında ise, “irtica” yaygarası koparmaya kalkışırlar!..

***

"Çatal" hakkında ansiklopedik bilgi vermeden önce, Hürriyet’i uyaran emekli Oramiral Nejat Serim’in aksine,

Genelkurmay Başkanlığı tarafından yayınlanan ve Korgeneral Erdoğan Öznal’ın hazırladığı, “Protokol, Görgü ve Nezaket Kuralları” adlı kitapta “yemeğin sağ elle de yenebileceği”nin yazılı olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Kitabın “çatal ve bıçak” bölümünde;

“Memleketimizde yemek iki şekilde yenmektedir.

Birincisi;

“Bıçak kullanmak zorunluluğu olduğunda çatal sol ve bıçak sağ elle tutulur. Kesme işi yapıldıktan sonra, çatal sağ ele verilerek yemek yenir.

İkincisi ise;

“Bütün Avrupa ülkelerinde olduğu gibi sol elle yenir.” yazmaktadır.

Anlayacağınız,

Erdoğan’ın yemek yeme şeklinde TSK’nın normlarına aykırı bir durum yoktur. Fakat 28 Şubat’ta Genelkurmay'dan talimat almaya alışkın olan Hürriyet, emekli Oramiral Serim'in uyarısıyla "tetikçi refleks"lerinin kurbanı olmuştur.

***

Çatal kullanımı hakkında askeri kaynaklarda yazanları okuduktan sonra, isterseniz bir de olayın tarihçesine kısaca göz atalım:

Çatalın geçmişi M.S. 100 yılına kadar uzanır ve ilk kez Ortadoğu’da görülmüştür.

Avrupa ise çatalla;

11'inci yüzyılda Venedikli üst düzey bir yöneticiyle evlendirilen Bizanslı prensesin çeyizindeki bir çift altın çatal sayesinde tanışır.  

Çatal kullanmak önce İtalya'da yaygınlaşır.

Ardından Fransa, oradan da İngiltere ve İspanya'ya atlar. Böylece tüm Avrupa'ya yayılmış olur.

Özetle;

Çatal Ortadoğu’dan çıkmış, Avrupa’da ise sol elle tutulmuştur.

16. ve 17. yüzyılda Avrupalı din adamları, çatalla yemek yemeyi kadınsı bir eylem olarak görür,  çatalın şeytanın silahı olduğuna inanırlarmış.

***

Amerikalılar ise Mehmet Yaşin’e göre;

“Çatalın sol elde tutulmasına hâlâ alışamamış.”

Çatalı kama gibi kullanan Amerikalılar eti sağ eldeki bıçakla eti kesip, sonra çatalla el değiştirip yiyorlarmış.

İyi ki Tufan Türenç’in bundan haberi yokmuş!..

Yoksa, bir “çatallı irtica” haberi de Amerikalılar hakkında yapmak zorunda kalabilirmiş..

***

“Sol elle yemek” tartışmasına son noktayı, Şubat 2007’de İstanbul Müftülüğü camilerde okuttuğu  "Sofra Adabı" başlıklı hutbeyle koymuş;

"Batı kökenli sol elle yemek yeme âdetine karşı dini mücadeleye girişileceğini” belirten Müftülük;

“Yemeklerde, bıçağın sağ elde, çatalın da sol elde tutularak yemeğin yenmesinin uygun olmadığı, bu tarz yemek yemenin batı adeti olduğunu” belirtmişti.

Müslüman’ın yemeğini sağ elle yemesi gerektiğini ise, hadislerle anlatmıştı.

Ayrıca,

Hutbenin tavsiye niteliği taşıdığını vurgulayan müftülük, uyulup-uyulmamakta insanların serbest olduğunu belirtmişti.

Tabi söz konusu hutbeye ilk itirazın;

O dönem Diyanet İşleri Başkanı olan, şimdilerde Sözcü gazetesi tarafından göklere çıkarılan Ali Bardakoğlu’ndan geldiğini hatırlatmakta fayda var.

 ***

Yazının uzadığının farkındayım ama hazır konumuz; “Adabı muaşeret kuralları”ndan açıldı, gelin Cumhuriyet’in ilk yıllarında halka öğretilmeye çalışılan “sofra adabına” birlikte göz atalım.

Adabı muaşeret hakkında çalışma yapanlardan biri de, Can Ataklı’nın eski kayınpederi Hüsnü Savaşçın’dır.

Ataklı;

“Gerçek bir Cumhuriyet sevdalısı” diye tarif ettiği eski kayınpederi Hüsnü Savaşçın’ın 

“Kuran'ın Türkçeleştirilmesi ve Ezan'ın Türkçe okunması için büyük çabalar sarfettiği”ni söylüyor.

Sanırım bu açıklamadan sonra, Savaşçın'ın nasıl biri olduğu az-çok zihinlerinizde şekillenmiştir?!..

Savaşçın, 1938 yılında verdiği bir konferansta;

Yemek adabı olarak,

“Kapıdan girince masanın sağ kenarının ortasına ev sahibi bayan, iki yanına da baylar oturur. Kadının kocası ise masanın diğer tarafında, eşinin tam karşısına oturur.” demiş.

Anlayacağınız,

Koca, yabancı erkekler arasında tıpkı mengeneye sıkıştırılmış gibi duran karısının karşısına geçip oturacakmış.

Karısını o halde gören bir kocanın, hiç gocunmadan yemek yiyebilmesi için, epey geniş bir mideye sahip olması gerekir diye düşünüyorum.

“Bıçağın sağ, çatalın sol elde tutulması gerektiği”ni aktaran Hüsnü Savaşçın’ın, peçete kullanımı hakkındaki sözleri ise fecaat.

Savaşçın;

“Peçete ile ağız silinmez, küçük bir ekmek parçasıyla dudaklar temizlenir, ama bunu belli etmeden yapmak doğrudur.” demiş.

Heriflerdeki “halkı genişletme çabasına” bakarmısınız?

Ya da nimete yapılan şu zulme!..

***  

Son söz olarak:

Özkök’ün cuma günkü yazısından sonra “çatal’ın hangi elle kullanılacağı” tekrar tartışılmaya başlanır mı bilemem ama,

Ak parti’nin ilk yıllarında, çatalı "sol elde" tutmayı "Avrupalı gibi davranmak”, veya "çağdaşlık" ölçüsü gören bu zihniyetin,

aradan geçen 14 yıldan sonra, bu sefer “sağ elde” tutmayı “trend” olarak sunması, Lütfü Oflaz ağabeyin de dediği gibi;

Bu adamların “kıblesinin ne kadar seyyar” olduğunu gösterir.

Bunlar işte bu kadar ilkesizdir!..

İşlerine gelen haberi gözünün içine sokarlar, işlerine gelmeyen bir haber olduğundaysa, “bunak” numarası yapar, yedikleri herzeleri hatırlamazlar!..

Ayrıca,

“Elalem ne der?”demeyip,Sünnete riayet eden ve çatalı sağ eliyle tutup, sağ eliyle yemek yiyen tüm Müslümanlara selam olsun!.. 

***

Hamiş:

Ertuğrul Özkök’ün “Vay Şerefsiz” diye manşet attığı Ahmet Kaya’ya “çatal” atılırken hazırun arasında yer alıp da sesini çıkarmayan Mahsun Kırmızıgül’ün “Vezir Parmağı” adlı ecdada sövgü filmini tüm gayretlerimize rağmen engelleyemedik.

Bari siz gitmeyin de, amaçları akim kalsın!..