Yeni Akit Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Ali Karahasanoğlu, darbe girişiminin ardından Gülen cemaatine yönelik başlatılan soruşturmalarla ilgili olarak "Artık, tepe noktadaki yöneticiler için mücadelede gerekli hassasiyetten hiç taviz vermeksizin. Alt kadrolardakiler için, daha toleranslı olmanın vaktinin geldiği kanaatindeyim. Şu, kadınların gözaltına alınmaları, kelepçelenmeleri, cezaevine konulmaları uygulamalarına bir göz atmanın vakti geldiği kanaatindeyim" dedi.
Ali Karahasanoğlu'nun "FETÖ’nün sulandırılmasına izin vermeyelim!" başlığıyla yayımlanan (17 Ekim 2016) yazısı şöyle:
Bu ülkede “seçilmişleri tehdit eden generaller” yok muydu?
Vardı..
Bu ülkede, “derin cinayetler, derin örgütlenmeler” yok muydu?
Vardı..
Bu açıdan Balyoz da doğru, Ergenekon da gerçekti..
Ama iş sulandırıldı..
Balyoz da, Ergenekon da, başka amaçlar için araç olarak kullanılmaya çalışıldı..
Bugün bu iki davada da, nerede ise tüm sanıkların beraat edeceği bir noktaya geldik.
Gerçekten suçlu olanların cezalandırılması ile yetinilmeyip, araya suça karışmamış sempatizanlar da katılmaya başlanınca....
İş sulandı..
Suçlular da kurtulma fırsatı yakaladı..
Şimdi aynı tehlike..
FETÖ’de de var..
FETÖ’nün gerçek yüzünün ortaya çıkma tarihi, 17 Aralık..
O tarihten bu yana, takriben 3 yıl geçti..
17 Aralık’ta, FETÖ’nün gizli emelleri görüldü.. FETÖ’nün intihar bombacılarının Emniyet’teki kolları, büyük oranda ekarte edildi..
15 Temmuz’da, TSK’daki canlı bombaları ortaya çıktı..
Onların da büyük bölümü ekarte edildi.
Bu iki canlı bomba eylemleri arasında, FETÖ’nün ticari hayattaki, eğitim sektöründeki, bürokrasideki birçok elemanı deşifre edildi..
Diskalifiye oldular..
Tabii ki “FETÖ, tüm unsurları ile, derdest edilmiştir, bitmiştir” diyemem..
Özellikle yurtdışındaki güçlerinin; olsun olsun % 15-20 eksildiğini, ancak söyleyebiliriz. Bu eksiğe rağmen de, en şirret şekilde saldırılarını sürdürdüklerini kabul edebiliriz.
Ama.
Yurtiçindeki tabloyu özetlersek..
17 Aralık öncesine göre..
İstanbul Emniyeti’nde en kilit şube müdürlüklerinin hemen hepsini elinde tutan FETÖ, bugün aynı konumda değil..
Birçok ilde, birçok ilçede emniyet müdürlerini elinde tutan FETÖ, bunları kaybetmiş durumda.
Generallerin yarısını elinde tutan FETÖ, bu gücünü yitirdi.. (TSK’da albay ve daha alt düzeyde subaylarda FETÖ’nün bugün de bir hakimiyeti olabileceğini tahmin ediyorum. Bu çekincemi hatırlatıp, buna da devletin dikkat etmesi gerektiği hatırlatması ile yetiniyorum.)
HSYK’daki hakimiyeti artık sıfır mesabesinde..
Hakim ve savcılarda, % 40’lara yaklaşan üyelerinin büyük bölümü, ihraç edilmiş durumda..
İtirazsız her emri yerine getiren eleman kaynakları olan dersaneleri artık yok. Dersaneler olmayınca, para kaynakları da büyük oranda kurumuş durumda.
Kirli propaganda yapabilecekleri medya organları kapandı.. Tayyip Erdoğan düşmanlığı sebebi ile FETÖ’ye hizmet etmek isteyen sol ve kemalist medya ile yetinmek durumundalar..
Kirli işlerini yürüten, bakanlıkların üst kadrolarına yerleştirdikleri adamlarının eski havaları söndü..
TÜBİTAK’ta, TİB’de, ÖSYM’de ve daha onlarca resmi kurumdaki eski hakimiyetlerinin yerinde yeller esiyor..
“FETÖ bitti, yapı paydos” diyemezsek de...
Onlarca polis müdürleri ile. Generalleri ile. Bank Asya’daki para aklama metodları, Kimse Yok mu Derneği ile yardım paralarını farklı mecralara yönlendirebilme imkanları ile.. Dersaneleri, ev toplantıları, okulları ile..
Dün bulundukları noktadan, fersah fersah uzak bir noktada oldukları da, çok açıktır..
Tam bu noktada..
Artık, tepe noktadaki yöneticiler için mücadelede gerekli hassasiyetten hiç taviz vermeksizin..
Alt kadrolardakiler için, daha toleranslı olmanın vaktinin geldiği kanaatindeyim..
Şu, kadınların gözaltına alınmaları, kelepçelenmeleri, cezaevine konulmaları uygulamalarına bir göz atmanın vakti geldiği kanaatindeyim..
Kilit noktadaki isimler için, gerekçeleri açıklanır, yine gerekli tutuklamalar yapılabilinir.
Ama, artık “Biz de bilmiyoruz. İddianamede görürsünüz. Galiba sendika üyeliğiniz varmış” türünden “gizemli” ve büyük ihtimalle de “şaibeli” gerekçelerle, özellikle kadınların cezaevlerine konulmaları uygulamasına, daha dikkatlice yaklaşılması gerekir..
Düne kadar, bu terörist örgüt.. Hemen üç apartmandan birisinde öğrenci evleri olan bir illegal yapı idi. Bugün o “ev”lerden hemen hemen bir tane bile kalmadı..
Okullarındaki öğrencilere, 1 milyon zorunlu abonelik yaptırdıkları gazeteleri, artık yok..
Düne kadar, ev toplantılarında, kermeslerde, yardım, kurban, zekat adı altında haddi hesabı olmayan paralar toplarlarken.. Artık bunlar bitme noktasına geldi... (Bitmesi için ne yapılması gerekiyorsa, onların yapılması da, devletin zaten asli görevi. Bu konuda tolerans da olmamalı, uyuşukluk da.)
Tüm bu imkanlarına rağmen, dün başarılı olamayanların.. Bu dakikadan sonra (yine de Allah korusun demeliyim) başarılı olmaları çok çok zor..
Dolayısı ile.. Belirttiğim gibi, bazı uygulamaları gözden geçirmemiz artık zorunlu..
Şuna varım..
Tüm telefonlar dinlensin.. İzlensin..
Sadece hat üzerinden değil, cep telefonu üzerindeki programlar dahil.. Evlerinde bulunan bilgisayarlar dahil.. Herkesin internet kayıtları tutulsun, hiçbir resmi formaliteye tabi olmaksızın, yargı ve emniyet birimleri tarafından incelenebilsin..
Benim de.. FETÖ ile ilgisi olma ihtimali hiç olmayan resmi veya gayri resmi kişilerin de.. Telefonları, bilgisayarları 24 saat takip altında olsun.
Herkesin banka kayıtları.. Yurtdışına gidiş-gelişleri.. İstisnasız.. İncelensin, takip edilsin.
Kimse “özel hayat”, “özgürlük” mavraları okumasın..
Ama lütfen.. Artık.. Kelepçeli kadın.. Kelepçeli yaşlı amcalar görmeyelim..
Örgütte gerçekten kilit noktadaki kadın-yaşlı amcalar yakalandığında da. Kamuoyuna yeterli bilgilendirme yapılsın.. Kamu vicdanı tereddüte düşürülmesin.