Politika

Akdoğan: AKP'nin yönetim kurulunda yaşananlar sebebiyle bu noktaya gelindi, genel başkanlık hesabım yok

"Şu an için gündemde erken seçim yok, daha sonra ne olur, bilmiyorum"

08 Mayıs 2016 10:38

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Ahmet Davutoğlu'nun başbakanlık ve AKP genel başkanlığı görevini bırakarak kongreye gitme kararı almasıyla ilgili olarak, “Tayyip Erdoğan çok müdahaleci olduğu için Davutoğlu bunu kaldıramadı' gibi yaklaşımlar doğru değil. Demokrasi, kurum ve kurallar rejimidir. Partinin yönetim kurulunda yaşananlar sebebiyle bu noktaya gelindi. MKYK, bu partinin en önemli organıdır" dedi. Akdoğan, "Demokrasi kurum ve kurallar üzerinden gidecekse partinin tüzüğüne aykırı bir şey yok. Buna 'demokrasi dışı bir olay' yaftası yapıştırmak doğru değil" diye konuştu.  Habertürk'ten Kübra Par'a konuşan Yalçın Akdoğan, "Erken seçim olacak mı?" sorusuna "Şu anda öyle bir gündem yok. Daha sonra şartlar nasıl oluşur bilmiyorum" yanıtını verdi. Kulislerde genel başkanlık için adı geçen isimlerden biri olan Yalçın Akdoğan, söz konusu iddialara ilişkin olarak "Öyle bir düşüncem yok. Öyle bir siyasi hesabım da yok" dedi.

Kübra Par'ın Yalçın Akdoğan'la yaptığı söyleşinin bir bölümü şöyle:

Bir sabah uyandık, Cumhurbaşkanı ve başbakan arasında kriz büyümüş, Başbakan Davutoğlu partiyi olağanüstü kongreye götüreceğini ve çekileceğini açıklıyor. Ne oldu da bu noktaya gelindi?


Meseleye sadece son yaşananlar üzerinden bakmamak lazım. Bu konu şimdiki siyasi aktörler yokken de konuşuluyordu. Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı, Ahmet Davutoğlu Başbakan değilken “Bu iş krize gider. Bir an önce başkanlık sistemi tartışılmalı” diyorduk. 12 Eylül’den bu yana Türkiye’nin bir sistem sorunu var. Sistemin bu şekilde devam edemeyeceği; parlamenter sistemin mevcut haliyle güçlü bir iktidar üretemediği, ülkede bölünmüşlük yarattığı kanaati hep vardı. Cumhurbaşkanını halkın seçmesi referandumuna gittiğimizin ertesi günü sistemin genetiğine müdahale edilmiş ve yeni bir paradigmaya geçilmiş oldu. Parlamentoda çoğunluğu olan güçlü bir siyasi parti olsa bile Türkiye’yi yönetebileceği anlamına gelmiyor. Artık bu noktada bir adım atmak lazım. Hem anayasa hem de idari ve kurumsal yapı değişmeli. Başkanlık sistemine geçilmeli. Kısacası bugün yaşanan olayın kişilerle, olaylarla izah edilmesi sığ bir yaklaşım olur.



Ya Davutoğlu’nun “Bu benim tercihim değildi” sözü?

Kişisel ilişkiler üzeriden gelinen noktayı değerlendirmek yetersiz kalır. Ortada sistemden kaynaklanan bir sorun var. Bu sorun da onun sürdürülebilir olmadığını gösteriyor. Anayasa ve başkanlık sistemini bir an önce hayata geçirmemiz gerekiyor.

Başlangıçta Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘güçlü Cumhurbaşkanı, güçlü Başbakan’ formülünün işleyeceğini söylemişti. Bu formül zaman içinde bir güç karmaşasına mı dönüştü?

Ben bunun kişilerden kaynaklandığını düşünmüyorum.

Krizden önceki son 24 saatte neler yaşandı? Son gün Başbakan’ın yanındaymışsınız...

Evet, saat 16.10’da gitmeden görüştük.

Ne konuştunuz? Bırakmaması yönünde bir telkin gündeme geldi mi?

O benim diyeceğim bir şey değildir. Bizim telkinimiz uyumlu çalışmaktır. Ahmet Davutoğlu, AK Parti hükümeti kurulduğunda ilk atanan danışmandı. Ben ondan sonra geldim. Danışman olarak da birlikte çok çalıştık. Başından beri bu filmi birlikte yaşadık. Birbirimizi hukukunu çiğneyecek hiçbir şey yapmadık. Bunlar kişisel kararlardır.
 

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu süreci “Saray darbesi” olarak nitelendirdi. Başbakan’ın ayrılmasını Cumhurbaşkanı Erdoğan mı istedi?

“Saray darbesi” gibi çirkin bir yaklaşım olmaz! Buna ne hakla “Saray darbesi” deniyor? “Tayyip Erdoğan çok müdahaleci olduğu için Davutoğlu bunu kaldıramadı” gibi yaklaşımlar doğru değil. Demokrasi, kurum ve kurallar rejimidir. Partinin yönetim kurulunda yaşananlar sebebiyle bu noktaya gelindi. MKYK, bu partinin en önemli organıdır. Demokrasi kurum ve kurallar üzerinden gidecekse partinin tüzüğüne aykırı bir şey yok. Buna “Demokrasi dışı bir olay” yaftası yapıştırmak doğru değil. “Tayyip Erdoğan’ın etkisi var” demek başka “Tayyip Erdoğan’ın darbesi” demek başka bir şey. Tayyip Erdoğan etkisi dün de oldu, yarın da olacaktır. Siyasi yasaklıyken bile ciddi bir etkisi vardı. Bu kendi karizmatik pozisyonundan kaynaklanan bir durum. Bu etki makamlardan kaynaklanan bir etki değildir.
 

Son durumun nedeni Erdoğan’ın müdahalesi değil miydi yani?

Hayır, “Seni ben getirdim. Tamamen benim kontrolümde olacaksın” yaklaşımına girmedi. “Emanetçi Başbakan” yaklaşımı yanlıştır. Tayyip Erdoğan, kurum ve kuralları son derece önemseyen, siyasi nezaketle hareket eden bir insandır. Ekip arkadaşlarını kendi pozisyonunun üstündeki pozisyonlara getirdi. Onlara “Sen benim adamımsın”, “Emanetçimsin” yaklaşımında bulunmadı. Kapıda karşıladı. O makama gereken saygıyı gösterdi. Tayyip Erdoğan, devlet terbiyesine sahiptir. O makamın hukukunu çiğneyici davranış içine girmez. Girmemiştir. 

Ya “Makamlara ve mevkilere nasıl gelindiği unutulmamalı” sözü?

Tayyip Erdoğan’ın iradesiyle bu hareketten birçok kişi bir yerlere geldi. Tayyip Erdoğan, o makamların gereğini her zaman yaptı. Bundan sonra da kim Başbakan olacaksa o makamın gerektirdiği saygıyı gösterir. Ama Tayyip Erdoğan’ın bulunduğu pozisyondan kaynaklanmayan bir siyasi gücü var. Bunun ötesinde de devletin başındaki kişidir. Halkın seçtiği Cumhurbaşkanı’nın yetkileri, fikirleri ve duruşu var. Bunu hükümete yansıtmasından daha tabii bir şey olamaz...

Davutoğlu için “1 Kasım sonrasında yüzde 49.5 oy alarak Başbakan oldu. Seçim vaatlerinin hepsini gerçekleştirdi. Çalışkan bir Başbakan’dı. Bu şekilde gönderilmesi haksızlık...” yorumuna ne diyorsunuz?

Bunu ‘gönderilmesi’ olarak yorumlamamak lazım. Davutoğlu kendi kişisel kararıyla partiyi kongreye götürüyor.



Kalmak istese kalabilir miydi?

Başka kararlar verebilirdi ama vermedi. Bu onun kararıdır. Bu şekilde uygun görmüştür. Son derece vakur bir şekilde veda etmiştir. Partisini düşünerek, partisine ve ülkesine zarar vermeyecek bir tavır takınmıştır. Ülke zarar görmesin, partinin içinde çatlak olmasın tavrı çok değerli bir tavırdır. “Ben partinin ve bu davanın neferiyim. Onun dışında başka siyasi hesapların içine girmem” tavrının alkışlanması gerekiyor. 

Davutoğlu’na haksızlık edildiğini düşünüyor musunuz?

Bundan sonra sergilenen tavır bunu gösterir. Davutoğlu bir karar verdi ve partiyi kongreye götürdü. Gönül ister ki bunlar hiç olmasın ama AK Parti camiası içinde Ahmet Davutoğlu’na kimse saygısızlık yapmaz. AK Parti ailesi ona sevgisini, vefasını gösterir.

Başbakan Davutoğlu konuşmasında “Yoldan önce yol arkadaşı sözü vardır. Yaşananları refik olmayla bağdaştıramadım” dedi. Kırgın mı ayrıldı?

Bu insani bir durum. İnsan duygusallaşabilir, farklı şeyler hissedebilir. Onu da anlayışla karşılamak lazım. Ahmet Davutoğlu, bu harekete 14 yıldır farklı kademelerde hizmet etti. Danışman, İçişleri Bakanı, Başbakan, genel başkan olarak çok önemli hizmetler verdi. Değerli bir insandır. Ona karşı yanlış harekete kimse girmek istemez. Biz ona değer veriyoruz. O da doğru bir tavırla partiyi siyasi kongreye götürüyor.



Başbakan’ın kurultay kararından önce ‘Pelikan dosyası’ adlı bir bildiri yayıldı internette. Oradaki iddiaları nasıl yorumluyorsunuz? Sanki Davutoğlu Cumhurbaşkanı’na ihanet etmiş gibi bir iddiası var metnin...

Duydum ama söylenenleri çok takip etmedim. Sosyal medyada söylenenler için bizim yorum yapmamız doğru değil. Tüm siyasetin akışını değiştiren siyaset mühendisliği parçası gibi aşırı önem atfetmek doğru değil. 

Bu krizin ortaya çıkmasında her iki ismin çevresindekilerin neden olduğu yorumlarına ne diyorsunuz? 

Bu çevre meselesi şehir efsanesidir! (Gülüyor) Cumhuriyet tarihinin en uzun danışmanlığını yapan kişiyim. Hep “çevre” diyerek bana da laflar söylendi. Ben çevreyi o kadar etkili görmem. Çevrenin oluşturduğu siyasi iklimin etkileme gücü olabilir ama büyük liderler çevrenin dolduruşuyla hareket eden kişiler değildir.

Bu olayların partinin bölünmesine yol açma ihtimali var mı? 


Bunlar hep söylendi. Türkiye 14 yıl boyunca birçok badireler atlattı. Partiden ayrılanlar oldu ama AK Parti bütünlüğünü korudu. Bunun sebebi güçlü bir siyasi lideri olmasıdır. Bu yüzden AK Parti içinde en ufak bir şey olmaz. Huzur, güven, kardeşlik içinde kongre yaparız. Türkiye aynı şekilde yoluna devam eder. İnsani olarak herkes üzülebilir ama bu yaşananları kırılma noktası gibi görerek olumsuz kanaate sevk olacak bir durum yok.

Bu yaşananlar yüzünden AK Parti tabanı size kızmış olabilir mi?

Toplumda olumsuz bir hava yok. İnfial, kaos ya da ciddi bir endişe yok. Bunun sebebi de Ahmet Davutoğlu’nun ortaya koyduğu tavır, AK Parti’nin güçlü olması ve Türkiye’nin güçlü bir lidere sahip olmasıdır. Erdoğan’ın liderliği Türkiye’yi rahatlatıyor. AK Parti ve Türkiye güçlü bir lidere sahiptir.

Gelecek Başbakan’ın daha ‘düşük profilli’ olması gerektiği yönündeki ifadelere ne diyorsunuz?

Bu doğru bir yaklaşım değil. AK Parti’de gündeme getirilen hiçbir isim düşük profilli değil. Size Başbakan olabilecek en az 10 isim sayarım, hepsi güçlüdür. Düşük profilli gibi nitelendirmeler içine girmek gelecek olan kişiye haksızlık olur. Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasındaki uyum önemlidir. Problemin kaynağı sistem. Yaşanan olayda da ispatlandı.

Genel başkanlık için bir kaç isim öne çıkıyor. Sizin favori adayınız var mı?

Hepsi arkadaşım. Herkesin farklı özellikleri var. Her biri güçlü isimler. Boşluk, eksiklik meydana gelmez.

İsmin belirlenmesinde nasıl bir yöntem izlenir?

Kongreye doğru istişare yoluyla netleşir.

Kurultayda birden fazla aday çıkma ihtimali var mı?

Zannetmiyorum.

Siz aday olacak mısınız?

Öyle bir düşüncem yok. Öyle bir siyasi hesabım da yok.


Erken seçim gündemde mi?

Şu anda öyle bir gündem yok. Daha sonra şartlar nasıl oluşur bilmiyorum. 

Yeni oluşacak kabine nasıl bir kompozisyonda olacak?

Bu yeni Başbakan’ın takdiridir. Kendine bir ekip kuracaktır. Sonuçta hepsi AK Partili olacaktır. Biz bir ekibiz.


Habertürk'te yayımlanan söyleşinin tamamını okumak için tıklayın