Kültür-Sanat

Akdeniz Kültürü Edebiyat Ödülü Oya Baydar'ın oldu

İtalyan Carical Vakfı’nın 2007’den bu yana Akdeniz kültürüne katkıda bulunan yazar ve düşünürlere altı dalda verdiği Akdeniz Kültürü Ödülünün (

25 Ekim 2011 03:00

 T24- İtalyan Carical Vakfı’nın 2007’den bu yana Akdeniz kültürüne katkıda bulunan yazar ve düşünürlere altı dalda verdiği Akdeniz Kültürü Ödülünün (Premio per la Cultura Mediterranea) edebiyat /anlatı dalındaki sahibi bu yıl Oya Baydar oldu.  

Aynı ödüle geçtiğimiz yıllarda edebiyat dalında Amin Maalouf, Tahar Ben Jelloun, Amos Oz ve Marina Nemat layık görülmüştü.

“Anlatı” kategorisindeki 2011 yılı ödülü, çeşitli Akdeniz ülkelerinden yazarlar, akademisyenler ve eleştirmenlerden oluşan Uluslararası Akdeniz Kültürü Ödül Jürisi’nin oy birliğiyle 300’den fazla eser arasından Oya Baydar’ın İtalyancaya Ritorno a Nessun Dove başlığıyla çevrilen  Hiçbiryer’e Dönüş romanına verildi. Can yayınevi ve Kalem Ajans yazarlarından olan Oya Baydar’ın kitabı 2010’da İtalya’da Aquilegia Yayınevi tarafından, Alessio Calabrò’nun çevirisiyle yayınlanmıştı.

21 Ekim’de Calabria bölgesinin Cosenza şehrinde Carical Vakfı’nın şemsiyesi altında şehrin en önemli yapıtı eski tiyatro- opera binasında  geniş katılımla gerçekleştirilen törende, jüri romana verilen ödülün gerekçesini, özetle “Belli bir dönemde Akdeniz bölgesinde tarihsel ve siyasi akış içinde insanın sesini bir aşk hikâyesi çerçevesinde etkileyici ve derin duygularla anlatması” olarak açıkladı.  

1998’da Can Yayınları tarafından yayımlanan Hiçbiryer’e Dönüş; dönülen her şeyin hiçbir şey, her kişinin hiç kimse, her yerin hiçbir yer olduğu bir dönüş hikâyesi. Yıl 1989. Berlin duvarı yıkılır. Önce şaşkınlık, sonra kuşku, korku, sonra çözülme, dağılma ve çöküş... Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Yıllardır kendi ülkesinden, Türkiye’den uzakta siyasal sığınmacı olarak yaşamak zorunda kalmış bir kadının, sosyalist blok çökmeden önceki duyguları, umutları, aşkları, yaşamı ve yıllar sonra Türkiye’ye dönüşte yaşadığı yabancılaşma, yadırgama, özlem, hüzün ve tek çözüm olarak gördüğü kaçış bağımsız bölümler halinde anlatılıyor. Daha çok anlatı olarak adlandırılabilecek bu romanda, olaylar değil duygular, izlenimler, anılar başrol oynuyor.