Ahmet Şık, Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki (TSK) cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişimine ilişkin yazı dizisinin son bölümünde 15 Temmuz'un hâlâ net olarak yanıtlanamayan sorularına cevap aradı.
Ahmet Şık'ın "15 Temmuz'un yanıtsız soruları..." başlığıyla yayımlanan (14 Aralık 2016) yazısı şöyle:
Kanlı darbe girişimi günü yaşanan pek çok şey üzerindeki sır perdesi hâlâ aralanabilmiş değil. 15 Temmuz’un gerçekleri ancak bu sorular tam olarak yanıt bulduğunda gün yüzüne çıkacak.
Cemaat 7 Şubat 2012 MİT ve 17/25 Aralık 2013 soruşturmalarında AKP ve Erdoğan’a yönelik niyetini açık ettiği halde 248 kişinin yaşamını yitirmesine yol açan darbe girişiminin neden önlen(e)mediği en meşru sorudur.
15 Temmuz gecesi darbecilere karşı direnirken öldürülenler adına herkesin hakikati öğrenme hakkı var. O halde darbe girişimine ilişkin cevapları hâlâ karanlıkta olan bazı sorular soralım...
Yapılan ihbara karşın neden önlenemedi?
* İhbarcı Binbaşı H.A, 15 Temmuz günü saat 14.45’te MİT’e gelerek teşkilata baskın yapılacağını söylemesine rağmen darbe neden engellenemedi?
Darbe olacağının istihbaratını yapamayan MİT, kalkışmanın yaşandığı gün, saatler öncesinde bazı hazırlıklar yapıldığını kendilerine yapılan bir ihbarla öğrendi. Aslında Binbaşı H.A’nın ihbar ettiği konu, MİT’e müsteşar Hakan Fidan’ı hedef alan bir baskın yapılacağıydı. İhbar üzerine Genelkurmay Karargâhı’na giden Müsteşar Fidan, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve üst düzey komutanlarla bir toplantı yapıp bazı önlemler alınmasını sağladı. Medyaya darbeyi engellemeye yönelik önlemler olarak yansısa da bir işe yaramadığı aynı gün birkaç saat sonra anlaşıldı.
Eğer özellikle böyle düşünmemiz istenmiyorsa, ne MİT ne de askeri yetkililer darbe olacağını anlamamışlardı? Haliyle Genelkurmay Karargâhı’nda yapılan toplantıda alınan önlemlerin darbeyi değil, sadece MİT’e yapılacağı söylenen baskını önlemeye yönelik olduğu söylenebilir. Ancak Akar ifadesinde, MİT’in istihbaratı üzerine özellikle Kara Havacılık Okulu’nda yapılan araştırmada “gelen bilginin daha büyük bir planın parçası olabileceğini mütalaa ettiklerini” söylemişti.
“Daha büyük bir planın parçası olabilecek” tehlikeye karşı askeri birlikler hazır tutulmadı. Orgeneral Akar’ın, haber vermek için süresi de varken hava ve deniz kuvvetleri ile ordu komutanlarını neden bilgilendirmediği izaha muhtaç değil mi?
Hakan Fidan programını niye bozmadı?
* Hakan Fidan Genelkurmay Başkanlığı’ndan ayrıldıktan sonra ne yaptı?
Hakan Fidan, Genekurmay Karargâhı’ndaki toplantıdan 20.31’de ayrıldıktan sonra rutin programını bozmadı. Fidan, Ankara Çankaya’da, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ve Suriyeli muhalif liderlerden Muaz el- Hatib ile yemeğe gitti. Kendisinin hedefte olduğu bir baskının ihbarı da yapılmış olmasına rağmen Fidan’ın yemeğe gitmesi nasıl açıklanabilir?
Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın niye haberi yok?
* MİT Müsteşarı Hakan Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ı neden bilgilendirmedi?
MİT’e yönelik bir baskın yapılmak istendiği sıradan bir olay değil; daha büyük bir planın parçası olmasına rağmen doğru anlaşılamamıştı. En azından böyle düşünülmesi isteniyor da olabilir. Darbe günü ve gecesi Hakan Fidan ne bağlı bulunduğu Başbakan Binali Yıldırım’a ne de kendisini “sır küpüm” diye tanımlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a konuyla ilgili bilgilendirme yapmadı. Darbe kalkışmasının başladığı 21.30’dan sonra, hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de Başbakan Yıldırım gece yarısına kadar MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a ulaşamadığını da açıklamışlardı. Fidan’ın neden telefonlara çıkmadığı ya da ulaşılamadığı ise hâlâ gizemini koruyor.
Erdoğan ne zaman öğrendi?
* Erdoğan, darbe girişimini ne zaman öğrendiğine dair neden 5 farklı açıklama yaptı?
Darbe girişiminin ilk hedefi olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kalkışmayı ne zaman öğrendiğine dair farklı tarihlerde yaptığı açıklamalarda tam beş kez değişik saatler verdi. Her açıklamasıyla birlikte kuşkular da arttı. Kalkışma sürerken Marmaris’ten geldiği Atatürk Havaalanı’nda 16 Temmuz 2016 saat 04.22’de yaptığı açıklamada Erdoğan, “Öğleden sonra bir hareketlilik ne yazık ki silahlı kuvvetlerimizin içinde mevcuttu” dedi.
İlk çelişkili saat ise 18 Temmuz 2016’da CNN International kanalında katıldığı televizyon yayınında ortaya çıktı. Erdoğan, “O gece saat 20.00 civarında bir haber aldım, bazı bölgelerde gelişmeler olduğunu öğrendim. Biz de harekete geçmeye karar verdik” dedi. 20 Temmuz 2016’da El Cezire televizyonunun yayınına katılan Erdoğan, bu kez de TSK içindeki hareketliliği “eniştesinden” öğrendiğini söyledi.
21 Temmuz 2016’da Reuters’a yaptığı açıklamada ise bambaşka bir ifade kullanan Erdoğan, Saat 16.00-16.30 civarı kendisini arayan eniştesinin, Beylerbeyi civarında hareketlilik olduğunu, köprüye girişlerin engellendiğini söylediğini aktardı. En son 30 Temmuz’da ATV-A Haber Ortak yayınında konuşan Erdoğan, “O gün 21.15 civarında falan bir şeyin başladığını duyuyoruz. 21.30’da eniştem beni aradı” dedi. Bu saatlerden hangisi doğru?
Öztürk’e niye sahip çıktılar?
* Genelkurmay Başkanı Akar ve Hava Kuvvetleri Komutanı Ünal, neden darbe şüphelisi olduğu öne sürülen Akın Öztürk’e sahip çıkan bir açıklama yaptılar?
İlk günden itibaren darbenin 1 numaralı şüphelisi ilan edilen, eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk’ün Muharip Hava Kuvvet ve Hava Füze Savunma Komutanı Korgeneral Mehmet Şanver’in kızının düğününe nikâh şahidi olduğu halde gitmeyip darbe gecesi Akıncılar Üssü’nde bulunması şüpheli bulunmuştu. Darbeci mi yoksa arabulucu mu olduğu anlaşılamayan Öztürk, kendi ifadesine göre darbe günü torununu görmek için Akıncı Üssü’ndeki lojmanlarda bulunuyordu. Öztürk işkence görmesine rağmen verdiği ifadede suçlamaları reddederken, Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal’ın telefonu üzerine haberdar olduğunu söylediği darbe kalkışmasını önlemeye çalıştığını anlattı.
Darbe kalkışması ile ilgili 21 Temmuz’da Genelkurmay’dan yapılan açıklamada da Öztürk’ün savunmalarını destekleyen ifadeler yer aldı. Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamasında, “Hava Kuvvetleri Komutanı, Ankara’da Akıncı Üssü lojmanları bölgesinde bulunan Orgeneral Öztürk’ü arayarak kendisine Akıncı’dan kalkan uçakların yasa dışı olduğunu, ivedilikle Akıncı’ya giderek oradaki kalkışmada bulunanları ikna etmesini istemiştir” denildi. Ancak Hulusi Akar’ın ifadelerinde bu yer almadı.
Ayrıca Mehmet Dişli de, Akıncılar’a beraber geldiği Akar’ın isteği üzerine Öztürk’ü aradığını, bunun üzerine Öztürk’ün sivil kıyafetlerle üsse geldiğini söyledi. Dişli’nin bu iddiası da Akar tarafından doğrulanmadı. Savcılık ve hükümete göre “darbeci” olduğu düşünülen Akın Öztürk’e Genelkurmay neden sahip çıktı? Akın Öztürk, iddia edildiği gibi masumsa neden tutuklu?
Cemaatçiler yalnız mıydı?
* 15 Temmuz darbe girişimine sadece Cemaat mensubu olduğu öne sürülen askerler mi katıldı? Bir darbeciler ittifakı var mıydı?
TSK’nin siyasal bir bütünlük taşımadığı, hayli etkin olmakla birlikte Cemaat’in tek başına darbe yapabilecek gücü olmadığı da ortaya çıktı. Darbe girişimiyle ilgili şu ana dek gözaltına alınan/tutuklanan binlerce kişi FETÖ üyesi olmakla suçlandı. Tutuklananlar ve tutukluluğa gerekçe yapılan darbe planı belgeleri ve görevlendirme listelerinde Cemaatçi olmayanların da bulunması Fethullahçıların darbe kalkışmasında yalnız olmadığını gösteren emareler. Darbenin başarılı olamamasının en önemli nedeni gibi duran iddia, darbe ittifakının dağılmasına yönelik tez. İttifakın dağıldığı TSK içinden peş peşe gelen “Emir komuta zinciri içinde olmayan bir kalkışma” açıklamalarından ortaya çıktı. Zaten bu açıklamayı yapan ve kimisi Cemaatçi olmayan bazı rütbeliler darbe girişimi suçlamalarıyla tutuklandı. Tüm bunlar hem Cemaat’in darbe kalkışmasında yalnız olmadığını hem de ortada bir darbeciler ittifakının bulunduğuna dair tezleri güçlendiriyor.
Cemaatçi olmayan askerlerin siyasal aidiyetleri, hangi saiklerle bu kalkışmaya katıldıkları, destekçisi sivil uzantıları kimlerdir? Daha da önemlisi eğer var idiyse darbeciler koalisyonu neden ve nasıl dağıldı? Hükümetin gündüz saatlerinde darbe kalkışmasından haberdar olmasından sonraki süreçte yürütülen birtakım pazarlıklar sayesinden koalisyonun parçalanması sağlanmış olabilir mi?
Hulusi Akar için neden ‘ortada’ denildi?
* Genelkurmay’da Hulusi Akar için “ortada” denilmesinin anlamı nedir?
Hulusi Akar’ın başyaveri Levent Türkkan ifadesinde Tümgeneral Mehmet Dişli’nin darbe konusunda ikna amacıyla girdiği Hulusi Akar’ın odasından çıktıktan sonra kendilerine “Ortada, girin” dediğini aktardı. Kendisine darbe bildirisi imzalatılmak istendiğini ancak reddettiğini savunan Akar için “ortada” denilmesi emir komuta zinciri içindeyken vazgeçilen bir darbe kalkışması iddialarını güçlendirmiyor mu? Hangisi doğru?
Akar ve Dişli niye aynı helikopterde?
* Cuntacı olduğu öne sürülen Mehmet Dişli, Akar’la birlikte neden helikopterdeydi?
Operasyonla kurtarıldığı açıklanan Akar’ın, başarısız olduklarını anlayan darbecilerin Akıncılar’da bulunan bir helikopteri vermesiyle kendiliğinden Çankaya Köşkü’ne gittiği anlaşıldı. Garip olan ise, cuntacılar arasında olduğu öne sürülen Mehmet Dişli’nin de, Akar’la birlikte helikopterden inmesiydi. Akar, Dişli’nin “ateş edilmesin diye” helikoptere bindiğini kaydetti. İfadeye göre Dişli, helikopterdeyken bazı yerleri de aramıştı. Darbeye katılsın diye Akar’ı ikna etmeye çalışan Dişli, neye ve kime güvenerek o helikoptere bindi?
Genelkurmay Karargâhı’nda neler yaşandı?
* 15 Temmuz gecesi, Genelkurmay’da çekilen güvenlik kamerası görüntülerinin tamamı niye yayımlanmıyor?
Genelkurmay’da neler yaşandığına ilişkin şu ana kadarki tek veri şüpheliler ve rehin alınan bazı komutanların ifadeleri. Bir de karargahtaki güvenlik kamerası görüntülerinin ifadeleri destekleyen kısımları video ve fotoğraf halinde montajlanarak medyaya servis edildi. Başka bir deyişle olayın tamamını anlamaya yönelik değil, yerleştirilmek istenen algıyı kuvvetlendirecek görüntüler seçilerek servis edilmiş durumda. Güvenlik kamerası görüntülerinin tamamının yayımlanması soru işaretlerini gidereceği bilindiği halde bu yapılmıyor. Aynı şekilde Akıncı Üssü’ndeki güvenlik kameralarının ham kayıtları da yayınlanmış değil. Neden?