Medya

Ahmet Hakan: Suriye adlı bir bataklığın oluşmasına katkı sunduk ya işte bu yüzden El Bab'dayız

"Gazetecilerin mal varlığına el koyulmuş, bu ne acımasızlıktır böyle?"

24 Aralık 2016 12:35

Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Suriye'de devam eden Fırat Kalkanı harekâtı kapsamında IŞİD'in son saldırılarında 16 askerin şehit olduğu El Bab'daki son duruma ilişkin olarak "Suriye’de devrim hayali kurduk ya... 'Yeni Osmanlı', 'Stratejik derinlik' falan diyerek... Sınırımızın Peşaver’e çevrilmesini sağladık ya... 'Üç günde Şam’a ulaşma, Emevi Camisi’nde namaz kılma' gibi... Zafer hülyalarına daldık ya... Batı ile bir olup... Esad’ı alaşağı ederiz sandık ya... Batı tornistan ettiği halde... İnat edip biz bir türlü geri adım atmadık ya... Ve böylece... Suriye adlı bir bataklığın oluşmasına katkı sunduk ya... İşte bu yüzden El Bab’dayız" görüşünü savundu.

Ahmet Hakan'ın Hürriyet gazetesinin bugünkü (24 Aralık 2016) nüshasında yayımlanan ''Ne işimiz var El Bab’da’ sorusunun cevabını veriyorum' başlıklı yazısı şöyle:

Arap Baharı’nın gazıyla...

Suriye’de devrim hayali kurduk ya...

*

“Yeni Osmanlı”, “Stratejik derinlik” falan diyerek...

Sınırımızın Peşaver’e çevrilmesini sağladık ya...

*

“Üç günde Şam’a ulaşma, Emevi Camisi’nde namaz kılma” gibi...

Zafer hülyalarına daldık ya...

*

Batı ile bir olup...

Esad’ı alaşağı ederiz sandık ya...

*

Batı tornistan ettiği halde...

İnat edip biz bir türlü geri adım atmadık ya...

*

Ve böylece...

Suriye adlı bir bataklığın oluşmasına katkı sunduk ya...

*

İşte bu yüzden El Bab’dayız.

*

Kısacası...

Oluşmasına katkı sunduğumuz bu ölüm kusan bataklığı kurutmak için El Bab’dayız.

*

El Bab’daki yegâne işimiz telafidir bizim.

- Büyük yanlışlarımızın...

- Muazzam öngörüsüzlüğümüzün...

- Müthiş gafletimizin...

Yol açtığı devasa ve tehlikeli sorunların telafisi...

*

İşte tam da bu nedenle...

“Ne işimiz var bizim El Bab’da?” sorusunu sormak yerine...

“Ne oldu da bizim El Bab’da böyle bir işimiz oldu” diye sormalıyız.

İktidar Kemal Bey'e teşekkür borçlu

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu şöyle demiş:

“Keşke hiç şehidimiz olmasa... Ama eğer Türkiye, kendi geleceğini güvence altına almak açısından böyle bir operasyon başlatmışsa... Belli acılara katlanmak gerekiyor.”

*

İstese bal gibi de istismar edebilecekken buna tenezzül etmeyerek yüksek bir sorumluluk duygusuyla hareket ettiğini kanıtladı Kemal Bey.

Atatürk heykeliyle uğraşmanın tek anlamı

Hangi gerekçeyle olursa olsun...

Hangi amaca yönelik olursa olsun...

Hangi bahaneyle olursa olsun...

Bu kadar hassas bir ortamda...

Atatürk heykeliyle uğraşmak...

“Ben milli birlik istemiyorum, cepheleşmek istiyorum” demektir.

Başka bir şey değil.

Gazetecinin, yazarın mal varlığına el koymak

ALİ Bulaç’ın, Hilmi Yavuz’un, Ahmet Turan Alkan’ın, Şahin Alpay’ın, hatta Nuriye Akman ile Lale Kemal’in mal varlığına el koyulmuş.

*

Tedbir falan değil ha!

Doğrudan el koyma.

*

Gazetecinin, yazarın ne mal varlığı olacak ki?

Kitaplarıyla, yazılarıyla biriktirdiği üç-beş kuruşla aldığı birkaç daire...

Üstelik o evlerde bu yazar ve gazetecilerin aileleri oturmakta.

Ne yani?

Bu insanların ailelerine de mi hayat hakkı tanınmayacak?

*

Bu ne acımasızlıktır böyle?

Erken kalkmak neden güzeldir?

Şehir tertemiz olur.

*

- Martı sesleri falan...

*

- “Üzerine güneşi doğurtmayacaksın evlat” diyen büyüklerin sözüne uyulmuş olunur.

*

- Gün kaçmaz.

*

-  İnceden aydınlanan günün seyrine dalmanın büyük keyfi...

*

- Saate bakıp “Hâlâ çok erken” demenin büyük keyfi...