Yaşam

Adım adım Adana

İki bin yıllık bir geçmişe sahip Adana'yı keşfetmek antik çağlara yapılan bir gezi gibi.

08 Aralık 2008 02:00
İki bin yıllık bir geçmişe sahip Adana'yı keşfetmek antik çağlara yapılan bir gezi gibi...

Yıldırım Güngör - Tempo24


Büyülü bir atmosferin içinde, bir zaman yolculuğunda kaybolmuş gibiyim. Zaman burada iki bin yıl önce durmuş da akmıyor sanki. Oysa her şey o kadar canlı ki sanki biraz sonra elinde büyülü bir değnek olan bir peri gelerek her şeyi yeniden başlatacak gibi.

Tepenin dibinden zirveye kadar yükselen taşlara oyulmuş merdivenlerden yükseliyorum. Sıcak hava mı? Kimin umurunda... Merdivenin sağındaki kayalıklardaki kabartmalar dikkatimi çekiyor. En az iki bin yıl önce kayaya oyulmuş bu güreşçiler, hakem zaman düdüğü çalınca sanki kaldıkları yerden devam edecekler gibi canlılar.

Tam beş kontrol noktasından geçerek çıkıyorum tepeye. Bu kontrol noktalarında geçmeden saraya ulaşmak ne kadar da zormuş bir zamanlar. Merdivenler bitince görkemli bir kapıdan geniş bir avluya çıkıyorum. Muhafızların yaşadığı ve gelen saldırıların ilk karşılandığı yer burası. Kalenin arkasında askerlerin kaleye inip - çıkmak için kullandıkları patika hala sağlamlığını koruyor.

Saray kısmına geçiyorum. İki bin yıldan fazla bir tarihe sahip olmasına rağmen mimari çok iyi korunmuş. Işığın yoğun geldiği duvarın dibine gidince birkaç yüz metre aşağıda bulunan kent seriliyor ayaklarımın altına. Kenti yöneten kral veya imparator halkını buradan selamlıyordu bir zamanlar. İki bin yıl geriye giderek bu sahneyi zihnimde canlandırmaya çalışıyorum. Ürperiyorum. Başımı kaldırdığımda biraz önce günlük güneşlik olan-havanın aniden bozduğunu görüyorum. Anavarza’ya bir daha gelmeye söz vererek tüm kalıntıları 2,300 yıllık hüzünleriyle baş başa bırakıp merdivenlerden koşarak iniyorum.

Geleneksel evler yok oluyor

Türkiye’nin önemli kentlerinden biri olan Adana antik dönemde de Klikya bölgesinin en önemli kentleri arasındaydı. Uranüs’ün oğlu Adanüs’un kurduğu kentin adının da buradan geldiği düşünülüyor. Kent eski ve yeni Adana diye ikiye ayrılıyor. Eski Adana’da biraz daha plansız bir yapılaşma gözlenirken, Yeni Adana ise daha planlı ve yüksek katlı binaların çoğunlukta olduğu bir kent görünümünde.

Adana’nın geleneksel evleri yok olmak üzere. Son çalışmalarla bir kısmı restore edilen evler Adanalıların estetiğe ne kadar önem verdiklerinin en büyük kanıtı. Kentin en önemli sayfiye yeri ise Seyhan nehrinin üzerine kurulmuş olan Seyhan baraj gölü. Hafta sonları tüm Adana’yı burada görmek mümkün.

Geziye sabah erken başlamalı

Adana’yı gezmeye sabah erkenden başlamalı. Ne kadar erken çıkarsanız sıcaktan da o kadar az etkilenirsiniz. İlk olarak yakından başlamak lazım. Haçlılar tarafından yaptırılmış bir kilise iken 1501 yılında camiye çevrilmiş Yağ Cami bugün hâlâ bu işlevini sürdürüyor. Özellikle giriş kapısı görülmeye değer.

Camiyi geride bırakıp çeyiz sandığından, bıçağa kadar her türlü eşyanın satıldığı çarşıya doğru yürüdüğünüzde devasa bir saat kulesi gelecek karşınıza. Kule 1882 yılında dönemin valisi Ziya Paşa tarafından yaptırılmış. Saat ise çok daha sonra 1925 yılında Almanya’dan getirilmiş. Saat 1507 yılında yapılmış görkemli bir cami olan Ulu Camii'ye çok yakın.

Taş köprü bir mimari harika

Buradan Seyhan nehrine doğru giderken ara sokaklardaki eski Adana evlerinden ve sokaklarından izle görmek hâlâ mümkün. Etrafında önemli uygarlıkların da gelişmesine neden olan ve Çukurova’ya bereket veren Ceyhan ve Seyhan nehirlerinden Seyhan, Adana’nın içinden akıyor. Nehrin üzerinde bulunan Taş Köprü Adana’nın başka bir mimari harikası. Köprüyü Roma İmparatoru Hadrianus yaptırmış. Günümüzden 1500 yıl önce yapılan köprüden Abbasiler döneminde geçiş parası bile alınırmış. Taş köprünün karşısındaki parkın içinde Sabancı ailesi tarafından yaptırılan altı minareli Merkez Camii dikkat çekiyor.

Restore edilen evler estetik abidesi

Köprüden camiye doğru ilerlendiğinde sol tarafta yan yana duran restore edilmiş Adana evleri bu halleriyle birer estetik abidesi gibiler. Toplam olarak 180 civarında Eski Adana evi yaşam savaşı veriyor. Daha çok Tepebağ, Alidede, Sarıyakup ve Kayalıbağ mahallelerinde yoğunlaşan evlerin birçoğu oturulamaz durumda.

Seyhan baraj gölü kıyısındaki sahiller Adanalıların hafta sonları nefes aldıkları bir yer. Seyhan Nehri üzerine yapılan baraj Adana’ya büyük bir göl kazandırmış. Öğleye kadar sürecek bu geziyi Adana Arkeoloji Müzesi'nde bitirmekte fayda var. Civardaki antik kentlerden getirilen eserlerin sergilendiği müze hayli zengin.

Yılan Kalesi’ne mutlaka uğrayın

Adana’nın öğle sıcağından kaçmanın tek yolu Karataş veya Yumurtalık sahillerine koşmaktır. Sıcağın yorgunluğunu ve yıpratıcılığını bir saatlik deniz keyfi yaparak atabilirsiniz. Dönüşte önce Misis Müzesi ve Tarihi Misis Köprüsü, ardından da Yılan Kalesi’ne uğramayı da ihmal etmeyin. Kale’nin antik dönemdeki adı bilinmemekle beraber birçok kale gibi Haçlı seferleri sırasında yapılmış olduğu tahmin ediliyor. Adını da kalede çok yılan olmasında alıyor.

Olimpiyat merkezi Anazarbos

Kalenin üzerinde muhteşem bir Çukurova manzarası izleniyor. Burada biraz oyalandıktan sonra akşamın ılık saatlerinde yönünüzü Anavarza kayalıklarına çevirin. Güneş batmadan önceki iki saat yeter de artar bile. Anavarza, Adana’ya 70 kilometre uzaklıkta. Dilekkaya Köyü eski Anazarbos kentinin üzerine kurulmuş. Antik kentin İ.Ö. 1. yüzyılda Romalılar tarafından kurulduğu sanılıyor. Dönemin en önemli kentleri arasında yer alan Anazarbos, Klikya Bölgesi Olimpiyatlarının da merkeziydi.

Lokman Hekim’in memleketi

Bu kentin önemli özelliklerinden biri ise burada yaşayan hekimdi. Dioskorides adlı hekim bitkilerden yaptığı ilaçlarla askerleri tedavi ediyordu. Biz ona Lokman Hekim diyoruz. Daha sonra Abbasiler, Selçuklular, Bizans ve Haçlılar egemen olmuşlar sırasıyla. Bu antik çağın muhteşem kenti ne yazık ki birçok sırrını toprak altında saklıyor. Önümüzdeki yıl burada bir kazının başlayacak olması Adana açısından oldukça sevindirici.

Yörükler yerleşik hayata geçmiş

Adana’da bir gününüzü de Kozan tarafındaki Yörük köyleri veya yaylalarını ziyarete ayırırsanız benim gibi büyük bir hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. Adana denince aklımıza yörüklerin gelmemesi mümkün değil. Ancak o yörüklerin çoğu artık yerleşik hayata geçmiş durumda. Köylerindeki tek tük ahşap evlerin dışında tüm evler beton. Toros Dağlarında yaylaya çıkanlar ise her geçen gün biraz daha azalıyor.

Adana 2-3 günlük bir süre içinde hiç sıkılmadan gezilecek bir yer. Geziniz bittiğinde Adana’dan farklı duygularla, büyülenmiş gibi ayrılacak ve dünya bakış açınız değişecek.


Nasıl Gidilir?: Adana’ya İstanbul Ankara ve İzmir’den Türk hava Yolları, Onur Air, Sun Express ve Pegasus’un her gün düzenli seferleri bulunuyor. Bunun dışında Ulusoy, Varan, Has, Yeni Adana ve Lider Adana Firmaları sürekli sefer yapıyor. Trenle ulaşım için İstanbul’dan (İç Anadolu Çukurova mavi; her gün 23:50) Ankara’dan (Çukurova Mavi : her gün 20:15)

Nerede Kalınır?: Seyhan Otel (Beş Yıldız), Sürmeli Çukurova Otel ( Beş yıldız), Mavi Sürmeli Otel (Dört Yıldız) İnci Otel (Dört Yıldız), Zaimoğlu Otel (Dört Yıldız), Kristal Otel (Üç yıldız)

Ne yenilir?: Adana’da ne yenir diye sorulduğunda ilk yanıt tabii ki "Adana kebap" olacaktır. Bunun yanı sıra zengin bir yöresel yemek kültürü de yaygın. Tatlı olarak da her türlü hamur tatlısı hem yenir hem de hediye olarak götürülebilir. ,