T24 Haber Merkezi
Gonca Tokyol
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in çarşamba günü Moskova’da gerçekleştirdikleri görüşmenin ardından, Türkiye ile Suriye’nin 1998 tarihinde imzaladığı ‘Adana Mutabakatı’ yeniden gündem oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Adana Mutabakatı’nın yeniden gündeme gelmesi gerektiğini çok iyi anlıyoruz. Adana mutabakatının ısrarla üzerinde durulması gerekiyor” sözlerinin ardından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ise AHaber'e yaptığı açıklamada, Suriye'nin taahhütleri yerine getirmemesi durumunda Adana Mutabakatı'nın Türkiye'ye askeri müdahale hakkı belirtti. Peki Çavuşoğlu’nun açıklamaları ne kadar gerçekçi?
21 yıl önce imzalanan Adana Mutabakatı’nda, Çavuşoğlu’nun açıklamalarına rağmen Türkiye’ye güç kullanma yetkisi tanıyan herhangi bir madde yok. Türkiye daha önce Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtları sırasında böyle bir zemine yaslanmamıştı.
Türkiye, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2018 başında aldığı Suriye’de ateşkes kararının Afrin’e yönelik Zeytin Dalı Harekatı’nı kapsayıp kapsamadığıba dair tartışmada da, Adana Mutabakatı’nı gündeme getirmemiş; operasyonun BM Anlaşmasının 51. Maddesi’yle tanımlanan ‘meşru müdafaa hakkı’na dayandığı savunmasında bulunmuştu.
TIKLAYIN - BM Güvenlik Konseyi'nin ateşkes uzlaşması Afrin'i kapsıyor mu; kararda ne yazıyor, Türkiye ne diyor?
Çavuşoğlu’nun açıklamalarını BBC Türkçe’den Serkan Demirtaş’a yorumlayan belgenin imzalandığı dönemde Dışişleri Bakanlığı'nda üst düzey görevlerde bulunmuş yetkililer de mutabakatın Türkiye'ye otomatik bir müdahale hakkı tanımadığını ve basında zaman zaman iddia edildiği gibi açıklanmamış, gizli kalmış hiçbir maddesi olmadığını kaydettiler.
Yetkililer, şu görüşü ilettiler:
"Aslında doğrudan müdahaleyi içeren bir maddeye de gerek yok. Suriye'nin bu mutabakata uymaması durumunda Türkiye, BM Şartı'nın 51. Maddesi de olmak üzere uluslararası hukuktan kaynaklanan birçok hakkı kullanabilirdi. Bu metnin asıl önemi, Suriye'nin PKK'yı ve uzantılarını terörist olarak tanımlaması ve Türkiye'ye taahhütte bulunmuş olması."
Öte yandan Adana Mutabakatı’nın yeniden gündeme getirilmesi, Rusya Devlet Başkanı Putin’in Ankara’ya Şam ile tekrar resmi ilişki kurması konusunda ‘ince’ bir şekilde baskı uygulanması olarak yorumlandı. Ana muhalefet partisi CHP ise AKP’ye mutabakatın gereklerini yerine getirmesi ve Suriye ile doğrudan temas kurması çağrısında bulundu.
TIKLAYIN - CHP: Adana Mutabakatı'nı yeni keşfeden AKP iktidarını Suriye ile doğrudan temas kurmaya çağırıyoruz
Abdullah Öcalan'ın Suriye'den gönderilmesi ve Şam'ın PKK'yı 'terör örgütü olarak tanımasıyla' sonuçlanan Adana Mutabakatı'na göre Suriye’nin verdiği taahhütler şöyle:
- Suriye kendi topraklarından Türkiye'nin güvenlik ve istikrarını tehlikeye atacak eylemlere izin vermeyecek. Suriye, PKK'nın silah, lojistik ve mali destek sağlamasına ve propaganda faaliyetlerine izin vermeyecek.
- Suriye, PKK'yı terör örgütü olarak ilan etmiştir. Suriye, diğer terör örgütlerinin yanı sıra PKK ve uzantılarının topraklarındaki faaliyetlerini yasaklamıştır.
- Suriye, PKK'nın topraklarında eğitim kampı kurmasını ve ticari faaliyetlerde bulunmasını yasaklamıştır.
- Suriye, PKK üyelerinin transit yollarla üçüncü ülkelere gitmesine izin vermeyecektir.
- Suriye, PKK liderlerinin topraklarına girmesini engelleyecek ve gümrük yetkililerine bunun için talimat verecektir.