Hürriyet yazarı Doğan Hızlan, Anadolu’nun çeşitli kentlerinin gelişmesini, orada yaşayanların katkılarını anlatan 10 Yıl 10 Şehir 10 Hikâye kitabını köşesine taşıdı. “Bu albüm/kitabı okuduktan sonra özellikle Türk kadınının, fırsat bulduğu anda nasıl harikalar yarattığına tanık olacaksınız” ifadelerini kullanan Doğan Hızlan, “Gönlünüz ve midenizin birlikte doyacağı bu yerlere neden gitmeyesiniz ki?” sorusunu dile getirdi.
Doğan Hızlan’ın Hürriyet gazetesinde “A’dan Z’ye Anadolu’yu keşfetmek” başlığıyla yayımlanan (18 Mart 2017) yazısı şöyle:
10 Yıl 10 Şehir 10 Hikâye kitabı, Anadolu’nun çeşitli kentlerinin gelişmesini, orada yaşayanların katkılarını bize anlatan bir belge kitap.
Yayın danışmanlığını Emre İskeçeli’nin yaptığı kitabı Ufuk Kaan Altın yayına hazırlamış. Kitabın başında Adnan Aslan, Claudio Tomasi ve Simge Balaban’ın yazıları yer alıyor. Ayşe Arman, Derin Sarıyer, Günseli Özen, Mete Horozoğlu, Mutlu Tönbekici, Refika Birgül, Saffet Emre Tonguç, Sunay Akın, Yaşar’dan oluşan yazar grubu gittikleri kentleri, beldeleri, köyleri yazmışlar. Bülent Çamcı ve Gökhan Kali de fotoğraflamış.
Bu albüm/kitabı okuduktan sonra özellikle Türk kadınının, fırsat bulduğu anda nasıl harikalar yarattığına tanık olacaksınız.
Şöyle söylemeliyim, kitapta adın geçen yerlerin doğal güzelliklerine insani güzellikleri de katın, yerel lezzetlerini, damak tadını da ekleyin... Gönlünüz ve midenizin birlikte doyacağı bu yerlere neden gitmeyesiniz ki?
Uzundere/Erzurum, Doğu Anadolu Turizm Geliştirme Projesi (DATUR) ile başlıyor ve Türkiye’nin dört bir tarafından birbirinden etkileyici hikâyeler aktarıyorlar.
İpekyolu Misafir Evi’ne gittiğinizde Mardin’in kadim kültürüne hayran kalırsınız, kadınların başarısını bir kez daha kutlarsınız. Hazır gitmişken kadınların yaptığı sabunlardan almadan dönmeyin. Bursa’nın Nilüfer ilçesine bağlı Misi Köyü. Kadınlar ipek kozasından yeni bir başarı hikâyesi yazdıkları gibi, yöresel lezzetleri de her gelene sevdirdiler.
Seferihisar’a gitmiştim. İzmir’e giderseniz, mutlaka uğrayın. Geleneksel mutfağından tatmadan ayrılmayın. Kitapta Seferihisar için ayrılan bölümün başlığı çok doğru: ‘Yavaş Şehrin Hızlı Kadınları’.
Şanlıurfa bölümünde Göbeklitepe’deki taş işçiliğinden hareketle, yok olmaya yüz tutan bir sanatın yeniden canlanmasını anlatıyorlar.
Safranbolu’yu hepimiz biliriz. En azından duymuşuzdur. Yıllardır ‘deniz-güneş-kum’ olmadan da turistik değer yaratılabileceğinin kanıtıdır.
Isparta’yı bilirsiniz. Peki Keçiborlu’ya bağlı Kuyucak Köyü’nü? Lavantanın Türkiye’deki başkentidir. Kuyucaklı güleç kadınların fotoğrafını görünce ziyaret etmek isteyeceksiniz.
Kitapta Malatya Battalgazi, Adana Saimbeyli, Balıkesir Edremit’ten de hikâyeler yer alıyor.
Bir kere daha göreceksiniz ki, bir yere/bir şeye kadın eli değince, orası değişiyor, canlanıyor, bereketleniyor... Anadolu kadınının kendi topraklarında başardıklarını büyük kentlerde yaşayanlara göstermek bile yeter. Kültür turizminin hayatımızdaki önemini gösteren, lezzetli yazılar ve güzel fotoğraflarla dolu bu kitabı okuduktan sonra oralara gitmek isteyeceksiniz.