T24 - Danıştay 10. Dairesi, yıllar süren davalar konusunda müthiş bir karara imza attı. Uzayan yargı sürecinin yarattığı zararlardan Adalet Bakanlığı'nı sorumlu tuttu. Karar binlerce mağduru ilgilendiriyor. Tazminat davaları yolda.
Danıştay 'geciken adalet' mağduru binlerce kişiyi yakından ilgilendiren çok önemli bir karara imza attı. Benzer davalara emsal teşkil edecek karara göre, yargılamanın uzamasından doğan maddi ve manevi zararlardan Adalet Bakanlığı sorumlu tutulabilecek.
Danıştay 10'uncu Dairesi'nin 'devrim' niteliğindeki içtihatı, kızını ve eşini trafik kazasında kaybeden Sadık Çetin adlı vatandaşın, kazaya sebep olan kişi hakkında adli yargıda açtığı tazminat davasının, yaklaşık15 yılda sonuçlanması üzerine gelişti. Uzayan yargılama nedeniyle mağdur olduğunu belirten Çetin, Edirne İdare Mahkemesi'ne başvurarak, Adalet Bakanlığı aleyhine 50 bin liralık tazminat davası açtı. Yargının uzamasının 'adalet teşkilatının örgütlenmesindeki aksaklıktan kaynaklandığını' savunan Çetin, Bakanlığıın, 'hizmet kusuru işlediğini' ileri sürdü.
YEREL MAHKEME REDDETTİ
Davaya bakan Edirne İdare Mahkemesi, idarenin sorumluluğunu doğuracak yasal düzenleme bulunmadığını, bu nedenle Adalet Bakanlığı'na karşı açılamayacağını belirterek başvuruyu reddetti. Çetin, Danıştay'a başvurarak karara itiraz etti. Danıştay 10'uncu Dairesi, Türkiye'de binlerce kişinin mağduru olduğu 'geciken adalet' tartışmasına nokta koydu. İdare Mahkemesi'nin kararını bozan Danıştay, yargılamanın uzamasının adalet teşkilatının örgütlenmesinden doğaN aksaklıklara dayanması halinde, ortaya çıkan zarardan Adalet Bakanlığı'nın sorumlu tutulabileceğine karar verdi. Danıştay'ın 24. 9. 2009 tarihli gerekçeli kararında şu ifadeler yer aldı: '... Davacının tazminat istemi, adalet teşkilatının örgütlenmesindeki aksaklıklar sonucu oluşan gecikmenin 'hizmet kusuru' olduğu iddiasına dayanmaktadır... 2992 sayılı yasa ile davalı idare Adalet Bakanlığı'na verilen adalet hizmetinin yerine getirilmesinde, hizmet kusurunun bulunup bulunmadığı yönünde bir araştırma yapılarak tazminat istemi hakkında esas yönünden bir karar verilmesi gerekir...'
MANEVİ ZARARI KAPSIYOR
Edirne İdare Mahkemesi, davaya yeniden bakacak. Geciken adaletin, yargının iş yükünü karşılayacak örgütlenme veya alt yapı eksikliğinden kaynaklandığını belirlerse, Adalet Bakanlığı'nın 'hizmet kusuru' işlediğine hükmederek tazminata karar verebilecek. Danıştay'ın kararı, mağdur binlerce kişi için de emsal teşkil edecek. Yargının aşırı iş yükü nedeniyle mahkemeye dahi çıkarılmadan yıllarca tutuklu kalan veya uzun tutukluluk süresinin ardından 'beraat' eden mağdurlar, uğradıkları maddi ve manevi zararlara karşı Adalet Bakanlığı'na dava açabilecek. Yıllarca süren arazi ve tazminat davalarında da yine Adalet Bakanlığı aleyhine 'hizmet kusuru' gerekçesi ile dava açılabilecek.
Prof. Dr. Ali Ulusoy: 'Devrim gibi bir içtihat'
'Mahkemelerİn örgütlenmesi, adalet teşkilatının oluşturulması ve yargı siteminin genel anlamda işleyişinden Adalet Bakanlığı sorumludur. Kanunla verilen bu görevin aksamasından dolayı zararlar ve mağduriyetler oluşuyorsa 'hizmet kusuru'ndan söz edilebilir. Geciken adalet, yargının iş yükünü karşılıyacak sayıda mahkeme olmaması, adli tıp, bilirkişi gibi müesseselerin sağlıklı ve süraatli işlememesi, hakim, savcı ve adli personel açığı bulunmasından kaynaklanıyorsa, Bakanlığın 'hizmet kusuru' olabilir. Danıştay'ın verdiği karar da zaten bu görüşe dayanıyor. Ben bu kararı devrim gibi bir içtihat olarak görüyorum. Danıştay'ın kararı adli ve idari yargıda geciken adalet mağduru binlerce kişi için emsal oluşturacak. Adalet Bakanlığı'na karşı dava yolu açıldı. Geciken adalet sistemdeki eksikliklerden kaynaklanıyorsa Bakanlık sorumlu olacaktır.'