ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Tony Blinken “Türkiye ve Suriyeli Kürtlerden birini seçme zamanı geldiğinde ABD ne yapar” sorusuna “İkisi arasında bir seçim olmaz. Türkiye bizim partnerimiz ve müttefikimiz” yanıtını verdi.
"Suriye'ye yönelik Türkiye ile ortaklaşa gerçekleştirilecek operasyonda Kürtlerin kesinlikle yer almayacağını" söyleyen Blinken, "Fırat Nehri’nin doğusunda önemli bir rol oynadılar, şimdi (orada) Suriyeli Arapların da oynadığı gibi... Ancak sınırın Fırat Nehri’nin batısında kalan kısmı için sahadaki ortaklar Araplar olacaktır" ifadesini kullandı.
Cumhuriyet'ten Pınar Ersoy'un sorularını yanıtlayan (23 Kasım 2015) Blinken'in açıklamaları şöyle:
- Dışişleri Bakanı Kerry’nin açıkladığı, sınırda Türkiye ve ABD’nin ortak operasyon yapmasını içeren planla ilgili paylaşabileceğiniz bilgiler var mı?
Şu anda devam eden çok önemli birkaç şey var. Öncelikle sınır tabii ki çok kritik. Çünkü DAEŞ (IŞİD) bugüne kadar yabancı savaşçıları ve malzemeleri Suriye’ye ve oradan Irak’a böyle getirdi götürdü. Dolayısıyla sınırın kontrolünü tamamen ele geçirmek DAEŞ için hayatı zorlaştırmak adına çok önemli. Bu açıdan son aylarda iki çok önemli gelişme gözlemledik: Öncelikle Türkiye sınırın kendi tarafını toparladı. Giriş yasağı listesi ve yabancı savaşçı olduğundan şüphelenilen kişilerin geri gönderilmesi, sınır kontrollerinin daha etkin hale gelmesi de dahil çok önemli adımlar atıldı. İkinci olarak Suriye’de Fırat Nehri’ne kadar sınır geçişleri DAEŞ’tan alındı. Şimdi geriye kalan nehrin batısında küçük bir bölüm. Biz şimdi Türklerle birlikte sahadaki bileşenleri bu sınırı geri almak için nasıl destekleyebileceğimize bakıyoruz.
- Kim bu bileşenler?
Sahada Suriyeli Araplar ve ılımlı güçler var. Bu (operasyonda) ana aktörler onlar olacaktır.
"Operasyonda Kürt birimler olmayacak"
- Suriyeli Kürtler dahil olacak mı?
Hayır. -
Kesinlikle hayır?
Hayır.
- Ama Kürtler Suriye’deki savaşta IŞİD’e karşı sizin en önemli partnerlerinizden biri... Onlardan yardım istemek mantıklı değil mi?
Fırat Nehri’nin doğusunda önemli bir rol oynadılar, şimdi (orada) Suriyeli Arapların da oynadığı gibi... Ancak sınırın Fırat Nehri’nin batısında kalan kısmı için sahadaki ortaklar Araplar olacaktır.
Karada Türk askeri sorusuna yanıt yok
- Planlanan operasyonda Amerikan ya da Türk askerleri karada rol olacak mı?
Ne yapmayı planladığımızla ilgili daha fazla detaya girmek istemiyorum. Ancak Türkiye ile çok yakından çalıştığımızı söyleyeyim.
- Operasyon için bir zaman çizelgesi var mı?
Burada söyleyeceğim herhangi bir şey yok.
- Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu Türkiye ve ABD’nin yalnızca havadan operasyon yapacağını söyledi. Doğru mu?
Bu noktada detayına gireceğim bir şey değil.
- Suriye konusunda Türkiye ve ABD arasındaki zor konulardan biri Suriyeli Kürtler... İkisinden birini seçme zamanı geldiğinde ABD kimin yanında duracak?
Burada bir tercih sözkonusu değil. Türkiye bizim yakın ortağımız, yakın müttefikimiz. Kuzey Suriye’de Suriye Arap Koalisyonu ile çalışıyoruz, Suriye’deki birçok grup gibi PYD ile de iletişim halindeyiz. Onlar Suriye’deki dokunun bir parçası ve ileri doğru bir yol ararken olabildiğince fazla çeşit grupla görüşmek zorundayız. Ancak ikisi (Suriyeli Kürtler ve Türkiye) arasında bir seçim yapmak sözkonusu değil. Türkiye bizim partnerimiz ve müttefikimiz.
- Yani Kürtlerin otonomi ya da bağımsızlık ilan ettiği bir ortamda Türkler buna itiraz ediyorsa siz Türkiye’nin yanında yer alacaksınız?
Bağımsız bir Kürt devleti ya da otonom bir bölgeyi desteklemiyoruz. Aksine birleşik bir Suriye hedefine doğru çalışıyoruz.
"Kürtlere doğrudan yardım yapmıyoruz"
- ABD’nin bu bölgede tam olarak kime yardım ettiği ile ilgili de karmaşa var. Resmi olarak yardımı Suriye Arap Koalisyonu alıyor ama onların da Kürtlerle...
Hayır. Ortaklarımızı belirledik ve araştırdık. Bunlar Suriye Arap Koalisyonu’nun parçası. Biz de bu insanlara yardım ediyoruz.
- Yani Kürtler yardım aldı mı almadı mı?
Hayır. Bizden direkt olarak değil.
- O zaman kimden aldılar? Çünkü kendileri Amerikan yardımının ellerine ulaştığını deklare ettiler.
Bizden değil. Bizim yaptığımız yardım Kürtlere değil Suriye Arap Koalisyonu’na oldu.
- Bu hafta ilk kez IŞİD’e ait petrol taşıyan tankerleri bombaladınız. Stratejiyi neden şimdi değiştirdiniz?
14 ay önce operasyonların ilk döneminde petrol altyapısını hedef almıştık. Ama onlar mobil petrol rafinerileri kurarak adapte oldular. Biz de önemli ek unsurlardan birinin dağıtım ağı olduğunu düşündük. Bu da büyük ölçüde kamyonlar. Eğer dağıtım ağını yok edebilirseniz, rafinerileri tekrar kursalar bile taşıyamadıkları için bu gelir kaynağını ortadan kaldırıyorsunuz. Biz de çok sayıda tankeri vurduk. Bu işe dahil olan kişilere bunun çok tehlikeli bir iş olduğu ve bırakmaları gerektiği yönünde çok net bir mesaj vermek istiyoruz.
"Türkiye sınırda önemli bir iş başardı"
- Türkiye’den bu ağa dahil olan kişiler var mı?
Bence Türkiye’nin Suriye’den kaçak petrol taşınmasına karşı iyi iş çıkardığını büyük ölçüde gördük. Bununla birlikte sınır çok zorlu bir konu. Yüzyıllardır kullanılan kaçakçılık yolları var. Dolayısıyla yüzde 100 kapatmak mümkün değil. Ama bence Türkiye bunu durdurmak adına önemli bir iş başardı.
"IŞİD’e yardım suçlamalarını gördüm, ama..."
- Türkiye’nin en azından başlarda IŞİD’e destek verdiği yönünde artan miktarda kanıt var. Bu şartlarda Türkiye ile ortak hareket etmekten bir rahatsızluk duyuyor musunuz?
Türkiye DAEŞ’e karşı mücadelede olağanüstü yakın bir partner. Bu ortaklığa her gün sırtımızı dayıyoruz. Türkiye DAEŞ’i vurmak için İncirlik’ten birçok uçak kaldırıyor ve yabancı savaşçıların akışını kesmeye çalışıyor. Şu açık ki DAEŞ’e karşı mücadele, Türkiye şu anda olduğu gibi tam bir partner olmadan tamamen başarılı olamaz.
- Şöyle sorayım... IŞİD militanlarının geçtiğimiz dönemde rahatça Türkiye’ye gelip gittiği, buradaki hastanelerde bedava tedavi gördüğü, Türk istihbaratıyla iletişim halinde oldukları ve hatta yardım aldıkları yönündeki suçlamaların farkında mısınız?
Suçlamaları gördüm ama direkt bir kanıt görmedim.
- Sonuç olarak Türkiye’nin IŞİD’e hiçbir zaman yardım etmediğine güveniyorsunuz...
Tek söyleyebileceğim bizim Türkiye ile deneyimimiz DAEŞ’i yenmek için aynı ortak amaca sahip olduğumuz gösteriyor.
"Medyaya baskıdan endişe duyuyoruz"
- Türkiye’nin bir NATO üyesinin demokratik standartlarında olduğunu düşünüyor musunuz?
AGİT’in özellikle seçimlere giden süreçte medya ortamı ile ilgili ciddi endişeler dile getirdiğini gördük. Bunlar bizim de paylaştığımız ve Türk hükümetine ifade ettiğimiz endişeler. Özellikle medya grupları ve gazetecileri korkutma ve baskı çabaları... Bu Türkiye’nin kendi standartlarına yetişmiyor. Türkiye’nin kendi yüksek standartlarına uygun yaşamasını umuyoruz. Medya alanındaki son gelişmeler bizi endişelendiriyor...
Ama bu sizin için bir kırmızı çizgi değil...
Türkiye ile derin ve geniş bir ilişkimiz var. NATO’da müttefikiz. Ama yakın ortaklar ve yakın arkadaşlar olarak endişelerimiz olduğunda birbirimizle net ve açık şekilde konuşma sorumluluğumuz var ve biz de tam da bunu yaptık.