Sağlık

95 yaşındaki Yogi Kazım'ın gençlik sırrı ne?

Kazım Gürbüz, bal, meyve ve zeytinin bedenin anayasası olduğunu söylüyor

09 Ağustos 2015 10:45

95 yaşındaki yoga ustası Yogi Kazım (Kazım Gürbüz), zeytin, meyve ve balın bedenin anayasası olduğunu söyledi. Yogi Kazım, "Zeytin, kutsal bir şey. Ve çok faydalı. Biliyorsun yağa dönüşüyor. Gelelim bala. Kuran'da da geçer. "Dertlerinize deva, bedeninize gıda olsun diye envai türlü nebattan, ağaç ve kaya kovuklarından arılara bal yapmalarını emreyledim" diyor büyük mühendis. Balkoliğim ben. Yılda 50 kilo yerim. Çiçek balı, kekik balı, püren balı, kestane balı" diye konuştu.

Hürriyet'ten Ayşe Arman'a konuşan Yogi Kazım, "Etin azı yarar, çoğu zarar. Semizotu ne kadar faydalı biliyor musun? Fasulye, barbunya, acebek (börülce), hepsinde protein var, ille de et yemen gerekmiyor" dedi.

Ayşe Arman'ın Yogi Kazım'la yaptığı söyleşinin bir bölümü şöyle:

Olacak şey değil! 95 yaşındasınız ama 50 yaşında gösteriyorsunuz... Nasıl oluyor bu?

- Sadece bana özgü değil ki. Hayat 65'te başlar. Bizler 130 yaşına kadar yaşayabiliriz. Benim böyle bir niyetim var. Ama ben sizin gibi 'açıkhava cezaevlerinde' yaşamıyorum. Sizler her sabah, o penceresiz korkunç binalara giriyorsunuz. Gün boyu tepenizde klima üfürüyor. Temiz hava yok, güneş yok, hareket yok, öyle bilgisayarların önünde çakılıp kalıyorsunuz. Tabii ne oluyor? Bel bölgeniz kalınlaşıyor. Sadece yağlanmıyorsunuz, hayat enerjiniz eksiliyor, libidonuz düşüyor. Bense doğal takılıyorum. Sürekli hareket halindeyim. Kışın kayak, uzun yürüyüşler, yazın deniz ve suda 'yoka' yapıyorum. Sevdiklerimle birlikteyim, hep sosyalim, hep faalim...

Gerçekten denize girerken, güneşi selamlıyor musunuz?

- E tabii... Sen selamlamıyor musun? Anı yaşayacaksın. Ve o an her şeye, herkese şükredeceksin. Güneş büyük bir enerji kaynağı. Benim dostum. Diriliğimi güneşe de borçluyum...

Yaz-kış yün fanila giyiyormuşsunuz...

- Tabii ya, işte bu üzerimdeki. Evreni yaratan yüce mühendis diyor ki, "Bedeninize gıda olsun, yününden elbise yapasınız diye size mahlukat verdim!" Her şeyin cevabı Kuran'da. Biz bilime önem veriyoruz ama kendi gücümüze vermiyoruz. Bütün cevaplar içimizde.

Maşallah hafızanız da çok kuvvetli! Bu kadar ismi nasıl bu kadar net hatırlıyorsunuz?

- Bakıma girdiğin zaman, bilgisayarın seni yeniliyor. Format atıyorsun kendine! Almanlar bana, "Sen rejenerasyon ilmini öğrenmişsin!" demişlerdi. Yani insan bedenini yenileme ilmini. Ama bende istisnai bir durum yok. Benim yaptığımı herkes yapabilir.

 

Cinsel anlamda 30’umda nasılsam öyleyim

 

Peki cinsel olarak hâlâ nasıl aktif olabiliyorsunuz?

- 25-30 yaşında nasılsam, aynıyım. Avrupa'da, "Bunu ispat et!" dediler. Ettim... Bu arada siz kadınlar, erkeklerden çok kuvvetlisiniz. Günde 3-5 kere orgazm olabiliyorsunuz. Ama bunun kıymetini bilmiyorsunuz. Kendinize bakmıyorsunuz. Erken pörsüyorsunuz. Ondan sonra da diyorsunuz ki, "Erkekler aldatıyor!" Ben söyleyeyim, vücuduna ve kendine bakan bir kadın, erkeğinin meleği ve hurisi olur. Onun başkasına bakacak takati kalmaz.

Zeytin, meyve, bal neden temel besin? Ne sağlıyor insana?

- Bence bedenin anayasası onlar. Zeytin, kutsal bir şey. Ve çok faydalı. Biliyorsun yağa dönüşüyor. Gelelim bala. Kuran'da da geçer. "Dertlerinize deva, bedeninize gıda olsun diye envai türlü nebattan, ağaç ve kaya kovuklarından arılara bal yapmalarını emreyledim" diyor büyük mühendis. Balkoliğim ben. Yılda 50 kilo yerim. Çiçek balı, kekik balı, püren balı, kestane balı...

Günde bir kaşık mı yiyorsunuz?

- Yok canım. Yarım kavanozu bitiriyorum.

Bu kadar şekerin iyi olmadığı söyleniyor...

-Şeker başka, bal başka. Doğal ve hakikisini buluyorum.

Eti neden fazla yiyemiyorsunuz?

- Etin azı yarar, çoğu zarar. Semizotu ne kadar faydalı biliyor musun? Fasulye, barbunya, acebek (börülce), hepsinde protein var, ille de et yemen gerekmiyor.

Bir dönem Hindistan'a gidiyorsunuz...

- Evet, uzun yıllar kaldım. Belki köklerim çekmiştir beni oraya. 20 sene Hindistan'da dünya zevk ve nimetlerinden mahrum yaşadım.

Sonra uzun yıllar Avrupa'da sirklerde çalışıyorsunuz?

- Evet, tüm Avrupa'yı gezdim Montana sirkiyle. Fransa'da Lido'da çalıştım. Brigitte Bardot'yla aynı sahneye çıktım. Sonra Türkiye'ye döndüm ve Taksim Gazinosu'nda çıkmaya başladım. Bunlar tabii belim kırılmadan önceydi.

Toplam kaç yıl yurtdışında yaşadınız?

- 50 küsur sene...

Bir dönem Türkiye'nin alternatif tıp öğelerinin en önemlilerinden biriydiniz. Bütün gazetelerin başsayfalarındaydınız, Cevdet Sunay'lı, Süleyman Demirel'li pek çok haberiniz var. Sizi en şaşırtan neydi bunların içinde?

- Şaşırdığım pek bir şey olmadı. Bir dönem bana o kadar çok tedavi için gelen oldu ki, doktorlar kıyameti kopardı, "Bu adam şarlatan!" diye. Fakat benim bir şey yapmama gerek kalmadan, tedavi ettiğim onlarca çocuğun annesi, reisicumhura gitti. Böyle dönemler yaşadık...

Hayatınızın anlatıldığı kitapta beni de en çok o etkiledi, anneler, "Ya derdimize çare ya Yogi'ye müsaade" diye pankartlar taşıyorlar.

- Evet. Zaten sonra mahkeme takipsizlik kararı verdi.

Peki değerinizin bilinmediğini düşündüğünüz dönemler oldu mu?

- Bunların hiçbirinin önemi yok. Ben kendimi ispat ettim zaten. Pek çok insanın derdine derman oldum, şifa verdim. Gerisinin önemi yok.

Muhammed Ali gerçekten size "Benden büyüksün!" dedi mi?

- Evet. Vücudumu nasıl şekilden şekle sokabildiğimi görünce, "Oo!" dedi, "Sen, benden de büyüksün!"

Hürriyet'te yayımlan söyleşinin tamamını okumak için tıklayın