Yaşam

35 yaş üstü, zeki, çekici ve de dolandırıcıyım

Türkiye'deki şirket suistimalcilerinin profili bir hayli ilginç. 35 yaş üzeri, çoğu erkek, zeki, çekici, hırslı ve iyi eğitimliler.

28 Şubat 2009 02:00
Ernst&Young Usulsüzlük ve Uyuşmazlık Danışmanlığı lideri Dilek Çilingir, Türkiye'de şirket suistimalcilerinin profilini tarif etti: 35 yaş üzeri, çoğu erkek, zeki, çekici, hırslı, iyi eğitimlidirler. İşe erken gelir, tatile çıkmazlar.  

GYİAD Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Eczacıbaşı, yakın döneme kadar sadece istihbarat birimleri ile jandarma, polis ve adli tıp gibi kurumların başvurduğu kurum içi yolsuzluk suçlarının takibinin, şirketler arasında da yayıldığını ifade etti.

Ernst&Young Usulsüzlük İncelemesi ve Uyuşmazlık Danışmanlığı Güneydoğu Avrupa Lideri Dilek Çilingir ise suistimalcilerin yaygın özelliklerini sıraladı:

"Genellikle 35 yaş ve üzerinde, yüzde 55'i erkek, zeki, çekicilerdir. İstikrarlı hayata sahip görünürler. Hırslı ve çalışkandırlar. Ortalamanın üzerinde eğitim almış ve egoisttirler. İşe erken gelir ve genellikle tatile çıkmazlar."

Biri suistimalcileri izliyor

Finansal verilerde tutarsızlık, mali tabloda manipülasyon, gizli formül çalınması, rakiplere bilgi sızdırma, zimmet ve şantaj mailleri gibi artan şirket içi yolsuzluk ve suistimallerin karşısında şirketlerin, yolsuzluğu ortaya çıkarmak ve gelecekteki suistimali önlemek için harekete geçtiğini dile getiren Eczacıbaşı, şöyle devam etti:

"Usulsüzlük örneklerini dünyada olduğu gibi Türkiye'de de görüp takip. Şirketlerde yaşanan sorunların en büyük nedeni şirketlerin halka açık olması ve denetim kısıtlılığı."

Şirketlerin yolsuzluğa karşı nasıl tedbirler alabileceklerine değinen Eczacıbaşı, şirket kayıtlarının yaklaşık yüzde 95'inin saklandığı masa üstü ve diz üstü bilgisayarların çok iyi korunması gerektiğini söyledi.

Bazı şirketlerde işten ayrılan çalışana, kullandığı bilgisayarı hediye etme gibi durumlarla karşılaşıldığını, böyle durumlarda delil niteliğinde olabilecek bütün kayıtların kaybedildiğini hatırlatan Eczacıbaşı, şunları kaydetti:

"Çalışanlar, bilgisayarını açar veya işlem yaparken IP numarasını iyi saklayıp diğer çalışanla paylaşmamalı. İşlem yapma hem de denetleme yetkisi aynı kişide olmamalı.”

İyi insanlarda kötüleşebilir

Dilek Çilingir iyi insanların, dürtü, fırsat ve rasyonelleştirmenin ortaya çıkmasıyla kötüleşebildiğini belirterek, şunları ifade etti: "Bunlardan en önemlisi rasyonelleştirmedir. Kişi, öncelikle bir usulsüzlük yaparken, bunu kendisine mantıklı kılar. 'Herkes yapıyor, şirketim bunu karşılayabilir, borç almıştım geri verecektim' gibi bahaneler üretir.

Şirketler, genelde kendilerinde usulsüzlük olacağına inanmaz, usulsüzlüğün büyük kısmı takip edilemez, en büyük usulsüzlükler, üst yönetimce yapılır."

Türkiye'nin dolandırıcıları 15’inci sırada

İki tip dolandırıcı olduğuna dikkati çeken Çilingir, "Yırtıcı ve Yağmacı dolandırıcılar"ın, profesyonel hilekârlar olduklarını, usulsüzlük yapmak için tüm fırsatları araştırdığını ve zararı umursamadığını belirtirken, "Durumsal dolandırıcılar"ın sadece bazı koşulların ortaya çıkmasıyla usulsüzlüğe yöneldiğini ve aslında amaçlarının, kasten zarar vermek olmadığını ifade etti.

Ülkelerin usulsüzlük endeksine göre Türkiye'nin 15. sırada yer aldığı belirtilirken şirketlerde herkese eğitim verilmesi, usulsüzlük ortaya çıktığında herkesin ne yapması gerektiğini bilmesi ve üst yöneticilerin çalışanlara iyi örnek olması gerektiğine dikkat çekildi.

Sessiz kalan patron teşvik eder

Pınar Eczacıbaşı, daha önceden ortaya çıkmış bir suistimalde şirket olayın üstünü kapayıp herhangi bir yaptırım yoluna gitmezse, bunun daha sonraki suistimallerin yolunu açacağı öngörüsünde de bulundu.

Eczacıbaşı “Ayrıca şirket içindeki yolsuzluğu tek bir kişinin yapabileceği düşüncesi doğru değildir. Tepeye kadar denetim yapılmalı ve dış denetim çok önemli.

Şirketler, suistimallerin önlenmesine yönelik programlar kullanmalı. Şirket içi suistimal ve yolsuzluk vakalarında genellikle sigorta-finans, perakende ve tüketim sektörlerinin öne çıktığını biliyoruz.

Ama bu, 'diğer sektörler risk altında değil' anlamına gelmiyor. Özellikle çok nakit işlem yapan, fazla sayıda geçici personelle çalışan veya taşeron kullanan firmalar suistimale maruz kalmaktadır.

Yolsuzlukların büyük kısmının bu tür çalışanlar ile onların ilişkili olduğu firmalar tarafından gerçekleşmektedir” dedi.