-"YAŞANANLAR VİCDANLARI LEKELEDİ" İSTANBUL (A.A) - 09.05.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Bosna'da, Kosova'da, Sudan'da, Filistin'de yaşananların, Batı vicdanında açtığı yara daha iyileşmeden, aynı şekilde Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da yaşananların da vicdanlara leke olarak düştüğünü söyledi. Erdoğan, ''4. Birleşmiş Milletler (BM) En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı''na katılan devlet ve hükümet başkanları ve üst düzey yöneticiler onuruna Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı Rumeli Salonu'nda öğle yemeği verdi. ''Üst Düzey Yatırım ve Ortaklık'' konulu toplantının da yapıldığı yemekte konuşan Erdoğan, ABD hazinesinin, Türkiye'yi hedef alan terör örgütünün liderlerinin 8 tanesini, uyuşturucu madde alış verişine karıştıkları için tüm mal varlıklarını ABD'de dondurduğunu söyledi. Bu kişilerin bilinen lider isimler olduğunu belirten Erdoğan, ''Bunların nereden bu parayı kazandıkları, nasıl kazandıkları, insanları uyuşturucu noktasında nasıl tehdit ettikleri ortada. Sadece terörle bu zararı vermiyor, aynı zamanda da uyuşturucuyla da insanlığın kanına giriyor, sağlığını tehdit ediyor'' dedi. ''Dini, ırkı, vatanı ne olursa olsun biz terör örgütlerinin karşısındayız. Biz antisemitizmi insanlık suçu olarak ilan ettik. Ama İslamofobia'yı da tüm insanlığın artık insanlık suçu olarak ilan etmesi ve böyle kabul etmesi gerekir. Terörle ve teröristlerle mücadelede, tek tek teröristleri hedef almak, tek başına çözüm değildir. Uluslararası toplum, terörle mücadele kadar, terörü doğuran sebepler üzerine de artık yoğunlaşmalı ve çözüm üretmelidir. Sorunlar müşterektir, çözümler de müşterek olmak zorundadır. Sadece terör değil, yoksulluk, geri kalmışlık, salgın hastalıklar, su, çevre, küresel ısınma gibi sorunlar da, bunlardan etkilenen ülkelerle birlikte tüm insanlığın sorunudur.'' -IRKÇILIK VE AYRIMCILIK SORUNU- Başbakan Erdoğan, başta Batılı ve Kuzeyli gelişmiş ülkelerde olmak üzere, son yıllarda artış eğilimi gösteren ırkçılık ve ayrımcılığın, aynı şekilde birlikte mücadeleyi gerektiren bir soruna dönüştüğünü ifade etti. Medeniyetler çatışması tezinin, yoksulluk ve gelir adaletsizliğiyle beslendiğinde, faturası çok ağır bir tahribata dönüşebileceğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu: ''Türkiye ve İspanya olarak, Birleşmiş Milletler çatısı altında başlattığımız Medeniyetler İttifakı projesi, esasen bu tehlikeyi hisseden ve buna karşı güçlü karşı duruş sergileyen bir projedir. Yoksulluk, savaş, çatışmalar, sömürü ve bunun getirdiği umutsuzlukla kıvranan topluluklar, kendilerine yönelik ırkçı ve ayrımcı yaklaşımlarla daha reaksiyoner bir tutum sergileyeceklerdir.'' Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki son olaylar karşısında, uluslararası toplumun başarılı bir sınav veremediğini dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bosna'da, Kosova'da yaşananların, Sudan'da, Filistin'de yaşananların, Batı vicdanında açtığı yara daha iyileşmeden, aynı şekilde Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da yaşananlar da vicdanlara leke olarak düşmüştür. Biz, 21. yüzyılın, bir içe kapanış, bir yalıtım, bir yalnızlaşma yüzyılı değil, bir dayanışma ve paylaşma yüzyılı olmasını arzuluyor ve bunun için mücadele veriyoruz. Ön yargıların olmadığı, inançların, mezheplerin, ırkların, renklerin öne çıkmadığı, insan olmanın en üst değer olarak görüldüğü bir dünyayı hep birlikte şekillendirebiliriz. Yaşadıklarımızdan ders alarak, bugünün liderleri olarak, tarihin akışını değiştirebilir, dostluk ve dayanışma üzerine yeni bir çağ açarak, inanın tarihe isimlerimizi yazdırabiliriz.'' -''YOKSUL ÜLKELERİN SESİ OLMAYI GÖREV BİLİYORUZ''- Başbakan Erdoğan, ''Türkiye olarak, küresel ölçekte sesini duyurmakta güçlük çeken birçok yoksul ülkenin sesi olmayı kendimize görev biliyoruz'' dedi. En az gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkeler seviyesine çıkması için Türkiye'nin büyük bir kararlılık içinde olacağını ifade eden Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: ''Bu ülkelere yönelik ekonomik, mali, kültürel ve teknik işbirliğiyle eğitim yardımlarını önümüzdeki dönemde üst seviyede sürdüreceğiz. Bu doğrultuda, Türkiye, 48 ülkenin ihtiyaç ve kapasitelerine göre, teknik işbirliği proje ve programları ile eğitim bursları bağlamında kullanılmak üzere, 2012 yılından itibaren, yılda toplam 200 milyon dolarlık bir kaynak tahsis etme hedefini belirlemiştir.'' Türkiye'de kurulması gündemde olan ''Uluslararası Bilim, Teknoloji ve İnovasyon Merkezi'' ile ''Uluslararası Tarım Merkezi''nin finansmanının da bu çerçevede karşılanacağını anlatan Erdoğan, ''Tahsis edilecek bu kaynaktan, önümüzdeki 10 yılda 48 en az gelişmiş ülkeye toplam bin lisans, lisansüstü, doktora ve tıp ihtisas bursu sağlanacaktır'' dedi. Erdoğan, ayrıca, konferansın sonunda kabul edilecek İstanbul Eylem Programı'nın uygulamasının izlenmesi için, yine bu kaynaktan toplam 5 milyon dolar ayrılacağını anlattı. -''YATIRIM 2 MİLYAR DOLARI AŞTI''- Türkiye'nin halihazırda en az gelişmiş ülkelerdeki yatırım miktarının 2 milyar doları aştığını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi: ''Özel sektörümüzün 2015 yılına kadar en az gelişmiş ülkelerdeki yatırım miktarının kümülatif olarak 5 milyar dolara çıkarılmasını hedefliyoruz. 2020 yılına kadar ise bu rakamın, 10 milyar dolara çıkarılması için çaba göstereceğiz. Bunun gerçekleştirilmesini teminen, özel sektörümüze her türlü kolaylık ve desteği sağlamayı taahhüt ediyoruz.'' Söz konusu hedef doğrultusunda, bu ülkelerle bağlantılı proje ve programlar için Eximbank kredi tavanlarını arttırmayı öngördüklerini belirten Erdoğan, ''En az gelişmiş ülkelerdeki kalkınma süreçlerini aktif bir biçimde destekleme politikamız uyarınca, ticaret alanındaki ortaklıklarımızı da geliştirmeyi planlıyoruz'' dedi. -''VERİLEN SÖZLERİN FİİLE GEÇİRİLME ZAMANI GELMİŞTİR''- Hayırseverlik ya da merhametten söz etmediğini, tam tersine, küresel gelişmelerin gerekli kıldığı ekonomik tercihlerden, dayanışma ruhundan söz ettiğini dile getiren Erdoğan, şunları söyledi: ''Küresel kalkınma ve büyüme ancak katılımcı bir süreçle, kuzey-güney, güney-güney, kamu-özel sektör işbirliğinin sağlanması, ikili, bölgesel ve çok taraflı yardımlaşmanın hayata geçirilebilmesiyle mümkün olacaktır. Özellikle verilen sözlerin, yapılan taahhütlerin kuvveden fiile geçirilmesi zamanı gelmiştir. Sonuç odaklı, somut çözümlerin zamanı gelmiştir. Sürdürülebilir, hızlı, kapsayıcı büyümenin yolu, en az gelişmiş ülkelerde üretim kapasitesinin arttırılmasından, ekonomik altyapının tesisinden geçiyor.'' Özel sektör, vakıflar, sivil toplum, uluslararası finansal kuruluşlar ve hükümetlerin üstün çaba göstermesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, ''Enerji, ulaştırma, iletişim, sağlık, su gibi alanlardaki altyapının tesisine yönelik adımlar öncelikli olmalıdır'' diye konuştu. -İZMİR, 2020 EXPO ADAYI- Bugün İstanbul'da, özel sektör temsilcileri ile hükümet yetkililerini bir araya getiren bu toplantının, son derece önemli ve hayati bir toplantı olduğunu dile getiren Erdoğan, Türkiye'nin, 30 Nisan-31 Ekim 2020 tarihlerinde Dünya Sergisi'ne (EXPO) ev sahipliği yapmak üzere İzmir kentini aday gösterdiğini ifade etti. Serginin temasının önemli olduğuna dikkati çeken Erdoğan, ''Serginin teması, 'Daha İyi Bir Dünya için Yeni Yollar/Herkes için Sağlık' şeklinde belirlendi. Bu şekilde, BM Binyıl Hedeflerine ulaşılmasına katkıda bulunmayı da amaçlıyoruz. Siz değerli dostlarımızdan, İzmir'in ikinci kez talip olduğu adaylığına gereken güçlü desteklerini beklediğimizi vurgulamak istiyorum. Umuyor ve inanıyorum ki, gerek En Az Gelişmiş Ülkeler İstanbul Zirvesi, gerek bu toplantı, yeni bir dünyanın, yeni bir anlayışın kapılarını aralayacaktır'' şeklinde konuştu. Herkesin kendisiyle aynı his ve endişeleri paylaştığına inandığını belirten Erdoğan, ''İstanbul'un, kıtaları birleştirdiği gibi, küresel sorunlara karşı tüm ülkeleri de birleştiren, buluşturan bir işlev görmesini gönülden arzu ediyorum'' dedi. Sözlerini bir Kızılderili atasözüyle tamamlamak istediğini ifade eden Erdoğan, ''(son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak)'' dedi. -YEMEKTEN NOTLAR- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 4. BM En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı'na katılan devlet ve hükümet başkanları onuruna verdiği yemeğe kızı Sümeyye Erdoğan ile birlikte geldi. Erdoğan, konuşmasının ardından konuklarıyla kızı Sümeyye Erdoğan ile birlikte ilgilendi. Yemeğe BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Devlet Bakanları Zafer Çağlayan, Selma Aliye Kavaf ve Cevdet Yılmaz, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, İslam Konferansı Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu da katıldı. Konuklara ''kuşkonmaz ile zeytinyağlı enginar dolması, mevsim salatası, mantar ve ıspanaklı sultan böreği, kuzu tandır, iç pilav, kaymaklı ekmek kadayıfı'', içecek olarak da su ve meyve sularının yanı sıra kırmızı ve beyaz şarap, yemekten sonra çay ile kahve ikram edildi.