İSTANBUL, (DHA) - ALTINBAŞ Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ASAM Terör Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Eray Güçlüer, Türkiye\'nin Rusya ve ABD arasında güvenilir arabulucu ülke konumuna yükseldiğini söyledi. Özgürlükçü ve demokratik anayasa temelinde Suriye\'nin devlet yapısının inşa sürecinin devam etmesi gerektiğini belirten Güçlüer, \"Suriye\'ye yapılan operasyonda büyük resmi görmeliyiz\" dedi.
Türkiye\'nin alandaki başarısıyla uluslararası alanda, politik bir güç ve enerji sağladığı için Rusya ve ABD arasında güvenilir arabulucu ülke konumuna yükseldiğini vurgulayan Dr. Öğretim Üyesi Güçlüer, \"Bunu Türkiye istemedi Rusya talep etti, ABD’de de kabul etti. Dolayısıyla Türkiye’nin bölgede istikrarlaştırıcı etkisi ve gücü var\" diye konuştu.
\"SURİYE\'NİN DEVLET YAPISINI İNŞA SÜRECİ DEVAM ETMELİDİR\"
4 Nisan\'da, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani\'nin katılımıyla Ankara\'da gerçekleştirilen Suriye konulu üçlü zirvede özellikle vurgulanan özgürlükçü ve demokratik anayasa temelinde Suriye\'nin kurumsal devlet yapısının inşası sürecine devam edilmesi gerektiğini dile getiren Dr. Öğretim Üyesi Güçlüer, \"Tek çözüm budur. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi\'nin 2015 yılında oluşturduğu araştırma komisyonu bir an evvel faaliyete geçmelidir. BM nezdinde politik çabalara destek verilmesi ve Türkiye’nin ortaya koyduğu Suriye halkını düşünen, acının dinmesi için siyasi temelli çözümün işletilmesine devam edilmesi şarttır\" ifadelerini kullandı.
\"SURİYE\'YE YAPILAN OPERASYONDA BÜYÜK RESMİ GÖRMELİYİZ\"
27 Eylül 2013 tarihinde 2118 sayılı ve 7 Ağustos 2015 tarihinde 2235 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi\'nin Suriye’deki kimyasal silahların imhasını öngören kararlarını hatırlatan Dr. Öğretim Üyesi Güçlüer, bu kararları geçmişte şu an Suriye\'ye müdahale edenler aldılar. Buradaki ironi şu bunca yıldır bu kararlar alınmış olmasına rağmen neden kimyasal saldırılarda binlerce insanın ölmesine göz yumuldu neden müdahale edilmedi. Bunu sorduğunuzda iki resim gözüküyor. Birincisi kimyasal silah kullanımının politik bir argüman olarak kullanıldığı küçük resim ve arkadaki büyük resim. Suriye\'ye yapılan operasyonda büyük resmi görmeliyiz. Yakın geçmişte 14 Şubat’ta Fransa’nın, 26 Şubat\'ta İngiltere’nin açıklamaları var. Diyorlar ki \'Suriye’de Esad eğer kimyasal silah kullanırsa onu vururuz\'. Ve iki ay sonra Suriye’de kimyasal silah kullanımına ilişkin görüntülerler karşılaşıyoruz\" dedi.
\"OPERASYON NEYİ DEĞİŞTİRİR?\"
Esed\'ın Suriye’de pek çok kez kimyasal silah saldırıları yaptığını ve bu yönde raporlar olduğunu dile getiren Güçlüer, \"Son saldırıda ortada bir problem var ve bunun araştırılması gerekirdi. Esed mi yaptı, Esed mi yaptırdı veya başkaları mı işin içinde. Önemli olan yapanın bulunup cezalandırılması. Eğer işin içinde başkaları da varsa bu bağlantıların da ortaya çıkarılması. Ancak her halükarda Esed’in şu ana kadarki sorumluluğunun unutulamaması gerekir. Bu yaklaşık 200 milyon dolarlık bir operasyon. Ve önceden ilan edilen malum, operasyonla icra edilmiş oldu. Dolayısıyla bu hedefler zaten boşaltılmıştı. 5 bölgede 16 hedef vuruldu, bunların çoğu hava üssü ve kimyasal silah üretim tesisi olduğu iddia edilen yerler. Eğer boşaltılmamış olsaydı kimyasal silah tesisleri vurulduğu zaman bir kirlenme meydana gelirdi ancak alanda böyle bir kirlenme göremiyoruz\" ifadelerini kullandı.
\"ABD’NİN BÖLGEDEN ÇIKACAĞINI SANMIYORUM\"
Bu operasyonda üç önemli husus olduğunu vurgulayan Güçlüer, şunları söyledi:
\"DAEŞ artık bölgeye müdahale için kullanılabilir bir argüman olmaktan çıktı. DAEŞ üzerinden yapılan argümanların inandırıcılığı azaldı. Bunun yerini kimyasal silah argümanı aldı. Ayrıca ABD’nin yanında İngiltere ve Fransa’da bölgeye daha güçlü müdahale etme imkanına kavuştu. Önümüzdeki kısa ve orta vadede ABD’nin bölgeden çıkacağını sanmıyorum. Kurumsal bir terörist yaratma çabalarına devam edeceklerini düşünüyorum. Doğu Akdeniz enerji havzasının üzerinde şu an bu üç ülkenin savaş gemileri, uçak gemileri, denizaltıları, savaş uçaklarından oluşan önemli bir muharebe gücü var. Başka bir bahaneyle bu kadar önemli bir savaş gücünü buraya getiremezsiniz. Dolayısıyla Doğu Akdeniz enerji ekopolitiği üzerinde de bu askeri gücün bir asimetrik etki oluşturma ihtimalini düşünmemiz lazım.\"
“ASIL HEDEF TÜRKİYE-RUSYA-İRAN KONSENSÜSÜ”
Suriye’de Türkiye’nin inisiyatifiyle başlatılan ve Türkiye-Rusya-İran konsensüsüne dayanan istikrarlaştırma sürecinin bu operasyon ile hedef alındığını söyleyen Güçlüer “Suriye’de huzur ve istikrarın sağlanabilmesi bakımından Astana ve Soçi’de geliştirilen barış süreçlerine en son Ankara’da devam edilmiştir. Ancak bu durum ABD ve Batıyı rahatsız etmektedir. Başta Suriye olmak üzere bütün Ortadoğu’daki yangının söndürülebilmesi için bu konsensüsün devamı çok önemlidir” dedi.
(FOTOĞRAF)