Politika

"KOMUTANI GÖREVDEN BEN ALDIRDIM" ANKARA (A.A)

07 Haziran 2011 11:20
-"KOMUTANI GÖREVDEN BEN ALDIRDIM" ANKARA (A.A) - 06.06.2011 - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Artvin Jandarma Komutanının görevden alınması konusunda, ''Bu bizzat İçişleri Bakanıma verdiğim talimattır. Kendileri de Jandarma Genel Komutanı ile görüşmek suretiyle, Jandarma Genel Komutanımız bunları yerine getirir'' dedi. Başbakan Erdoğan Kanal 24'te gazetecilerin sorularını yanıtladı.  Anayasa değişikliğindeki vatandaşlık tanımına ilişkin bir soru üzerine Başbakan Erdoğan, her zaman için 'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını' savunduğunu belirtti.  Herkesin, insanların etnik kökenine saygı duyması gerektiğine inandığını vurgulayan Erdoğan, ''Eğer sözlerinde duracak olurlarsa CHP, bu konuda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına 'Hayır' demiyor. Bu, burada bütünleştirilebilir ve böylece bitirilebilir'' dedi. Hala Güneydoğu'da, ''Biz Kürtlerin temsilcisiyiz'' diyenlerin bunu bile kabul etmediğini kaydeden Erdoğan, ''ABD'deki, 'Ben Amerikan vatandaşıyım' diyor; Alman, rahat rahat 'Ben Alman vatandaşıyım' diyor, bundan çekinmiyor. İngilizi diyor. Ama bizdekiler bunu diyemiyor. Hepsi için demiyorum, belli bir grup için diyorum. Şu anda mesela herkes Diyarbakır'ı konuşuyor. Niye hepiniz Diyarbakır'ı konuşuyorsunuz? Güneydoğu'nun Şanlıurfa'sı yok mu, Güneydoğu'nun Gaziantep'i yok mu? Niye oraları konuşmuyorsunuz? Burada bir sıkıntı var. Kesinlikle bir virüs olarak üreme alanı kendilerine göre oluşturmuşlar'' diye konuştu. -ARTVİN JANDARMA KOMUTANININ GÖREVDEN ALINMASI- Hopa'da Jandarmanın olaya müdahale etmediğine ilişkin fotoğrafın basında yayımlanması ve Jandarma Komutanının görevden alınmasının anımsatılması üzerine Başbakan Erdoğan, Jandarma Komutanının görevden alınmasının Vali tarafından açıklandığını belirterek, ''Bu bizzat İçişleri Bakanıma verdiğim talimattır. Kendileri de Jandarma Genel Komutanı ile görüşmek suretiyle, Jandarma Genel Komutanımız bunları yerine getirir'' dedi. Başbakan Erdoğan, ''Askeri meseleden, sivilleşme meselesinden geriye kalanlar nelerdir? Mesela Askeri Yüksek İdare Mahkemesi mi, Genelkurmay'ın statüsü mü, Jandarma mı?'' sorusunu ise şöyle yanıtladı: ''Bunların hepsi şu anda belli bir takvim içinde yürüyor. Bunları aramızda görüşerek, müzakere ediyoruz. Bu arada da AB süreci içinde attığımız adımlar var, atmakta olduğumuz adımlar var. Bunları da yapıyoruz. Bunlar, ister istemez çözüme kavuşacak. Hudut birlikleriydi, polisin askerlik görevini yapması, yapmaması tartışmaları, yıllar yılı bunlar tartışıldı. Şu anda mesela, aynı şekilde uzman çavuşların gerek özlük hakları gerekse üniversiteyi bitirdiği halde uğradıkları bazı haksızlıklar, bunlar Meclis'e gönderildi. Bu seçim sonrası süratle ele alınacak konular bunlar. Aynı şekilde bu sicil konuları... Bütün bunlar hakikaten, sıkıntı doğuran konular. Bunların müzakerelerini zaman zaman yapıyoruz. Zaman içerisinde oturacağız, konuşacağız. Ama şu kadar zamanda veya şu takvimde, yanlış olur... Bunların çözüme kavuşması şart.'' -''BENİM SIRTIMDA YUMURTA KÜFESİ VAR, ONLARIN SIRTINDA YOK''- Bedelli askerlik konusunda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sürekli konuştuğunu, bedelli askerlik konusunu emekli askerlerle değerlendirdiklerine ilişkin açıklamalar yaptığını ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Benim şu anda Genelkurmay Başkanım var. Biz otururuz, takvimi onunla belirleriz; emeklilerle değil. Varsın Kılıçdaroğlu emeklilerle yoluna devam etsin. Her şeyin bir takvimi var. Şu anda benim sırtımda yumurta küfesi var, onların sırtında yok. Konuşuyorlar. Biz atamayız. Biz konuşuruz, bu yapılacaksa, ne zaman yapılacağını beraber kararlaştırırız. Çünkü, olayın bir boyutu yok. Bedellide yaşlı olanlar var, orta durumda olanlar var, fakiri var, zengini var'' diye konuştu. -''EKONOMİ İLE DEMOKRASİYİ AT BAŞI GÖTÜRECEĞİZ'' ''Ekonomi ile demokrasiyi at başı götüreceğiz. Yani biz demokrasiyi bir kenara bırakalım ekonomi ile uğraşalım böyle bir şey diyemeyiz. İkisi atbaşı devam edecek ki kalkınma öyle olur zaten'' diye konuşan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Burada özellikle benim Güneydoğu meselesi ile ilgili yani programda da ifade ettiğimiz şey şu; Kürt sorunu meselesini biz ölene kadar bu başlık altında gündemde mi tutacağız?  Ben ilk gittiğimde Güneydoğu'ya partimi kurmak için o zaman bize sorulan şey şuydu; 'Olağanüstü hali kaldırın sizden başka bir şey istemiyoruz' veya ''Çekiç Güç'ü buradan kovun biz sizden başka bir şey istemiyoruz', ekonomik şeye gelince bana Cizre'de çöplüğe atılmış gibi orada bekleyen kamyonları gösterdiler. 'Bunlar ne zaman kalkacak' dediler, çünkü Habur falan kapalı. Bu adımlar atıldığı gibi olağanüstü hali kaldırdık, Çekiç Güç'ü gönderdik, Habur çalışmaya başladı. Bütün bunların yanında TRT Şeş (6) olayını gerçekleştirdik, ana dilde kurslar açılması yolunu açtık, bunun yanında bilboardlarda şurada burada bu tür faaliyetleri yapar hale geldiler, cezaevlerinde ana, evladı ile kendi dilini konuşamıyordu, kendi dilini konuşur hale getirdik vs. Bütün bunlarla yoğun bir değişim ve dönüşümü burada sağladık. Olayın sosyo ekonomik boyutu vardı buna çok önem verdik. Hiç bir dönemde olmayanı Cumhuriyet tarihinde olmayanı bizim dönemimizde gerçekleştirdik.'' Konuyla ilgili diplomatik adımlar da atıldığını belirten Erdoğan, bölgenin kendi özgüveninin yerine gelmesi gerektiğini söyledi. Halkın devletine güvendiği bir yapıya geçilmesi gerektiğini belirten Erdoğan, ''İnsan öncelikli, devletin ise insanına hizmetkar olduğu bir yapıya geçmemiz gerekiyor'' diye konuştu. Erdoğan, kendisinin vatandaşın her birinin ''hizmetkarı'' olduğunu ifade etti. -YEREL YÖNETİMLER- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yerel yönetimlere özerklik ile ilgili bir soruyu yanıtlarken,  ''Bu işi ilk gündeme getiren biziz. Yerel yönetimler reformunu biz gündeme getirdiğimizde medya hiç sahiplenmedi. Parlamentoda da bu desteği alamadım. Parlamentoda garip garip şeyler konuşuldu o dönemlerde. Zannedildi ki biz farklı bir yöne doğru gidiyoruz. Böyle bir şey söz konusu değildi.'' Kendisinin belediye başkanı olduğu dönemde çeşitli sıkıntılar yaşadığını anlatan Erdoğan, belediye meclislerinin bulunduğunu ve her kararın burada alınabildiğini ifade etti. Düzenlemelerden birisinin bütçenin yüzde 30'unun personel giderlerini aşmaması konusu olduğunu anlatan Erdoğan, yüzde 100'ün üzerinde personel gideri olan belediyeler bulunduğunu ve bunun da suistimal yarattığını kaydetti.  CHP'ye rağmen bu düzenlemeyi yaptıklarını ifade eden Erdoğan, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun yerel yönetimlere özerklik ile ilgili sözlerini eleştirdi. ''Bundan mesela çok rahatsız oldu, gitti, herhalde ikaz edildi kendisi, Ardahan'da 'ben burada eyalet sistemini kastetmedim' dedi. Böyle çelişkiler içerisinde olan bir durum'' diye konuştu.  Erdoğan, ''Birisi bir şey uzattığı zaman önüne bir kağıt hemen ona atlayıveriyor. 'Bunu bir inceleyelim, araştıralım, nedir ne değildir'... Siyasetçi bunu yapmadan bu adımları atacak olursa işte bu şekilde açıkları vermeye başlıyor'' dedi.  -KILIÇDAROĞLU'NUN ÖZÜR BEKLENTİSİ- Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, ''Yerel yönetimler özerklik ile ilgili sözlerinin Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından çarpıtıldığı ve bu sebeple 12 Haziran'dan sonra Kürt sorunun çözümü için kendilerinden destek istemeleri halinde öncelikle özür dilemelerini beklediğine'' ilişkin bir soruyu yanıtlarken, ''Biz yanlış yaptığımızda özür dileriz. Yanlış yapmadığımız bir şeyle ilgili olarak özür dilemeyiz ve burada da özür dilenecek hiç bir şey yoktur. Eğer özür dilemesi gereken birisi varsa bizzat kendisidir'' dedi. Hopa'da konvoyun taş altında kaldığını, şoförün yaralandığını, koruma polisinin isabet alarak otobüsten düştüğünü ve beyin travması geçirdiğini anımsatan Erdoğan, bu olaylardan sonra Kılıçdaroğlu'nun ''Rüzgar eken fırtına biçer'' şeklindeki sözleri dolayısıyla üzüldüğünü belirtti. -''PARTİMİN KİMLİĞİ MUHAFAZAKAR DEMOKRATTIR''- AK Partinin kimliğinin muhafazakar, demokrat olduğu ifade edilerek, ''Son yıllarda muhafazakarlaşma demokratikleşmenin önünü kesmeye başladı şeklinde bir görüş var. Bu görüşle ilgili ne diyorsunuz?'' şeklindeki soruya Erdoğan, ''Ulusalcıların mı?'' karşılığını verdi. ''Hayır, toplumun bir kesiminde sorulan sorular'' denilmesi üzerine Erdoğan, ''Ben hepsine saygı duyarım ama partimin kimliği muhafazakar demokrattır. Muhafazakar demokrat bir partide, demokrasiye karşı bir yapı oluşabilir mi?'' diye sordu. Erdoğan, şunları kaydetti: ''Muhafazakar yaklaşım aslında bu ülkenin kendi değerlerine sahip çıkan ama bu değerlerle birlikte demokrasiyi güçlü kılmanın gayreti içinde olan bir anlayıştır. 8-8,5 yıl içinde bu ülkede eğer demokrasi güç kazandıysa, bu muhafazakar demokrat AK Parti'yle güç bulmuştur. Her alanda geçmişle mukayesesine baktığımız zaman düşünce, ticaret özgürlüğünde nerelerden nerelere geldiğimiz çok açık ortada. Eksikler yok mudur, muhakkak vardır. Ama bunları bir anda çözmek de mümkün değil. Sivilleşmede aldığımız mesafe. Bunları tek tek saymamın anlamı yok. Bir Milli Güvenlik Kurulu, şu anda başında bir sivil arkadaşımız var. Bu şekilde yürüyor. Kurumlar arasındaki ilişkilere baktığımızda yaklaşım farklı. Bunların hepsi ülkenin geleceğini çok daha özgüven sahibi kılacak olan özgüven sahibi kılacak olan adımlardır. Son dönemlerde özellikle 2007 olayını partimiz yaşamamış olsaydı, inanın bulunduğumuz noktanın çok daha ötesinde olacaktık. Ama Türkiye'de, düşünebiliyor musunuz, parlamentonun yüzde 67'sine sahip bir parti kapatılmakla karşı karşıya kaldı. Kapatılmakla karşı karşıya kaldığımızda ana muhalefet partisi, partimizin kapatılması için gayretler içine girdi. İşte demokrasi anlayışı orada CHP'de kendini buluyor. Bir diğer muhalefet de başının çaresine baksın gibi bir yaklaşım içine girdiler. Kalkıp da nasıl olur da yüzde 67'e sahip bir partiyi kapatma gayreti içine girersiniz demediler. Çok ilginç, partilerin kapatılmasını engelleyen anayasa maddesini, biz parlamentodan 330'u bulamadığımız için içimizden de bazı, ne yazık ki bu konuda kutsal olmayan tipler çıktı ve 330'u aşamadık. Aşmış olsaydık, bugün siyasi partilerin kapatılması da tarih olacaktı. BDP hem ağlıyor, ben diyor devamlı kapatılıyorum, 5 kere kapatıldım... O gün o oylamaya onlar da katılmadı. En çok kapatılan parti olmasına karşın katılmadı. Onlar bile katılmadı. Bunlar iki yüzlülüğü, ilkesizliği gösteriyor. Türkiye'de artık muhafazakarlıkla, demokratlığın birbirine ters olduğunu kabullenmiyorum. Tam aksine artık diyorum ki bu dönem muhafazakar demokrat anlayışın birbiriyle nasıl iç içe girdiğini ve Türkiye'nin geleceğine ileri demokrasi olarak ciddi katkısı olacağına inanıyorum.'' Erdoğan, bu gayretin siyaset akademileri aracılığıyla da yürütüldüğünü belirterek, üniversitedeki akademisyenler ve medyadan bazı isimlerin sürekli burada görevler aldığını anlattı. Erdoğan, ''Entelektüellerle ilişkisi kesik diyenler aslında siyaset akademimizin çalışmasını görmüş olsalar bizim akademisyenlerle, entelektüellerle nasıl iç içe olduğumuzu daha iyi görürler. Hiç bir siyasi partide bu mekanizma yok. AK Parti aynı zamanda bir okuldu'' dedi. -''YENİ YENİ İMTİHANLARA GEREK YOK''- Erdoğan, programın sonunda, partisinin reklam klibinde kullanılan ''Aynı'' adlı şiiri okudu. Şarkının, meydanlarda söylenmeye başlandığını anlatan ve bundan duyduğu mutluluğu dile getiren Erdoğan, güfte ve besteyi yapan Özhan Eren'i kutladı. Oynadığı reklam filminde zorlanıp zorlanmadığı sorulan Erdoğan, ''Orada gerçekten bu işin özellikle yönetmeni, bu kadar süratle intikal eden bir olayın kendisi takdirlerini bildirdi. Biz 2-3 kez rolümüzü oynadık'' dedi. ''Özgüvenden geliyor'' denilmesine karşılık Erdoğan, ''Sonra da Kasımpaşa çocuğu olmaktan geliyor'' karşılığını verdi. Erdoğan, ''Rol yapmak değil aslında, rol yapmıyor olmak, belki de onu yakalamış olduğu için başarılı...'' yorumuna teşekkür etti. Erdoğan, Türkiye'nin istikrarı için, güven içinde 2023'ü kucaklaması için halktan özellikle kalan 5 gün içinde çok farklı bir destek beklediğini ifade ederek, ''Yeni yeni imtihanlara gerek yok. Ülkemize geçmişi itibariyle katkısı olmamış ve olmayacak anlayışlarla bir yere varmak mümkün değil. Kendini ispatlamış bir iktidar var, yatırımlarıyla, her şeyiyle. Bundan sonra da bunun güçlenerek devamı ülkemize çok şeyler kazandıracaktır. Çünkü Türkiye'yi ikinci değil, ilk 10 içinde görmek istiyoruz. Türkiye ilk 10 içine girdiği zaman dünyadaki konumu çok daha farklı olacaktır'' şeklinde konuştu.