Merkez Karatay İlçesi'ndeki bir ilkokulda eğitim gören iki öğrenci, ailelerine, sınıf öğretmeni 41 yaşındaki H.A.'nın tacizine uğradıklarını anlattı. Bunun üzerine iki veli, geçen Şubat ayında durumu okul yetkililerine anlattı. Okul yetkilerinin bilgi vermesiyle idari soruşturma başlatan İl Milli Eğitim Müdürlüğü de durumu aynı zamanda Konya Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildirdi. Cumhuriyet Savcılığı'nın yaptığı adli soruşturma kapsamında H.A., yaşları 6 ila 13 arasında değişen 12'si kız 8'i erkek toplam 20 öğrencisine cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla geçen Mart ayında tutuklandı.
Öğrenciler, ifadelerinde, öğretmenin zorla dudaklarını öptüğünü, cinsel organlarına dokunduğunu ve masaj yaptırdığını söylediler. Bir öğrenci de, ödevini yapmadığı için sopa ile dövüldüğünü belirtti.
Mağdur çocuklardan 3'ü kız, 5 öğrencinin ruh sağlığının bozulduğu yönünde rapor verildiği belirtildi.
Savunması: 'Sevgimin bazen aşırıya kaçtığının farkındaydım'
Öğretmen H.A.'nin ise soruşturma kapsamında Cumhuriyet Savcılığı'na verdiği ifadesinde, bu hareketleri çocukları çok sevdiği için yaptığını söylediği öğrenildi. H.A., "Öğrencilerimi kendi çocuklarım gibi görüyordum. Bu hareketleri yaparken cinsellik gütmedim. Sevgimin bazen aşırıya kaçtığının farkındaydım, ancak çocukları severken kendime hakim olamayıp ileri gittiğimin bilincindeydim. Yaptığım hareketlere mani olamıyordum. Bu hareketlerinde normal olmadığını biliyordum. Ben iyi niyetli bir insanım, çocukları çok severim" dediği kaydedildi.
Cumhuriyet Savcılığı'nın hazırladığı iddianamenin ardından H.A.'nın, Temmuz ayı başında 'çocuğa cinsel istismar' suçundan 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde gizli oturumla tutuklu yargılanmasına başlandı.
Tutuklu yargılanan H.A.'nın, suçlu bulunması halinde, ruh sağlığı bozulan her bir öğrenci için 15 yıl, diğer her bir öğrenci için de 8 ile 12 yıl arasında hapis cezası alabileceği belirtildi.
'Tacize uğramış çocuklarda psikolojik tedavi çok önemli'
KONYA Çocuk Hakları Koruma Derneği Başkanı avukat Hakkı Ünalmış, olayın üzücü ve düşündürücü olduğunu söyledi. Çocukların emanet edildiği bir okulda bu tip olaylar yaşamasının acı verici bir durum olduğunu ifade eden Ünalmış, şunları söyledi:
"Bütün bunlar gerekli tedbirlerin alınmamış olduğunu da ortaya çıkarmaktadır. Okul idaresi ve Milli Eğitim Müdürlüğü bunun nasıl farkına varamazlar ve gerekli tedbirleri almazlar. Bu olayı etraflıca düşünmemiz gerekiyor. Çocuklar böyle bir tacize uğradıkları zaman almış oldukları terbiye nedeniyle susmak zorunda bırakılıyor. Hem de duyan anne, baba da eğer çocuğumun bu durumu duyulursa bizim halimiz ne olur korkusu içerisine giriyorlar. Olayın duyulmaması için neredeyse yargıya bile gitmiyorlar. Bu olayda da öyle eğer iki çocuğun anne ve babası şikayette bulunmamış olsalardı, bu olay belki de devam edip gidecekti."
Cinsel tacize uğramış çocukların tedavi olmalarının önemine değinen Ünalmış, 'Çok önem taşıyan konulardan birisi de tacize uğramış çocukların tedavi olmamaları durumunda kaç yaşına gelirlerse, gelsinler bu travmayı yaşayacakları her an karşılarına çıkabileceğidir. Tedavi olurlarsa bu travma hafifletilebilir. Ama yok edilemeyebilir. Ancak ülkemizde yargılamalar sırasında çocukların tedavi taleplerimiz karşılanmamakta, halbuki bu çok önemli bir konudur. Bu tür durumlarda anne, babalar ne kadar utanır ve çekinirlerse çocuklarına o kadar büyük zarar verirler ve çocuklarından o kadar uzaklaşırlar" diye konuştu. (dha)