Topkapı Sarayı Müze Müdürü İlber Ortaylı, senede 3 milyon yerli ve yabancı turist tarafından gezilen müzenin, ziyaretçiler nedeniyle her geçen gün yıpranıp eskidiğini söylüyor. Geçtiğimiz günlerde söylediği, “Herkes müze gezmek zorunda değil, müzeye randevuyla gelinsin” sözleri nedeniyle tepki çeken ünlü tarihçi İlber Ortaylı yanlış anlaşıldığını belirtiyor: “Türk vatandaşlarına böyle bir kısıtlama getirebilmem mümkün mü hiç, yapmayın Allah aşkına! Her Türk vatandaşının ömründe en azından bir kez buradan geçmesini sağlamak bizim görevimiz. İnsanlar kendi tarihiyle bir şekilde tanışmalı. İlgi duyarlar ya da duymazlar, o kişinin kendi insiyatifi. Zaten bunu sağlamak için Müze Kartı çıkarttık. Hemen hemen herkeste artık müze kartı var. Benim derdim ecnebilerle...”
İlber Ortaylı, Avrupa’dan Türkiye’ye gelip, dünyanın servetini harcayan turistlerin artık dondurma parası bile olmayan 10 YTL’ye Topkapı Sarayı’nı gezmesini içerliyor: “Neden elin Alman’ı benim ülkeme gelip bir Türkle aynı parayı verip Saray geziyor, neden eşit oluyormuşuz, kazançlarımız eşit mi bir kere? Türklere Müze Kart verilsin ama yabancılara verilmesin. İstemiyorum yabancıların elini kolunu sallaya sallaya sarayımda dolaşmasını, üstelik 10 YTL’ye...”
Tutsana çişini be mübarek
İlber Ortaylı müze giriş ücretlerinin yükseltilmesinin yabancı turistler açısından caydırıcı olacağını söylüyor: Giriş ücretini yabancılar için 45 YTL çıkaralım. Böylece sadece müzeye ilgili duyan, merak eden, görmek isteyen adam gelir. Karaköy Limanı’na beş tane apartman boyunda gemi yanaşıyor. Hepsi buraya boşalıyor. Her biri kasaba nüfusu kadar. Gel bir cumartesi günü buraya, cehennemin en ateşlisini gör. Adım atacak yer yok. Buraya toplanan nüfusun her biri tuvalete de giriyor. Ben de onu anlamıyorum, tutsana çişini be mübarek.”
Turistler kadar onları sadece zaman doldurmak amacıyla müzelere götüren tur operatörlerine de Ortaylı’nın birkaç sözü var: “Bir gün bir tur operatörü bana, ‘Hocam arka da da bir kapı olsa, yürüdüğümüz yolu tekrar geri yürümesek’ dedi. Topkapı Sarayı’ndan haberi olmayan turistleri buraya getirmesinler. Tüm gemi, tayfası, kaptanı, yolcusu burada, bir de bizimkiler var... O kalabalık benim asabımı bozuyor. Neredeyse ‘Yapma çocuğum’ diyecek kıvamına sokuyorlar adamı. Hollandalı herifin teki resmin dibine burnunu sokuyor. Bakıyorum bir mana veremiyorum, sonra pencereden köprü manzarası çekiyor. Gitsin sahilde çay içsin, köprü çeksin. Burada ne işi var. Tuvalet kuyrukları, çimenlere yayınlanlar, sigaralarını püfürdetenlerden. Sigarasını yere atan, çimlerde yuvarlanan gerzek turistler gelirse 2 yıla kalmaz burası biter.”
Haremi görmek için daha fazla para ödemek zorundalar
İlber Ortaylı her gün sarayın açık tutulmasının sağlıklı olmadığını yurtdışından örnekler vererek şöyle açıklıyor: “Moskova’daki Kremlin Sarayı’ndan sorumlu genel müdür arkadaşım burayı ziyarete gelip, Kapadokya’daki kiliselere herkesin elini kolunu salayarak girebildiğini görünce dehşete düştü. ‘Her geleni sokuyor olamazsınız, bu çok korkunç bir şey. Ben Kremlin’deki kiliseleri haftanın belli günleri kapatıyorum, çünkü onca insanın nefesi zamanla içeriyi yıpratıyor’ dediğinde sadece güldüm. Ama adam doğru söylüyor. Senede 3 milyon kişi aynı çiniye elini sürüyor. Bunu korumaya almak zorundayız. Her nesnenin fiziki dayanıklılık süresi var. Her şeyi camekanla muhafazaya aldık işin büyüsü kaçtı! O yüzden sarayın her yerini de açmıyoruz. Zaten araştırma yapmak isteyenler işin takibinde. Harem kısmı hep kapalıydı, yakında açacağız ama Müze Kartı geçerli olmayacak. Orayı görmek isteyenler daha fazla para ödemek zorunda. Kapalı olan bir sürü kısım var. Zamanla açılacak ama öyle kolay kolay geziyim, dolaşayım olmayacak.”