23 Mart 2025 10:00
Güncelleme: 23 Mart 2025 16:18
T24 Haber Merkezi
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik yürütülen "terör" ve "yolsuzluk" soruşturması kapsamında 19 Mart'ta gözaltına alınan Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanı ve CHP'nin cumhurbaşkanlığı ön seçim adayı İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, 22 Mart akşamı çıkarıldığı Çağlayan Adliyesi'nde, 23 Mart günü öğlen saatlerinde tutuklandı. İmamoğlu, İBB'ye yönelik olarak "yolsuzluk" suçlamasından yürütülen soruşturma kapsamında, “ihaleye fesat, kişisel verileri kaydetme, rüşvet ve örgüt kurma” iddialarıyla tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne götürüldü. İmamoğlu, tutuklama kararından yaklaşık 4,5 saat sonra İçişleri Bakanlığı kararıyla görevden uzaklaştırıldı.
İmamoğlu, "kent uzlaşısı" kapsamındaki "terör" soruşturmasından ise adli kontrol kararı olmaksızın serbest bırakıldı. Hakimlik kararında, İmamoğlu’nun yolsuzluk iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanmasına karar verildiğinden, kuvvetli suç şüphesi bulunsa da bu aşamada tutuklama tedbirinin gerek bulunmadığı belirtildi.
Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İmamoğlu hakkında "terör" dosyasından verilen "serbest bırakma kararı"na itiraz edeceğini açıkladı.
Başsavcılığın "yolsuzluk" suçları nedeniyle hazırladığı tutuklamaya sevk yazısında ise İmamoğlu için “örgüt lideri” tanımı yapıldı. Savcılar, “ihaleye fesat, kişisel verileri kaydetme, rüşvet ve örgüt kurma” suçundan tutuklanmasını talep ettikleri İmamoğlu’nun, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde örgütün temellerini attığını öne sürdü.
İmamoğlu ise nöbetçi sulh ceza hakimliğindeki ifadesinde, "Tam bir kumpas ve pusu düzenini kuran 2 savcının suç isnadı görmekteyim. Vatana ihanet etmektedirler, dolayısıyla suç isnadının bende zerre kadar kıymeti yoktur, yazdıkları her sayfa çöp niteliğindedir. Ben dün ne istedilerse vermedik diyenlerden ve dün dünde kaldı cancağızım diyenlerden değilim. Atatürk'ün kurduğu bu· Cumhuriyetin 2. Yüzyılı'nda gençleri ile tarih yazacağı bir döneme imza atmaya kararlı bir siyasetçiyim, bu hedefimi bu milletin 86 milyon insanımızın evlatları ile birlikte başaracağımızı milletimiz görecek ve yaşayacaktır. Türkiye bugün büyük bir ihanete uyandı, demokrasi meydanlarında buluşarak sesinizi yükseltin" dedi.
Hakimlik kararı sonrasında, İBB soruşturmasındaki "yolsuzluk" iddiası kapsamında 45 kişi, "terör" iddiası kapsamında ise 3 kişi olmak üzere toplam 48 kişi tutuklandı. Soruşturmadaki 44 şüpheli ise yurtdışına çıkış yasağı ve adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
İmamoğlu'nun yanı sıra Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık ile İmamoğlu'nun danışmanı ve İBB Medya AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun da "yolsuzluk" iddialarıyla tutuklandı. Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ile Reform Vakfı Başkanı Mehmet Ali Çalışkan ve İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ise "kent uzlaşısı" kapsamında "silahlı terör örgütüne yardım etme" iddiasıyla tutuklandı.
Böylece İBB, Esenyurt, Beşiktaş, Beykoz, Şişli ve Beylikdüzü ile birlikte tutuklanan CHP'li belediye başkanı sayısı 6'ya yükseldi, aralarından Esenyurt ve Şişli başkanları "terör" iddiasıyla tutuklanmış oldu.
İçişleri Bakanlığı, İBB Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık ve Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan'ı görevden uzaklaştırdı, Şahan'ın "terör"den tutuklanması nedeniyle Şişli Kaymakamı Cevdet Ertürkmen Şişli Belediyesi'ne kayyım olarak atadı.
GÖKÇER TAHİNCİOĞLU YAZDI - Şimdi ne olacak: İmamoğlu’nun “terör” suçundan serbest kalması kayyım yolunu kapatır mı, siyasi yaşamı nasıl etkilenecek?
19 Mart'ta gözaltına alınan İmamoğlu, 22 Mart günü saat 19.00'da savcılık ifadesi için Vatan Caddesi'ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nden Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'ne götürüldü. Saat 21.50'de "terör" ve "yolsuzluk" iddialarına ilişkin olarak başlayan iki savcılık ifadesi yaklaşık 1,5 saat saat sürdü ve saat 23.20'de sona erdi. Savcılık, 23 Mart'a dönülen gece, sabaha karşı saat 03.15'te İmamoğlu, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat ve Reform Enstitüsü Direktörü Mehmet Ali Çalışkan tutuklama talebiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliği'ne sevk etti. Hakimlik sorgusu, tutuklama talepli sevk saatinden 2 saat 25 dakika sonra saat 05.40'ta başladı ve 2 saat sürerek saat 07.35'te tamamlandı. İmamoğlu, hakimliğe sevk edilmesinden 2 saat 25 dakika sonra 23 Mart'ta saat 10.15'te tutuklandı. Ancak tutuklama haberleri saat 11.00 gibi başsavcılık tarafından yalanlanarak, henüz hakimlik kararının açıklanmadığı bildirildi. İmamoğlu'nun tutuklama kararı, ilk haberden yaklaşık 2 saat sonra saat 12.22'de hakimlik tarafından İmamoğlu ve avukatlarının yüzüne okunarak kesinleşti. İmamoğlu, 22 Mart akşam saat 19.00'da çıkarıldığı Çağlayan Adliyesi'nde yaklaşık 14,5 saatlik ifade işlemlerinin ardından 23 Mart öğlen saatlerinde tutuklandı. İmamoğlu, tutuklama kararından yaklaşık 4,5 saat sonra saat 17.00'de İçişleri Bakanlığı kararıyla görevden uzaklaştırıldı. |
İmamoğlu tutuklama kararı sonrası sosyal medya hesabından paylaşılan mesajında, "Korkunun ecele faydası yok! Öyle de yenileceksin! Böyle de yenileceksin. Haklılığımıza, cesaretimize, tevazumuza, güler yüzümüze yenileceksin! Aziz Milletim; Asla üzülmeyin, mahzun olmayın, umudunuzu yitirmeyin. Demokrasimize yapılan bu darbeyi, bu kara lekeyi el birliğiyle söküp atacağız. Bu süreci yöneten insanların, hem bu dünyada hem de ahirette yüce Yaradan huzurunda hesap vereceği günler yakındır. 86 milyon vatandaşımı sandığa koşmaya, demokrasi ve adalet mücadelesini tüm dünyaya duyurmaya davet ediyorum. Dimdik ayaktayım, asla eğilmeyeceğim" dedi.
Tutuklama haberlerinin ardından CHP'den yapılan ilk açıklamada da, "Bunun hesabını verecekler. Bu çocukların geleceğini karartmayacaklar. Oy kullandığımız sırada karar geldi. Dün bu ülkede canlı yayın yapılamadı. Televizyonlar karartıldı, siyasetçiler tutuklandı. Kenan Evren yapmadı bunu. Bunun hesabını verecekler" denildi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise İmamoğlu'nun tutuklanması sonrası yaptığı ilk açıklama, "Terör iddiasından tutuklama talebi reddedildi ama diğer dosyadan tutuklanmasına karar verdiler. İstanbul'un iradesine kayyum atama ihtimalinin ortadan kalkması yönünden önemlidir. İmamoğlu sandıkta yeneceği için tutuklandı. İmamoğlu bir yandan cezaevi bir yandan da cumhurbaşkanlığı yolundadır!" dedi.
İBB soruşturması: Kimler tutuklandı, kimler bırakıldı?
İBB, Şişli ve Beylikdüzü belediye başkanları ve İBB yöneticileri dahil 48 kişi tutuklandıİmamoğlu'nun yanı sıra Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık, İmamoğlu'nun danışmanı ve İBB Medya AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun, İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökce, İBB iştiraki Kültür AŞ Genel Müdürü Murat Abbas, eski Genel Müdürü Serdar Haydanlı, el konulan İmamoğlu İnşaat San. A. Şirketi Genel Müdürü Tuncay Yılmaz, İlbak Holding’in sahibi Ali İlbak, İBB Reklam Yönetimi Şube Müdürü Adem Tuncay, BVA Reklam AŞ’nin sahibi Ahmet Köksal ve Nuhoğlu Holding’in yönetim kurulu başkanı Ali Nuhoğlu'un da aralarında bulunduğu 45 isim "yolsuzluk" iddiasıyla tutuklandı.
Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, Reform Vakfı Başkanı Mehmet Ali Çalışkan ve İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat da "silahlı terör örgütüne yardım etme" iddiasıyla tutuklandı.
Tutuklu CHP'li belediye başkanı sayısı 6'ya yükseldiCHP'li belediye başkanları arasında, daha önce de Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat ve Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler de tutuklanmıştı. Böylece tutuklu CHP'li belediye başkanı sayısı 6'ya yükseldi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler ile Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık "yolsuzluk" iddiasıyla tutukanırken, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer ve Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ise "terör" iddiasıyla tutuklandı.
Üç başkan da görevden uzaklaştırıldı, Şişli Belediyesi'ne kayyım atandıİçişleri Bakanlığı, İBB Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık ve Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan'ı görevden uzaklaştırdı, Şahan'ın "terör"den tutuklanması nedeniyle Şişli Belediyesi'ne Şişli Kaymakamı Cevdet Ertürkmen'in kayyım olarak atadı.
|
Terörden serbest kararı: Kuvvetli şüphe var ama zaten diğer dosyadan tutukluİmamoğlu'nun "terör" suçlamasıyla sevk edildiği İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği’nin İmamoğlu’nun yolsuzluk iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanmasına karar verildiğinden, kuvvetli suç şüphesi bulunsa da bu aşamada tutuklama tedbirinin gerek bulunmadığı belirtildi. Karada, şu ifadeler yer aldı: “Şüpheli Ekrem İmamoğlu’nun her ne kadar silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan tutuklanma istemiyle hakimliğimize sevk edilmiş ve dosyada bulunan MASAK raporları, tanık beyanları, HTS raporları, kolluk tutanakları ve tüm dosya kapsamı uyarınca kuvvetli suç şüphesi bulunsa da, hakimliğimizin 23.03.2025 tarihli 2025/347 sorgu sayılı kararı uyarınca İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen 2024/228233 sayılı soruşturma kapsamında hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek, rüşvet almak, kamu kurum ve kuruluşlarının ihalesine fesat karıştırmak ve suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçlarından tutuklanmasına karar verildiğinden bu aşamada tutuklama tedbirinin gerek bulunmadığı anlaşılmakla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının tutuklama yönündeki talebinin reddine,” |
Tutuklama "muammasında" neler yaşandı?Tutuklama haberi ilk olarak saat 10.15'te Anadolu Ajansı (AA) tarafından abonelerine servis edildi. Ancak bir süre sonra basına açıklama yapan savcılık kaynakları henüz bir karar çıkmadığını bildirdi. İmamoğlu'nun tutuklanma kararı, söz konusu haberlerden yaklaşık 2 saat sonra avukatların ve İmamoğlu'nun yüzüne okundu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan yapılan açıklamada, "Cumhuriyet Başsavcılığımızca yürütülen soruşturmalar kapsamında nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğince; mali nitelikli soruşturma kapsamında şüpheli Ekrem İmamoğlu’nun suç örgütü kurmak ve yönetmek, rüşvet almak, irtikap, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek ve ihaleye fesat karıştırmak suçlarından tutuklanmasına, şüpheli Ekrem İmamoğlu hakkında ise üzerine atılı silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan kuvvetli suç şüphesi bulunmakla birlikte mali nitelikli suçlardan zaten tutuklanmasına karar verildiğinden bu aşamada gerek görülmemekle talebin reddine karar verilmiştir" denildi. |
Terör savcılarının tutuklama sevk yazısında ise İBB ve ilçelerdeki 18 belediye meclis üyesinin PKK ile bağlantılı oldukları, "Kent Uzlaşısı" kavramı adı altında İmamoğlu’nun desteklenmesi için bu kişilerin seçime kısa süre kala CHP’ye üye kaydı yaptırdıkları ifade edildi. Bu isimlerden birinin PKK’nın Kandil kampına giderek, silahlı terör örgütü üyesi olan kızıyla fotoğraf çektirdiğinin anlatıldığı sevk yazısında, 2014 tarihli bu fotoğraflara da yer verildi.
Sevk yazısında, İmamoğlu’nun, "Azad Barış adlı firari durumdaki örgütün alan sorumlusuyla irtibatı bulunduğu" da öne sürüldü. İmamoğlu’nun, “İlçe seçim kurulu ve YSK neden bu isimlere onay verdi?” şeklindeki savunmasıyla ilgili değerlendirme yapılmayan sevk yazısında, “Belediye başkanı seçilmek için Kent Uzlaşısı’na iştirak ettiği ve böylece örgüte yardım suçunu işlediği” öne sürüldü. Savcılık, İmamoğlu ile birlikte, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, Reform Vakfı Başkanı Mehmet Ali Çalışkan ve İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat’ın da tutuklanmasını talep etti.
İmamoğlu soruşturmasında kim, kimdir?
Hakkında iki ayrı suçtan gözaltı kararı bulunan İmamoğlu, önce terör bürosu savcısı tarafından sorgulandı. Emniyetteki ifadesinin aksine sorulara ayrıntılı yanıtlar veren İmamoğlu, bu ifadesi tamamlandıktan sonra bu kez yolsuzluk suçları nedeniyle farklı bir savcıya ifade verdi. Her iki ifade tamamlandıktan sonra savcılar ayrı ayrı değerlendirme yaptı. Her iki savcı da İmamoğlu için tutuklama talebinde bulundu.
Terör soruşturmasına ilişkin savcılık tutuklama sevk yazısında, “PKK/KCK terör örgütünün başta İstanbul olmak üzere metropol illerde etkinliklerinin arttırılması amacıyla fiilen 31 Mart 2024 tarihinde gerçekleşen yerel seçimlerde hayata geçirdiği "KENT UZLAŞISI" faaliyetiyle ilgili olarak terör örgütü yöneticilerinin söz konusu seçim öncesinde görüş ve talimatlarını terör örgütüne müzahir medya aracılığıyla ilettiği, ayrıca seçim sonrasında da bir kısım yöneticiler tarafından olgunun dile getirildiği” belirtildi.
Bu konuya ilişkin örgüt yöneticilerinin yaptığı açıklamaların sıralandığı yazıda, CHP 27. Dönem Milletvekili Yıldırım KAYA’nın, “terör örgütüne müzahir Medya Haber isimli yayın organında 11 Şubat 2025 tarihinde verdiği röportajda “Cumhuriyet Halk Partisi ile DEM, HDK ittifak yaparak İstanbul’da çok açık bir şekilde açık ara seçimleri kazandı” dediği anımsatıldı.
CHP'den Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasına ilk tepkiler geldi; "Bunun hesabını verecekler!"
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) adlı yapının nasıl kurulduğunun anlatıldığı yazıda, farklı kentlerde yürütülen HDK soruşturmaları dosyalarına giren ifadelere yer verildi.
Yazıda, bu tespitler üzerine, Kent Uzlaşması yoluyla, terör örgütüyle anlaşma yapıldığı, bu anlaşmanın gereği olarak İstanbul’daki belediye meclis üyeleri ve bazı başkan yardımcılarının atandığı, bu isimlerin örgütle irtibatlarının bulunduğu, yerel seçimden kısa süre önce CHP’ye kayıt yaptırdıkları, Ataşehir ve Kartal Belediye Başkan Yardımcıları ile 8 İBB meclis üyesi olmak üzere toplam 10'unun hukuksal durumu ayrıntılı olarak anlatılan HDK verilerinde geçtiği ve HDK mensubu olduklarının tespit edildiği kaydedildi. Bu isimlerin tutuklandıkları vurgulandı. Bu isimler dışında 8 belediye meclis üyesinin de HDK haricinde terör örgütüyle irtibatlarının bulunduğu, toplam 18 belediye meclis üyesinin tutuklandığı ifade edildi.
Sevk yazısında bu isimlerden Sancaktepe Belediye Meclis Üyesi Elif Gül’ün durumunun, konunun vahametinin anlaşılması açısından dikkat çekici olduğu vurgulandı. Bu kişinin, terör örgütünün kırsal alanında faaliyet gösteren kızını örgüte teslim ettiği ve Kandil bölgesinde diğer örgüt mensupları ile beraber fotoğraf çekildiğine dair tespitlere ulaşıldığı kaydedildi. Sevk yazısında bu fotoğraflara da yer verildi. Fotoğrafların 2014 tarihli olduğu da belirtildi.
Tutuklanan diğer belediye meclis üyelerinden elde edilen bilgilerin de sıralandığı yazıda, şu değerlendirme yapıldı:
“Sonuç olarak yukarıda örnekleme olarak yer verilen şahısların KCK yürütüme kurulu üyesi Duran Kalkan’ın 2024 yerel seçimler öncesinde yaptığı açıklamada vücut bulan, kamuoyunda “KENT UZLAŞISI” olarak bilinen, terör örgütü mensuplarının metropol belediyelerine sızdırılması talimatı doğrultusunda ilimizdeki çeşitli ilçe belediyelerine yerleştirildikleri, çoğunun ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi olmalarının sağlandığı, şüphelilerin terör örgütünün mali yapısının desteklenmesi ve alan saha gücünün arttırılmasını ortak ve organize bir plan dahilinde hedefledikleri, soruşturma kapsamında ortaya koyulan deliller ile şüphelilerin HDK üyesi oldukları, Halkların Demokratik Kongresi (HDK)'nın legal görünümlü bir cephe yapılanması ve TBMM'ye alternatif bir meclis olduğu, hiyerarşik olarak PKK/KCK terör örgütünün sözde Türkiye Yürütmesi olan KCK/TDÖ parça örgütlenmesi altında siyasi alan yapılanmasının çatı yapısı olarak yer aldığı, benzeri bir oluşum olan DTK'nın Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin 02/12/2019 tarih ve 2018/4589 Esas- 2019/7385 Karar sayılı kararıyla PKK/KCK terör örgütünün unsuru olarak ayrıca terör örgütü olarak kabul edildiği, KCK yürütüme konseyi üyelerinin yukarıda ortaya koyulan talimat ve telkinlerinde "demokratik özerklik" amaçlarına ulaşmak maksadıyla hayata geçirilen "KENT UZLAŞISI" stratejisine HDK ve bileşenlerine hayati bir rol verildiği, bu kapsamda HDK'nın sosyal alandaki faaliyetleri ile eş güdümlü şekilde siyasal alanda da "KENT UZLAŞISI" modeli üzerinden metropol belediyelerindeki kritik noktalara HDK üyelerinin sızdırıldığı, nitekim şüphelilerin ifadelerine de kısmen yansıyan şekilde şüphelilerin siyasi tutum ve davranışlarının bu doğrultuda ve üst düzey örgüt yöneticilerin talimatına göre şekillendiği, bu kapsamda şüphelilerin PKK/KCK terör örgütünün uzantısı olan HDK içerisinde faaliyet yürüttükleri, KCK eş başkanları ve yürütüme konseyi üyesi olan üst düzey örgüt mensuplarının talimatları ile "demokratik özerklik" planını hayata geçirmek maksadıyla ilimiz ilçe belediyelerinde kritik konumlara getirildikleri ve bu şekilde İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi olarak görev yapmalarının sağlandığı anlaşılmakla terör örgütünün metropol illerde etkinliğini arttırma amacını haiz Kent Uzlaşısı faaliyetinin hayata geçmesi adına iştirakleri tespit edilecek diğer tüm şahısların deşifre edilmesi için soruşturmalarımız derinleştirilerek devam edecektir.”
Sevk yazısında, firari Azad Barış adlı kişinin PKK siyasal alan yapılanması sorumlusu olduğu iddia edilerek, bu kişinin yüklü miktardaki hesap hareketleri özetlendi. Düzenli ve resmi geliri olmayan Barış’ın, buna rağmen adına kayıtlı 2 adet araç ve 3 adet gayrimenkul kaydının bulunduğu, bunlardan bir tanesinin de HDP Genel Merkez Ek binası olduğu, HDP ile olan tapu devri sırasında mevduat miktarının nasıl 21.000.000 TL’ye yükseldiğinin gelen veriden anlaşılamadığı, tüm bankacılık iş ve işlemlerin muvazaalı ve işleme konu paranın kaynağının şüpheli olduğu vurgulandı.
Anonim isimli bir sosyal medya kullanıcısının, “Yedili koolisyonun adayı Kılıçdaroğlu’nu destekleyen HDP’nin Diyarbakır Milletvekili adayı Azad Barış, seçimi kazanmaları halinde gerçekleştirecekleri planı itiraf etti: Özerklik kuracağız ve Afrin’i geri alacağız” paylaşımlarına yer verilen sevk yazısında, Ekrem İmamoğlu, Ahmet Özer, Mahir Polat, Resul Ekrem Şahan ve Murat Ongun’un Azad Barış ile irtibatlı oldukları ve kent uzlaşısı örgütsel faaliyetine iştirak ederek, “Silahlı Terör Örgütüne Yardım Etme” suçunu işledikleri kaydedildi.
İmamoğlu ve diğer isimlerin Kent Uzlaşısı’na destek verdiklerine yönelik gizli tanık ifadeleri ve diğer ifadelerin özetlendiği sevk yazısında, İmamoğlu’nun 2018-2025 tarihleri arasında terör suçlarından adli kaydı olan 138 farklı kişiyle iletişiminin olduğu kaydedildi. Belediye iştiraki şirketlerde işe alınan 21 kişinin de terör örgütleri ile iltisaklı olduklarına yönelik bilgilerin saptandığı vurgulandı.
Sevk yazısının değerlendirme bölümünde de şu tespitler yapıldı:
“Tutuklama istemiyle sevk edilen şüphelilerin PKK/KCK terör örgütü siyasal alan sorumlularından Azad Barış ile olan ortak, yoğun ve süreklilik arz eden ve örgüt mensubu ve belediye personeli olan tanık beyanlarını destekleyen 31/03/2024 tarihli seçime yakın dönemi öncesine ilişkin irtibatlarına dair içerikler, kendilerinin sair terör örgütü mensuplarıyla irtibatlarına dair tespitler, mali analiz raporları içeriği, Azad Barış ve firmalarının Kent Uzlaşısı faaliyetleri ve söylemlerine ilişkin açık kaynak tespit içerikleri, faaliyet doğrultusunda Belediyelere sızdırılan belediye meclis üyeleri ve başkan yardımcıları ile personellerden ibaret terör örgütü mensuplarının örgütsel bağlarına dair tespitler (yukarıda da vurgulandığı gibi bu tür diğer şahısların tamamıyla deşifresine ilişkin soruşturmalar devam etmektedir) bir arada değerlendirildiğinde; şüpheli İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İMAMOĞLU’nun diğer şüphelilerle birlikte yerel seçimlerde, belediye meclis üyesi listelerinin kendisinin onayıyla belirlenmesi, kendisinden habersiz belirlenemeyeceği olgusu da nazara alındığında kendisinin Belediye Başkanı seçilebilmesi amacıyla desteklenmesi karşılığında terör örgütünün yönetimince de ifade edilen metropollerde etkinliğinin arttırılması amacını taşıyan "kent uzlaşısı" faaliyetine bilerek iştirak etmek, bir kısım terör örgütü mensuplarının Belediyelerde etkili yerlerde görev alması, diğer bir kısım terör örgütü mensubunun veya öldürülen örgüt mensubu yakınlarının sözde değer ailesi tabir edilen yakınlarının kamu görevinde yer almasını sağlamak suretiyle Yargıtay kararlarında da ifade edilen her ne surette olursa olsun örgütün hareketlerini kolaylaştıran ve yaşantısını sürdürmeye yönelik eylemlere iştirak ederek üzerilerine atılı PKK/KCK terör örgütüne yardım etme suçunu işledikleri…
Yine şüphelilerden Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan'ın kullanmış olduğu telefon ve dijital materyallerin şifresini kolluk görevlilerine vermedikleri, Reform vakfı kurucularından şüpheli Mehmet Ali Çalışkan'ın yanında cep telefonu olmadan eş zamanlı yakalama gözaltı tarihinden sonra kolluk görevlilerine teslim olduğu, bu şekilde ilişki ve irtibatlarının deşifresini engelleme amacında oldukları, yine dikkat çekici olarak şüpheli Ekrem İmamoğlu'nun terör örgütü mensubiyeti nedeniyle kamu davası açılan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'i seçilmesi kendisinin tavsiye ettiğine dair beyanda bulunduğu anlaşılmakla; Şüphelilerin üzerilerine atılı suçu işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve tutuklama nedenlerinin bulunduğu anlaşılmakla; tutuklanmalarına karar verilmesi kamu adına talep olunur.”
Yolsuzluk suçlarından sorgulama yapan savcı da İmamoğlu için tutuklama istedi. Savcının hazırladığı tutuklama talepli sevk yazısında, İmamoğlu’nun “suç örgütü lideri olduğu” öne sürüldü. İmamoğlu ve Murat Ongun’un da aralarında bulunduğu bazı isimler hakkında 18 Ekim 2024 tarihinde savcılığın re’sen soruşturma başlattığına değinilen yazıda, şüphelilerin birçok belediye iştirakinde usulsüz ihaleler, doğrudan temin veya hizmet alımı nitelikli işler üzerinden ihaleye fesat karıştırma, nitelikli dolandırıcılık, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme, rüşvet ve irtikap suçlarını örgütlü bir şekilde işledikleri iddia edildi.
Sevk yazısında, “örgütün hiyerarşisi” başlığı altında, “örgütün tek söz sahibi olmakla birlikte, örgüt lideri ve yöneticisi tarafından verilen talimatların örgüt üyeleri eliyle gerçekleştirildiği, örgüt yöneticileri tarafından gizli toplantılar yapılarak, ihale verilecek şirketlerin önceden belirlenerek, ihale bedeli ve örgütün eline geçecek orana karar verildiği, tahsildar olan kişinin de bu toplantılara iştirak ettiği ve paraları da örgüt yöneticilerine teslim ettiği” ileri sürüldü.
“İmamoğlu liderliğinde, Murat Ongun’un yöneticiliğini yaptığı yapıda Medya A.Ş ve Kültür A.Ş üzerinde yakın çevresi aracılığıyla ihaleye fesat karıştırıldığı, hayali ihaleler ile kamu kurumu zararına dolandırıcılık faaliyetleri gerçekleştiği, naylon faturaların kesildiği” öne sürülen yazıda, yöneticiliğini Fatih Keleş’in yaptığı yapıda ise "kasa" olarak tabir edilen iş adamlarına ihalelerde ayrıcalıklar tanındığı, rüşvet veya irtikap neticesinde elde edilen gayrimenkullerin bu iş adamlarının üzerine verildiği, Keleş’in belediyeden alacaklarını tahsil etmek isteyen iş adamlarından "komisyon" adı altında paralar aldığı” iddia edildi. Yazıda, “yöneticiliğini Tuncay Yılmaz’ın yaptığı yapıda iş adamlarından temin edilenmen faatlerin İmamoğlu’nun ortağı olan şirketler üzerine alınarak kişisel zenginleşmesinin sağlandığı” iddia edildi.
“İmamoğlu liderliğindeki suç örgütünün temellerinin Beylikdüzü Belediye Başkanlığı dönemlerinde atıldığı” öne sürülen yazıda, İmamoğlu’nun o tarihten beri yanında bulunan ve kendisine tabi olan kişileri İstanbul Büyükşehir Başkanı olduktan sonra, Büyükşehir Belediyesinin birimlerinin iştiraklerinin başına getirdiği, yönetici niteliğindeki şüphelilerin suç örgütünün devamını sağlamak maksadıyla kendi alt yapılanmalarını oluşturdukları tespit edilmiştir” denildi. Belediye iştiraklerinden ödeme alan iş adamlarının İmamoğlu’nun ortağı olduğu inşaatlara para aktarımı yaptığı, İstanbul'da yaşayan vatandaşların kişisel verilerinin örgüt faaliyetleri kapsamında hukuka aykırı şekilde ele geçirildiği iddia edilen yazıda, “Bazı iş insanlarını para vermeye zorladıkları, para vermeyenlere idari yaptırımlar uyguladıkları, belediyenin iş ve ihalelerini maddi menfaat karşılığında kendileri ile irtibatlı iş adamlarına verdikleri, belediyeden alacağı olan kişilerin ödemesinin yapılması amacıyla kendilerinden "komisyon" adı altında para talep edildiği” ifadelerine yer verildi.
Yazıda, dosyada yer alan raporlardan, 2021- 2023 yılları arasında birçok ihaleye fesat karıştırıldığı, bu ihaleleri sadece kendilerine yakın kişilerin almasını sağladıkları, öne sürülerek, “bu kişilerin dikkat ekmemek adına yanlarında çalışan kişiler üzerine de bir çok şirket açarak Medya A.$ ve Kültür A.$’den yüksek bedelli işler aldıkları, bazı işlerin tek işlik olarak kurulduğu, sonrasında aktif ticari hayatinin olmadığı, bazı şirketlerin ise sadece naylon fatura kesmek için kurulduğu ve bu belirtilen fillerin hiyerarşik yapı içerisinde sürekli olarak kamu kurumu zarara dolandırıcılık suçunun işlendiği tespit edilmiştir” denildi.
İş verilen kişilerin sözleşmeye aykırı davranışlarına karşın haklarında para cezalarının uygulanmaması nedeniyle kamu zararına neden olunduğu ve bu kişilerin haksız zenginleşmesine sebebiyet verildiği iddia edilen yazıda, “Muvazaalı sözleşme ve hizmet alımları neticesinde örgüt mensubu kişilerin yetkilisi olduğu şirketlere aktarılan para, örgüt mensuplarının yanlarında çalışan kişilere veya yakınlarına şirket kurmak ve bu şirketlerden sahte fatura almak suretiyle, paraların alt şirketlere aktarıldığı, alt şirketler de kendi aralarında sahte faturalar keserek dolaştırılan paranın nakit çekilerek örgütün tahsildarlarına elden verildiği” ileri sürüldü.
Özel mülkiyete konu reklam alanlarını kiralayan şirketlerin belediyeden reklam asılması için izin alması gerektiğinden belediyeye başvuru yaptığı, Belediye Kentsel Tasarım Müdürlüğü izin vermeye yetkili olduğu halde şirketlerin Kültür AŞ’ye yönlendirildiği ifade edilen yazıda, “Kültür A.Ş’nin izin verilmesi karşılığı şirketlerden ücret istediği, şirketlerin bu ücretleri Kültür A.Ş grafik tasarım bedeli vbaltında muvazaalı sözleşme imzalamak suretiyle şirkete aynı konulu fatura kestiği, aynı konulu fatura kestiği böylece reklam iznini gayrimeşru şekilde ücrete bağlamış olduğu, bu yöntemle Kültür A.Ş’nin reklam bütçesi harici bir bütçe oluşturarak örgüt mensuplarına ait şirketlere bu paraların muvazaalı sözleşmeler ile aktarıldığı ve yüksek miktarda kamu zararına sebebiyet verildiği tespit edilmiştir” denildi.
Yazının devamında, imara aykırı yapılaşmalara göz yummak maksadıyla örgütün kasası olarak tabir edilen iş adamlarının üzerine gayrimenkul alımı yapıldığı ve elden nakit para alındığı iddialarına yer verilirken, bu suretle kamu kurumu zararına dolandırıcılık suçu işledikleri ve milyarlarca lira kamu zararına neden oldukları öne sürüldü. MASAK, Vergi Denetim Kurulu ön raporunun ve tanık beyanlarından, öne sürülen iddiaların İmamoğlu ve diğer isimlerin emir ve talimatları doğrultusunda hiyerarşik yapı içerisinde sürekli işlendiği belirtilen yazıda, “Örgüt kurucu ve yöneticisinin örgüt bünyesinde işlenen tüm suçlardan sorumlu olacağı” belirtilerek, İmamoğlu’nun “Suç Örgütü Kurma Yönetme, Rüşvet Almak, ihaleye Fesat Karıştırmak, Kişisel Verileri Hukuka Aykırı Ele Geçirme, Nitelikli Dolandırıcılık, İrtikap, Suç Gelirlerini Aklamak, Haksiz Mal Edinme ve Vergi Usul Kanununa Muhalefet suçlarını işlediği hususunda somut delillere dayalı kuvvetli suç şüphesi bulunmaktadır” ifadeleri kullanıldı.
İmamoğlu'nun "terör" suçundan hakimlik ifadesi“Elime geçen sevk yazısında benden ifade alan savcının isminin olmadığı, iki farklı savcının isminin olduğunu gördüm. Sayfalarca PKK terör örgütü, hiç ilgilenmediğim KCK, HDK vesaire kısaltmalarla geçen farklı dergilerde farklı terör örgütlerinin söylemlerinin dizildiği, tam bir kumpas ve pusu düzenini kuran 2 savcının suç isnadı görmekteyim. Tam bir kumpas ve pusu düzenini kuran 2 savcının suç isnadı görmekteyim. Vatana ihanet etmektedirler, dolayısıyla suç isnadının bende zerre kadar kıymeti yoktur, Hepsi benim için çöp niteliğindedir. Bütün bunları benim için yazan ve terör örgütü üyeliğini ortaya koyan kişiler meslek şereflerini, meslek namussuzluklarını kaybetmiş kişilerdir. Bu tür kişiler sadece bunları yazma marifetine sahip değil muhtemeldir ki ülkemizin başına bela olmuş veya olacak terör örgütü deneyimlerine de sahip olduklarını düşünüyorum, çünkü bu tür pusu ve kumpas işi terör örgütü üyesi olmakla başarılabilir diye düşünüyorum, yaptıkları bu iş ve işlemler ülkemizin adalet sistemine atılmış bir bombadır, tahribatı büyük olacaktır, yüce Türk yargısına ve onbinlerce namuslu yargıç, savcılara sesleniyorum ki, bu tür meslek namusunu, meslek ahlakını yitirmiş insanlara meydan vermeyin, şeref yoksunu bu insanlar Ramazan ayında kul hakkının ötesine geçip milletimize ve vatana ihanet etmektedirler, dolayısıyla suç isnadının bende zerre kadar kıymeti yoktur, yazdıkları her sayfa çöp niteliğindedir. “Ben dün ne istediler de vermedik diyenlerden değilim”Benim vatan ve millet sevgimi, bayrak sevgimi ve bu ülkede yaşayan 86 milyon insanı barış ve huzur içerisinde yaşayacakları bir ülke sevdamı bu tür çöp niteliğindeki insanlar beni ne sorgulayabilir ne ifademi alabilir, ne de benimle ilgili fikir beyan edebilir, benim milletime, vatanıma, bayrağıma olan sevgimi, bağlılığımı ölçecek, aşağılayacak ya da terörle iltisaklı olacak diyecek kişi anasının karnından doğmadı, ben dün ne istedilerse vermedik diyenlerden ve dün dünde kaldı cancağızım diyenlerden değilim, dün de ne istediler de vermedik dediklerinde ülkenin zararlarını gördüğüm yerdeydim, bugün de ülkemize zarar verenleri çok iyi bir noktadan gören yerdeyim. "Milletimiz görecek ve yaşayacaktır"Beni doğuran anne ve baba vatana ve millete faydalı olma noktasında yetiştirmiş, ben Cumhuriyet değerlerine bağlı, Atatürk'ün kurduğu bu· Cumhuriyetin 2. Yüzyılında gençleri ile tarih yazacağı bir döneme imza atmaya kararlı bir siyasetçiyim, bu hedefimi bu milletin 86 milyon insanımızın evlatları ile birlikte başaracağımızı milletimiz görecek ve yaşayacaktır, bu terör örgütü kimliği ile hareket eden bu iddianameleri yazan, uyduran, kumpasla beni alt etmeye çalışan yargıyı perişan eden ve siyasetin aparatı haline getirme gayreti içinde olan kişi ve şürekası ile milletimiz ve devletimiz adına bayrağımız ilelebet dalgalansın diye sonsuz mücadele edeceğimi dünden daha güçlü olduğumu ve 86 milyon insanın varlığını arkamda hissettiğimi ve 86 milyon insanı birbirinden ayırt etmeden, kimliğine inancına bakmadan bu ülkenin asli bir vatandaşı olduklarını hissedecekleri bir geleceği hep birlikte başaracağız. Allah yolumuzu açık etsin. Bu mahkemeye gelen bütün karalayıcı, kumpas içerikli iddiaları reddediyorum, tabiki serbest bırakılmamı talep ediyorum.'' |
İmamoğlu'nun iki ayrı savcılık ifadesiİmamoğlu'nun 'kent uzlaşısı' kapsamında verdiği ifade, bir saaten uzun sürdü. İmamoğlu, terör soruşturmasına ilişkin sorgusunda "kent uzlaşısı" sorusuna, "Bana değil, Türkiye'nin mevcut siyasi gündeminde hükümetle yoğun diplomasi içerisinde bulunan DEM Parti yöneticilerine sorulmalıdır" cevabı verdi. İmamoğlu, 'yolsuzluk' soruşturmasından alınan ifadesinde ise, "Namusuma, haysiyetime leke getirecek uygulamaları yapanlarla mücadelemi hukuki zeminde sonuna kadar arayacağıma yemin ettim!" dedi.
|
EMNİYET İFADELERİİmamoğlu'nun "yolsuzluk" soruşturmasından verdiği emniyet ifadesiİmamoğlu, gözaltındayken İstanbul Emniyeti Mali Suçlarla Şube Müdürlüğü'nde verdiği ifadede, yöneltilen sorulara, “Aslında burada bulunmamın yegane sebebi hakkımda başlatılan bir siyasi müdahale ve mücadele modelidir” sözleriyle tepki gösterdi. İmamoğlu’na, sorgusu sırasında kendi fotoğrafının en başta yer aldığı, gözaltındaki diğer 99 kişinin fotoğrafının da bulunduğu liste ve listenin en başında yer aldığı “örgütsel şema” gösterildi. İmamoğlu, bu kişileri tanıyıp tanımadığı ve ilişkileri sorulunca, “Şu anda cevap vermek durumunda olduğum muhtelif soruların içeriğini anlamış bulunmaktayım. Bu mücadele biçimi ne yazık ki bir yargı tacizi şeklinde tarafıma yıllardır sürdürülmektedir. Muhtelif çeşitleriyle hakkımda açılan davalar ve sürdürülen soruşturmalar, daha gözaltına alınmadan bir gün önce kreşlerin kapatılmasıyla ilgili tarafıma tebliğ edilen soruşturma belgesi gösteriyor ki, halkın iradesine saygı duymayan iktidar mensuplarının tarafıma yürütmüş olduğu müdahalelerin bir biçimiyle de şu an itibariyle karşı karşıyayım” dedi. Soruların önemli bölümünü, savcılıkta ifade vereceğini söyleyerek yanıtlamayan İmamoğlu’na en ağır suçlamalar, üç gizli tanığın ifadelerine dayanılarak yöneltildi. Gizli tanıklar, CHP İl Başkanlığı için para toplandığını, 2019 seçimlerinden sonra İstanbulluların verilerinin toplanarak sonraki yerel seçimde bunların adaylara satıldığını, CHP kurultayında delegelere para dağıtıldığını, DEM Parti’ye desteği için para verildiğini öne sürdü. İmamoğlu, bu soruların tamamına, “Muhatap almıyorum, şiddetle reddederim” yanıtını verdi. Sosyal medyaya yansıyan, İmamoğlu’nun danışmanı Murat Ongun’a ait ses kaydının da gizli tanık tarafından savcılığa verildiği, yasal dinleme ile elde edilmediği ortaya çıktı. İmamoğlu, ifadesinin sonunda, bu yöntemler için, “yasal tüm haklarımı hayatım boyunca arayacağıma, yargılanmaları için elimden geleni yapacağıma milletimin huzurunda söz veriyorum” dedi.
|
Gözaltına alınmadan 12 saat önce diploması iptal edilmiştiİmamoğlu hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen 'evrakta sahtecilik' soruşturması kapsamında 31 yıl önce aldığı diploması da İstanbul Üniversitesi yönetimi tarafından 18 Mart akşamı iptal edilmişti. Bunun üzerine İmamoğlu, "Bugün diplomanın iptali umurumda değil, önemli ama esas umrumda olan; ülkede herkesin kazanılmış hakları tehlike altındadır. Bu akıl, bu milleti gerçekten tehdit eden akla dönüşmüştür, herkesin elinden her şeyi alabilirler, malını, mülkünü, mülkiyet hakkını, eğitim hakkını, seçilme hakkını, seçme hakkını, her şeyi elinizden alabilirler. Seçme hakkınızı da elinizden alabilirler" demişti. İmamoğlu'na yönelik operasyonlar, CHP'nin ön seçiminden önce olduİBB Başkanı İmamoğlu, CHP'nin Cumhurbaşkanı aday adayı olarak katılacağı 23 Mart'taki ön seçimden önce iktidarın "İmamoğlu'nu 23 Mart'tan önce bitirelim" düşüncesinde olduğunu savunuyordu. İmamoğlu, 15 Mart'ta Ankara'da yaptığı konuşmada, "Ülkeyi karıştırmaya hazırlanıyorlar; '23 Mart'tan önce İmamoğlu'nun işini bitirelim' derdindeler. Beni hapse atmaktan bile bahsediyorlar" demişti. İmamoğlu, "Tüm uyduruk iddiaları bir araya getirecekler, İmamoğlu'nun etrafında toplanmış çıkar amaçlı bir örgüt icat etme çabasındalar. Hepsi tek tek denetlenmiş göz önündeki ihaleleri bahane ederek yapacaklar, etrafımdaki kişileri de kurdukları kirli hesap düzeniyle onları suçlu ilan etmeye çalışacaklar. Bunları, kendilerine maşa olarak tuttukları gazeteciler, troller bunları yazıyorlar" diye konuşmuştu. |
Ekrem İmamoğlu, 21 Mart'ta Mali Suçlarla Şube Müdürlüğü'nde verdiği ilk ifadede, yöneltilen sorulara, “Aslında burada bulunmamın yegane sebebi hakkımda başlatılan bir siyasi müdahale ve mücadele modelidir” sözleriyle tepki gösterdi.
İmamoğlu’na, sorgusu sırasında kendi fotoğrafının en başta yer aldığı, gözaltındaki diğer 99 kişinin fotoğrafının da bulunduğu liste ve listenin en başında yer aldığı “örgütsel şema” gösterildi. İmamoğlu, bu kişileri tanıyıp tanımadığı ve ilişkileri sorulunca, “Şu anda cevap vermek durumunda olduğum muhtelif soruların içeriğini anlamış bulunmaktayım. Bu mücadele biçimi ne yazık ki bir yargı tacizi şeklinde tarafıma yıllardır sürdürülmektedir. Muhtelif çeşitleriyle hakkımda açılan davalar ve sürdürülen soruşturmalar, daha gözaltına alınmadan bir gün önce kreşlerin kapatılmasıyla ilgili tarafıma tebliğ edilen soruşturma belgesi gösteriyor ki, halkın iradesine saygı duymayan iktidar mensuplarının tarafıma yürütmüş olduğu müdahalelerin bir biçimiyle de şu an itibariyle karşı karşıyayım” dedi.
Soruların önemli bölümünü, savcılıkta ifade vereceğini söyleyerek yanıtlamayan İmamoğlu’na en ağır suçlamalar, üç gizli tanığın ifadelerine dayanılarak yöneltildi. Gizli tanıklar, CHP İl Başkanlığı için para toplandığını, 2019 seçimlerinden sonra İstanbulluların verilerinin toplanarak sonraki yerel seçimde bunların adaylara satıldığını, CHP kurultayında delegelere para dağıtıldığını, DEM Parti’ye desteği için para verildiğini öne sürdü. İmamoğlu, bu soruların tamamına, “Muhatap almıyorum, şiddetle reddederim” yanıtını verdi. Sosyal medyaya yansıyan, İmamoğlu’nun danışmanı Murat Ongun’a ait ses kaydının da gizli tanık tarafından savcılığa verildiği, yasal dinleme ile elde edilmediği ortaya çıktı. İmamoğlu, ifadesinin sonunda, bu yöntemler için, “Yasal tüm haklarımı hayatım boyunca arayacağıma, yargılanmaları için elimden geleni yapacağıma milletimin huzurunda söz veriyorum” dedi.
İmamoğlu, İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde verdiği ifadede de, kendisine yöneltilen “Yurt dışına illegal yollardan çıktınız mı?” ve “Terör örgütleri içerisinde aktif olarak faaliyet gösteren akrabanız veya yakınınız var mı?” sorularına sert tepki göstererek, her iki sorunun da “ahlaksız ve kasıtlı” olduğunu söyledi
“‘Kent uzlaşısı’ ifadesi bana değil, bugün Türkiye’nin siyasi gündeminde yoğun diplomasi içerisinde bulunan DEM Parti yöneticilerine sorulmalıdır” diyen İmamoğlu, “Özellikle 2019 İstanbul seçimlerinde, ‘İstanbul İttifakı’ ve ‘Türkiye İttifakı’ ifadelerini sayısız kez kullandım. Başka bir siyasi partinin yaptığı tanımlar ve aynı duyguları paylaşan kişilerin durumu, kendilerini bağlar” ifadelerini kullandı.
CHP’nin İstanbul ve birçok ilde, ‘Türkiye İttifakı’ söylemiyle, kapsayıcı bir yerel seçim politikası izlediğinin altını çizen İmamoğlu, “Bu çerçevede, İstanbul ve Türkiye’nin çeşitli il ve ilçelerinde oluşturulan belediye meclis üyesi listelerine, her siyasi parti ve görüşten isimler dahil edilmiştir. Örneğin; İstanbul’da birçok ilçede, geçmişte başta AK Parti olmak üzere İyi Parti, MHP, BBP ve DEM gibi farklı partilerde siyaset yapmış kişiler listelere alınmıştır” dedi.
CHP'li Esenyurt Belediyesi'ne kayyım atanmıştıCHP'li belediyelere yönelik aylardır süren operasyonlarda Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer'in gözaltına alınmasının ardından CHP'li belediyelere yönelik ilk kayyım ataması gerçekleştirilmişti. 30 Ekim 2024'te de İstanbul'da Esenyurt Belediyesi'nin CHP'li Başkanı Ahmet Özer, "PKK/KCK terör örgütünün mensup ve faaliyetlerinin tespit edilmesine" yönelik yürütülen soruşturmalar kapsamında gözaltına alınmıştı ve görevden alınarak yerine kayyım atanmıştı. Tutuklanan Özer'in yerine İstanbul Vali Yardımcısı Can Aksoy getirilmişti. 13 Ocak'ta Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, Balıkesir'deki ailesinin evinden alınarak İstanbul'a götürülmüştü ve 17 Ocak tarihinde, "suç örgütüne üye olma", "ihaleye fesat karıştırma" ve "haksız mal edinme" suçlamalarıyla tutuklanmıştı. Bu göreve Beşiktaş Belediye Meclis Üyesi Ömer Rasim Şişman vekillik ediyor. 27 Şubat'ta İstanbul'da Beykoz Belediyesi'ne düzenlenen operasyonla CHP'li Beykoz Belediye Başkanı Alaattin Köseler'in de aralarında bulunduğu 13 kişi, "ihaleye fesat karıştırma" şüphesiyle gözaltına alındıktan sonra tutuklanmıştı. Bunun üzerine Beykoz Belediye Meclisi üyeleri, CHP'li Özlem Vural Gürzel'i başkan vekili seçmişti. |
© Tüm hakları saklıdır.