Biliyoruz ki başlıkta geçen söz, 101 yıl önce dün akşam saatlerinde Mustafa Kemal Paşa tarafından, süregelen hükûmet krizini aşmak üzere Çankaya köşkünde toplanan İsmet (İnönü), Kazım (Özalp), Kemalettin Sami ve Halit paşalara edilmişti.
Fakat bu karar çok daha önceden alınmıştı.
Cumhuriyet'in ilan edileceğini aleni olarak ilkin, Neue Freie Presse isimli Avusturya gazetesinin, 1920-1927 arasında Türkiye'de basın muhabiri olarak çalışan Josef Hans Lazar'a söylediğini biliyoruz.
Farklı kaynaklar, söyleşinin yayımlandığı güne dair farklı tarihler verebiliyor. 2 Ekim 1923 tarihli gazetenin o sayısının kapağını aşağıya ekliyorum.
Metni, günün önemine binaen günümüz Türkçesine çeviriyorum.
Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun!
***
Yeni Türkiye’nin kurucusunu görmek artık kolay değil; onunla konuşmak ise çok daha zor. Ankara’ya yapılan uzun ve meşakkatli bir yolculuktan sonra eli boş dönmemek büyük bir şans ve tesadüf sayılabilir. Gazetenizin muhabiri, Türk Basın Bürosu’nun yardımlarıyla yeni Türkiye’nin en yetkili ismiyle bir görüşme yapma fırsatı buldu. Sohbet, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin başkanlık odasında gerçekleşti.
Gazi Mustafa Kemal Paşa, tüm gücüne ve içine kapanıklığına rağmen sade, özgür ve samimi bir kişilik sergiliyordu. Kısıtlı zamanına rağmen, neredeyse 45 dakika boyunca ilham verici ve heyecanlı bir şekilde konuştu. Sözleri sakindi, düşünceleri ise birbirini takip eden mantıklı bir zincir oluşturuyordu. Yüzünde zayıflık, amaçsızlık ya da gizli bir şey yoktu. O dönemin sıradanlıklarının aksine, odaklanmış bir enerji ve güçlü bir irade ortaya koyuyordu.
Mustafa Kemal, tarihi öneme sahip açıklamalarda bulundu. Türk Ulusal Hareketi’nin başlangıcından bu yana özellikle kaçınılan 'cumhuriyet' kelimesini ilk kez kullandı: "Size yeni Türk anayasasının birinci maddesini tekrar edeyim: Egemenlik, kayıtsız, şartsız milletindir. Tüm yönetim yetkisi, doğrudan doğruya millete aittir. Bu iki cümle, anlamları ve yorumlarıyla tek bir kelimenin açık ve net tanımıdır: Cumhuriyet!
Mustafa Kemal, yeni Türkiye'nin gelişim sürecinin henüz tamamlanmadığını belirtti: "Yolun sonuna kadar gidilmeli. Değişiklikler, düzeltmeler ve iyileştirmeler gerekli. Kısa bir süre içinde, Türkiye özünde olduğu gibi, biçimsel olarak da bir cumhuriyet olacaktır. Avrupa ve Amerika’daki cumhuriyetlerin dış şekillerinin birbirinden farklı olabildiği gibi, Türkiye de bu ülkelerden yalnızca yüzeysel farklılıklarla ayrılacak; ama esas olarak aynı değerlere sahip olacaktır. Biz de tüm yetkilere sahip bir parlamento ve sorumlu bakanlara sahip olacağız."
Konuşmasının sonunda Mustafa Kemal, yeni başkentin de Ankara olacağını belirtti: "Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti, Ankara olacaktır."
Daha sonra Avrupa ile olan ilişkilerden bahsetti: "Avrupa basını, Türkiye’nin Batı’dan uzaklaştığını iddia ediyor. Yüzyıllardır düşmanlarımız, Türklere karşı nefret ve küçümseme duygularını körüklüyor. Bu, Avrupa'da yerleşik bir zihniyeti oluşturdu ve biz hâlâ bununla mücadele ediyoruz. Batı, bizi ahlaki ve entelektüel gelişime kapalı barbarlar olarak görmeye devam ediyor. Ancak biz, halkımızın Avrupa ile ilişkilerini geliştirmek için elimizden geleni yapacağız. Sultanların, halkı Avrupa’dan koparma çabalarına karşın; biz Türk ulusçuları, dünyaya açık gözlerle bakıyoruz ve halkımızın diğer kültürlerle temasını artırmaya kararlıyız."