ATİNA
Yunanistan 17 Kasım 1973 olaylarını unutmuyor. Geçen hafta 49. yıldönümü anılan kanlı Teknik Üniversite olayları bir kez daha ABD büyükelçilik binası önüne dek düzenlenen protesto yürüyüşü ve buna eşlik eden şiddet olaylarıyla anıldı.
Her yılın 17 Kasım gününde anılan bu olaylar, 1967-1974 yılları arasındaki askeri yönetime karşı üniversite öğrencilerinin ayaklanması ile başladı.
17 Kasım 1973 öğrenci ayaklanması
Atina Teknik Üniversitesi içine sığınan öğrencilerin ayaklanmasını bastırmak için askeri yönetimin emriyle bir tank üniversitenin demir kapısını kırarak içeriye girmiş, göğüs göğüse çatışmalar yaşanmıştı.
ABD'nin Yunan cuntasına verdiği desteği protesto etmek için, ABD Başkanı Bill Clinton'un 1999'da Atina ziyareti süresinde o dönemde verdiği destek için ABD adına özür dilemesine rağmen, bugün bile ABD Büyükelçiliği yürüyüşler düzenleniyor.
Protesto yürüyüşüne katılan ve kendilerini anarşist olarak tanımlayan yüzü maskeli, başları kasklı, elleri molotoflu gençlerle, gaz bombaları ve coplarla donanmış polis arasındaki kovalamacalar ve çatışmalar bu yıl da eksik olmadı.
1973'teki bu ayaklamaları bastırmak için Kıbrıs'a darbe yapan Yunan cuntasının bu adımı ise bardağı taşıran son damla oldu. Türkiye garantörlük hakkını kullanarak 20 Temmuz 1974'te Kıbrıs'a operasyon düzenledi. Yunan cuntası aynı gün çöktü.
17 Kasım 1973
Geçen haftaya damgasını vuran diğer bir gelişme, İstanbul'da İstiklal caddesinde meydana gelen ve 6 kişinin ölümü ile 81 kişinin yaralanmasına yol açan bombalı saldırının Atina'daki yankıları oldu.
Yunan yayın organları, Türk yayın organlarında yayınlanan haber, yorum, görüntü ve yapılan araştırmaları günü gününe bütün detayları ile Yunan kamuoyuna duyurmayı sürdürdü.
Yaralıların arasında bulunan Selanikli turist bir kadının, Yunan TV kanallarına verdiği demeçlerde İstanbul'da sevkedildiği hastanede hiçbir sorunla karşılanmadığını ve ilk fırsatta yine İstanbul'a gideceğini söylemesi ile özellikle kanalların Türkiye ile ilgili önyargılarını bertaraf etmiş oldu.
İstiklal Caddesi'ndeki saldırıda yaralanan Yunan turist
Ne var ki bazı Türk yayın organlarının ve gazetelerin bu bombalı saldırının ardında "Yunan parmağı olabileceği" şeklindeki iddiaları söz konusu önyargıları daha fazla körüklemeye yetti.
Diğer bir deyişle iki ülke arasındaki ilişkiler o denli gerginleşmiş durumda ki, istenmeyen her bir olayın ardında illa ki karşı tarafın "parmağı" olabileceği kuşkularını yaratıyor ya da bu iddialar yayın organları tarafından şişiriliyor.
Buna diğer bir örnek, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'ın iki hükümetli Libya'ya ancak yarısını gerçekleştirdiği ziyaretinde görüldü. Yunan dışişleri bakanı ilk önce Libya'nın Trablus hükümetini, ardından da Bengazi hükümetini ziyaret etmek için yola çıktı. Dendias'ın amacı Trablus'ta Libya Devleti Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi ile başa baş görüşmekti. Ancak Dendias, uçağın penceresinden el- Menfi yerine, Türkiye ile deniz yetki alanları mutabakatı imzalayan Libya'nın Trablus'taki Dışişleri Bakanı Necla Manguş'un kendisini karşılamaya geldiğini görünce uçaktan bile inmeden, Bengazi'ye uçtu ve oradaki yönetimin başındaki Hafter'le görüştü.
Dendias buna gerekçe olarak "Türkiye ile -Atina'nın hukuken yok hükmünde saydığı- deniz yetki alanları mutabakatı imzalayan Libya'daki geçici hükümetin Dışişleri Bakanı ile bir araya gelemeyeceğini" gösterdi.
Yunan yayın organları ise hep bir ağızdan "Dendias'ın aleyhine kurulan bu tuzağa düşmediğini" iddia ederken bunun ardında "Türk parmağı" olabileceğine işaret ettiler.
Yunan ana muhalefet partisi radikal sol SYRİZA lideri Aleksis Tsipras, "Dendias'ın Libya ziyaretini amatörce yaptığını, hiçbir önhazırlık yapılmadığını ve bu hamlesiyle Yunanistan'ın Libya ilişkilerindeki kapıları da kapatmış olduğunu" söyledi.
Bazı yayın organları da Dendias'ın bu insiyatifi ile "Başbakan Kiryakos Mitsotakis'e rağmen milliyetçilik yaparak parti başkanlığına soyunmak istediği" gibi yorumlar getirdiler.
Hükümet sözcüsü Yannis Ekonomou'nun Dendias'ın bu hamlesini "yorumsuz" bırakmasını ise "Dendias'ın bu insiyatifi karşısında Başbakanın duyduğu hoşnutsuzluğu" şeklinde algılayanlar oldu.
Tartışılan diğer bir konu da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Endonezya'da düzenlediği basın toplantısında Yunanistan için "bir gece ansızın gelebiliriz" ifadesinden vazgeçmediğini ve "Yunanistan'da 2 - 3 isim var ki rahat durmuyor. Bunlar devamlı bu tür açıklamaları yapıyor" şeklindeki açıklaması oldu.
Bu tekrarlanan ifade Atina'da "Türkiye Yunanistan'ı aynen tehdit etmeye devam ediyor" şeklinde algılandı.
Böylece tarafların karşılıklı atışmalarında birbirlerine misliyle karşılık vermeye kararlı oldukları bir kez daha anlaşılmış oldu.
Buna karşın, aynı basın toplantısında Cumhurbaşkanının Suriye için "siyasette ebedi küskünlükler, kırgınlıklar, dargınlıklar olmaz. Sıkıntılı olduğumuz ülkelerle ilişkileri, seçimlerden sonra yeniden ele alabilir, sil baştan yapabiliriz" sözü de "Türkiye'nin sıkıntılı Yunanistan ilişkileri de sil baştan mı yapılacak" sorusunu akıllara getirdi.
2023'te hem Türkiye'de hem Yunanistan'da yapılacak olan seçimlerden sonra "ilişkilerin mutlaka yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine" inanan diplomatik çevreler "ancak o zamana kadar tarafların birbirini suçlayan açıklamalarına da ara vermeleri gerektiğine" dikkati çekiyorlar.
Aynı, halkları galeyana getiren haber ve yorumlara da ara verilmesi gerektiği gibi.