Dünya Ekonomi Forumu, 2024'in ilk günlerinde web sayfasında BM Nüfus Fonu (UNFPA) İcra Direktörü Dr. Natalia Kanem'in bir makalesine yer verdi.1 Böylece makale içeriğinin yılın en önemli gündemlerinden biri olduğu tescil edildi. Malum, Dünya Ekonomik Forumu dünyanın en tanınmış iş insanları ve politikacılarını bir araya getiren, dünyanın en önemli sorunlarının tartışıldığı ortamlar sunan bir yapı; gündemi belirleme gücü var.
Dr. Kanem bu makalesinde, üreme sağlığı ve kadın haklarının etkinleştirilmesinde özel sektörün önemine değiniyor ve UNFPA bünyesinde kurulan bir koalisyonu müjdeliyordu: İş Dünyasında Üreme Adaleti Koalisyonu.2
Üreme Adaleti, 1994'te Nüfus ve Kalkınma Konferansı'ndan hemen sonra üreme haklarına ulaşımı en sorunlu gruplar tarafından kullanılmaya başlanmış bir terim. 30 yıl sonra da aynı adaletin peşindeyiz.
Elbette daha güçlenildi. Elbette son yıllarda cinsel sağlık ve üreme sağlığı hareketleri dünya çapında işyeri normlarını dönüştürdü. Ama hâlâ gidilecek çok yol var.
UNFPA ve ortakları tarafından kurulan İş Dünyasında Üreme Adaleti Koalisyonu da bu yolda önemli bir yol arkadaşı olacak. Koalisyon, iş dünyasında kurumsal strateji ve operasyonlarda kadınlar ve kız çocukları için üreme sağlığı gündemini ilerletmeyi ve yaygınlaştırmayı, yeterli anne sağlığı desteğinin sağlanmasını ve aile planlamasına erişimi sağlamayı ve işyerinde cinsiyete dayalı şiddete ilişkin bilgilendirme ve müdahaleyi, çalışma alanları olarak tanımlıyor.
Özel sektör özellikle bazı alanlarda kadınlara önemli istihdam sağlıyor. Bu kadınların bazıları kadın sağlığı hizmetlerine yönelik karşılanmamış ihtiyaçların en yüksek olduğu ülkelerde yaşıyorlar. Yaklaşık 190 milyon kadının bu ülkelerdeki küresel tedarik zincirlerinde çalıştığını biliniyor. Başta bu kadınlar olmak üzere özel sektör, çalışan kadınların güçlenmesi için çok önemli bir başlama noktası.
Firmaların kurumsal yapılarının içine eklemlendirilmiş üreme adaleti, kalkınmanın da anahtarı. Kadınların içinde yer almadığı bir kalkınma programının gerçekçi olmadığı artık biliniyor; üreme hakları ile kalkınma arasında somut ve güçlü bir bağ var. Sağlıkla ilgili izinler veya ebeveynlik izinleri ve sağlık hizmetleri yardımları hakkında aldıkları kararların tümü, cinsel taciz ile ilgili alınacak önlemler gibi konunun birçok alt başlığı kadınların uzun vadeli sağlığı ve üretkenliği üzerinde önemli etkilere sahip. Kadınların üreme bilgi ve hizmetlerine tam erişememesi, yoksulluk, sağlık sorunları, eğitime erişememe, kendini geliştirememe, çalışmaya, gelişime ve üretime eksik katılım ve nihayetinde ekonomik, beşeri ve sosyal kalkınmada sınırlılık ile ilişkilendiriliyor.
Bu nedenle, iş dünyasının toplumsal cinsiyet eşitliği için katalizör bir rolü olma potansiyeli var.
İş dünyasındaki kadınların cinsel sağlık ve üreme sağlıkları üzerinde kontrole sahip olmaları, bu kadınların daha sağlıklı, daha güçlü ve kişisel ve profesyonel yaşamlarında daha iyi karar verme gücüne sahip olmalarını sağlayacaktır.
Menopoz veya adet dönemi belirtilerinin yönetilmesine yardımcı olacak düzenlemeler gibi minik dokunuşların bile hemen fark yarattığı, işe devamsızlık oranlarını düşürdüğünü, işe bağlılığı, performans ve işten alınan tatminde artış sağladığı araştırmalarda gösteriliyor.
İş dünyası da bu konuya sahiplenişten önemli faydalar elde edecektir.
Cinsiyet eşitliğini benimsemiş bir şirket, çalışanlar, çalışan adayları ve müşterileri için artan bir saygınlık kazanacaktır. Güvenli bir ortamda çalışmak, çalışma ortamını huzurlu hale getirecektir. Üstelik, güçlü bir cinsiyet stratejisi, en iyi yetenekleri çekmek için de gereklidir.
Ülkemizde güzel işleri özlediğimiz zaman çok.
UNFPA Türkiye Ofisi geçen aylarda bunlardan birine imza attı.
İş dünyasının üreme sağlığı ile ilgili çalışmalara ilgi duyması, çalışanlarına bu konuda farkındalık sağlaması ve çalışma ortamında üreme adaletini sağlamaya yönelik iyileştirmeler yapması toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasında oyun değiştirici bir yaklaşım.
Tam da bu nedenle, UNFPA Türkiye Ofisi iş dünyası temsilcilerine yönelik iki günlük "Özel Sektör için Üreme Sağlığı ve Hakları Eğitimi"ni hayata geçirdi.
Ülkemizdeki birçok firmanın özellikle toplumsal cinsiyetle ilgili çalışmalar yaptığını biliyorum. Web sayfalarında politika belgeleri yer alıyor ve bazılarında gerçekten de konunun tüm bileşenlerine yönelik maddeler izlenebiliyor.
Ama bu farkındalık ve hayata geçmiş uygulamalar her firmada aynı değil. İyi örneklerin paylaşılması ve henüz bu yola girememiş olanların desteklenmesi çok önemli. Tam bu noktada, UNFPA Türkiye Ofisi bu sürecin desteklenmesinde artık yapılandırılmış bir eğitim programı ile de yanlarında.
Kaynakça:
- https://www.weforum.org/agenda/2024/01/companies-sexual-reproductive-health-women-work/
- https://www.unfpa.org/coalition-reproductive-justice-business
Pınar Okyay kimdir? Prof. Dr. Pınar Okyay, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı başkanıdır. Pınar Okyay, 1983'te Bornova Anadolu Lisesinden, 1989'da Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinden ve 1993'te Dokuz Eylül Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Halk Sağlığı Bölümünden mezun oldu. Halk sağlığında epidemiyoloji, sağlık araştırma yöntemleri, araştırma ve yayın etiği, biyoistatistik, kadın sağlığı ve afet ağırlıklı çalışmaktadır. Üniversite hastanesi başhekim yardımcılığı, Özdeğerlendirme Kurulu başkanlığı; 2016-18 döneminde Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) Yönetim Kurulu üyesi; 2018 Kasım 2021 Temmuz döneminde HASUDER'in Yönetim Kurulu başkanlığı yaptı. Halen HASUDER Toplumsal Cinsiyet ve Üreme Sağlığı ile Afetler Çalışma Gruplarında çalışmaktadır. Sağlık Bakanlığı Tıpta Uzmanlık Kurulu TUKMOS ve Halk Sağlığı Yeterlilik Kurulu Denetleme Komisyonu üyesi. 2020 Nisan -2021 Mayıs tarihleri arasında Sağlık Bakanlığı COVID-19 Bilimsel Danışma Kurulu üyeliği görevini yürüttü. Türk Tabipleri Birliği (TTB) bünyesinde TTB Halk Sağlığı Kolu başta olmak üzere çeşitli görev gruplarında yer almaktadır. Aydın Tabip Odası üyesidir; yönetim kurulu üyeliği yapmıştır; halen TTB Delegesidir. Bir kitapsever, gezgin ve T24 İnternet Gazetesi haftalık köşe yazarıdır. |