6 Şubat
Sosyolog Mert Kaya, çok sevdiğim bir çalışma arkadaşım. Bellek İzmir adını verdiği podcast serileri ile İzmirlileri hatırlamaya, daha doğrusu unutmamaya davet ediyor.1
Yavuz İbrahim ve Civelek Ziver’i Halid Ziya Uşaklıgil yazmış.
Madam Martha Amati’yi ise Rita Ender.
Mert, bu öyküleri sesiyle bizlere ulaştırıyor.
Bu anıların anlatılması, yazılması çok değerli.
***
Homeros’u günümüze kadar taşıyan öyküleridir.
İnsanlar, öyküleri ile var oluşlarını tanımlıyor. Öyküleri, bu varoluşunun en önemli kanıtları.
Öykülerimiz, aynı zamanda anılarımızdır.
***
Yeraltı dünyası Hades’te akan ırmaklardan biri “unutma nehri”dir: Lethe.
Lethe, yeraltı dünyasında akan beş nehirdir biridir. Nehrin suları bir insanın gölgelere karışan ruhuna eski hayatına dair her şeyi unutturacak güce sahiptir.
Yeryüzünün aydınlığından karanlığa yolculukları başlamış gölgeler bu nehre gelince dururlar ve suyundan içerler. Her yudumda fani yaşamlarına dair bir anı silinir. An gelir artık her şeyi unuturlar, anıları tamamen silinir.
Büyük ozan Dante, İlahi Komedya’nın Araf’ında şöyle anlatır:2
“121 Gördüğün su, suları çoğalıp, eksilen
Irmaklar gibi, soğukta dönüşen buharla beslenen
Bir kaynaktan çıkmıyor;
124 hiç azalmayan, hep aynı akan, iki yöne
boşalttığı suyu, yalnızca Tanrı’nın isteğiyle
yenileyen bir pınardan çıkıyor
127 Burada akarken, günah izlerini siler
belleklerden; öbür tarafta ise,
yapılan iyilikleri akla eker
128 Burada adı Lethe’dir; öbür tarafta
Eunoe olur adı; önce burada, sonra
Orada tadana etkisini gösterir”
Belli ki, Hades’in diyarına girebilen az sayıdaki ölümlü de çok dikkatli olmak zorundadır. Lethe’nin sularından içmek onları da kimliklerini silerek sonsuza kadar yeraltı dünyasında hapsedebilir.
Ancak, Lethe’nin gücü sadece unutmakla ilgili değildir.
Zeus’un kızı Aletheia hakikat tanrıçasıdır. Alethei, "gizli olmayan" ya da "açığa çıkaran" demektir. Sözcük, “a” eki ile tam anlamıyla "unutma", "unutkanlık" anlamına gelen Lethe'nin zıttıdır.3
Dolayısıyla Lethe sadece belirli gerçeklerin veya olayların unutulmasının ötesinde bizzat gerçeğin gizlenmesi ya da inkâr edilmesi anlamına gelir. Hayatta bilinen gerçeklerin yok olmasıdır.
İoanna Kuçuradi hocamız bir röportajında şöyle demişti:
“Hak, birinin hakkıysa, ona muhakkak verilmesi gereken, iade edilmesi gereken bir şey kastediyoruz. Onun olduğunu ve ondan yoksun kaldığını farz ediyoruz, hak derken.
Oysa çıkar -kimin çıkarıysa artık- hak ettiğinden fazla bir şey alması ve bu fazlanın da başkasından eksilmesidir. Bu başkası devlet olabilir, insan olabilir, bir grup olabilir. Fazlanın birilerinden eksildiği gözden kaçıyor.”
6 Şubat, vatandaş olarak haklarını başkalarının çıkarı nedeniyle kaybeden binlerce insanımızın eksildiği gündür.
Bu gerçek bilinmeli;
O insanlarımızın öyküleri asla unutulmamalıdır.
Kaynaklar
1-Bellek İzmir https://open.spotify.com/episode/5XsEB5r5jlaiEuQDWnjFTH?si=63B8xvhVSEi2nDTvD5J_uA
2-İlahi Komedya- Araf. Dante. Türkçesi Rekin Teksoy. Oğlak Yayıncılık 1998.