Bir ağacın altında dört kişi.
Üçü sandalyeye oturmuş, biri ise dizlerini kırmış aralarında kendine yer açmış.
Karşılıklı oturanların ikisi kalpaklı.
Diğer ikisinde ise sipersiz asker şapkaları var, ay yıldızlı.
Büyük kıvır kıvır kuzu kürk kalpaklı adam, başkomutanı savaşın.
Hatta savaşın adı, Başkomutanlık Savaşı.
Sırtını bir meşe ağacına dayamış; gölgesine sığınmış.
Eylül'ün ilk günü, güneş sıcak.
Etraf yangın yeri, is kokuyor.
Köyün yanan kahvesinden kalanlardan besbelli sandalyeler.
Dördüncüyü bulamamışlar, sadece üç tane.
Dördü de bir kağıdın üzerine eğilmiş.
Önlerinde bir masa yok, yazı yazabilecekleri.
Savaşın başkomutanı o adam,
O gün, o meşe ağacının altında,
Bir emir yazdırır.
O söyler,
Dizlerinin üzerine çömelmiş Şükrü Ali yazar,
İsmet Paşa yine dizlerinin üzerinde düzeltir,
Asım Gündüz nefes almaya korkarak dinler.
"Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları!
Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!"
Zeus'un kutsal ağacı,
Nuh'un gemisi,
Venedik'in yıllarca sulara meydan okuyan kazıkları,
Meşe ağacıdır.
Palamutu, peliti, odunu, yosunu berekettir.
Tesadüf değildir onun bir meşenin altında soluklanması.
Yaprakları arasından rüzgâr geçince sese dönermiş de kimi kulaklara fısıltı dolarmış derler.
O gün orada o fısıltılar belki de söz olup ulaşmıştır kulağına.
O adam bir meşe ağacının altında soluklanır arkadaşlarıyla.
O meşe ağacı,
Memleketim Eşme'de.
Takmak köyünde.
Takmak köyü, Türkmen köyü.
Kilim dokunur.
Hayat ağacı işlenir ilmeklerle.
O adam, bir meşe gibi sağlam, bir Takmak Kilimi kadar renkli bir hayat dokur halkına.
Cumhuriyettir dokuduğu,
Laikliktir,
Eşitliktir.
Bir 29 Ekim bir kez daha,
Ancak onun adıyla okununca,
Umuttur.
Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.
Kaynak
- Dr. Burhanettin Şenli. Milli Mücadelede Eşme. Yıldız Yayıncılık.Ankara.2019.