Onur Türkmen

18 Mart 2025

Trump sonrası Çin-Amerika ilişkileri

Çin’in ucuz ürünleri ilk başlarda Amerikan halkının tüketim sevdasına ilaç olmuştu ama artık Çinliler sadece ucuz ürünler üretmiyor; birçok teknolojik alanda da lider konuma gelmiş durumda

2025 tüm dünya için heyecanlı başladı, desek yeridir; Çin de bundan nasibini aldı. 2024 zor bir yıldı; yüzde 5’lik büyüme hedefine ulaşılmış, elektrikli araçlar ve çip üretiminde büyük başarılar yakalanmış olsa da içerideki ekonomik durgunluk ve emlak krizine hâlâ bir çözüm bulunamaması canları sıkıyordu.

Çin yeni yıla Donald Trump’ın gümrük vergileri ile başladı. Çin’den Amerika’ya ihraç edilen ürünlere şubat ayında gelen yüzde 10 vergi yetmemiş olacak ki mart ayında yüzde 10’luk ek bir vergi daha eklendi; toplam vergi oranları yüzde 45’lere ulaştı.

Bu vergi zamlarını duyunca aklıma saygıdeğer bir ekonomistimizin Merkez Bankası rezervlerinden 'şakkadank' diye 10 milyar dolar satıp milleti şaşırtma planı geldi. Trump da bu saygıdeğer ekonomistimizden feyz almış olmalı ki hızını alamayıp yakın müttefikleri olan Meksika, Kanada ve Avrupa Birliği’ne de 'şakkadanak' vergiler getirdi.

Donald Trump ve Şi Cinping

Trump’ın bu ikinci dönem vergilerine en az şaşıran Çin oldu, denebilir. Çin, Trump’ın ikinci döneminde bu vergileri bekliyordu. Birinci Trump döneminde gelen vergilerin Joe Biden döneminde de devam etmesi, bu vergilerin bir devlet politikası olduğunu gösteriyordu. Amerika için küresel dünyadaki en büyük rakibin artık Çin olduğu yedi düvel tarafından biliniyor.

Trump’ın yeniden seçilmesiyle sahneye daha şahin bir ekibin çıkacağı da aşikârdı. Dışişleri Bakanlığı’na getirilen Marco Rubio’nun Tayvan’ın bağımsızlığını dile getirdiği demeçlerinden dolayı Çin’e giriş yasağı bile bulunuyor. Ayrıca malumunuz, Trump tüccarlığı ve pazarlığı seven bir başkan; Haziran ayında yapacağı söylenen Çin ziyareti öncesi pazarlığı yüksekten başlatmak istiyor.

Çin, Trump’ın vergilerini karşılıksız bırakmadı. Amerika’dan ithal ettiği gıda ve tarım ürünlerine ekstra vergiler koydu. Bunun yanı sıra Çin devleti, ihracat pazarlarında alternatif pazar arayışına çoktan başlamıştı. Çin’in 2024 yılı sonunda yüzde 10 artış ile 3,5 trilyonu aşan toplam ihracatı ve 1 trilyon dolarlık ticaret fazlası içinde - evet yanlış okumadınız Çin 2024 yılında 1 trilyon dolar ticaret fazlasına ulaştı- Amerika, sadece yüzde 12’lik bir paya sahip ve bu oran birkaç yıldır düşüyor. Çin’in en büyük ihracat pazarları artık Güneydoğu Asya ve Latin Amerika gibi gelişmekte olan ülke olan pazarları.

Çin Dünya’nın üretim merkezi

Çin ve Amerika arasındaki ticaret savaşlarının yakın zamanda durması mümkün gözükmüyor. Çin, dünyanın yüzde 30’undan fazlasını üretip sadece yüzde 12’sini tüketirken, Amerika dünyanın yüzde 30’undan fazlasını tüketip sadece yüzde 15’ini üretiyor. Biri fazla birikimden, diğeri ise fazla tüketimden muzdarip...

Çin’in ucuz ürünleri ilk başlarda Amerikan halkının tüketim sevdasına ilaç olmuştu ama artık Çinliler sadece ucuz ürünler üretmiyor; birçok teknolojik alanda da lider konuma gelmiş durumda. Hâl böyle olunca, üretim 'know-how’ını kaybeden Amerika, dünyadaki teknolojik liderliğini de kaybetmekten korkuyor. Bu pozisyonunu kolay kolay vermek istemediği gibi, üretim üslerini de ülkesine kaydırmak istiyor.

Bu noktada ise akıllarda birkaç soru işareti oluşuyor. Örneğin, istihdam oranı yüzde yüze yaklaşan Amerika’da bu fabrikalarda kim çalışacak, özellikle de göçmenleri gönderdikten sonra? Ayrıca, bu fabrikalarda yüksek maliyetle üretilen ürünleri kimler alacak?

Çin’in dünya ihracatındaki toplam payı

Amerika’nın AI liderliği bitiyor mu?

Çin’de 2025’in önemli sürprizlerinden biri de yapay zekâ (AI) alanından geldi: Bir sabah uyandık ve hayatımıza DeepSeek girdi. Peki, neden bu bir sürpriz? Kısaca anlatalım…

AI denince akla gelen firmalar hep Amerikalı teknoloji devleri oldu. Bunun iki önemli nedeni var: yetenek ve para. Amerikan hayali, dünyanın büyük yetenekleri için hâlâ en cazip adres olmaya devam ediyor. Eğer AI konusunda uzman bir mühendisseniz, milyon dolar maaş almanız hiç de zor değil.

Ayrıca, makine öğrenmesi çok pahalı bir teknoloji. Milyarlarca veriyi çipler aracılığıyla işleyip bunlardan anlamlı paternler çıkarmanız gerekiyor. Bunun için de yüksek bilgi işlem gücüne ve AI için özel tasarlanmış GPU çiplerine ihtiyacınız var. Vakti zamanında bilgisayar oyunlarında daha iyi grafikler elde etmek için kullanılan bu çipler artık AI’in olmazsa olmazı.

Bu çiplerin kralı olan Nvidia da bu çipleri çok da uygun fiyata satmıyor, bunu uçan hisse fiyatlarından da anlayabilirsiniz. Ancak bu çipleri almakla iş bitmiyor; onları çalıştıracak devasa bir enerji ihtiyacı var. Enerji talebi o kadar büyük ki, Microsoft, veri işleme merkezleri için mikro nükleer santraller kurmayı bile düşünüyor.

Tüm bunlar göz önüne alındığında, üç beş arkadaşın bir garajda toplanıp kendi makine öğrenme sistemini kurması pek olası değil. Batı’da AI’in gelişimi Meta, AWS, Google gibi büyük teknoloji devleri veya bu devler ve risk sermayeleri tarafından desteklenen OpenAI, Anthropic ve Inflection gibi birkaç start-up liderliğinde ilerliyor.

Çin’den gelen  AI devrimi

Çin’in önündeki en büyük engellerden biri bilgi işlem gücü. Amerika, Çin’in AI gelişimini engellemek için Nvidia’nın Çin’e yüksek kapasiteli çipler satmasını ve ASML’nin Çin’e çip üretiminde kullanılan litografi makinelerini satmasını yasaklamıştı.

Tabii ki Çin, her alanda olduğu gibi bu alanda da kendi çözümlerini üretmeye başladı. Huawei ve SMCI (Şangay Uluslararası Çip Üretim Şirketi) şirketleri TSMC ve Nvidia seviyesinde olmasa da kendi çözümlerini geliştirdi. Çin’in AI konusunda Batı’ya göre en büyük avantajı büyük modeller için kullanabileceği devasa veri miktarı diyebiliriz. Batı’ya göre daha esnek olan veri paylaşımı yasaları ve günlük yaşamda yüksek dijitalleşme seviyesi -Çin’de yaşamayan birine bunu anlatmak zor olabilir- Çinli AI çözümlerine büyük bir avantaj sağlıyor. Bu sayede Çin’de AI tabanlı çözümler Batı’daki muadillerine göre çok daha fazla veriyle beslenebiliyor.

Çin’in AI alanında son dönemde büyük atılımlar yaptığı, yapılan patent başvurularından anlaşılıyordu. Ancak bu kadar ileri gittikleri tahmin edilmiyordu. Üstelik Çin’den AI ile ilgili gelecek başarılı bir çözümün Alibaba, Tencent, Huawei gibi teknoloji devlerinden beklenmesi doğaldı; DeepSeek adında pek bilinmeyen bir start-up’tan değil. DeepSeek’in böylesine güçlü bir AI modelini diğer rakipleri gibi milyar dolarlık yatırımlarla değil, sadece 6.4 milyon dolara geliştirdiğinin açıklanması, piyasaları sarstı. Amerikan borsasının en değerli şirketi olan Nvidia, bu haberin ardından bir günde 600 milyar dolar değer kaybetti.

AI alanında Çinli bilim insanları sadece Çin’de değil, Amerika’da da öncü konumda. Marco Polo düşünce kuruluşunun araştırmasına göre, ABD’deki en iyi AI yetenekleri arasında Çinli araştırmacılar yüzde 38, Amerikalılar ise yüzde 37’lik bir paya sahip.

Elon Musk’ın geçtiğimiz günlerde tanıttığı, ChatGPT’ye rakip AI çözümü de bunu gözler önüne seriyor. Lansman toplantısında Musk’ın yanında oturan üç C-level yöneticiden ikisi Çinli AI girişimcileriydi. Ayrıca, şirketin 12 kurucusunun 5’i Çinliydi ve bunlardan Guodong Zhang, DeepSeek’in kurucusu Liang Wenfeng’in Zhejiang Üniversitesi’nden sınıf arkadaşıydı.

Elon Musk’ın Grok lansmanı ve kurucu ekip

DeepSeek’in bu başarısı Çin halkında büyük yankı uyandırdı. Liang Wenfeng, adeta bir halk kahramanına dönüştü. Çin’in Twitter’ı olarak bilinen Weibo’da hakkında yapılan paylaşımlar milyonlarca kişi tarafından beğenildi. Hatta bazıları onun dünyalı olmayabileceğini bile yazdı!

Çinli bilim insanlarının başarısının bilim ile açıklanamayacağını anlatan bir post

Şi'den iş insanlarına  özel davet

Şubat ayındaki ilginç gelişmelerden biri de Şi Cinping’in ülkenin belli başlı şirketlerinin liderleri ile düzenlediği toplantıydı. Toplantıya davet edilen şirketlerin hisseleri borsada yükselirken, davette yer almayan şirketlerin hisseleri ise düşüşe geçti.

Toplantıya davet edilen firmalar, Şi tarafından "yeni üretici güçler" olarak adlandırılan çip, AI, yenilenebilir enerji ve elektrikli araç gibi alanlarda yoğunlaşıyordu. Bunun dışındaki firmalar ise devletin uzun dönemde ulusal güvenlik için kritik olarak belirlediği gıda ve ilaç gibi sektörlerden geliyordu.

Oturum düzeni de hangi şirketlerin devlet katında daha muteber olduğunu gösteriyordu. Şi Cinping’in tam karşısında Huawei ve BYD firmalarının kurucuları oturmaktaydı. Toplantının sürpriz konuğu ise son yıllarda parti ile yıldızı barışmayan Alibaba’nin kurucusu Jack Ma oldu. Ma, 2020 yılında bir konferans sırasında Çin’de hiç alışılmadık şekilde bankacılık sistemi ile ilgili sert eleştirilerde bulunmuştu. Takip eden günlerde şirkete gelen denetimciler Ma’nın şirketlerine milyarca dolarlık cezalar yazdılar, Ma kişisel servetinin yarısını kısa bir sürede kaybetti. Çin’in devlet bağlantılı gazetelerinin kapağında uçan bir at sembolü çıkınca herkes mesajı almıştı (Ma, Çince at anlamına da geliyor), Ma bir kuş olup Japonya’ya taşındı. Geçtiğimiz günlerde Çin’e dönüp işlerinin başına geçen Ma’nın kurucusu olduğu Alibaba, son dönemde tanıttığı AI çözümleri ile ses getirdi.

Şi Cinping

2025 bilinmezlerle dolu bir yıl olacak

2025, tüm dünya için zor bir yıl olacak. Çin’in bu yılda iki önceliği var: teknolojik üretimin artırılması ve iç pazardaki yavaşlamanın önüne geçilmesi. Teknolojik üretim ile gelen sinyaller pozitif olsa da 1 trilyon dolarlık ihracat fazlası artık dünyanın diğer ülkelerinde ciddi rahatsızlık yaratıyor. Birçok ülke, Çin’den gelen ürünlere ekstra vergiler uygulamaya başladı. Buna karşılık Çin şirketleri, yurtdışı yatırımlarını hızlandırarak yükselen ticaret duvarlarından etkilenmemeye çalışıyor. 2024 yılında Çin’in yurtdışı yatırımları yüzde 10 artış göstererek 163 milyara ulaştı. Çin yatırımlarının eskisi gibi marka ve teknoloji satın almasından ziyade firmaların kendi markaları ile yaptığı üretim tesisi olması dikkat çekiyor. Çevre ülkeler de bunu bir fırsat olarak görüyor ve Çinli yatırım çekmeye çalışıyor.

İç pazardaki açmaz devam ediyor

Asıl büyük soru işareti ise iç pazardaki durgunluk. 2024 sonunda açıklanan devlet teşvikleriyle emlak, otomotiv ve elektronik alet pazarlarında bir canlanma görülse de, bunun uzun soluklu olması zor. Düşen emlak fiyatları ve azalan tüketici güven endeksi tüketimi yavaşlatıyor. Ayrıca artan rekabet ve oluşan fazla kapasite ile  düşen üretici fiyat endeksinden dolayı bir çok firma sürdürülemez zararlar ediyor.

Şanghay’ın göbeğinde, eskiden iğne atsanız düşmeyecek alışveriş merkezlerinde birçok mağaza kapanmış durumda. Sadece 2024 yılı içerisinde Çin’de toplam 3 milyona yakın restoran ve kafenin kapandığı tahmin ediliyor.

Bu konuda Cevdet Kadri hocamız, ben çok kötümser bulsam da, birçok yazı yazdı. Ben de tekrar edip içinizi karartmak istemem.

2025, bilinmezlerle dolu bir yıl. Bir sonraki yazıda dahi nelerin değişmiş olacağını kestirmek zor. Bekleyip göreceğiz…