Haberlerde, Gazze'de 25 yıldan sonra, on aylık bir bebekte ilk defa vahşi poliovirüse bağlı poliomyelit yani daha kısa ismi ile polio vakasının görüldüğü var. Savaşlarda, krizlerde aşılama gibi halk sağlığı hizmetleri aksayınca, dünyadan silindiğini düşündüğümüz hastalıklar böyle hortluyor işte. Bunun ne demek olduğunu, hem medikal hem de nasıl bir uygarlık krizi olduğundan bahsedeceğim bugün size. Ama önce tıp tarihinden bir girizgah yapmam lazım.
Poliomyelit, daha çok bilinen ismi ile çocuk felci hastalığı, poliovirüsün neden olduğu çok bulaşıcı, tüm dünyada görülebilen bir hastalık. Virüsün çeşitli alt tipleri var, çocuk felcine sebep olan vahşi polio virüsü. Vahşi polio virüsü, vücutta çoğalıyor ve sonra sinir sistemine saldırıyor. Sakatlığa sebep oluyor. Poliomyelit sadece insanlarda görülen bir hastalık.
Çocuk felci insanlık tarihi kadar eski, eski Mısır'da polioya bağlı sakatlığı tasvir ettiği düşünülen figürler var. Yani insanlığın bu hastalıkla mücadelesi yüzyıllardır bin yıllardır devam ediyor.
Bir polio hastasının tasviri. Milattan Önce 1403- 1365, Mısır
Biraz daha hastalıktan bahsetmek gerekirse, hassas olan kişiler poliovirüs ile karşılaştığında üst solunum yolu enfeksiyonuna benzer bulgular ile geçirebilir. Paralitik polio dediğimiz enfeksiyonun en ağır formunda, poliovirüs felce neden olur. Hastalık esasen 5 yaş altı çocukları etkiler. Felç sıklıkla her iki bacakta veya bacaklardan birinde görülür. Bu nedenle çocuk felci denir.
Poliomyelit geçiren bir çocuk, koltuk değnekleri ile yürümeyi öğreniyor. 1947, Quen Marry Hastanesi, Londra
Düşünün, bir gün sağlıklı bir çocuğun ateşi çıkıyor, sonra emeklemeyi ve yürümeyi bırakıyor. Çocuk felci hastalığının neden kaynaklandığının anlaşılması 1900'lerin başlarını buluyor. Uzun bir süre boyunca ateşlenip sonra felç olan çocuklardan oluşan bir kabustan ibaret. 1916'da Amerika'da tarihin en büyük salgınlarından biri yaşanıyor. Yaklaşık 10 bin ölüm ve 30 bine yakın hastalıktan etkilenerek felçli kalan çocuk oluyor. Yakın zamanda geçirdiğimiz COVID-19 pandemisini bir düşünelim. Polio salgını ise daha çok çocukların etkilendiği, felç olup yürüyemediği, sakat kaldığı, solunum kaslarının felç olmasına bağlı bir çok insanın öldüğü bir salgın.
Günümüz modern yoğun bakımının polio salgını ve polio ilişkili solunum yetmezliği ile mücadele ederken doğduğunu, "Demir akciğer" olarak bilinen bu solunum cihazlarının günümüz mekanik ventilatörlerinin bir çeşit atası olduğunu eklemeden geçmeyeyim.
Demir akciğerler ile tedavi edilen, polio nedeni ile solunum yetmezliği olan hastaları, İsveç, 1950
Daha sonra ABD başkanı olacak olan Roosevelt 39 yaşında çocuk felci oluyor ve tekerlekli sandalyede yaşamaya başlıyor. Kendisi başkan olduktan sonra poliovirüs aşı çalışmalarına çok önem veriyor. 1954'te bilim insanı Jonas Salk, polioya karşı ilk aşıyı geliştiriyor. 1954'te yaklaşık 2 milyon çocuk bu aşı ile aşılanıyor, aşının başarısının görülmesinin ardından dünyada genel kullanıma sunuluyor. Jonas Salk, bu aşıyı patentlemeyi ve aşı üzerinden kâr elde etmeyi reddediyor. Buradan acayip paralar kazanıp köşeyi dönebilir ama diyor ki "Güneşi patentleyebilir misiniz? Ben de aşımı patentleyemem".
Albert Sabin tarafından 1961'de ağızdan damla şeklinde bir başka polio aşısı geliştiriliyor ve o da yaygın kullanıma giriyor. 1963'te yapılan bir uluslararası toplantıda dünya genelinde Polio eradikasyonu kararı alınıyor. Eradikasyon, enfeksiyona neden olan bir etkenin dünya genelinde kalıcı olarak sona erdirilmesi demek. Amaç salgınlarla dünyayı kasıp kavuran böyle korkunç bir hastalığı tamamen dünya üzerinden silmek.
Ağıza pıt pıt iki damla ile.
Bu kadar.
Yıllarca süren Polio eradikasyon kampanyaları ile gün geçtikçe dünyanın her yerinde görülen çocuk felci vakaları hızla azalıyor, sadece tek tük vakalar görülmeye başlanıyor. Türkiye'nin ve Avrupa'nın ise en son görülen çocuk felci vakası 26 Kasım 1998'de. Aşı kısırlık yapıyor söylentisine inandıkları için kızlarına aşı yaptırıp, oğlan çocuklarına aşı yaptırmayan bir ailenin 3 yaşındaki çocuğu.
Yani yıllardır verilen bir savaş var bu mikropla, insanlığın yıllardır yüzyıllardır verdiği bir savaş var bu hastalıkla. Günümüzde ise vahşi polio görülen ülke sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Bugün ise, 25 yıldır çocuk felci vakasının görülmediği bir ülkede, savaş ve insanlık krizi nedeni ile çocukluk çağı aşılamaları aksıyor ve bir başka insanlık ve uygarlık krizi çıkıyor. Aşı ile önlenebilen, son derece bulaşıcı, bebekleri sakat bırakan ve öldüren, yok olmak üzere olan bir hastalık hortluyor.
Antropolog Margaret Mead'e bir öğrencisinin şöyle bir soru sorduğu rivayet edilir.
"Bir kültürde medeniyetin ilk belirtisi nedir?" Sınıf Mead'in kil kaplar veya öğütme taşları hakkında konuşmasını beklerken Mead, antik kültürlerde medeniyetin ilk belirtisinin kırılmış ve sonradan iyileşmiş bir femur -uyluk kemiği- olduğunu söyler. Femur insan vücudunun en büyük kemiği. Kırığın iyileşmesi 4-6 ayı bulabiliyor.
İnsan sol uyluk kemiği, Tell Fara, Filistin, Milattan Önce 100 yıl - Milattan Sonra 200. Bilim Müzesi, Londra.
Bu yazıya koymak için kırılmış ve iyileşmiş bir femur kemiği ararken Londra'da bir müzede sergilenen bu fotoğrafı buldum. Milattan önce 100 - Milattan sonra 200 yılları arasına ait olduğu düşünülüyor.
Nereden biliyor musunuz?
Filistin. İç sızlatan bir tesadüf.
Sonrasında Mead şöyle devam eder:
"Hayvanlar aleminde bacağınızı kırarsanız ölürsünüz. Tehlikeden kaçamazsınız, su içmek için nehre gidemez, avlanıp karnınızı doyuramazsınız. Avlanan hayvanlar için sadece bir etten ibaret olursunuz. Hiçbir hayvan, kemiğin iyileşmesi için gerekli sürede kırık bir bacakla sağ kalamaz. İyileşmiş bir kırık uyluk kemiği, birinin o dezavantajlı birey için elinden gelenin en iyisini yaptığının kanıtıdır. Onun yanında kalmak için zaman ayırmıştır, o yarayı sarmıştır, güvenli bir yere taşımıştır. İyileşme sürecinde biri ona bakmış, zorluk çeken birine yardım etmiştir. İşte burası medeniyetin başladığı yerdir."
Bazı kaynaklar ünlü antropoloğun hiç böyle bir sözü olmadığını söylese de çok çarpıcı bir bakış açısı olduğunu sanırım hiçbirimiz reddedemeyiz.
Peki dünyadan silinmek üzere olan, 25 yıldır görülmeyen bir hastalığın, tüm dünyanın yaşanan vahşete gözünü kapattığı bi yerde görülmesi, bir çocuğun çocuk felci olması, aşısı olan önlenebilir bir hastalık yüzünden sakat kalması medeniyetin tam olarak neresidir?
Aşı olamadığı için polio olan bebek, Gazze, 2024
Nazlı Gülenç kimdir?Dr. Nazlı Gülenç, 1988 yılında İzmir’de doğdu. 2013 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirdi. 2019 yılında Dr. Sami Ulus Çocuk Hastanesi’nde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ihtisasını tamamladı. 2020’de Ardahan Devlet Hastanesi’ne atandı. 2022 yılında sosyal pediatri, bütüncül çocuk sağlığı, yenidoğan, emzirme gibi profesyonel ilgi alanlarını, yeni bebeği olan aileler için dijital bir başvuru rehberine dönüştürmeye karar verdi ve Wikibebek’i kurdu. Dijital sağlık ve sosyal girişimler ile ilgilenen Dr. Nazlı Gülenç, çocuk sağlığı ve gelişimi konusunda geniş kapsamlı projeler olan Akbanklı Ailem ve Yarınlara Kartopu’nda uzman olarak yer aldı. 2024’te IBCLC (International Board Certified Lactation Consultant) sertifikasını almaya hak kazanarak Türkiye’deki 6 uluslararası emzirme danışmanından biri oldu. Halen Kars’ta görevini sürdürürken sağlık ve sağlığı etkileyen sosyal konular hakkında yazıyor, bebek dostu bir dünya için çalışıyor. |