Mustafa Ersoy

02 Mart 2025

Atan, tutan iyi peki ya teknik heyet?

Skoru ele geçirmiş bir takımın hocasının savunma kurgusunu bozacak değişikliği yapması tabelaya yansıdı ve Galatasaray, Kasımpaşa'yı yine yenemedi

Kaleci Muslera'nın 5 net kurtarış yaptığı bir maçta 3 gol yiyerek beraberliğe razı oluyorsan sahada da, kenarda da problem var demektir.

Futbol dünyasının klasik deyimidir, ''Atanın da, tutanın da iyi olacak'' Güzel. Kalecinin iyi oynamış, forvetin Osimhen atılan 3 gole de dokunmuş. Yani atanın da tutanın da iyi, iyi de problem nerede?

Elbette teknik direktör Okan Buruk'ta. Daha 3 gün önce Konyaspor maçında yaptığı yanlışları hazmedemeden Okan Buruk yine bir maçın daha gidişatını değiştirdi. Kupa maçında yazdığım yanlışların Okan Buruk'un sorumluluğunda olduğunu, suçlunun direkt kendisi olduğunu yazdım ama birileri beğenmemiş, ''Tanıtım'' demiş. Doğrudur; o yazı bu maçın tanıtımıydı. Beğendiniz mi?

Fenerbahçe derbisine başlarken ''Saha içinde kalmaya devam edeceğim'' diye demeç veren Okan Buruk gerçekten saha içine dönmeden bu gidiş düzelmeyecek. Okan Buruk saha dışına çıktığı için maç sonunda saha dışından bir örnek veremedi ama yardımcısı maç sonunda sözlerine verilmeyen kartlardan dem vurarak başladı. Teknik heyetin kafası hala sarı kartlardaysa verilen gol pozisyonlarına kim çare bulacak? Belli ki Fenerbahçe'nin kurduğu tuzağa düşülmüş ama kimse farkında değil.

Öne geçtiğin bir maçta son bölüme girerken yapılan değişliklerin bir anlamı yok. 77. dakikada Burak Yılmaz, Can Keleş'i oyuna aldı. O sırada Galatasaray yedek kulübesinde bir hareketlilik yaşandı. Mertens oyuna girecekti, Okan Buruk'un yardımcıları ''Locadan'' gelen telefonla, Cuesta ve Kaan Ayhan'ı oyuna sokmaya karar verdi. Anladık, Can Keleş çizgiyi iyi kullanan bir futbolcu, Eren yetersiz kalır düşüncesiyle bir hamle yapıldı ama bu Cuesta değil de Jelert olamaz mıydı?

Lemina oyundan çıkarken bile mesaj veriyor, ''Ben daha yorulmadım, neden ben?'' diyordu adeta. Kaan Ayhan'ın elleriyle yaptığı ''yavaş çık, oyunu soğutalım'' işareti bile yeterli olmadı, çünkü futbolcu kurnazdı ve yapılan hatalı değişikliğin farkındaydı. Galatasaray teknik heyeti Lemina'nın ağrıları yüzünden oyundan çıktığını söylese de çıkarken atılan depara bir açıklama getiremedi. Lemina ise sakat olmadığını maç sonrası açıkladı. Yani bu konu havada kaldı.

Skoru ele geçirmiş bir takımın savunma kurgusunu bozacak değişikliği yapması bir hocanın alabileceği en kötü karardı. O karar da tabelaya yansıdı.

Sezon başından bu yana bir takımın savunma kurgusuyla bu kadar oynamak gerçekten takıntı ötesine geçti.. Neden oyun kurgusuyla bu kadar oynanır, bilen varsa bir adım öne çıksın..

Maçın iyilerinden Muslera kalesinde inisiyatif ele alarak belki 3 belki de 4 kez topu direkt Osimhen'le buluşturmaya çalıştı. Onlardan biri gol oldu. Bunu Muslera anladı, Galatasaray orta sahası anlamadı. Yedek kulübesi de.

Ligin en çok gol atan 3. takımı Kasımpaşa (45). Kasımpaşa bu 45 golün 6'sını Galatasaray'a attı. Ve Sarı-Kırmızılı takım bu Kasmpaşa'yı çözemedi, yenemedi. Galatasaray teknik heyetinin bu maça özel kafa karışıklığı bence buradan kaynaklanıyor.

Galatasaray sadece Osimhen ile gol ve pozisyon buluyor ama kalesinde inanılmaz pozisyonlar veriyor..  Peki geriye dönüp son maçlara bakarak Galatasaray'ın Beşiktaş, Samsunspor, Trabzonspor ve hatta Göztepe deplasmanlarından kaç puan çıkartmasını bekliyorsunuz?

Galatasaray, kötü oynayarak çok maç kazandı. Hatta defalarca tek farkla kazanılan maçlara, ''Attığından 1 fazlası'' demiş o günleri idare etmiştik. Camia ve taraftar bu saatten sonra güzel futbol değil galibiyet bekliyor ama kum saati de tükeniyor.

Fenerbahçe maçından sonra aradaki farkın ikili averajı da hesaba katarak 7 olduğunu yazmıştık. İşler artık değişti. Hesaplar karıştı. Takımları ''namağlup'' olmasına rağmen şampiyonluk için taraftarın endişesi çok da anlamlı. Normal karşılamak lazım.