Aylardır, Ukrayna savaşı dünyadaki bütün medya kanallarında raporlanırken, bir isim tekrar tekrar karşımıza çıkıyor: 'Wagner.'
Wagner ünlü bir grup. Özel bir güvenlik şirketi olarak biliniyor. Aslında Wagner adında bir şirket yok (tam yapısı bilinmeyen bir paramiliter grup) ve bilinenlerin ne kadarı doğru ne kadarı yanlış, o bile belli değil.
'Güvenlik' sağladığı operasyonlar Rusya'nın stratejik önem verdiği savaş alanları veya güvenlik riski yüksek olan ve Rusya'nın ekonomik çıkarları olan ülkeler.
Wagner grubu Libya'da, Sudan'da, Suriye'de, Afrika'da kendi ve Rusya'nın varlığını hissettirmekte.
Tabii bu tarz şirketler sadece bu ülkelerde veya sadece Rusya tarafından kullanılmıyor.
2000'li yılların en büyük jeopolitik olayları arasında sayılabilecek Irak ve Afganistan savaşlarının en başta gelen aktörlerinden biri adı sürekli skandallar içinde geçen, önce Blackwater, daha sonra Xe ve Academi olarak bilinen milyarlarca dolarlık devlet sözleşmeleri ile binlerce eski asker çalıştıran bir güvenlik firmasıydı.
Askeri rolleri o kadar büyük bir hâle geldi ki, Katar'ın eski Başbakan Yardımcısı Abdullah bin Hamad Al Attiyah, 2017 yılında Birleşik Arap Emirlikleri'nin, Blackwater desteği ile Katar'ı istila etmeye hazırlandığı iddiasında bulunmuştu.
Şimdi Constellis olarak bilinen şirket, CIA'den, Amerikan Dışişleri Bakanlığı ve ordusunda kadar birçok devlet kurumuna güvenlik hizmetinde bulunmaya devam ediyor.
Bu tarz kurumları bugünün şartlarında güvenlik şirketi olarak adlandırsak da, aslında paralı askerlik yapıyorlar, ki paralı askerlik konsepti neredeyse medeniyet kadar eski bir tarihe dayanıyor.
Büyük İskender'in Pers İmparatorluğu fethettiği ordusundan, Roma İmparatorluğuna döneminin en büyük tehditini oluşturmuş Kartacalı General Hannibal'ın ordusuna kadar antik dünya orduları sürekli paralı asker kullanıyordu.
1066'da İngiltere'nin bin yıllık hanedanı kuran Fatih William'in ordusunun yarısı paralı askerlerden oluşuyordu.
Bizans İmparatorlarının Vikinglerden oluşan ve Malazgirt Muharebesinde son kişiye kadar savaşarak yok edilen Vareg Muhafızları sadece tahta sadakatleri olan paralı askerlerdi.
Karayiplerde korsanlığın 'Altın Çağı' olarak bilinen 17. ve 18. yüzyıllarda, korsanlık yapanların çoğunun kökeni devletler tarafından yetkilendirilen 'privateer' adlı paralı askerlikti. (Benzer şekilde Osmanlı İmparatorluğu Berberi Korsanlarını devlet onaylı korsanlık için kullanıyordu.)
Devletler tarafından düzenli ordu kullanımı artınca, paralı asker ihtiyacı azalsa da ve küresel anlaşmalarla paralı asker kullanımı denetlenmeye çalışılsa da modern zamanlarda kendilerine rol bulabilmeye devam ettiler.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki dekolonizasyon sürecinde, dünyanın birçok yeri (özellikle Afrika) paralı askerlerin zayıf Hükümetler, uluslararası şirketler ve isyancı gruplar tarafından kullanıldığı yerler haline geldi. Bu karanlık tarihi anlamak için bazen roman okumak, tarih kitaplarından daha verimli olabiliyor.
Bugün ise paralı askerlerden 'özel güvenlik' şirketlerinin kullanımına geçiş hızlanıyor. Devlet gücü azaldıkça, özel güçler artıyor.
Soğuk Savaş sonrasında büyük askeri hazırlık gerektiren konvansiyonel savaş riski neredeyse sıfıra düşerken, Balkanlar, Endonezya, Sudan, Somali, Liberya, Kongo, Latin Amerika ve daha birçok yerde konvansiyonel olmayan savaşlar arttı. 90'ların en büyük trajedisi olan Ruanda'ya veya yakın tarihte Suriye ve Irak'taki IŞİD örneğine gelmiyorum bile.
Fakat dengelerin asıl değiştiği nokta paralı askerleri yeniden dünyada kritik aktörler hâline getiren Irak ve Afganistan savaşları idi. Amerika neredeyse limitsiz para kaynağı ile savaş eforlarında düzenli ordu kadar güvenlik şirketlerini de kullandı. Irak ve Afganistan savaşlarında düzenli asker sayısı kadar özel güvenlik çalışanları vardı. Savaşların doruğunda, Irak'taki askeri gücün yarısı ve Afganistan'ın yüzde 70'i sözleşmeli çalışanlardı ve askerden çok sözleşmeli çalışanlar kayıp verdi.
Birçok uzmana göre Afganistan'da Amerikan destekli devletin çökmesindeki temel sebeplerden biri, NATO güçlerinin yanı sıra, özel güvenlik şirketlerinin de çekilmesi idi.
Bu trend yeniden paralı asker dünyasını canlandırdığından beri Orta Doğu paralı askerler için bir merkez haline geldi.
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Yemen'de yüzlerce özel güvenlikçi kullanarak Huti isyancıları ile savaşıyor. Çoğu güvenlikçiler Kolombiya, Panama, El Salvador ve Şili gibi uyuşturucu savaşlarında yer almış eski askerlerden oluşuyor. Suudi Arabistan, Katar ve BAE, Yemen, Suriye ve Libya'da bu tarz güçleri kullanmayı çok yaygın bir hale getirdi.
Türkiye'de bu trend içerisinde yer alıyor. 'Güvelik eğitimi ve danışmanlık' hizmetleri sağlayan Sadat güvenlik şirketinin Libya'dan, Azerbaycan ve Suriye'ye kadar, Türkiye'nin siyasi olarak taraf olduğu birçok ülkede rol oynadığı iddiaları oldukça yaygın.
Ukrayna'da savaşın iki tarafı Rus, Çeçen, Fransız, İspanyol ve birçok daha ülkeden gelen paralı askerlerle dolu.
Bu aktörler her zaman savaş alanlarında karşımıza çıkmıyor. Geçen yıl Haiti'nin Başkanı Jovenel Moise suikastle öldürüldüğünde, polisler hemen 18 Kolombiyalı paralı askeri tutukladı. Operasyonun arkasında kim olduğu hala belli değil. Emin olunan tek şey paralı askerlerin operasyonu düzenlediği.
Kısacası paralı askerlerin dünyada kullanımı artmakta ve kullanımları şekil değiştiriyor.
Ekonomik eşitsizliğin arttığı, devletler arası güç dengelerinin yenilendiği ve sınırların anlamını yitirmeye başladığı 21. yüzyılda, modern ordular kadar güçlü özel güvenlik şirketlerinin varlığı da elbette artacaktır.
Dünya nüfusunun yüzde 10'u meşru otorite sağlayamayan devlet yönetimi olan ülkelerde yaşıyor. Ukrayna savaşının etkileri ile dünyada istikrarsızlık arttıkça, ve Batı dünyasının kurduğu dünya düzeninde güç dengeleri değiştikçe, bu güçlerin kullanılacağı alanlar da genişleyecektir.
Doğru, birçoğu devlet denetiminde. Fakat tarih bize gösteriyor ki, devletlerin kontrolü bir noktadan sonra işlemeyebiliyor.
Asıl soru, bu paralı askerlerin devletlerden edindikleri para kaynağı kesildiğinde, bu gölge gücün kim tarafından ve nerede kullanılacağıdır.
Mehmet Önal Kimdir? Mehmet Önal İstanbul'da doğdu. Hukuk lisans ve yüksek lisans tahsilinden sonra İngiliz Parlamentosu ve Atlantik Konseyi'nde çalıştı. İzleyen dönemde enerji sektöründe çalışmaya başladı. Ticari görevlerden sonra enerji dönüşümü ve iklim değişikliği kamu politikaları üzerine uzmanlaştı. Avrupa Birliğini'nin teknik iklim değişikliği danışman organı olan Sıfır Emisyon Platformu'nda ve İngiltere'de Karbon Yakalama ve Depolama Derneği'nde görev aldı. İklim değişikliği temalarında Avrupa'da, Orta Doğu'da ve Asya'da birçok devletin yürüttüğü çalışmalara katıldı. Profesyonel olarak kamu politikaları ve siyasi gelecekler üzerine senaryo çalışmalarında yer alıyor, büyük toplumsal gelişmeler, sosyolojik değişimler, insanlık için varoluşsal tehdit oluşturan etkenler ve küresel jeopolitik konular üzerine kafa yoruyor. Enerji sektörü profesyoneli olarak Londra ve İstanbul'da yaşıyor. |