Mehmet Önal

01 Aralık 2024

Medellin mucizesi

Doğa temelli çözümlerin birleşik etkileri, şehir planlamacıları arasında oldukça popülerleşti ve Medellin mucizesi küresel çapta büyük ümit yarattı. ‘Yeşil Koridor’ sadece doğayı değil insanı da birbirine bağladı

Giderek her yılın kayıtlardaki en sıcak yıl olarak teyit edilmesiyle, iklim adaptasyonu artık bir seçenek değil, bir zorunluluk!

Avrupa diğer kıtalardan daha hızlı ısınıyor.

İklim krizi yoğunlaştıkça, Avrupa belediye başkanları şehirlerini korumak ve kurtarmak için iklim uyarlama çabalarına giderek daha fazla öncülük ediyorlar.

Halen yüzde 70’i uygulanan AB mevzuatının tedbirleriyle, şehirler ‘2050 İklim Dayanıklılığı,’ hedeflerine doğru ilerlerken Barselona, ​​Brüksel, Enschede ve Turku gibi şehirler, iddialı projelerle iklim uyumuna örnekler sergiliyorlar.

Barselona; su yönetimini iyileştirmek için yeşil çatılar ve yağmur suyu toplama sistemleri kuruyor; kentsel alanları yeniden ormanlaştırıyor.  Böylece ısı adaları azalıyor, hava kalitesini iyileşiyor.

Brüksel; yağmur suyunu emmek ve taşkın riskini azaltmak için parklar ve sulak alanlar gibi yeşil altyapıyı genişletiyor. Ayrıca, yağmur suyunun toprağa sızmasını sağlayan geçirgen kaldırım teknolojisine yatırım yapıyor.

Hollanda'nın Enschede şehri; kamu meydanlarını ve sokakları yoğun yağmurlar sırasında su tutma rezervuarlara dönüştürdü.

Finlandiya'nın Turku şehri; ağaç dikimini artırarak, daha serin ortamlar yaratmak için yeşil çatıları genişletti.

Dünyanın başka şehirlerinden belediye başkanları ‘Doğa-Olumlu Şehirler’ adı verilen yeni bir küresel girişim başlattılar.

Güney Afrika’nın Durban; Güney Kore’nin İncheon; ABD’nin San Francisco ve Brezilya’nın Belém Şehirleri, bu küresel girişime liderlik ve öncülük ediyorlar.

Girişim, okyanuslar, çayırlar, nehirler, ormanlar ve diğer ekosistem korunmadan refah ve kalkınmanın mümkün olmayacağını iddiasında...

Bu rehberliği takip eden Singapur; arazi sıkıntısı ve yüksek nüfus yoğunluğu olmasına rağmen bütün ülkeyi, yağmur ormanlarının yapısını taklit eden çeşitli ağaç ve çalılarla çevirdi.

Fakat hiçbir şehir, Kolombiya’daki Medellin gibi en ucuz maliyetle, en kısa zamanda, en verimli sonucu alamadı.

Şehir sadece üç yılda mucizevi bir şekilde soğuyarak, iklim değişikliğine uyum için basit ve güçlü bir alternatif sundu.

Ağaçlar ve gölgelerle dolu sokaklar aracılığıyla şehrin yeşil alanlarını birbirine bağlamak için 30'dan fazla yeşil koridordan oluşan bir sistem geliştirildi.

Dikey bahçeler, ekili yol kenarları, tepeler, parklar ve akarsular dahil edildi. 

Medellin, ılıman iklimiyle "sonsuz bahar şehri" olarak anılıyordu.

Ancak iklim değişikliğinde; yoğun yapılaşma sonucu yeşil alanların fakirleşmesinde, binalar ile yollardaki artış kısmen suçluydu.

Kolombiya ve Medellin, kaotik ve kanlı bir modern tarihten geçerken, sağlıksız yoğun yapılaşmanın iklim üzerindeki etkileri hakkında pek düşünememişlerdi.

Artan hava kirliliği de dahil olmak üzere bir dizi başka sorun da rol oynamış, şehrin pastoral hava düzenini bozmuştu.

Ülkenin ikinci büyük şehri iklim değiştirerek kavruk sıcaklıklara teslim olmuştu.

Şehrin ‘sonsuz bahar’ itibarı tehdit altındaydı.

Sakinlerin yaşam tarzı etkilenirken, aynı zamanda önemli çevresel ve sağlık riskleri de başlamıştı.

Hava kalitesi, enerji tüketimi ve halk sağlığıyla ilgili endişeler yaygınlaşıyordu.

Yerel yönetim; şehrin karakterinin iklim değişikliği tarafından gördüğü hasarı yavaşlatmak için Medellin'in doğal avantajlarından yararlanarak iddialı ve agresif bir kentsel ağaçlandırma projesine girişti.

Kolombiya’nın doğal olarak yemyeşil ve bol su kaynağı sahibi bir ülke olması elbette büyük avantaj idi.

Acil eylem planıyla ağaçlandırma girişimi; şehrin her yerine binlerce ağaç dikmeyi, yeşil koridorlar oluşturmayı ve mevcut yeşil alanları geliştirmeyi içeriyordu.

Amaç, şehri serinletmek ve hava kalitesini iyileştirmek, kirliliği azaltmak ve sakinlere daha fazla rekreasyon alanı sağlamaktı.  

Ağaç ve bitki sıralarından oluşan ve ‘Yeşil Koridorlar’ ortalama sıcaklığı kişi başı 6,50 dolarlık bir maliyetle 2°C azalttı. 

Yeşil projenin içinde, sosyal açıdan savunmasız topluluk üyelerinin bahçıvan olarak kalıcı bir mesleğe yeniden başlamaları da yer alıyordu ve bu da başarıldı.

Bu hızlı sonuç aynı zamanda hava kirliliğini de azalttı.

Doğa temelli çözümlerin birleşik etkileri, şehir planlamacıları arasında oldukça popülerleşti ve Medellin mucizesi küresel çapta büyük ümit yarattı.

‘Yeşil Koridor’ sadece doğayı değil insanı da birbirine bağladı.

Belediye’nin araştırmasına göre uygulamanın hayata geçirilmesinden sonra vatandaşların kendi aralarındaki davranışlarında pozitif bir değişiklik fark edilmesi, özellikle şehrin kamusal alanlarından yararlanan insan sayısının artması oldukça dikkat çekiciydi.

Elbette Çin’den Afrika’ya yeşilleştirmenin denendiği ve başarısızlıkla sonuçlanan, hatta olağan habitatlara daha da zarar veren örnekler var.

Ayrıca şehir planlamasında geri olan ülkemiz için de otomatik bir çözüm değil.

Yine de bizim kadar zengin olmayan bir ülkede, yolsuzluk, fakirlik ve çarpık kentleşme örnekleri ile dolu bir şehirde bu kadar büyük bir dönüşümü düşük maliyet ile sağlayan bu proje bize de ümit vermeli.

Mehmet Önal Kimdir?

Mehmet Önal İstanbul'da doğdu. Hukuk lisans ve yüksek lisans tahsilinden sonra İngiliz Parlamentosu ve Atlantik Konseyi'nde çalıştı. İzleyen dönemde enerji sektöründe çalışmaya başladı. Ticari görevlerden sonra enerji dönüşümü ve iklim değişikliği kamu politikaları üzerine uzmanlaştı.

Avrupa Birliğini'nin teknik iklim değişikliği danışman organı olan Sıfır Emisyon Platformu'nda ve İngiltere'de Karbon Yakalama ve Depolama Derneği'nde görev aldı. İklim değişikliği temalarında Avrupa'da, Orta Doğu'da ve Asya'da birçok devletin yürüttüğü çalışmalara katıldı.

Profesyonel olarak kamu politikaları ve siyasi gelecekler üzerine senaryo çalışmalarında yer alıyor, büyük toplumsal gelişmeler, sosyolojik değişimler, insanlık için varoluşsal tehdit oluşturan etkenler ve küresel jeopolitik konular üzerine kafa yoruyor. Enerji sektörü profesyoneli olarak Londra ve İstanbul'da yaşıyor.