Mehmet Ali Çiçekdağ

26 Mayıs 2024

Trump 2.0: Daha deli, daha mağdur, daha yalnız, daha kapitalist, daha göçmen düşmanı, daha az demokrat (1)

Trump'tan bir diktatör çıkmaz

Donald Trump

Amerikalılar tarihin sonundan mutlu değiller

İkinci kez ABD başkanlığına soyunan Donald Trump için “gümbür gümbür geliyor” demek istemiyorum ama şu an portakal saçlı reisin şansı biraz daha yüksek görünüyor. Anlaşılan Amerikan halkı bu gerçeklerle sorunlu, kavgacı, kadın, azınlık ve devlet düşmanı adayı kendisine daha yakın görüyor.

Öte yandan yürüme ve dikkat özürlü Başkan Biden’ın önderliğindeki liberallerin sayısı gittikçe azalıyor. Bunda ABD’nin sınırlarının bir kevgir gibi delik deşik olması ve tüm dünyada artan kötü yönetim ve yoksulluk sonucu kapağı bu ülkeye atan ve kapıda bekleyen milyonlarca kaçak göçmenin büyük payı var.

Oysa Berlin Duvarı 1989’da yıkıldıktan, komünizm çöktükten ve Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra özgürlüğün ve liberalizmin kesin zaferi ilan edilmişti. Fukuyama, Huntington’un medeniyetler çatışması tezini hafife alarak 'tarihin sonu'nu ilan etmişti.

Ancak Amerikalıların çoğu tarihin sonundan mutlu değil. Amerikan ekonomisi genelde iyi durumda. Enflasyon ve işsizlik düşük. Yaşlılar ve çocuklar nispeten sosyal güvenlik altında. Geride, altta kalanın canının çıktığı, işlerin bazen iyi, bazen kötü gittiği kapitalist düzenin doğal dalgalanmalarıyla savrulan, küreselleşme yüzünden yüksek ücretli işlerini kaybeden, iş güvenliğinden ve sağlık sigortasından yoksun, evine ekmek götürebilmek için birkaç part-time işte çalışmak zorunda olan milyonlarca insan var.    

Lafın kısası herkes çabuk değişim istiyor ve Trump sandıkta bundan yararlanabilir.

Mağduru oynayan Trump

Trump bu kez daha hırslı, intikamcı ve başarıya odaklanmış görünüyor. Sürekli 2020 Başkanlık seçimini kendisinin kazandığını ve hakkının yendiğini söyleyip mağduru oynuyor. Oysa bu hem tamamen gerçek dışı hem de bence Trump’ın Aşil topuğu, yani zayıf noktası. Seçmenler geçmişe dönük değil, geleceğe dönük adaylara daha fazla oy verirler.

Öte yandan Trump’la beraber “gerçek ötesi” diye adlandırılan, gerçeğin eğilip büküldüğü, saklandığı, inkar edildiği ve alternatif gerçeklerin üretildiği bir kavram geliştirildi. Onun Fox TV gibi güçlü yandaşları Amerikan halkının politika hakkında fazla bilgi sahibi olmamasından ve umursamamasından yararlandılar ve gerçekleri çarpıttılar.

Taçsız kral mı? Derin devletin kuklası mı?

Fransız siyaset bilimci Maurice Duverger ABD’deki başkanlık sisteminin başkana “taçsız kral” yetkilerini verdiğini ve bunların zaman içinde arttığını söyler. Yine de sistemdeki kuvvetler ayrılığı ve denge ve kontrol mekanizması sayesinde yasama ve yargı organları başkanı büyük ölçüde denetler ve yerinde frenler.

Öte yandan siyasetçilerin devamlı bağış toplamak zorunda olduğu ülkede kapitalizmin ağababalarının onları dolaylı bir biçimde satın almaları mümkündür ve bu büyük ölçüde gerçekleşmektedir. Bu nedenden ötürü başkanları derin devletin kuklaları olarak adlandırmakta gerçeklik payı vardır.

Liyakat mı? Sadakat mı?

ABD’de tek sorumlu kişinin başkan olmasına rağmen bu modern ve federalizmin ve uluslararası ilişkilerin daha da karmaşık hale getirdiği dev mekanizmayı yönetmek için liyakatli bir kadroya ihtiyacı vardır. Oysa Trump için sadakat liyakatten daha önemlidir. Başkanlık zamanında etrafını sözünden çıkmayan yağcılarla doldurmasına rağmen bugün onların çoğu Trump’a sırtını döndü ve onu yerin dibine batıran hatıralarını yazdı, bazıları da onu devlet düşmanlığıyla, hatta Putin’in ajanı olmakla suçladı.

Geçenlerde bir gazeteci bunu ona hatırlattığı zaman Trump her zamanki gibi saldırışa geçti. Yumuşak kalbi yüzünden ve onları utandırmamak için istifa etmelerine izin verdiğini söyledi ve bundan sonra beceriksizleri kovacağını ekledi.

Başkanlık seçimlerine beş ay kadar bir zaman var. Trump daha önceki seçim kampanyalarına oranla avantajlı bir durumda gözüküyor. Tüm kamuoyu yoklamalarında az bir farkla Biden’ın önünde gidiyor. En önemlisi seçimin sonucunu belirleyecek salıncak eyaletlerin, yani bazen Demokrat, bazen de Cumhuriyetçi Parti!ye oy veren eyaletlerin çoğunda Trump’a oy vereceklerini söyleyenlerin sayısının biraz daha fazla olmasıdır.

İkinci Trump yönetiminin özellikleri

İlk döneminde yaptıkları ve şimdi söyledikleri dikkate alınırsa Trump’ın ikinci döneminde daha fazla demokrasi ve insan hakları beklemek safdilliktir. Trump Amerika’yı ve onun dünyadaki rolünü radikal bir biçimde değiştirmek istiyor. Ülkesinden 11 milyon kaçak göçmeni kovmak için askerlere sınırda ve ABD’nin içinde toplama kampları kurdurma niyetinden bahsediyor.

Trump onun emirlerini dinlemeyen savcıları kovmak, böylece ABD’nin kuruluşundan beri var olan yargı bağımsızlığının köküne büyük bir darbe vurmak niyetinde. 6 Ocak 2021’de onun sözünü dinleyip Kongre binasına saldıran ve ağır suçlar işleyen yandaşlarını affetmeyi düşünüyor.

Trump devlet memurlarının sayısını büyük miktarda azaltmak istediğini, Ulusal Muhafızları isyancı kent merkezlerine göndermeyi düşündüğünü, Beyaz Saray’daki Pandemi Hazırlık Ofisini kapatacağını söylüyor.

Trump onun sözünü dinlemeyen yerel yönetimlerin fonlarını keseceğini de açıkça ilan ediyor.

Trump ikinci döneminde iki önemli kanunu Kongre'den geçirmeyi planlıyor. Bunlardan birincisi sınır güvenliği ve göçmenlik paketi, ikincisi de 2017’de uygulamaya başladığı vergi aflarını uzatma paketi.

Danışmanları onun Kongre’nin onayladığı harcamaları kafasına göre uygulamak ya da hiç uygulamamak niyetinde olduğunu söylüyorlar.

Trump eskisine oranla daha kararlı ve özgüvenli gözüküyor. Washington’a ilk geldiği zaman çok az insanı tanıyordu ama şimdi durumlar çok değişti. Cumhuriyetçi Parti'nin eski kodamanlarıyla yaptığı görücü usulü evliliğe benzeyen birlikteliğe ihtiyacı kalmadı. Eski potansiyel rakip kanaat önderleri göçtü ya da partiden ayrıldı. Geriye kalanlar kaderleri Trump’ın iki dudağının arasına bağlı yandaşlardı. Partinin başkan adaylığı için finale kalan Nikki Haley bile belki onu Başkan Yardımcısı yapar diye Trump’ın üzerine fazla gitmekten çekinmişti.

Amerika'nın en önemli gündem maddesi: Kürtaj hakkı

Trump ilk döneminde üç tutucu yargıcı Yüksek Mahkeme'ye tayin etti ve sonuçta Roe v. Wade kürtaj hakkı kanunu iptal edildi. Trump kürtajı yasaklamayan, ama bunu eyaletlere bırakan mahkeme kararının onun sayesinde çıktığını söyleyip nemalanmak istiyor, öte yandan ulusal bir kürtaj yasağı çıkarmayacağını söyleyip Demokrat seçmenlere de göz kırpıyor. Bugüne kadar çoğu güneyli 20 eyalet kürtajı yasakladı.

Trump Cumhuriyetçilerin yönettiği eyaletlerde kadınların hamileliklerinin izleneceğini ve kürtaj yasağını ihlal edenlerin cezalandırılacağını söylüyor.

Boş işler

Geçenlerde Trump Florida’daki kalesi Mar-a-Lago’da Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson ile ortak bir basın toplantısı düzenledi. Johnson ABD vatandaşı olmayan kişilerin seçimlerde oy kullanmalarını yasaklayacak bir kanun teklifi verileceğini ilan etti ve herkes ellerini patlatıncaya dek alkışladı. Oysa bu girişim tamamen gereksizdi. Anayasaya göre ABD vatandaşı olmayanlar zaten oy kullanamazdı ve yasadışı kullananların sayısı çok az olduğu için kesinlikle sonuçları etkileyemezdi. Ancak Johnson’un amacı yakın geleceğin imparatoru Trump’la beraber aynı fotoğraf karesinde olmaktı.

İsyancı terörist mi? Vatansever kahraman mı?

6 Ocak 2021’de Trump tarafından çağırılan ve yönlendirilen yandaşları onun kaybettiği seçiminin onaylanmasını engellemek için Kongre binası Capitol’e saldırdılar, cinayet dahil pek çok ağır suç işlediler. Trump onları 6 Ocak Vatanseverleri olarak nitelendiriyor ve hepsini affetmeyi planlıyor.

Oysa Trump’ın kendisinin de başı muazzam dertte. Bunların arasında anayasayı ihlal etmek, seçimlere hile karıştırmak, ulusal güvenlik belgelerini alıkoymak, bir seks işçisine sus payı vermek için evrakta sahtecilik yapmak gibi çok ciddi ve ağır suçlamalar var. Trump bunları yandaşlarına kendisine verilmiş birer madalya gibi pazarlıyor ve solcu liberaller tarafından hedef tahtasına koyulduğunu iddia ederek suçlarını övünme nedeni olarak kullanıyor. Merd-i kıpti şecaat arz ederken sirkatin söyler.

İkinci bir Trump iktidarının Amerika’nın demokratik düzeninin üzerindeki etkilerinin oldukça büyük olacağı tahmin ediliyor. Yandaş avukatları ona verilen yetkileri artıran ve yasamanın ve yargının onun üzerindeki denetlemelerini sınırlayan ancak anayasayı ihlal etmeyen yeni bir düzen üzerine çalışıyorlar.

6 Ocak 2021'de Trump destekçileri, Washington'daki Kongre Binası'nı basmıştı

Aleyhine bir dava mı var? Savcıyı kov ve kurtul

Adalet Bakanlığı bu yeni düzenden en çok etkilenecek devlet birimine benziyor. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Başkanlar genellikle Senato tarafından onaylanmış olan hakimlerin işine karışmamış ve kişisel ikballeri için Amerikalıların özgürlüklerini kısıtlamamıştı. Ancak şu anda Trump ve yandaşlarının aleyhine açılmış düzinelerce dava var ve Trump bunların savcılarını kovmayı planlıyor. Savcıları kovmak başkanın yetkileri dahilindedir. Ancak kuvvetler ayrılığı sisteminin uygulandığı ülkede şimdiye kadar hiçbir savcı başkanın sözünü dinlemediği için kovulmamıştır.

Trump ayrıca Biden’in suçlarını araştıracak özel bir savcı atayacağına söz verdi. Ancak bunun için başkanların görevleri sırasında işledikleri suçlardan muaf olmaları konusunda verilecek olan Yüksek Mahkeme kararını beklemek istiyor. Tabii böyle bir karar kendisi için de süper olur.

Kurulu düzen Trump'ı durdurabilir mi?

Yine de kurulu düzenin, anayasanın, yargının ve kimin elinde olduğu tam belli olmayan Kongre’nin Trump’ın planladığı radikal reformlara kolaylıkla geçit vereceğini sanmam. Washington’daki düzenin elindeki kendini savunma mekanizmaları arasında özgür basına yapılan bilgi sızıntıları, ihbarcılara verilen koruma garantileri ve güçlü müfettişler tarafından yapılan detaylı denetlemeler vardır.

Trump’ın eski kusuru olan öfke patlaması ve duygularının verdiği kararları etkilemesi hâlâ mevcut. Trump seçilirse bir topal ördek olacak, yani dört yıl sonra anayasaya göre görevini bırakması gerekecek. Trump üçüncü kez adaylığını ilan edip anayasayı çiğnemeyeceğini söyledi ama siyasette işler sık ve çabuk değişir. Şimdiye kadar hiçbir başkan, Roosevelt'in dört kez seçilip görev başında ölmesinden sonra eklenen ve başkanın görev süresini iki dönemle sınırlayan anayasa maddesini ihlal etmedi. Ancak Donald Trump'un bu konuda sabıkası vardır.

Kamuoyunun tepkisi de Trump’ın radikal planlarını bir miktar frenleyebilir. Örneğin Trump birinci döneminde sert kamuoyu tepkisi üzerine kaçak göçmen ailelerinin bireylerini birbirinden ayırma planından vazgeçmişti.

Amerika’da her seçim bir dönüm noktası olarak lanse edilir. Ancak 2024 seçiminin sonucunun ülkenin ve dolayısıyla dünyanın üzerinde büyük siyasi, ekonomik ve sosyal değişikliklere yol açacağı daha belirgin. Amaca odaklanmış sadık ve kararlı yandaşların desteklediği yeni versiyon Trump 2.0 bildiğimiz demokrasinin sonunu ve yeni bir başkanlık sisteminin kurulması sonucunu doğurabilir.

Trump'tan bir diktatör çıkar mı?

Bence Trump istese bile kendisini başarılı bir diktatöre dönüştüremez. Diktatörlerin işi zordur. Herkes kendi arka tarafını korumak istediği için her şeyi onlara danışır. Bu da onları ambale eder ve daha keyif verici eylemlerle uğraşmalarını engeller. Oysa Trump'ın kafası dağınıktır, duygusaldır, dikkati çok kolay dağılır, sorumluluktan kaçmaya çalışır ve oldukça tembeldir. Kabahat her zaman başkasına aittir.

Öte yandan Trump'ın bir süper gücü yönetecek bilgiye, eğitime, donanıma ve deneyime sahip olduğu da söylenemez. Yeğeni Mary hatıralarında onun üniversite giriş sınavına para karşılığında Joe Shapiro adlı bir sınıf arkadaşını soktuğunu yazar. Bilgisi kulaktan dolmadır. Örneğin bir Rhodes bilim adamı olan Clinton'un yanında bence bir çıraktır. Oysa onu ünlü yapan Çırak dizisinde çırakları kovan oydu.

Trump her zaman durumları başka sosyal yeteneklerini kullanarak yönetmiştir. Ailesinin biraz disiplin kazansın diye gönderdiği New York Askeri Akademisi'nde hayatında kazandığı ilk seçim "yılın çapkını" oylaması olmuştu.

Bence daha büyük bir tehlike Trump'ın demokratik normları ve kurumları hor görmesi ve bunun Amerikalıların devlete olan inancını daha da azaltmasıdır. Amerikalıların çoğu düzenden memnun değildir. Defalarca değişim için oy kullanmışlardır, ancak Amerikan politikacıları hala halkın ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktır.

Benjamin Franklin'in, Anayasa Konvansiyonu'ndan ayrılırken, kurucuların bir monarşi mi yoksa bir cumhuriyet mi yarattığı sorulduğunda, "Bir cumhuriyet, eğer koruyabilirseniz" diye cevap verdiği söylenir.

Veda şarkıları

İlişikte Amerikalı komedyenlerin Donald Trump'ın seçimi kaybedip istemeye istemeye Beyaz Saray'dan nasıl ayrıldığını klasik rock şarkılarıyla anlattığı üç parça var. Umarım seversiniz.

Jimmy Kimmel: Goodbye Donald Trump

Donald Trump: Leaving on a Jet Plane

Vote Him Away: The Liar Tweets Tonight


 

Gelecek hafta: Trump 2.0'ın dış politikası: Daha Putin-sever, daha despot-sever, daha duvar-sever