Zaman zaman iklim değişikliğinin doğal olduğunu ve bunun tarihte daha önce de gerçekleştiğini duyarsınız. Evet, doğru, dünyanın iklimi tarih boyunca hep değişmiştir, ama bugün yaşadıklarımız tarihte yaşanmış olanlardan farklıdır. Sizlere neden farklı olduğunu anlatmaya çalışacağım.
Öncelikle iklimin iki ana denge noktası vardır, birinde dünyada buzullar bulunur, diğerinde de kutuplarda bile buz bulunmaz. Bu iki denge noktasından hangisinde bulunduğumuzu dünyaya güneşten gelen enerji miktarı ve dünyanın coğrafyası belirler. Burada dikkat etmemiz gereken güneşten dünyaya gelen enerji miktarının ya da dünyanın coğrafyasının ne hızla değiştiğidir.
Modern insanın yaşam sürecinde, yani son 18,000 yıl boyunca güneşten dünyaya gelen enerji miktarı sabittir. Ama bu enerji miktarı 100,000 yıllık döngülerle azalır ve çoğalır. Azalmasına buzul çağı diyoruz. Buzul çağları 80,000 yıl sürer, sonra da içinde yaşadığımız ılıman dönem başlar. Ilıman dönem boyunca insanlığın böylesine gelişmesinin sebebi dünyanın sıcaklığının fazla değişmemesidir. İçinde yaşadığımız ılıman dönemin birkaç bin yıl içerisinde yerini bir soğumaya bırakması beklenmektedir. Dolayısıyla dünyanın ısınması ve soğuması onbinlerce yıl süren döngüler halindedir.
Dünyada bugün buz olmasının en önemli sebebi de kıta hareketleridir. Okyanus akıntıları Ekvator bölgesine gelen ısıyı kutuplara doğru taşır. Kutuplarda bu akıntıyı engelleyecek kara parçaları varsa kutuplar buz tutar, yoksa kutuplarda ve dünyanın geri kalanında buz olmaz. Bugün Güney Kutbu'nda Antarktika adını verdiğimiz kıta bulunmaktadır. Bu da Ekvator'dan güneye giden okyanus akıntılarının Güney Kutbu'na erişmesini engelleyerek oranın buzlarla kaplanmasına neden olmaktadır. Ekvator'dan kuzeye doğru çıkan ve adına Gulf Stream dediğimiz akıntı ise Kuzey Kutbu'na varmadan soğuyarak geri dönmektedir. Bunun sebebi de bu akıntının Asya ile Amerika arasından güneye akacak bir açıklık bulamamasıdır. Bu sebepten de içinde yaşadığımız zamanlarda Kuzey Kutbu da buzlarla kaplıdır. Geçmişte, milyonlarca yıl önce, gerek Güney gerekse de Kuzey Kutbu okyanus akıntıların serbestçe o bölgeye ulaşmasından dolayı buzdan arınmıştı. İnsan kaynaklı iklim değişikliği olmasa, gelecek milyonlarca senede de benzer bir durum ortaya çıkabilir. Ama unutmayalım, iklimi değiştiren kıta hareketlerinin oluşması milyonlarca yıl sürer.
Toparlayacak olursak, kıtaların hareketi iklim değiştirir, ama bu milyonlarca yıl süren bir değişikliktir, güneşten gelen enerji miktarının değişmesi iklimi değiştirir, ama bu da onbinlerce yıl süren bir değişikliktir. Dolayısıyla, eğer iklim birkaç yüz senede değişiyorsa bunun ne güneşten gelen enerjideki değişimle ne de kıta hareketleriyle alakası vardır.
O zaman iklimi değiştirebilecek daha kısa süreli olaylara bakmamız gerekiyor. Mesela 1815 yılında Avrupa neredeyse hiç yaz yaşamadı. Bu olayın sebebi o yıl Endonezya'da patlayan Tambora Yanardağı'dır. Yanardağlar patladığı zaman atmosfere toz ve gaz püskürtürler. Bu tozlar da güneş ışınlarının dünyaya ulaşmasını engelleyerek dünyanın soğumasına neden olur. Yani yanardağ patlamaları dünyayı geçici olarak soğuturlar.
İklimi kısa süreli değiştiren diğer bir unsur da güneş lekelerinin sayısındaki değişikliktir. Güneşin yüzeyinde çoğu zaman kolayca görülebilecek lekeler oluşur. Bu lekelerin sayısı ne kadar fazlaysa dünyaya ulaşan enerji miktarı o denli fazladır, bu lekeler ne derece azsa, enerji miktarı da o kadar azalır. Mesela 1640-1710 arasında güneş lekelerinin sayısı son derece azalmıştır, bu nedenle de dünyanın ortalama sıcaklığı ciddi biçimde düşmüştür. Tarihten okuduğumuz İstanbul Boğazı'nın donması veya İkinci Viyana Kuşatması'nın havanın bozması nedeniyle (!) başarısızlıkla sonuçlanması o dönemden kalan iklimle ilgili bilgilerimizdir. 1710 yılından 1970 yılına kadar güneş lekelerinin sayısında ciddi bir değişim olmamıştır. 1970 yılından bu yana ise güneş lekeleri sürekli azalmaktadır. Yani güneş lekelerindeki azalma dünyayı soğutur ve aslında bu sebepten dolayı son 40 yılda dünyanın hafifçe soğuması gerekir.
Bu unsurlar dışında dünya iklimini etkileyen bir olgu yoktur. Bunlar dışında varlığı iddia edilen herhangi bir etkenin varlığı bilimsel olarak kanıtlanamamıştır. Ama elimizde dünyanın iklimini değiştiren ve gerek varlığı gerekse de etkileri bilimsel olarak kanıtlanmış çok önemli bir etken bulunmaktadır: İnsan yapısı sera gazları ve bunların başında gelen karbondioksit.
Dünyanın ortalama sıcaklığı son yüz senede 0.8 derece artmıştır. Bu sürede güneşten gelen enerji miktarı sabittir. Önemli bir kıta hareketi yoktur. Önemli bir yanardağ patlaması görülmemiştir, görülse bile bu dünyayı soğutacak bir etki yapacaktır, ısıtacak değil. Güneş lekelerinin sayısında son kırk senede bir azalma görülmüştür, bunun etkisi de dünyayı soğutma yönündedir. Ama buna karşılık son yüz senede atmosferdeki sera gazlarının miktarı %30 artış göstermiştir. Sera gazlarının miktarındaki artışın ortamın sıcaklığını arttırdığı kanıtlanmış bir bilimsel gerçek iken insandan başka dünyanın ısınmasına yol açan bir sebep aramaya gerek yoktur. Dünyanın iklimini biz değiştiriyoruz.